www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Genel Kültür (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=242)
-   -   Tümüyle Atasözleri (https://www.cakal.net/showthread.php?t=198037)

styla45 04-14-2013 08:53 PM

Alıcı gözüyle bakmak: Çok dikkatli bakmak, inceden inceye gözden geçirmek."Mobilyaya ilk defa alıcı gözüyle baktı."

styla45 04-14-2013 08:53 PM

Alın teri dökmek: Zahmetli iş görüp çok emek vermek."Alın teri dökmeyenler, emeğin ne olduğunu bilemezler."

styla45 04-14-2013 08:53 PM

Ali Cengiz oyunu: "Kurnazca, haince aklı durduracak iş yapmak" anlamında kullanılır."Bana bir Ali Cengiz oyunu oynadılar ki sormayın gitsin."

styla45 04-14-2013 08:54 PM

Ali kıran baş kesen: Çok zorba, kaba kuvvetle hâkimiyet kuran."Mehmet, sınıfın Ali kıran baş kesini olmuştu

styla45 04-14-2013 08:54 PM

Ali`nin külâhını Veli`ye, Veli`nin külâhını Ali`ye giydirmek: Kendi sermayesi olmadığı hâlde, birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek

styla45 04-14-2013 08:54 PM

Allah adamı: Hile, kötü bilmeyen; hak yol üzerinde olan, Allah`a ibadette kus dini bütün kimse."Allah adamı olmalısın dünya da, hem de ahrette iyilik görebilesin

styla45 04-14-2013 08:54 PM

Allah`a emanet: Herhangi bir şeyi Yüce Allah`ın korumasına ve esirgemesine terk etmek."Seni Allah`a emanet ederek gidiyorum oğlum."

styla45 04-14-2013 08:54 PM

Allah Allah!: Daha çok şaşkınlık ve hayret hâllerini anlatır."Allah Allah! Nasıl oldu bu iş, aklım almıyor?"

styla45 04-14-2013 08:54 PM

Allah aratmasın: Yakınılacak bir durumda, bir şeyin hiç bulunmaması hâlindeki sıkıntı anında "Allah daha kötüsünü göstermesin" anlamında kullanılır

styla45 04-14-2013 08:54 PM

Allah aşkına: Yemin vermek veya yalvarmak için "Allah`ını seversen" anlamında şaşma, usanç bildirir."Allah aşkına şu işi bir daha yapma!"

styla45 04-14-2013 08:55 PM

Allah bilir: 1. Belli değil, Cenab-ı Hak`tan başka kimse bilmez."Allah bilir bu sırrın iç yüzünü."2. Bana öyle geliyor ki."Allah bilir esrar da alıyordur bu çocuk."

styla45 04-14-2013 08:55 PM

Allah`ın belâsı: Varlığı üzüntü veren, varlığından huzursuz olunan şey."Allah`ın belâsı adam yine çıktı ortaya."

styla45 04-14-2013 08:55 PM

Allah versin: 1. Dilenciyi savmak için "bekleme, sadaka vermeyeceğim" anlamında söylenir. 2. İyi şey elde edenlere memnunluk bildirmek için, kimi zaman da takılma ve şaka için söylenir."Allah versin, işlerin gayet iyi görünüyor.

styla45 04-14-2013 08:55 PM

Allah yarattı dememek: Kıyasıya dövmek, çok hırpalamak."Adamlar yabancıya bir giriştiler ki Allah yarattı demediler."

styla45 04-14-2013 08:55 PM

Allah "yürü ya kulum" demiş: Az zamanda çok para kazanan ve işinde çok çabuk ilerleyenler için söylenir."Cenab-ı Hak bir kimseyi zengin etmek isterse ona, `yürü ya kulum` demesi yeter."

styla45 04-14-2013 08:55 PM

Allak bullak etmek: Kurulu düzeni bozmak, karmakarışık bir duruma getirmek."Çocuklar evi allak bullak edip gitmişler."

styla45 04-14-2013 08:55 PM

Allayıp pullamak: Kötü görünüşü kapatmak için bir şeyi süslemek, donatmak."Hurda arabaları allayıp pullayıp pazara çıkarmışlar

styla45 04-14-2013 08:55 PM

Allem etmek, kallem etmek: İstediğini elde etmek için her türlü kurnazlığa başvurmak."Namussuzlar allem edip kallem edip yaşlı adamın evini elinden aldılar

styla45 04-14-2013 08:56 PM

Alnı açık yüzü ak (olmak): Herhangi bir ayıbı, çekinecek bir durumu olmamak, iffetli ve şerefli olmak."İşte alnı açık yüzü ak meydandayım; çıksınlar karşıma."

styla45 04-14-2013 08:56 PM

Alnını karışlamak: 1. Bir işin çok güç olduğunu, yapılamayacak kadar zor olduğunu anlatır. 2. Küçümseyerek meydan okumak, tehdit etmek."Beni polise bildirenin alnını karışlarım

styla45 04-14-2013 08:57 PM

Alnının akıyla: Küçümsenecek, ayıplanacak bir duruma düşmeden; tertemiz, şerefiyle, başarılı olarak."Allah`ın izniyle bu işten alnımın akıyla çıkacağım

styla45 04-14-2013 08:57 PM

Alnının ar damarı çatlamak: Utanma, sıkılma duygularını yitirmiş bulunmak."Adama bak nerede soyunuyor, alnının ar damarı çatlamış anlaşılan."

styla45 04-14-2013 08:57 PM

Alnının damarı çatlamak: Başarmak için çok sıkıntı çekmek, çok çaba sarf edip emek vermek."O yolu açıncaya kadar benim alnımın damarı çatladı, sen ne halt etmeye bozuyorsun?"

styla45 04-14-2013 08:57 PM

Alnının kara yazısı: Kötü talih, baht."Ne yapayım, alnımın kara yazısı böyle imiş."

styla45 04-14-2013 08:57 PM

Al takke ver külâh: 1. Bir mesele üzerinde uzun çekişmelerden sonra. 2. Senli benli, samimî dostluğu sürdürerek."Al takke ver külâh yıllarca yaptık bu işi

styla45 04-14-2013 08:57 PM

Altı alay, üstü kalay: İçi dışı bir olmayan; dışı süslü, içi berbat."Altı alay üstü kalay bir dolaba benziyor bu."

styla45 04-14-2013 08:57 PM

Altı kaval, üstü şeşhane (Şişhane): Daha çok giyim için "altı, üstüne; bir parçası öbür parçasına uymaz." anlamında kullanılır."Çabuk çıkar şu üzerindeki altı kaval üstü şeşhane elbiseyi, yoksa rezil olacaksın el âleme."

styla45 04-14-2013 08:57 PM

Altın babası: Çok zengin, parası çok olan kimse."Adam altın babası, her istediğini kolayca yaptırıyor."

styla45 04-14-2013 08:58 PM

Altın bilezik: Para getiren, hayat boyunca geçimi sağlamaya yarayan sanat ve meslek."Şimdiden bir altın bilezik sahibi ol ki yarın rahat edesin."

styla45 04-14-2013 08:58 PM

Altında kalmamak: 1. Bir şeyi karşılıksız bırakmamak."Onun bana yaptığı iyiliğin altında kalır mıyım?"2. Bir şeyin üstesinden gelmek."Bana verdiği işin altında kalmayacağım."

styla45 04-14-2013 08:58 PM

Altından Çapanoğlu çıkmak: Girişilen bir işte başa dert olacak bir durumla, umulmayan bir tehlike ile karşılaşmak."Bana öyle geliyor ki bu işin altından Çapanoğlu çıkacak."

styla45 04-14-2013 08:58 PM

Altından girip üstünden çıkmak: Bir serveti, bir parayı, bir kaynağı gereksiz yere, düşüncesizce, sorumsuzca harcayıp kısa zamanda bitirmek."Bir ayda o kadar paranın altından girip üstünden çıktı."

styla45 04-14-2013 08:58 PM

Altından kalkmak: Bir zorluğu yenip işi başarmak."Telâşlanma, işin altından kalkacaktır o."

styla45 04-14-2013 08:58 PM

Altını çizmek: Bir şeyin (daha çok sözün) önemini belirtmek, üzerine dikkati çekmek, vurgulamak."Altını çize çize söylüyorum. Eninde sonunda sen de geleceksin."

styla45 04-14-2013 08:58 PM

Altını üstüne getirmek: 1. Bir şeyi bulmak için aramadık yer bırakmamak."Evin altını üstüne getirdik ama tabancayı bulamadık." 2. Söz ve davranışlarıyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek."Adam iki çift laf etti. Topluluğun altını üstüne getirdi."

styla45 04-14-2013 08:59 PM

Altın kesmek: Çok fazla miktarda para kazanır olmak."Adamların açtığı büfe altın kesiyor sanki."

styla45 04-14-2013 08:59 PM

Altmış altıya bağlamak: O an ki durumu temelli olmayan bir çözümle kurtarmak veya bir işi kesin neticeye vardırmış gibi görünmek."İnsanları altmış altıya bağlamakta üstüne yoktur onun."

styla45 04-14-2013 08:59 PM

Altta kalanın canı çıksın: "Herkes başının çaresine baksın, güçsüzleri düşünme, gücü yetmeyene ne olursa olsun" anlamında kullanılır

styla45 04-14-2013 08:59 PM

Alttan (aşağıdan) almak: Sert konuşan birine karşı yumuşak, olumlu, onu haklı görüyormuş gibi tavır almak."Amacına ulaşmak istiyorsan onunla konuşurken alttan al, pes perdeden konuş."

styla45 04-14-2013 08:59 PM

Alttan güreşmek: Biraz geriden, pasif hareket edip gizli gizli yenme yollarını kollamak."Vay hınzır vay!.. Alttan güreşip aklın sıra başarı kazanacaksın ha!"


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:24 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.