www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Aşk şiiRLéRi. (https://www.cakal.net/showthread.php?t=120159)

KoJiRo 03-10-2008 06:30 PM

Bak şu tepenin ardına dostum,
Güneş doğacak birazdan gülümseyerek.
Çekip gidecek gece,tüm kasvetini alarak,
Yeni bir gün yeni bir umutsabahı başlıyacak.
Sil gözünün yaşını,pes etme hayatın yokuşuna,
Koş kırlara...kelebeklerle yarış kim tutarki seni?
Kader deyip bağlama kollarını böğrüne,kelepçenmi var?
Gülümse kendine ,gülümse herkese güneş kıskansın!
Bastığın toprak gururlansın!attığın adımlardan,
Şiirler yaz gözlerinle,gökyüzünün derinliklerine.
Dudaklarında çiğdemler açsın,tatlı sözlerinle,
Hayat devam ediyor...küsmek çare değilki derdine.
Çek ipini kederlerinin! mutluluk darağacında sallandır!
Sevvvv,sevilll...gönül limitinin alabildiği kadar,
Dün yok,yarın belki,!bugününü yaşa bence;
Göreceksinki o zaman,asırlar sığacak her anına.

KoJiRo 03-10-2008 06:30 PM

Ben camım mavi konakta
Her yağmurda damlaların yüzümü okşadığı camım
Kışın rüzgarda bir tarafım donar, bir tarafım sobaya bakar
Ben camım kırılmamış henüz
İnsanların içerisini görmek için baktıları gözüm
Rüzgarda titrerim, fırtınada sallanırım
Ama yıkılmam hiçbir zaman, kırılmam
Soğuk bir kış günü diğer tarafta konuşursun
Buğulanır bir tarafım, görmeye aciz kalır herşeyi
Ama bilirim orda olduklarını
Ağacın rüzgarda savrulduğunu ama yıkılmadığını
Denizin denizden çıksa da suyu geri döndüğünü bilirim

Ben kırılmam kolay kolay
Ne zaman sevdam bitse bu dünyada
Rüzgar alır mavi konak, yağmur alır penceresinden
Sonra yeni cam takılır mavi konağa, lekesiz ve saf
Sevda yine biter, cam yine düşer paramparça olur
Yenisi gelir lekesiz olur

KoJiRo 03-10-2008 06:30 PM

Her yer,
Her an
Ve her şey büyülenmişti o akşam! ...

Ateşe verilmişti en katı yasaklar!
Şeytanın bir bildiği vardı sanki!
Büyücü görünmez olmuş,
Hipnotize etmişti duyguları bir vapurun güvertesinde.
Ve şeytan aciz kalmıştı yasaklarıyla! ...

Boğazdan esen serin bir rüzgar okşamaktaydı, kadının saçlarını.
Belki de, esen rüzgara gizlenmişti büyücü.
Ya da;
Vapura eşlik eden martıların sesine sinmişti.
Kim bilir?
Ama;
Her an,
Her yerde
Ve hep onlarlaydı...


***ürmüştü duyguları, Kızkulesi'nin gizemine.
Bağlanmıştı artık duygular, büyünün gücüne.
Karanlığa sinen romantizm ve Kızkulesi...

Akrep donmuş,
Yelkovan volta atmayı unutmuştu.
Zaman durmuştu artık.
Zaman ve her şey büyülüydü! ...

Kızkulesine bakan kaldırımlarda,
Birleşen ellerin ve Kızkulesine gömülen bakışların esrarı vardı.
Sıcak bir bardak çayın buğusuna karışmaktaydı üşüyen soluklar.
Ve titreyen dudaklarıyla bir aşk şarkısı mırıldanmaktaydı sevgililer...
''Gurbet elde bir başıma,
Kimim var ki senden başka? ''

Bir yandan, martıların eşlik etmesi söylenen şarkılara,
Bir yandan da, Kızkulesinin hikayesi vardı düşüncelerde.
Derin düşler canlanmıştı o akşam! ...

Allahım! ...
Hiç bitmeseydi,
Hiç bozulmasaydı bu büyü.
Ama! ...

Teşekkür ederim büyücü!
Büyülü akşam için!
Her şey için!
Teşekkürler! ...
Seni seviyorum! ...

KoJiRo 03-10-2008 06:31 PM

Gizlerin.....
O derin gömüt, o mitolojik bilmece
İç yollarının kayıp harita parçası
Kaybolduğum labirent
Derinleştikçe düşmeyi sevdiren uçurumun
Gizlerinde
Kelimelerin gizlenmesindendir suskunluğun....

Gizlerin...
Gözlerindeki hüznü örtmeye çalışan kirpiklerin
Duyardın seni çağırırdı hayat
Duyardın;
Sana seslenirdim, sesim yiterdi
Gizlerin hep geceydi
Güneş;
sadece geceyi örterdi....

Sen;
fırtınasını içinde saklayan bir limandın
çapasını bulmak için açılan gemi
tuzlu suyla vaftiz edilmiş balık
ve ağır bir sistin
kendinde kaybolacak kadar
gizlerinde saklanıyordu
öldürmeye korkan bir intihar...

Sen; kendi yörüngesinde kaybolan bir yıldız
Yaşamın; rüyasını kaybetmiş bir uyku
Dişlenen dudakların ufak yarası; göz bebeklerin
Sus!
Konuştukça derinleşiyor gizlerin

Korkma benden. Kendinden korkan hiçbir şeyden korkma.

Soyun, bir tek gizlerin kalsın üstünde
Parmak uçlarının sıcaklığı bir de
Uzan yanıma uyu istersen
Yakalarım uykundan firar eden düşlerini
Ürkme benden
Çünkü ben sana yeni hayaller getirmedim
Kaçıyordum
Gizlerinde saklanmak isteyen
Yaralı aşkların firarisiydim
Korkma benden;
Ben hep yanlış teşhis edildim
İçinin esrarını çözmeye değil
Onu ellerinden içmeye geldim

KoJiRo 03-10-2008 06:31 PM

Anlatamadığım bir sevgi var içimde,
Sana karşı hissettiğim,
Ama anlatamadığım...

Karanlık odamı aydınlatan
Güneşim oluyor sabahları,
*******i ise penceremdeki ay ışığı...

Dokunduğumda uçacak bir kuş gibi ürkek,
Ve sanki kurduğum bir hayal
Seninle gerçekleşecek...

Anlatamadığım bir sevgi bu,
Ne başı belli, ne de sonrası,
Ne masum bir aşk, ne de bir günah...

Anlatamadığım bir sevgi var içimde,
Gördüğüm, duyduğum, hissettiğim,
Ve hatta hasret kaldığım,
Ama anlatamadığım...

KoJiRo 03-10-2008 06:31 PM

Gizlice seviyorum seni
Kimse bilmesin,duymasın
Yüreğimde saklıyorum seni
Sen bile bilmiyorsun.
Yüreğim yansada alevler içinde
Ağlasamda seni her düşündüğümde
Kaybolsam bile kadehler içinde
Ben seni gizlice seviyorum.
Açıklarda bir gemiye benziyorum
Binlerce balığın benden haberi yok
Denizlerin içinde kayboluyorum
Denizin bile benden haberi yok.
Gizlice seviyorum seni
Tarifi imkansız duygular içinde
Sen gözlerimin içinde,her baktığım yerde
Ben gizlice seviyorum seni.
Yolum hep çıkmazlarda
Hikayem yalan kitaplarda
Sürgün gibi diyarlarda
Hep gizli kalacaksın
yüreğimin köşesinde
Ve bir gün gelip ben ölürsem
Kendini bulacaksın benim kalbimde.

KoJiRo 03-10-2008 06:31 PM

Deniz gözlüm; sen son ümidim,
Elimdeki son mutluluğum.
Kaybetmemeyi en çok istediğim.
Yıllar neleri ***ürüyor insandan.
Korkarım bakamam mazime,
bilirim orda hep umutsuzluk, hüzün var.
Sonrasını sorarsan dünya bana dar...
Şimdi sen varsın deniz gözlüm.
Tek düşündüğüm, en çok sevdiğim...
Birgün bu sevda beni boğar mı?
Boşver deyipte bırakır mısın ellerimi?
Bakmaz mısın masum ve sıcak gözlerinle?
Bırak sende unut der misin?
Korkarım sevdiğim; gidersin diye,
Bana ait kalbini başkasına açarsın diye!
Korkarım esen rüzgarda açan çiçekten,
Korkarım seni kaybetmenin bırakacağı yalnızlıktan.
Bir gün gidersen ne yapacağım?
Sensiz bu yarayı nasıl saracağım?...
Hayat kısa değmez bir erkeğe derler ya;
Sen nice hayatlara değersin....
Deniz gözlüm;
Sana yazıyorum, bir an mutlu bir an üzgün.
Sana içiyorum, elimde bir kadeh olsa.
Seni görüyorum her gece rüyalarımda.
Her geçen gün sensiz olamayacağımı,
Sensiz yapamayacağımı anlıyorum...
Belki özlüyorum, belki korkuyorum.
Ama hepsi bir kenara, bilki sensiz olamıyorum
Unutmaki DENİZ GÖZLÜM;
SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM.....

KoJiRo 03-10-2008 06:31 PM

Sana yazacağım her kelime, her hece, her harf ve noktalama işaretinde seni anlatabilecek, seni hatırlatabilecek, yokluğunu unutmama yardım edecek bir kılavuz olmalı. Senden başka bir şey. En az senin kadar gerçek ve hayaline hayran olan düşsel dünyam kadar geniş... Öyle ki; her girdabına daldığımda çaresizlik deryasının, umarsızlığa umar olacak şekilde, beynimi kemiren nikotinsizliğime, bir deri bir kemik kalmış umuduma, ihtiraslarıma, sıkıntıma, yirmi iki yaşıma kadar ne varsa yaşadığım ve unuttuğum, darmadağın özlemlerim ve isyanıma, her şeyimle bana ve her şeyinle sana ve daha nice yaşanacak yıllarıma bir merdiven olmalısın...

Bunların hiçbiri senin umurunda olmayabilir. Öyle olmak zorunda da değil. Hey hat! Benim umurumda. Ve öyle olmak zorunda. Yaşadıklarımız belki yaşanması gerektiği gibi yaşanmadı fakat yaşanması gerektiği için yaşandı. Bu gereklilik senden veya benden kaynaklanmadı. Bu, içimizdeki hislerin aynı paralelde ve bir eksen üzerinde buluşmasıyla oluşumsal bir süreç haline geldi. Her yanıyla gerçek, her yönüyle aktif. Ve ne olursa olsun, sınırsızlığın sınırlarını çevrelemiş karanlığın en koyusu, gündüzün en sıcağı, güneşin en kızılı, çimenin en yeşili, var olan bütün güzelliklerin en güzeli. Görkemli bir sanem gibi. Elimde kalan ise şimdi, sadece bir avuç sevgi

KoJiRo 03-10-2008 06:32 PM

“Yalnızım çünkü sen varsın”


“gel” desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz’a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki “kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun”
oysa “gel” desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç’e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç !

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde, kimi üşüyorsun?
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklarda yaslanıyorum
boş kentlere
oysa “gel” desen gelecektim


gündüşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
“kimseler biliyor”
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa “gel” desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güzartığı saçlarımda oynaşan sensizlik
gözkarana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı, ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa “gel“ desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayete fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz’ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler


her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kent’e
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kent’e
gidiyorsun
oysa “gel” desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmak ta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz’ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma
denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı ?

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa “gel” desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler (inanmıyorum) !
en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için


kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak bana
hakediyorum


gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya
üstü kalsın ihanetimin
“gel” desen gelecektim
yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum, söylemiyorsun, kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk!
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
ve bir asansör kapısı önünde
aslında yüzüme tükürüyorsun da ihanetimi
ben habersiz gülümsüyorum
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti, yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sis’e intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
“gel” desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen, biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi!
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım
içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun ?
'gel' mi diyorsun ?...

herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgârında kime yelkeniz ?
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi ! en kanadığımız yerden susalım
'gel' desen gelirdim
'git' dedin ve gittin

Aşka...
Rüzgâra...
Ayrılığa...
Zamana...

KoJiRo 03-10-2008 06:33 PM

Sana bakıyorum;
seni aldatan bakışlarımla...
aklından seni çıkarıp,
bir başkasına kolayca sevda veren
aklımla.

sana bakıyorum;
"söküp atamam..!" diyen
"sensiz olamam..!" diyen
yüreğimle.

sana söylüyorum;
seni aldatan dudaklarımla...

sana yazıyorum;
sensiz şiirler yazan bu ellerimle.

kahrolası ben!
sana bakıyorum..

utanmadan...
hala seviyorum!
hala seviyorum!


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:41 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.