www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Ali Arslan (https://www.cakal.net/showthread.php?t=143260)

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:52 AM

Hüznünün Rengi

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
:
.
.
.
.
.








Hüznünün rengiyle kendimi sanki sende kayboluyor sanmıştım
Büyüleyen o esrarına söyler misin ben nasıl olup da kanmıştım?
Hani bir yaz akşamı sarmaşıklar gibi sarmıştı ya beni gözlerin
Şimdi bir kurşun yarası gibi kanatır durur içimi senin o sözlerin

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:52 AM

İçimdeki Çocuk

Senle,
Senin çağında olmak vardı..
Olsaydım,
Senle el ele…
Çimenlerde şimdi sarmaş dolaştık…
Kim bilir,
Baharı aynı gülüş
Aynı kahkahalarla nasıl da karşılardık? ..
Zaman sende başka,
Bende başka başka geçer şimdi.

Neyleyim! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:52 AM

İhanet

Sarı çizgilerin arasında,
İçimize düşen bir mevsimde solar hüznümüzün rengi;
Sanki kırılan her bir ihanetin açmazına dolanırlar.

Kucaklardık oysa
Bir daha bir daha koşabilseydik,
Kucağımıza dolan çiçeklerimizle kim bilir.
Yaprak yaprak kanatlanarak,
Göğüs uçlarının tazeliğinde açan her bir baharla.

Salkım salkım yayılırdı saçları,
Rengi buğdaya çalar
Gülüşü aynı ahenkle hala yaşarken
Bu hatıralarla,
Uzaklaşan bulutların içine
Yağmur doldurmaya koşarlardı.
İnce bir sicim gibi durmaksızın düşer,
Bir su gibi peş peşe gözyaşları,
Sarı çizgilerin arasında.
Yaşamı çizgileriyle sınırlar ihanet,
Ağır bir yükle binerek sırtına,
Yazgıdır gelir yapışır alnından her insana.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:52 AM

İki Kadına Aynı Bir Ölüm

düşerse akıl
kendi kalemine
çoğaltır ölümü
onun için aynı cesaret yazgılarında birdir
iki kadında
kırılan iki kalemdiler sözün tükendiği noktalarda
iki kadın
tam da o aynı çizgide
yamacında sanki aynı denizin
ve içine atladıkları aynı ölüm
kimlere - neyi ispatladı? .
Sylvia Plath kadar cesur
bir daha yazılmayacak olan şiirlerle:

'bir ölürüm ki, cehennemden gelir gibi olurum.
bir ölürüm ki, adeta hakikaten olurum.
sanki gider gibi bir davete. '(*)

kimi bilincinde düşer ölüme
kimi siperinde
kimine yağmur gibi gelir
kurşunlar
ölümdür bu
kucakladığında o da
sessiz bir çaresizlikle yada
cesurca
Nilgün Marmara
şiirle
birikir
şiir
kadının hep bu çözülmeyen yanı mıdır?

'Kuşum ve ben bir aynada
uyuyoruz, kafesimiz yatağımız'(**)

kadın şiir yaratır mı?
..

İki kadına aynı bir ölüm
son nefeslerinde
şiirle dökülür

,,
kadın şiirle mi yaratılır?

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:52 AM

İki Sevgiliydik

Nerede

Nasıl başlamıştı?


Gönüllerde

Birbirimize saklanmış

Birer canandık

Suskunduk,

Başkaca bir şey soramamıştık! ..


Birimiz Akdeniz

Kocaman,

Yaşlı ve sükun içinde bir deniz;

Sıcak iklimlerde

Güneşin altında

Kavrulmuş bir bedendik.

Diğerimiz

Coşkulu fırtınaların

Sağanak yağmurlarıyla ıslanmış,

Uzaklarda dalgalı bir deniz;

Gülümseyen bir yüzdeydik.

Sözlerimizle büyülenmiş

Birbirimize nasıl da kaynaşmıştık! ..


Hüzünlü akşamlarında zamanın

Fısıldaşır,

Damlalarımızı

İçimize saklayarak akıtır,

Kimi zaman da sessizce ağlardık! ..


Bir gün arkadaş

Bir başkasında sırdaş,

Satır aralarında sevdalanırdık.

Kara bir kedi gibi

Aramızda bir tuzaktı

Hep Aşk,

Söz verir ve her seferinde,

Sorgulamaktan bile kaçınırdık! ..


Hele *******i

Ayın her şavkı vuruşunda

Denizlerimize,

Bakarken

Aynı gülüşlerle gökyüzümüze,

Birbirimizi düşlerimizle paylaşırdık! ..


Bütün duyumlarımızla

Arzuladığımızda birbirimizi;

Hatırlarsın,

Ne kadar da içimize kapanır

Kendi kendimizden utanırdık! ..


Mesafelerin arasında

Sözlerimizi,

Karıştırarak yüreğimize;

Yaşamak isterken birbirimizle,

Sonunda farkına vardık,

Yanlış zamanlarda karşılaşmıştık! ..


Bir anda

Nasıl oldu nedendir?

Dehşete düşmüş korkulu gözlerle,

Ürkerek birbirimizden uzaklaşmıştık! ..


Birbirimizle sanki hiç tanışmamıştık! ..


İki sevgiliydik meçhul! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:52 AM

İmge

Şimdi ben
Durup durup da sana
Kelimelerle oynaşarak,
İmgeleri mi katacağım içine her yazdığımın?
İmgeler,
senin o tomurcuk gözlerindir.
Gözlerini sarmalayan kutsal kırpışmalarıdır kirpiklerinin.
Hani o yüreğimi devamlı içten içe kanatarak
Hançerleyen sözlerindir.

İmgelerle
Bulacaksam seni
Sensiz olan şiirlerde,
İmge var olsa
Neye yarar?
Var olan senle
Ancak,
Varılır derinliğine şiirin,
..
Bir damlası bile,
Rengarenk süzülürken yanaklarından,
Her bir gamzelerinde
Suya dolanan kırıklarına asılır durur hüzün.
Pırıltısı gözbebeklerinden yansırken
Dökülür iç içe geçmiş hatıraların yaprakları bir bir;
Solan birer mevsim gibi
Hayatın içine kıvrılıp kalır.
Damlalarında devamlı bir sevdadır adı
Sevişen o tomurcuk gözlerin,
Kim bilir şimdi nerelere biçare takılır?
..
Bulutlar seyreltiyor olsa da geceyi
Karanlığın buğusunu yükselterek yukarılara,
Sabahın ilk ışıklarıyla tükenecek içimdeki bu sessizlik.
..
Yaşam kendi dalgasında yürüyecek biliyorum
Apaydınlık.
Ama,
Her şey kendi görünürlüğünde
İmgelere nasıl böyle kendi dar alanında bir sığınak olacak?
..
Benim eteklerimden şimdi sen mi dökülürsün
Söyler misin?

Sen imge misin?

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:52 AM

İnadına Sevebilmek

Kendini

Uzaklara çekmektesin...


Ağır hüznünle

Kaçışın bundan

Ölüme çeyrek kalmaların iç acısıdır bilirim.

Utancın mıydı bu senin? ..


Gül olduğun günlerin

Kutsal kokusu

Hala içimizde.

Soluk alıp verdiğimiz

Zamanları unutmadık

Nankör yaşamı beraber

Nasıl da kucaklamıştık! ..



Kabullenmekte bir sanattır

Kör bir tükenişe

İsyan etmek boşuna.


Bak! ..


Her gün

Nasıl yaratıyor doğa kendini.

O halde,

Dik durmak gerek

Ve her şeye katlanmak.

Yiğitlik savunmaktır sevdanı

Ölümün karanlık kollarında bile

Hiç unutmamak



Sevebilmek inadına! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

İstanbulda Bir Sevgili

Ne garip! ..
Yıllar yıllar sonra,
Istanbulda bir sevgili durmuş durmuş da şimdi
Bana göz kırpıyor! ..
İstanbul İstanbul olalı ne sevgilililer nice sevdalılar,
Boğaziçinde ne çok gözyaşları döktüler.
Ne akıntılara,
Nice zamanlarında tarihin karışıp gittiler.
Kurbağalıderede fakir bir kayıkçının kürekleriyle
Bilmem kaç kez sallandılar.
Şarkılarında çalındılar
Bir aşığın gözlerinde hüzün çiçeğiydiler Kalamışta.
Galatada bir akşamcının kadehine doluştular
Salacakta küçücük balıklar oldular da
Kırmızı Marmara şarabına hasret
Aşk sarhoşu gibi Kızkulesine üşüştüler
Şimdi İstanbulda bir sevgili bana,
Neden bilmem kaç yıl sonra durup dururken,
Göz kırpıyor! ..
Eskiden ben yıldızlarına bakıp bakıp ağlardım,
Haydarpaşa rıhtımından gökyüzüne İstanbulun,
Bir sevgilinin hayalimdeki birer gözbebekleriydi onlar benim.
Ben bu kadar uzaktan neler fısıldayabilirim ki?
İstanbulda şimdi mahzun bakan bir sevgiliye.
Her şey ve bilhassa da zaman benden
Bu kadar uzakta durur ve ben bu yaşlı bedende saklanırken,
Bahar bende şimdi ne gezer! ..
Ne verebilirim ki artık,
İstanbulda bu aşk! .. aşk! .. diye çırpınan,
Gözbebekleriyle yıldız yıldız olup
Bende zamansız doğan taze bir sevgiliye? ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

İsterdim

Damlarken bu gece sen
İçinden kopanlara takıldım kaldım:
Neler geldi bir bir aklıma?


Sana en güzel bestelenmiş
Aşk şarkılarını
Söylemek isterdim./Söyleyemedim…

Bir kır bahçesinden
Senin hoşlandığın gelinciklerden
Getirmek isterdim./Getiremedim…

Taze bahar kokan bedenini
Bende kalan lezzetinle
Saklamak isterdim./Saklayamadım…

Yıllar önce,
Yüreğim bir yelpaze
Ve sen esen bir gül
Aslında ben seni o zaman
Sevmek isterdim./Sevemedim…

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

İsyan Eden Bir Aşk

Seninle sakladıklarımız
Farkına varışımız mıydı
Asıl olan hayatlarımızın dışında kalan aykırılığı? ..
İspatıydı sanki bulutlardan yağmur olup
Bazen de bir gece sessizliğinde yıldızlardan dökülen ışık seli gibi
İçimizde biriktirdiklerimiz.
Her seferinde utancını tattırırken bana,
Sadece kalıyordu her şey direnen sözcüklerinde.
Oysa,
Bedeninin her zerresinde yeşeren fısıltılarımla nasıl da coşuyordun! ..
Bu birbirine saklanmış iki yüreğin,
Adeta varoluşuydu,
Yeniden dirilişi herşeye inat.
İsyan günlerinin,
Olmasın diye kendimizi bile kandırdığımız;
İsyan eden bir aşkıydı belki de.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

İşte O Anlarda

Senle yakaladığımız
İşte o anlarda
Munis ahengiyle sesin dokunurken bana;
İçimde bıraktığın hazla nasıl da kaçıp gittin birden çok uzaklara
Kanatlana kanatlana sevdamdan kaptığın rüzgarla.
Ey gözümde tüten müstesna sevgili
Gel,
Koklaş demiyorum ki sana asla benimle.
Yüreğime çizdiğin her çiziğin içinde kördüğüm bıraktığın o yarayı çöz yeter.
Bırak,
Damlasın kanı içime;
Ben yaprağına bulaşan kan- kızıl rengimle,
Beyaz bir gül tomurcuğunu,
Konuşmayan kırmızı dudaklarına hep asacağım.
Sır olarak sakladığımız o büyü,
Bozulmasın diye
İşte o anlarda.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

İyi ki Sen bana Yeniden Doğuyorsun

Sen bu gün mü doğduğunu sanıyorsun..
Nasıl da aldanıyorsun! ..
Sen bana her gün her bir güneşinin gelişiyle
Biliyor musun senede bilmem kaç gün doğuyorsun? ..
Sen her gülüşünle
Ve her bana dönüşünle,
Gamzelerinin her bükülüşüyle biliyor musun?
Zaten içimde binlerce doğuyorsun…
Senin doğuşların işte böyle çoğalıyorlar bende…
Her dokunuşunda toprağıma
Her koklayışınla toprağımda yeşeren güllerimi
Dallarıma her konuşunla
Biliyor musun kokunu her alışımla senin
İçime her yayılışınla sen öyle bir bir doğuyorsun…
Yüreğime damlarken de,
Sağanaklar gibi ağlarken de,
Bana şarkılarını söylerken de doğuyorsun…
Senin doğuşların işte böyle çoğalıyorlar bende…
Her şiirin ağlatan her cümlesinde
Her kelimeyi sıralarken peş peşe
İçinde sessizce biriktirdiklerinle
Ve O güzel ay yüzünün tazeliğini
Bazen benden saklarken bile,
Sen söyleyemediğin o sevdaların;
İçini sızlatarak ruhuna dolaşırken de doğuyorsun
Senin doğuşların işte böyle çoğalıyorlar bende…
Sen daha iyi biliyorsun ki
“Seni Seviyorum” larımı duyuyor iken
Baharın başına konup da doğduğun bu gün,
Ve belki de işte Nevruz'unda baharın
Bana aşk bu mu diye ağlarken bile doğuyorsun…
Sen biliyor musun işte böyle bir gün de;
İyi ki sen bana yeniden doğuyorsun! ...

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

İzdüşümün

halkım gibidir yüzün
halkım
salkım salkım
düşer hüznün
öyle düşer izdüşümüne kızları halkımın
utangaç sıkılgan
dudaklarında şavkı durur acıların bir gül pembe
söz bilmezliğe vurur saklanırlar
dillenmeyen yazgılarında
suskun bir hayatın içinde kanarlar
halkım gibidir yüzün
halkım
salkım salkım
düşer hüznün
öyle düşer izdüşümüne kızları halkımın
senin esmer yüzünde
bir çiçektir
açar her bir şafakla
kokar her bir baharla
belki bir çiğdemin dalında
ya da bir su kenarında
salkım salkım
bir çobanın yanık türkülerinde
öyle düşer izdüşümüne kızları halkımın
halkım
halkım gibidir yüzün
ve hüznün

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

K a D ı N

en karanlık yanımdır içimdeki baharım
kanatıldıkça kabuğum
zaptedilmez bir fırtınayım
kırbacının ucunda
hükmeden süvarimin
hesapsız üretken
asi
ve vahşi bir kısrağı
sonsuz
ve susuz çöllerin doyulmaz vahasıyım

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

Kaçış

Haykırdı! ..
Bu kalkan son saatin
Son gemisi;
Güneş’le beraber battı,
Kayboldu o uçsuz ve kızaran ufukta,
Cümleler “elveda” yla çoktan selamlaştı
Istırabını estiren rüzgâr şimdi saçlarında dalgalanıyor,
Kim bilebilir? ..
Belki de bunu bekledi;
Kaçışına ortak ettiği
Gökyüzüne misafir,
Ona kanatlarını açan kuşlar şahididir,
Kim bilebilir? ..
Belki de vasiyetini onlara bıraktı.
Gözlerine vuran o gün batımı,
Eteğini bir uçtan bir uca kımıldatarak sürükleyen
“Gitme” diyen yalvarışları,
Gözyaşlarını denizin dalgalarına armağan etti.
Kim bilebilir? ..
Kime ağladığını,
Bir mektuba sığmış onca hayat,
Gidişine emanet,
Kaybediş ve terk ediliş denen o iki kavrama sitemdir.
Sitem ona değil,
Belki de
Bir sevgiliye olan isyanın bizzat kendisidir.
Dudaklarından o hiç dökülemeyen
Titrek sözlerini,
Dalgalar kendi kendine artık birer birer tamamlıyor;
En hızlı,
En yıkıcılığıyla
Kim bilebilir? ..
Lâl olduğunu sana.
İsminin her harfinde odur diye bulduğu sevgili
Kim bilebilir? ..
Bunun aslında sen olduğunu,
Kim anlayabilir,
Kim görebilir ki bu mutsuzluğu? ..
Sekteye uğramış,
Gidebildiği o tek limanda ayaklanmış olan asi bir kaçkından! ..
..
Her adımında bile ismi olan,
“Sen”lerle varsın orasında kalsın
Arasında yaprakların ve....
.....O
Gül -
Bin zamanlarında açsın dursun o bilinmeyen bir limanın.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

Kadın Kokusu

Tomurcuk tazeliğinde kırmızı bir gül
Açılan her dudakta sevinçli bir çığlıktı
O doğarken her yeni bir günün eşiğinde
Sanki bir başka yaşam gülümserdi
Bir bahar sabahı kurşun ağırlığında
Sözlerle ateşe verildi tutuşturuldu
Yaktılar güneşle doldurarak içini
Vurdular gittiler bu kırmızı gülü
Önce kanı çekildi yapraklarından
Birer birer zamandan soldu gitti
Saklandı dalları arasına kapandı kaldı
Geçmişe ağlayan yüklü bulutlardan
Ne sarı ne mavi ne de yeşildi damlalar
Yağmurlar kan kırmızıydı dökülen
Soluk kan renginde hüzünle sallanan
Bir kucak dolusu gül kurusuydu kalan
Gül bahçelerinden alınan her soluktan
Terk edilmiş her bir anılar yumağındadır
Teninde bırakılan bir rayihadır sadece
Aşkından son damladır bu kırmızı güle şimdi.
Mübarek sayılan aziz bir kadın kokusu

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

Kadının Yüzü Bir Camdır

Düşlerinde kırılan bir camdır
Gözbebekleri kadının,
Nehir çiçekleri sinen kokusunda,
Mavi,
Pembe, mor renginde yansır bu dağların.
Bu dağların,
Kayalıklarından dökülen sularında yıkanır.
Yıkanır,
Köpük köpük apak bedeni.
Ay nasıl gülümserse her gece,
Yüzünde,
Eski zamanların günahları aklanır.

Şimdi kadının yüzü bir camdır.

Derinlemesine her kesitinde yaşamın,
Elma tazeliğinde hep nasıl verir?
Ağza sunulmuş bu sudan doygun tadını,
Kadın,
Çıplaklığını bir tülün inceliğinde üstünden bırakır,
Soluksuz,
Alan her yüreğe sevdasını
Damlatır,
Bir içim candır,
Nardır.
Ağlatır.
Tapılır.

Şimdi kadının yüzü bir camdır.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

Kadınlar

Ne varsa bu güne değin kadına dair elimizde
Doğru söyleyelim hiç mi değilse arada bir.
Hepimiz,
Bizzat kadınlarımız da dahil,
Sevişmelerinde sevmedik mi önce kadınları?
Elde başka neleri var?
Hadi söyleyin.

/.....İçlerinde kendilerinin dahi dillendiremedikleri;
İçin için kanayan insanlık sızıları fark edildi mi ki hiç? .../

Namus dediler
Utandılar! ..
Utandırıldılar! ..
Aşk diye tarih boyunca hayali bir serüvenin peşinden kısrak gibi koşturulup,
Kandırıldılar! ..
Gül sandılar kendilerini
Kucak dolusu güllerle;
Menekşe,papatya,lavanta her neyse her çiçekle,
Koparıldıklarını bilmeden köklerinden.
Koklarken gülleri,
Baygın baygındılar.
Aydırılmadan,
Koklandılar! ..
Daha doğmadan istenmeyendiler,
Doğduklarında hadi neyse diye razı gelinerek kenara bırakıldılar.
Yapma bebekler tutuşturularak ellerine,
Mübarek ana doğurganlığına hazırlandılar
Evciliği ne de çok sevdiler,
Daha minnacık çocuktular!
Çabucak serpilip gelişsinler güzelleşsinler de
Kolayca alınsınlar diye beslendiler,
Beyaz atlı prenslerle başlayan oyunlarda,
Masal dünyasının hayalleriyle oyalandırıldılar
Hoşlarına giden cicili bicilerle gözlerine perdeler çekilip;
Ruhlarına şırınga edilen kirliliklerle,
Giydirildiler! ..
Oysa;
Elde başka neleri var?
Hadi söyleyin.

/...İçlerinde kendilerinin dahi dillendiremedikleri;
İçin için kanayan insanlık sızıları fark edildi mi ki hiç? /

Ve hala,
Aynı tas aynı hamam:
Al gülüm ver gülüm!
Eğriye eğri doğruya doğru;

Değil mi ki ……………..?

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:53 AM

Kadınlar Ağlıyor

Siz biliyor musunuz? ..
Ben şiirlerimi hep ağlayarak yazıyorum.
Belki,
Yaş damlamıyor gözlerimden.
......ki aslında biz,
istersek.... göz yaşlarımızdan sağanak....yapmasını da biliriz! ..
İçin için
Acıyor içi yüreğimin.
Yüreğim ağlıyor…

Siz biliyor musunuz?
Gözümün önünde hep bir çok kadın
Neden bana devamlı mendil sallar gibi
Ruhlarını kırık aşklarının yoksulluğunda satıyorlar? ..
Gözümün önünde duran her kadın
İçimi dağlıyor,
İçin için yüreği ağlıyor...

Siz biliyor musunuz?
Ben *******imi hep düşlerime saklıyorum
Belki
Kendime saklanmışsa da yüreğim
Öylesine aşikârdır ki bu yorumum
İçin için
Acıyor içi düşlerimin.
Düşlerim ağlıyor…

Siz biliyor musunuz?
Gözümün önünde hep bir çok kadın
Neden bana devamlı
Taze bir çiçek gibi
Zamanı geçmiş yıkık hayallerini anlatıyorlar? ..
Gözümün önünde duran her kadın
Duruyorlar,
Yaşanmamış yaşamlarında.
........süklüm büklüm.....paramparçadırlar! ..
Yüreğimi dağlıyorlar.

/…Ve yazdığım her şeyin içinde aslında onlar ağlıyorlar…

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Kan Kelebekleri

Kar taneleri gibi uçan kelebeklerdi
Beyaz gümüş sırlarında bu dağların.
En nazenin,
Gencecik bir yüreğin gerdanına verilmiş...

Düştü
Kan damlaları,
Bir halkı için için öldürerek.
Karlar üzerinde duran kırmızı bir acı şimdi
Bu dağlar,
Hiç böyle tatmamıştı
Zulmü.

Bir kış karanlığının kavgasında tükendi,
Çiçek çiçek serpilen
Kan damlalarında o yiğitler.
Binlerce yüreğin üşümelerinde uçuşur
Şimdi ölüm,
Buzdan bir bahar.

Ağla sen ey Ulusum! ..
Yüreğine düşen o her kan damlasında
Rengini acıtan ahengiyle,
İçin için ağlayarak! ..

Gümüş beyazına saklanan
Sırlı dağların içinden
Gelen
Her bir kokusuyla şimdi ölüm,
Gencecik şehitlerin kan kelebeklerinde damlar! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Kanatlan Sesini Duyacağım Noktalara

Kanatlan sesini duyacağım noktalara
Rüzgâr ol martı ol
Kanatlan.

İstanbul bir lacivert deniz bu gün
Ardı ardına gelir şimdi dalgalar
Kısılmış gözlerini örten kirpiklerinde birikir bir çiy
Damlar.
Ağlar İstanbul
Bir sen bir de ben.

Keskin bir çizgi gibi yürür içimize
Yokluğuna kan damlar.
Kanatlan sesini duyacağım noktalara
Rüzgar ol martı ol
Kanatlan.

İstanbul bir hüzünlü kadın yüzü bu gün
Peş peşe düşer ağlamalar
Kırılır peş peşe özlem
Damlar
Yağmurun suyuna bin parça bulutlar.

Hadi
Kanatlan,
Rüzgârım ol sesim ol.
Martım ol
Saklan kanatlarımın altına,
Düşür kendini,
Sesini duyacağım noktalara.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Kapasite

Görüntülerden ve seslerden,
Damıtılan bir gülüş mesela.
Değerli olan neyimiz varsa,
Saklar dururuz.
Yoksa kaçıp giderken her şey kalır mı aklımızda?
Ne varsa içimizde;
Akıl şaşar da yürek bırakmaz,
Takipte.
Sevdiklerimiz için eşi bulunmaz,
Sınırsız bir kapasite.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Kar Çiçeğim

.
.
.
.
.
.
.
.



Bana göz bebeklerinin rengini gözlerin dillendirsin
Hangi bademin çağlasından çaldığını onlar söylesin
.
.

Harlı yüreğimin dallarında dolanan güzel kar çiçeğim
Bilsen verdiğin serinliğinde hep senin için eriyeceğim

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Kar Karşılamaları

Salacak'ta ve Şubat'ta,
İnan karın soğuğunda denize girerdik.
Çocuk gözlerimize,
O zamanlardan doldurmuştuk biz bu cesareti ve o pırıltıyla;
Hayata ve insana dair,
Düşmana inat.
Kelepçeli ellerimizle bile ve kar tanelenirken üzerimizde,
Selimiye'de,
Yıllar önce bırakmıştık biz,
Gençliğimizi demir parmaklıklar arkasında;
Rüzgâr ekip de fırtına biçtiğimiz zamanlarımızda ve İstanbul'un,
İstanbul olduğu o *******de,
Bir farklı bahardı yüreklerimizde aşk.
Şimdi ne kadar dalga dalga geliyor üzerimize her şey ve her an,
Bir o yana bir bu yana
Dönüyor felaket bir devran.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Kare İlişkiler

Kareler,
Peş peşe birbirine zincirlenen kareler;
Her köşesi bir başka.
Kesiştikçe,
Köşelerini çoğaltır dururlar.
Karelerin arakesitlerinde birikir,
Birliğin sırları.
Bir olmanın iç içe olmanın sancısı nükseder;
İttirirler birbirlerini
Sünen bir tel gibi uzarlar,
Dizilir birbiri peşi sıra bozulur kareler.
Dönüşür kareler,
Olur:
Eşkenar dörtgen.


Böyledir,
İnsanlar arasında da ilişkiler;
Birbirini kesen kareler gibi birbirleriyle kesişince insanlar,
Kesişen çizgilerdeki ortak noktalarının farkında olmadan,
Birbirine ittirerek uzaklaşırlar.
Bozuşur dönüşür insan,
Olur:
Eş kenarlarda eş bir düşman.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Karşı Pencereler

Karşı Pencereler
Ruhlarımızı serinleterek okşayan;
Bilinmez büyülerle süslediğimiz,
Umutlarımıza yüklediğimiz,
Kendimizi içlerinde bulduğumuz,
Kendimizmiş gibi sandığımız karşı pencereler.

Her perde aralanışında
Bir tebessümle,
Açılsın diye beklerken;
Her seferinde hayal kırıklığıyla,
İçindekilere kırgınlıkla baktığımız,
Hayallerimizin derinlerindeki karşı pencereler.

Kendimize anlatmaya bile
Korktuğumuz,
Her şeyi pervasızca fısıldadığımız,
Yalnızlığımıza bir damla su serper mi diye,
Aklı sıra
Kendimizi kandırdığımız karşı pencereler.

Bir şeyler bulamasak da;
Umutsuzluklarımız
Ve kandırılmışlıklarımızla
Vazgeçmeden, her seferinde bir yenisini,
Daha da yenisini açmaktan
Asla bıkmayacağımız karşı pencereler.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Kavak Gibisin...

Masada alevlerle
Yansırken buğulu yüzün,
Sanki yıllardır sana hasret
Bir sese kulak,
Verir gibisin…
Uzaklara bakarken
Mağrur gözlerinde hüzün,
Bir şeyler düşünür de
Mırıldanmak,
İster gibisin...
İçinde bir deli aşk
kışkırtırken seni,
Ansızın
Patlamaya yüz tutan,
Volkan gibisin...
Saklanırken arkanda
Vefasız o yıllar,
Çılgın gönlünü
Yeniden açmaya hazır,
Ceylan gibisin...
Dökülse de sarı yaprakların
Başında esen rüzgarla,
Yeşile tomurcuk açıp
Gönüllerde sallanan,
Bir kavak gibisin.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Kendimle Dolaşık

Seni seyrediyorum vişne gülüşünü,
Geliyorlar...
Önce bana gözlerin,
Gözlerin gamzelerinle sarmaş gülüyorlar.
Bir bir oluyorlar sonra çift çift ve üçüz doğuyorlar ardından
Ve dudakların dökülüyorlar salkım salkım kırmızı,
Sanki ilk yazın körpe kirazları;
Daha çiçeğe durmamış.
Kıskanıyorlar sabırsızca onları,
Meyveye duruyorlar.
Seni seyrediyorum,
Seni seyrediyorlar,
Zaman duruyor.
Sana hiç kıyamıyorlar
Kıyamıyorlar sana,
Bense hiç! ..
Ki
Şimdi aklımdan senle beraber ve sen olmasan da her zaman,
Her gece sen karışırken kendi düşlerime,
Geçiyorlar bunlar;
Aklıma sen sen olup takılıyorlar,
Bense muttasıl,
Kendimle dolaşık.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Kendini Kendi Gölgesiyle mi Aldatıyor

Boşlukta kendi kendine
Kanat çırpan
Bu kadın,
Yıllanan yorgunluğunu taşıyor bedeninde.
Soluğunun ritminde hala yaşayan
Aşklar mı var?
Bekliyor,
Bir zamanlar bir bir tutunduğu,
Kırpışan kirpiklerin kıvılcımından
Dökülen,
Yüreğinde bıraktığı izlerle oyalanırken.
Zaman şimdi ne kadar pahalı,
Kadına geçmişini hatırlatırken
Ağlamaklı,
Gözünün bebeğinde gümüş rengine boyanıyor tüm hatıralar.
Neden aşklar
Bir bir bırakıp bırakıp da
Giderler?
Hangi rüzgârla esiyorlar ki gelmiyorlar! ..
Yapraklarının hiçbir büyüsü kalmadı.
Kafeslerine kapanan kuşların
Ne mavi,
Ne yeşil,
Ne de eflâtun renginden bihaber,
Özlemsiz,
Durağanlığına kapanıyor bu kadın.

Dalgaların üst üste yığıldığı
Her yalayışında bu kadını,
Ne kadar da beyazdı köpük köpüktü yüreği
Denizin.
Artık Eylül zamanı,
Sükunet içinde sarı yaprakların doldurduğu bir limandan
Gelmiyorlar ki birer birer terk edenler.
Her biri,
Birer gül’düler;
Tomurcuk tomurcuk açarlardı bahara koşarlardı,
Boynu bükük kaldılar,
Soldular,
Kadının suskun yapraklarında şimdi kaybolanlar.

Bu kadın hep bu mevsimde mi,
Hüzünle doluyor;
Kokusundan ne kalıyorsa ki
O güllerden? ..

Kendini cimrice içine saklayan koca deniz bile,
Kendi âlemindeki bu kadına
Dalgasıyla,
Lacivertten bir çelme daha atıyor.

Neden,
Bu kadın kendini,
Hep kendi gölgesiyle aldatıyor? .

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:54 AM

Kent Ayaza Düştü

Kent ayaza düştü
Savruldu gitti yazdan kalan son umut
Direğini tasını tarağını kestiği parmak uçlarında damıttığı elekten süzdü
Soğuktu çığlık gecenin içine düştü
Külün griliğinde savruldu
Bir yürek sızısıydı sürgülenen yaşam kalabalıklarında çiğliğe karışan
Kent ayaza düştü

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:55 AM

Keşiş Suyu

Keşiş hep Haziranla yağmura doyar;
Suyuyla kokusu akar gelir
Geben dağlarının,Çokak yaylasının.
Apak bedeniyle,
Dokunduğu her bir damlasına bırakır gider
Bir dağ kızının kabaran hayallerini.
Kayalıklara her bir vuruşunda
Ne seller olur,
Gözyaşlarının her yağışında bir bir,
Yürekler bir çarpar bir çarpar,
Akıl öyle bir korkar…

Ah keşiş! ..
Biriktirdiğin her bir bataklığında
Katman katman balçığınla,
Sen ki hangi inançları kaç kez yıkadın bu azgın sularında,
Doldurup götürürken tarihi.
Önünde zapt olmaz nice hayatlar kucaklanıp ötelendi,
Nice aşklar yıkandı kan kızıl suyunda senin,
Bereket saçarken yazgısına şimdi Çukurovanın.

Ah keşiş! ..
Karnından yararken biz seni
Önünde dimdik,
Durup durup ant içmedik mi her seferinde;
İnatla,
Seni durdurmaya? ..
Kan kırmızı suyunu yükseltip
Gelinlik bir kız gibi seni beton elbiselerle,
Mavi rengine boyarken
Ve yeşiliyle kavuşturmak için Andırın dağlarının.
Bir gülümse,
Bir soluklan istedik.
Sen sakinleşirken,
Suyunun dibinden biz binlerce ışığı hayata verip
Akıtacağız,
Kucaklaşsın diye gökyüzünde
*******i yıldızlarla.
Ay senin göl olan koynuna saklanacak,
Gözbebeklerinin her bir yeşiline yansıtacağız aşkı,
Sevişirken,
Kargılık köyünde sevdalı bir köylü kızın yüreğinden.

Ah keşiş! ..
Evcilleştirirken bir gün seni
Sıcak nem ve toz içinde bin bir emekle,
Kulaklarından bükerken senin
Biz de gülümseyeceğiz bir gün,
Seninle beraber,
Mutlaka emin ol.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:55 AM

Kımıltılar

Düşlerin ıslaklığını taşırken kendi ikliminin;
Kıyısından kendi içine doğru ağlayan kocaman bir şehir,
Şehirde bir insan.
Her bir yıldızın soluk renginde saklar durur *******i,
Gözlerini,
Terk edilen sevgilinin.

Köhnemiş kayığına tüneyen balıkçı,
Işığını gözyaşı yapıp dökerken dalgaların bağrına,
Kaçışan hayalleri midir kim bilir?
Şehrin kuytularında devamlı aklanır,
Bir acıyı aşka dönüştüren bu kımıltılar.

Hüznüne renk veren kirpiklerin esintisine takılı kalmıştır,
O anın lezzetinden şehrin sularına,
Bir adamın yüreğinden bırakılan bu kımıltılar.

Şimdi kanat çırpsın hadi,
Engin denizini yalayarak
Şehrin dudaklarını saran tebessümüne rüzgâr! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:55 AM

Kırlangıçlar

Kırlangıçlar kanat çırptığında
Makaslandı önce hayat
Üç beş kırıntısı gagasında
Uçtu gitti
Leylim bir baharla.

Kim kimin rüzgârını kovalar?
Süzülen bir seyyaredir şimdi o dengesini bulan
Aklı havada.

Aşk hep tılsımlı cümlelerle kendi tavasında kızarır
Yer sıcaktır
Gök yüzü bulut üşümelerine takılı
Yağmur düşürmelerde.

Kadının gözleri bir mavi boncuk nazarlıktır
Eski zamanlardan bir hatıraya saklanır
Uçtu gitti kırlangıçlar gibi
Makaslanan bir aşkla
Şimdi o hangi başka rüzgârlarda asılıdır?

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:55 AM

Kış Gülleri

Kış gülleriydi derdi buza kesmiş yapraklarında kokusunu,
Zehir zemberek vermekti
Ve rengini, beyazsa Kırmızıysa da
Kar ışığından şavkı vursun hep demek istercesine Güneş'le inatlaşmada! ..

Ne gül ne de rengi kaldı şimdilerde Yaz'dan kalan bu hatıranın camlarında,
Gözyaşlarıyla damla damla soğuğun ve ayazın yamacındaydı! ..

Ağlamaları yıkanırken yaşam eğrisindeki çeşmelerde
Üşüyen yaşlı bir serçenin dalga geçen bakışlarıyla irkildi.
Asla taşıyamadı çok istediği Kış güllerini kucağında! ..

Derlediği en güzel renklisi de olsa kokulusu da mevsimler örtemiyordu,
Bulmaca kareleri aralarında saklanmış hatıraları.
Sancıları biriktirdikçe çözümsüz bir yansımadaydı cevabı! ...

Doğanın bir armağanıydı,
Kabullenmekle sebat edecekti çaresizliğe kılıç kuşanmak boşuna.
Kucağında ne hatıraları kaldı ne de Kış gülleriydi artık onun derdi.
Defterinin biten yaprağında,
Kalan son satırındaydı! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:55 AM

Kıvrak Bir Gecenin Yalnızlığı

Kıvrak bir gecenin yalnızlığı düşlerimde hep ağlardı
Düşlerim ki hem yiğitlik hem de ağlayış ufkunda sızlar
Tarih kokardı geçmişim gibi sararmış sayfalarda
Alıp sattıldıkları yazgısında tükenen kadınların
Bir alıp bin vermenin uçurumuna kıvrılan öyküler
Susamış balıklar gibi didikliyordu her şeylerini
Dolandı bulut salladı kendini içine eriyen iştahıyla
Beynini zonklatan ince bir tül ağırlığı altında
Çırılçıplak bedenlerden sağıyordu zehirlerini
Kara sularına bıraktı örülen tül kafeslerinin
Ak bedeni körpe memeleriyle okşatırken kendini
Nefes nefese kalışının nağmeleri çınlıyordu
Kadınlar güleç yüzleriyle kahkahalarını yankılatır
Erkenci kuşlar gibi durmaksızın ötüşe doğurgan
Erkeklerinin kollarında sarınarak çıplaklıklarına
Bir gözü aldatan mavi denizler gibi ağlıyorlardı.
Olmayan şafak çiçeklerinin kokusuyla geride
Tohuma saklanmış sakince duran döl yatağına
Nar çiçeği güzelliğinde yapışıp kalakalmıştı aşk

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:55 AM

Kıyılarına Hiç Dokunmadan

Kıyılarına hiç dokunmadan,
Bulvarların sessiz ara sokaklarında dağılıyorum
Kalan son pırıltıları çözülürken yıldızların
Mahremliğinden dökülen
O masum yumuşaklığı soluyorum senden
Diken diken birbirine geçiyor içim
Ve o dolgun kadın dudaklarından düşen
İspanyolca lezzetli bir şarkının
Sözleri kanat çırpıyor şafağın ilk ışıklarında bana
Gecenin bütün enkazını sanki bir ben topluyor
Kahroluyorum kendimde
Senden üzerime çöken hüzünle
Kıyılarına hiç dokunmadan
Bulvarların sessiz ara sokaklarında dağılıyorum

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:55 AM

Kimlik

sessizliğinde büyütür
asıl kimliklerini,
damlaları birbirine zincirlenen
gözyaşlarının içine aktığı;
zaman zaman çağlayan,
çoğu kuruyan bir ırmak;
deli deli akan,
gizlice suyundan içilen kana kana,
çiçek çiçek alınan farklı her kokusunda büyülenilen,
kimi zaman arsız,
kimi zaman asude,
masumiyetlerinde yaşanılan
kadın.

I
başarı,
mevkii,
güzellik
ve endam:
imrenilecek
anne - eş - evlat;
görüntüye giren her filminde şimdi hayatın.

II
yüreğinden aşağısı
buz üşümelerinde,
içine çoğaltır
nefreti;
suskun bir serçenin ürkekliğinde kanatlanır.

III
oynak,
kıvrak bir dansın
pervasız bir tanrıçasıdır;
gözlerindeki ateşle,
acımasız bir rüzgâra kapılmıştır.

IV
uzaklarda
bir yalnızlık düşünde,
terk edilen sevgiler pahasınadır oysa
mutluluk;
başı dumanlı bir özgürlüktür
çelişkileri.
...

V
korkularıyla,
kafeslenmiş hayatın içinde erir her kimlikte
kadın.


anayasal çıplaklıkla gelmekte olan
ey köleleştirilmiş özgürlük! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:55 AM

Kirliliğimiz

Zaten çırılçıplak doğmadık mı?
Çırılçıplak gideceğimiz gibi.
Bizi giydiren
Terzilerimiz!
Müsebbibisiniz
Sizden gelir kirliliğimiz

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:55 AM

Kopardılar Dalından Baharını

güneşi göstermediler
bir ızgara arasında akardı hayat
karanlık bir gecenin aralığından ansızın süzülen azraile inat
kızıl rengine kıvrılır gülün yüzü
hasadı kaldırılmış bir kış bahçesinde
kar üşümelerinde
sağanak halinde beklenen
bir yağmur damlasına düşer özlemi
beyaz bir kelebeğin kanatlarında öldürüyorlardı
dikenleri çıkarılmış bir yarayı
acısından ovuyorlardı
göğüslerine saplanmış bir mermi sıcaklığı
*******in ıssız ışıklarında yol alıyordu
incecik parmaklarında her atılan adımla sunulan şehvetin arzusu
dudakların yangın sıcaklığına yürüyordu bir yolcu
aynı şarkının melodisi bir daha hiç çalınmıyordu
kapattıkça ötekisi bir taraftan kutuyu
hâlâ aynı güzelliğiyle duran memelerin ucunda bir sızının
dişlenen kesiklerinde sütleğen kokusu
korkuların….kaçışların….sessizliğin içinde birikiyordu
zamanı üst üste düşürememenin sancısı
incecik bir yağmur
dönemecinde ılık bir sevda rüzgârı
birbirlerine güneşi hiç göstermediler
avuç aralarında sakladıkları bir aşkın
kopardılar dalından baharını.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:55 AM

Korkarsınız

Siz benden değil,

/Nedir ki benim cism-i âlim;
Nihayet ummanda bir zerreyim. /

Siz asıl benim yüreğimden seller gibi sağanak olup
Arkamda coşan koptu kopacak! ..
O baş edemediğiniz,
Bir deli,
Bir de âli,
Duygularımdan korkarsınız?

Ali Arslan


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:49 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.