www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Adult eski arşiv (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=376)
-   -   Naime Erlaçin (https://www.cakal.net/showthread.php?t=135142)

GooD aNd EvıL 10-04-2008 08:17 AM

Işık 2

“ah sevgili gölge
benim misin sahiden”*

iyi bir duygu anlaşmak
anlaşılmak

konuşmak yazmak
olmasa olur
cümle gereksiz
sözcük de
harf imlemek kafi
ışıldak kondurur tene
beyazda iz bırakmak

iyidir ışık
karanlığı anlatır
:
ruhu sürmeleyen sır

gölgeyi yakalamak göğün bağrında
en iyisi

sınırları aşmak
en…


(*) Bejan Matur: “Temmuz Meleği” – Rüzgar Dolu Konaklar, s. 49


(23 Nisan 2004)

Naime Erlaçin

GooD aNd EvıL 10-04-2008 08:18 AM

Işık 3

hüzün ağır geliyor kalbe
bu boşluk duygusu
solması goncanın

üşürken yüreğim
soğurken beden
hastayım
ağır kanamalı

yüreği çivileyen sözler
gök delinir de
elbette iner birer birer

yıldızım
şiirden olsun
koynumda uyuturum dizeleri
bir ışık yansın yeter!


(5 Mayıs 2004)

Naime Erlaçin

GooD aNd EvıL 10-04-2008 08:18 AM

Işık 4

şiirim
bilinen bilinmeyen
hem uzakta bir ömür boyu
hem yanımda bekleyen

ışığı görünce
sele döner dizeler
nefesim beni karanlıkta terk eder

uzan bana ölüm ve doğum ey!
suskunluğuma yanılma
yaratılışı gizler yılların kuytusunda

tende güllerle danseder dil
kadife ellerle Şehrazad
ıssızda ışık bekler


(17 Mayıs 2004)

Naime Erlaçin

GooD aNd EvıL 10-04-2008 08:18 AM

Işıldak

hani derler ya
herkesin bir topuğu var Aşil’den
söylence ne denli gerçek bilinmez
masallar taşıdık sırtımızda
sanki kambur!
yitirildi sadelik ve varsıllık

vurulsa mıydık topuktan
vurulduk mu yoksa
gülümsedi erk işlemez garip sinsice
zayıflıktı susmasının nedeni ve yoksulluk
korumadı korunmaya değmezi
aldanmadı topuğuna Aşil’in

biz
bezirgan

hesabına düştük aşkın hesap bilmeden
ağır vaka idik defterde
hayal göllerinde mayalar tuttuk

bir kez kırılınca ayna
ne yapılabilirdi yazmaktan başka!

biz rüzgara tutsak fırıldak
gariban
deniz fenerinde ışıldak!


(12 Mayıs 2003)

Naime Erlaçin

GooD aNd EvıL 10-04-2008 08:18 AM

İçimdeki Çocuğu Arıyorum

yüreğimde bir çocuk vardı benim
özenle gizlemiştim oraya
korurdu canımı örselenmekten
yaşamca hırpalanıp berelenmekten

belli ki yeni doğmuş taptazeydi
yüzünde masum gülücükler
bakışları bayramlık giysiler
uzanırdı pamuk elleri bana doğru
ellerinde fesleğen kokusu olurdu

ürkerdi bazen
korkardı
bedenime sarılırken titreyerek
saf gözlerde ipeksi yaşlarla
ürpererek
yakardı yüreğimi derinden

kim gömdü o çocuğu boşluğa
ve yokluğa
dönmemecesine
kim çaldı onu benden
kim vurdu kahpe bir kurşunla
kim gerdi benim ruhumu
tarih kadar eski bu çarmıha

biline ki içimdeki çocuğu arıyorum
şairlerim aklınızda bulunsun
giden çocuk değildir uyanın
giden biziz

benden söylemesi
haberiniz olsun!


(04 Nisan 2003)

Naime Erlaçin

GooD aNd EvıL 10-04-2008 08:18 AM

İçimize Vuruyor Sıcak!

soluyor akasya düşler
ağlayarak kuruyor ilk yaprak

hüzün kaynıyor kanımızda
zifir akşamlarda geceye asılıyor tozlu hayaller
acı bir rüzgar savruluyor potasında beynin
çölleşiyor yaşam giderayak

yeniden sorguluyoruz hayatı
günahları bizde gizli gök kubbenin
sıkı sahiplenin ateşinizi ey tanrılar!
varoluş doğurganlığında taptaze bir diriliş isteriz
ve kendimizde rehin kaldık
bunca köprüyü yıkarak

fidye ödenmeyecek!
önce ölüm
sonra dirim
çekilecek bu ip

kan asi
yürek ahraz
kanımız koyu
kanımız buz
içimize vuruyor sıcak!


(24 Eylül 2003)

Naime Erlaçin

GooD aNd EvıL 10-04-2008 08:18 AM

İçinden Cehennem Geçer

ne zaman çiçeğe durduğunda
yel değse badem ağacına
bir kasırga göçer yüreğime
zamansız çalınsa kapılar
canhıraş feryatlarla
bütün manolyalar pıtrağa döner

ne zaman kara bir deliğe çekilse şair
kartal gözlü infazcılar elinde
hükmünü aşsa sözler
sirene benzer kalbimdeki cayırtı
dizelerim küser

tutunmalıydım oysa baharın ipine
yeniden doğuşu yazmalıydım
-çil çil göveren sevdaları-
olmuyor işte!
burulurum böyle zamanlarda
sehere gece düşer
gündüze keder

hırsızları var oyunların
yeraltında ölüm üretir nifaktan
adları Hades* olmasın sakın!
ademden kan çiçekleri
havvadan
siyah libaslar biçer

ne zaman acılı bir rüzgar esse buralarda
suskun bir şiire döşenir yolum

içinden cehennem geçer…



(*) Hades – Cehennem ve karanlık yeraltı aleminin tanrısı.


(8 Nisan 2004)

Naime Erlaçin

GooD aNd EvıL 10-04-2008 08:18 AM

İçinden Çıkılmaz Kentler

kimileri bir kenti ziyaret eder ara sıra
kimileri asla çıkamaz ordan
“yazı, kışı, envai çeşit derdiyle gelsin” der
ne gelirse!

ölümsüzdür sevgi kimilerinde

acı da ayrılık gibi
aşırılır dibi delik kovalardan
dayancını sevdalı bir çift gözden alan
kalbin tutkuya adanmış bakracına

bütün sokakları benim bu kentin
kirli temiz bütün sokakları!


(13 Ağustos 2005)

Naime Erlaçin

GooD aNd EvıL 10-04-2008 08:18 AM

İHANET Nereye Düşer? ...

kimisi güç kuşanır
kimisi düş
kimi dişiliğini
kimi erkekliği
-at avrat silah- diyerek

ihanet nereye düşer peki
sorulmaz cehennem zebanisinden
ademoğlu sabıkalıyken ihanetten!

biter sorgu sual aşk indiğinde
beyazdan erguvana her bir dönüşte
geç saat yokuşlarında suskun
çığlıklar yükselir gülün dikeninden
silah susar
mengene sıkışır
yalnızca tuzaklara düşülür
düşülür süngülenircesine

kara yele vurduğunda gece
tutuşan kıyamettir artık
sunturlu bir sevdadır yapışan
ve fışkıran yürek çeperlerinden
tanrının kutsal emaneti bu
azgındır yağmur bereketinden!

ihanet nereye düşer peki
sorulmaz mahşerin dört atlısından
aşkın küheylanı yazılmamış kitapta

yoksa sadakatten mi sorulur?
sorulur elbet!
yürekliler gezegeninde
ancak yüreğin kuşanıldığı yerden!

ihanet mahşerin beşinci atlısı...


(02 Mayıs 2003)

Naime Erlaçin

GooD aNd EvıL 10-04-2008 08:18 AM

İki Masa (Yorum)

Bölgemizdeki sorunlar yeterince ciddiydi zaten. Yıllardır kanayan Kıbrıs sorunsalı, Filistin-İsrail çıkmazı; topraklarımızda yuvalanan, dışarıdan beslenen dipsiz terör ve burnumuzun dibinde göz göre göre desteklenen yapılanma hareketleri konusunda en ufak bir ilerleme kaydedememişken; ayrıca dört bir yanımız ateşle çevriliyken başımıza bir de Irak derdi sarıldı. Her zamanki gibi katlanmaya, yeniden kurulmakta olan dünya dengelere uyum sağlamaya çalıştık.

Üzülerek söylüyorum; bize dayatılan koşulları sorgusuz sualsiz kabullendik. Üstelik susarak her şeyin yolunda gideceğini düşünen yöneticiler seçmiştik kendimize. Kapı komşumuz İran tüm dünyaya tek başına kafa tutarken basit bir sınır ötesi harekâtını dahi göze alamadık. “İcazet alma” anlayışıyla her geçen gün bölgedeki üstünlüğümüzü biraz daha yitiriyorduk. Ebu Garip, Guantanamo, Samarra, Felluce, Gazze ve daha niceleri yanıyor, yıkılıyor, telef oluyordu. Ve biz susuyorduk…

Bu ülkenin aydınları, AB’ye alkış tutmaktan, kilitli kapılar önünde kendilerini aşağılatırken mazoşistçe bir haz duymaktan ve birilerine Nobel ödülü yollarını açmaktan başka ne işe yarıyor Allah aşkınıza!

Bir oyun kurallarına göre oynanır. Ancak oyuncu olmak kaydıyla! Oyun için bir de masa şart. Şu masayı adam gibi kuralım diyorum artık!

“Novus Ordo Seclorum” projesi (“yenidünya düzeni”) coğrafyamızda, bizim geleceğimizi de hiçe sayarak, bildiği gibi at koşturuyor. Ve öyle görülüyor ki, koşturmaya da devam edecek. Dikkatinizi çekerim, sular bulanmadan önce 20 dolarlarda seyreden petrol fiyatı 75 dolara fırladı ki batı ekonomisi bu kaynağa kan gibi muhtaç. Elbette alternatif çözümler üretebilir ve üretiyor da ama maliyeti düşürmek için zamana ihtiyacı var.

Bu durumdan çıkan sonuçlar yalnızca piyasa ve kur dalgalanmaları olmayacaktır. İşin o kısmı ülke ekonomisini biraz daha yaralayacak olan ikincil (seconder) etkilerdir. Tıpkı ihracat - tarımsal ve sınaî üretim - turizm gibi servis sektörlerinin derinden sarsılması, işsizlik oranlarının yükselmesi, sürekli artacak olan sosyal rahatsızlıklar gibi… Ancak daha da önemlisi, batı dünyası ve neo-con zihniyeti bu fiyat artışı karşısında kesin bir sonuç almak isteyecek, bölgeyi yeniden şekillendirecektir. Dolayısıyla tüm coğrafyayı bütünüyle kontrol altına almaya çalışacaktır…

Manzara şimdilik böyle görünüyor. Bu demektir ki, bir başka masa daha kurulmuştur! Karar masası… Kader masası! O halde, okkanın altına gitmemek için, ne yapıp edip o masada da yerimizi almanın bir yolunu mutlaka bulmalıyız. Ve kendi gücümüzle!

Ödünç alınmış, icazetli bir kudretle hiçbir gelecek şekillendirilemez!

Güç dediğimiz olgu sadece özünden kaynaklanır. Kendimize dönmenin ve onu yeniden keşfetmenin zamanıdır şimdi.

Aydın sorumluluğum böyle buyuruyor ey milletim!


(19 Temmuz 2006)

Naime Erlaçin


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:50 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.