www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Ayhan Yavuz Açıkgöz (https://www.cakal.net/showthread.php?t=139264)

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:37 PM

Hocam
Uzaktı tevhîde tüm amaçlarım
Harâptı duvarım ve ağaçlarım
Kirinden pasından solan saçlarım
Belik belik oldu, örüldü hocam

Eğriydi düz gibi görünen yolum
Şaşmıştı eskiden sağım ve solum
Kur'an'ın ipinde gevşeyen kolum
Emrinle bir başka gerildi hocam

Üzüldün hâlime, üzgünüm diye
Dinledin bin defâ, sormadın niye
******* ân oldu, yıllar sâniye
Sen değil, ******* yoruldu hocam

Çarpmıştım şeytanın güçlü bendine
Çevirdin yönümü Hakk'ın indine
Su döktün, toprağım geldi kendine
Dün solan gül bugün dirildi hocam

Tevhîdin özüdür dirâyet dedin
İslâm'a etmeli sirâyet dedin
Yol biter, gelirse nihâyet dedin
Hasretle türâba girildi hocam

Gerçeği öğrendim senin yanında
Aklandı vicdânım Hakk'ın önünde
Tek namaz kıldığım yıllar sonunda
Secdeye birlikte varıldı hocam

İsminde duyarım selâmetliği
Gözünde görürüm imâmetliği
Ben serden görmedim bu ümmetliği
Seninle birliğe erildi hocam

AYHAN'dır bu sözü getiren dile
Söylüyor tüm hâlis hisleri ile
Bu sözler nefsine fazlaysa bile
Kaleme gönlümce verildi hocam

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:37 PM

Hocam 2
Yılkılar şahlanmış adres soruyor
Ol maksûdu ben de arayım hocam
Güvercinler âsumânı koruyor
Sal beni de arşa varayım hocam

Çağredince bâtıl tohumlar kurur
İklim susar, dağlarda karlar erir
Hükmü silâh tutan bilekler verir
Sen de yol ver küfrü tarayım hocam

Kış oldu canların bahârı güzü
Kalmadı dünyânın doğrusu, düzü
Hayâle sığmıyor gayrı gökyüzü
Tevhîd ile arzı yarayım hocam

Kararan zindanlar benzer mi eve
Evlâdır başımı koysam aleve
Gel bana destûr ver, ben seve seve
Fezâyı belime sarayım hocam

Mavi gök çöktü ben dedim Yâ Sabır
Delindi yağız yer açıldı kabir
Başladık bir dururuz bir zafer bir
Varsa engel söyle kırayım hocam

Ayrılmaktır zulüm hakkın izinden
Belâ deyip çarketmektir sözünden
Bak yüzüme feyz alayım gözünden
Hakk ilini dikip, kurayım hocam

Pis ellere kalın mıhlar çakılsın
Toplansın meydanda ruhlar yakılsın
Bütün putlar terkedilsin yıkılsın
Karşısında dimdik durayım hocam

Alkış tutulur mu kaçıp gidene
Kalıp ölmek ile bu borç ödene
Dilin bozup tek kelime edene
Çat kaşını, hesap sorayım hocam

Ayhanım zâlime etmekle minnet
Kazanılmaz ne saygınlık ne cennet
Eyler isem bu da'vâya ihânet
Sen hançeri tut ben vurayım hocam

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:37 PM

Hücre
Ruh çamura saplanır, bahçede cismin yürür
Kimi volta atarken kimi yatakta çürür
Hiç kalkmayacak gibi gözüne perde iner
Ne kahkahan durulur ne de gözyaşın diner

En yüce dağlar bile zor görünür dumanda
Heybetlik ne demekti, o da yiter zamanda
Unutursun saymayı, bilmezsin kaçtı şafak
Sonun ya dört duvardır ya da bir karış toprak

Aklına gelir gibi olur eski sevdiğin
Şimdi ölüm evlilik, her cenaze bir düğün
Yakınlar uzak olur, uzaklar ulaşılmaz
Bu dağ vuslat dağıdır, istesen de aşılmaz

Ne kızgınlık ne nefret ne de bir kin duyarsın
Mutsuzluğu sessizce yüreğine koyarsın
Gözkapağın aralık, baygındır bakışların
Yazların fırtınalı, güneşlidir kışların

Bakmaz olur gözlerin kapıdan girenlere
Kulağın tepki vermez bağıran sirenlere
Adımların yavaşlar kımıldamaz kolların
Yönler belirsizleşir, sağa benzer solların

Bir şarkı mırıldanıp, bir ıslık çalmayalı
Ne kadar uzun olmuş düş kurup dalmayalı
Kazma kürek tutmayan ellerin yumuşamış
Yalnız özgürlük değil, güç de seni boşamış

Gözlerinin ferinde ne bir umut çizgisi
Ne de kalbinde kalmış sevdanın belirtisi
Kadın, erkek, yaşlı, genç, hepsi birdir gözünde
İnsan değildir insan, sevgi yoksa özünde

Ey umutsuz kardeşim, ey azap duyan beden
Hakktan umut kesilmez, böyle söylüyor giden
Kapansa da kapılar, açılır bir pencere
Zaman gelir yıkılır, çürüdüğün bu hücre

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:37 PM

Hünkârım
Kelleyi uçuran sürç-ü lisândır
Kışın diğer adı küfr-ü nisândır
Bekleme mucize benden hünkârım
En nihayetinde bu bir insandır

Dilimin ölçüsü ne mal ne para
Tertemiz benliğim düşmez inkâra
İnfaza bahane dersen hünkârım
İşte bir sükûnet, işte bir yara

Vurmaya boynumu devir önüne
Öyle bir öldür ki, ün kat ününe
Atinin rengini bilsen hünkârım
Dönüp de bakmazdın kirli dününe

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:37 PM

Islak Doğdum
Aklım bastı ana dedim
Anam öldü öksüz kaldım
Gönlüm aşktan yana dedim
Aşıklardan nasip aldım

Dilim dönmez gayrı söze
Ayak bastım hain düze
Umman aştım yüze yüze
Sevda denizine daldım

Su istedim ağu verdi
Hak deyince göğe erdi
Bazen sevip bazen yerdi
Gururumdan ödün saldım

Hal hatrımı sormadılar
Gelmeye can yormadılar
Muradımı görmediler
Gönüllerden murat çaldım

Yaşım erdi büyük oldum
Yaprak döktüm dertle soldum
Yağmur yağdı katre doldum
Islak doğdum ıslak kaldım

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:38 PM

İbret
Titriyorken ellerim körelmekte kalemim
Üç beş satır yazmakla tükenir mi elemim
Yüreğimde biriken yaşlar gözümden akar
Kör olursa gözlerim döner özümden akar

Hücremin duvarında yazan çılgın satırlar
Başım önde gezdiğim harbi hatırlatırlar
İdamlık bir mahkumun yüzündeki ifade
Önce yürek dağlarken geçiyor alelâde

Bağırıyor gardiyan “Geldi ölüm saatin”
Geçmiş sizlere ömür ziyaretçindir atin
Korku dolu her yanım gözlerim kan çanağı
Ruhumun Azrail’den yok başka dayanağı

Ne de kolay söyledi o can alan sözleri
Kelepçelerken beni parıldadı gözleri
“Hele dur bir soluklan hazır değilim” dedim
Ya o kahkaha attı ya ben kafayı yedim

Ayağımdan kolumdan sarkar zincirler yere
Dönüp baktım hücreme ağladım son bir kere
Yaştan kızaran gözüm duvarlara takıldı
Benden kalan bir şiir,birkaç kara çakıldı

Yolcu yolunda gerek korku fayda sağlamaz
Boynum kıldan incedir kendi düşen ağlamaz
Başım dimdik yürüdüm upuzun koridorda
“Dik geldi dik gidiyor” yazıyordu raporda

Yalın ayak yürürken gözüm daldı bir ara
Zaman geldi geçiyor kapanır mı bu yara
Tiz bir haykırma ile açılırken sürgüler
Hücremdeki başıboş günlerimi sorgular

Biraz düşündüm önce neden geldim buraya
Harcadığım emekler gitmiş miydi araya
Silkindim kuvvetlice, birden titredi içim
Üşümek değildi bu, belki yanmak bir biçim

Sanki ben bir fareyim mahpus koca bir kapan
Cellat işaret etti “İşte şu senin sehpan”
Ben sehpanın yanında çevremde kalabalık
Bir kuş daha uçuyor, herkese verin salık

Cellat bana dönerek son isteğimi sordu
Neden bilmem beynime ölüm korkusu vurdu
Bana bakarak dedi “Suçundan pişman mısın? ”
Gülerek cevap verdim “Derdime derman mısın? ”

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:38 PM

İdâm
Bir zaman en büyük arzumdu gülmek
Şimdiyse boynumda dört büyük ilmek

Gözden yaş sızmıyor, dilim dönmüyor
Hayat yok, şerit yok, filim dönmüyor

Arkamda yüzlerce bekler zebâni
Kaçmak mı, böyle bir hâlde mi yani

Kolumda ateşten bir demir bilek
Sorsalar ağlardım, nedir son dilek

Vücûdum kendini hissetmez oldu
Bildim ki, sırdaşım nergis de soldu

L harfi çınardan, O harfi yünden
Hey hât, ihânete uğradım dünden

Üçyüzkırk şaşkın göz bakar gözüme
Soğuk bir uyuşma indi dizime

Ağlasam korkağım, gülsem deliyim
Ne yapsam acaba, nerden bileyim

'Üçyüzkırk eksi bir' nerdesin anam!
Sen tutuştur beni, seninle yanam

Ellerim buz tuttu, kalbim çıldırdı
Bir adam, ahbersiz duâ kıldırdı

Yüreğim acıyor, sesim kesildi
Bu hâlde kimbilir kaç gül asıldı?

Amaç itirafsa, işte itiraf
Sevmedim ölmeyi, korku her taraf

...

Tüm gözler âniden doldular nemle
Celladım gülerek; 'Düşsün iskemle! '

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:38 PM

İki Büyükmüş Birden
Gözlerimden dökülen, son damlaları aşkın
Nice damlalar döktüm, iki seneyi aşkın

Önceleri ben için, açmamış taze güldü
Ben açmamış dedikçe, elâlem bana güldü

Çırpınırken çâresiz, yakalandım bir ağla
Bu dert seni de yakar, hemşerim sen de ağla

Dedim; 'Ayhan, hayırdır, ne oldu sana birden'
Cevap verdi sessizce; 'iki büyükmüş birden'

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:38 PM

İlmekte Sallanan Çocuk
Açınca gözümü gördüm bir perde
Nerde para ve mal, sonsuzluk nerde
Servetim sandığım onca güzel şey
Bir avuç toprakmış yattığım yerde

Güneşten yoksunum, soldum derdimden
Duruldum ansızın, öldüm derdimden
Bazı gün ağladım sabaha kadar
Bazı gün çıldırıp, güldüm derdimden

Ey boynu ilmekte sallanan çocuk
En soğuk mevsimde dallanan çocuk
Nerdeler seni bu hâle itenler
Ateşin bağrına yollanan çocuk

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:38 PM

İmânın Bedeli
Gönülden korkuyu atıp silmeden
Silinmez alnımdan bu sefil kara
Pes etmek yakışmaz, durmak bilmeden
Çıksa da hamdeden dillerde yara

Avlanmak isteriz, henüz uçmayıp
Hayırlar umarız, şerden kaçmayıp
Bollukta hamd ile avuç açmayıp
Mûcize bekleriz düşünce dara

Kimisi berdûş der, kimisi deli
Kınandık dillerce, îmân edeli
Ödenmez nîmetin zerre bedeli
Cebimiz dolsa da keseyle para

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:38 PM

İnandım
Bilemedim kalbim ile görmeyi
Bir soysuzun gözlerine inandım
Ele sordum, düşüm' hayra yormayı
Düş görmezin sözlerine inandım

Müridinden oldum salât kılmazın
Tezgâhına düştüm şerden yılmazın
Üçe kadar saymasını bilmezin
Binlerine, yüzlerine inandım

Vardığını sandım koşamayanın
Erdiğini sandım aşamayanın
Kıştan başka mevsim yaşamayanın
Yazlarına, güzlerine inandım

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:38 PM

İsimli Günler
Yâ Rabbî Senindir ebed ve ezel
Gelmiyor aklıma kalıcı hîle
Seninle olduğum tüm günler güzel
Koyulmuş bir ismi olmasa bile

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:38 PM

İstanbul Kokulum
Ağla sevdiğim…
Göz pınarların hiç bu kadar çaresiz değildi belki.
Ve sen hiç böylesine kederle bakmadın bu şehre, daha önce.
Üzülme!
O ay gibi parlak göz bebeklerini titreten,
sımsıcak bakışlarını, Kız Kulesine zincirleyen,
ıslatan, meltem soğuğunda pembeleşen yanaklarını,
dudağının kenarından geçip, yer çekimi istikametinde süzülen…
tertemiz damlalar,
alelade bir yerin zeminine değil,
İstanbul’a düşüyor!

Her gün, bir gün öncesinden daha güzel,
Ve daha masumdun her ağladığında, gülen güllerden...
Biliyorum, sen de sevdalıydın benim gibi,
sen de çay içerdin Küçük Ayasofya’da pazar ikindileri…
sen de binerdin Üsküdar vapuruna, seyretmek için martıları, akşam üzeri…
sen de erken kalkardın sabahları simit kokusuna…
sen de yürürdün Beyoğlu’nda, bir aşağı bir yukarı, öylesine…
Biliyorum, sen de sevdalıydın benim gibi,
İstanbul’a...

Dökülürdü kirpiklerinden Çamlıca Akşamının kızıl güneşi...
Sessizliğinde boğardı, gündüz keşmekeşinin son kalıntılarını...
Böyle bir akşamın ardından, vururken avuçlarıma Eyüp Sultan sabahının ilk ışıkları,
Üç şey için yakarmıştım Allah’a;
cennet bahçesi,
İstanbul kokusu,
ve sen...
Şimdi ise senin yokluğuna ağlar, kimsesiz güvercinler...
Alışamadım gidişine inan!
Yine de kesmedim umudumu, ne cennetten ne İstanbul’dan...


Artık sen yoksun ama...
Beni teselli eden İstanbul var.
bir de Haliç yakamozunda asılı kalan gülümsemen...
Ben seninle yaşadım bu şehri, şimdiye kadar,
Ve bir gün bırakırsam, sensiz yaşamayı da,
gene bu şehirde bırakırım.
İstanbul kokulum...


'Ne zaman ki vuslatlar, bu şehirde dem bulur
O an her mevsim bahar, her yer İstanbul olur'

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:38 PM

İtirâf
Sevdaya düşmüşsün gönül kandırma beni
Bu kadar özlemezdin bilirim gideni
Önceden kızardım anladım yeni yeni
SEN HAKLISIN

Giden de bilir kalan da bilir bu yolu
Kalbin çift çift atar gözlerin dolu dolu
Birşey diyeyim şaşırmadan sağı solu
SEN HAKLISIN

Gölgene aldırma yürü güneşe doğru
Karanlıktan değil ışıktan gelir çağrı
Yolun ister dümdüz olsun isterse eğri
SEN HAKLISIN


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:15 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.