www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Genel Kültür (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=242)
-   -   Tümüyle Atasözleri (https://www.cakal.net/showthread.php?t=198037)

styla45 04-14-2013 08:59 PM

Alt yanı çıkmaz sokak: Sonuç alınmayacak iş, umutsuz durum."Çobanlık mı, dağ tepe dolaş dur, alt yanı çıkmaz sokak vesselâm."

styla45 04-14-2013 08:59 PM

Amana gelmek: Teslim olmak, önce direnirken zor karşısında boyun eğmek."Nihayet düşman amana geldi."

styla45 04-14-2013 08:59 PM

Aman dedirtmek (amana getirmek): Karşı koyan birini boyun eğmek zorunda bırakmak, teslim olmaya zorlamak."Düşmana aman dedirtmek boynumuzun borcu oldu artık."

styla45 04-14-2013 09:00 PM

Aman dilemek: Önce direnirken zor karşısında boyun eğip canının bağışlanmasını istemek, galip gelenin merhametine sığınmak."Aman dileyene kılıç kalkmaz

styla45 04-14-2013 09:00 PM

Aman vermemek: 1. Göz açtırmamak, rahat bırakmamak. 2. Düşmanı acımayıp öldürmek, merhamet etmemek."Böyle kahpe insanlara sakın aman vermeyin

styla45 04-14-2013 09:00 PM

Ana baba günü: 1. Mahşer günü. 2. Sıkıntılı kalabalık; telâşlı, tehlikeli, kimsenin kimseyi tanımadığı kalabalık."Yangın yeri ana baba gününe dönmüştü."

styla45 04-14-2013 09:00 PM

Ana kuzusu: 1. Pek küçük kucak çocuğu. 2. Sıkıntıya, güç işlere alışkın olmayan, nazlı çocuk veya genç."Şu torbayı kaldırışına bak hele, tam bir ana kuzusu."

styla45 04-14-2013 09:00 PM

Anan yahşi, baban yahşi: Bir kimseyi işini yaptırabilmek için pohpohlamak, gereğinden fazla överek istediğini elde etmeye çalışmak

styla45 04-14-2013 09:00 PM

Anası ağlamak: Çok eziyet çekmek, sıkıntıya katlanmak, bitkin duruma düşmek."Onu buraya getirinceye kadar anam ağladı."

styla45 04-14-2013 09:00 PM

Anasından doğduğuna pişman: 1. Üşengeç, çok tembel. 2. Canından bezmiş."O işi yaptı ama anasından doğduğuna bin pişman."

styla45 04-14-2013 09:01 PM

Anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek: Bir işi yaparken çok sıkıntı çekmek, eziyete katlanmak."Şu arabanın taksitlerini ödeyinceye kadar anamdan emdiğim süt burnumdan geldi."

styla45 04-14-2013 09:01 PM

Anasını ağlatmak: Bir kimseye çok eziyet edip sıkıntı çektirmek."Adamın üzerine öyle gittiler ki iki günde anasını ağlattılar."

styla45 04-14-2013 09:01 PM

Anasının gözü: Hileci, kurnaz, çok açık göz, çıkarcı, hin oğlu hin."Adam anasının gözü, iki dakikada bitiriverdi işi."

styla45 04-14-2013 09:01 PM

Anasının nikâhını istemek: Bir şeye değerinden çok para istemek, olmayacak bir istekte bulunmak."Senin istekli olduğunu duydu adam, şimdi gidersen anasının nikâhını isteyecek o eve."

styla45 04-14-2013 09:01 PM

Anasını sat! (satayım): Önem verme, aldırma, umursama, bunun için kederlenme, üzülme,"Sat anasını o işin, yenisine bak!"

styla45 04-14-2013 09:01 PM

Anca beraber, kanca beraber: Birbirimizden ayrılmayacağız, işler iyi de gitse, kötü de gitse hep birlikte yapacağız, beraberliği bozmayacağız."Bu toprağı yalnız ben mi atacağım, hayır arkadaşlar; haydi anca beraber, kanca beraber

styla45 04-14-2013 09:02 PM

Anladımsa Arap olayım: "Hiçbir şey anlamadım" anlamında kullanılır."Senin anlattıklarını anladımsa Arap olayım."

styla45 04-14-2013 09:02 PM

Apar topar: Telâş ve acele ile, yaka paça, hazırlanmadan,"Treni kaçırırım korkusuyla apar topar evden ayrıldım."

styla45 04-14-2013 09:02 PM

Ara (aralarını) bozmak: İki kişi arasındaki iyi ilişkiyi, dostluğu, arkadaşlığı yıkmak."Kim ki ara bozar, o toplumun yüz karasıdır."

styla45 04-14-2013 09:02 PM

Ant içmek (etmek): Yemin etmek, bir şeyi yapmaya veya yapmamaya söz vermek."Ant içtik, asla bu ülkeyi düşmana bırakmayacağız

styla45 04-14-2013 09:02 PM

Ara bulmak: Birbirleriyle anlaşamayan, bir araya gelemeyen kişileri uzlaştırmak, barıştırmak."İki öğrencinin arasını bulmak, tam bir haftamı aldı."

styla45 04-14-2013 09:02 PM

Araları açılmak (bozulmak): İyi ilişkileri, dostlukları, arkadaşlık bağları kopmak; birbirlerine dargın hâle gelmek."Şu iki çiftin araları nasıl açıldı hâlâ anlayamadım."

styla45 04-14-2013 09:02 PM

Aralarından kara kedi geçmek (veya aralarına kara kedi girmek): İyi anlaşan iki kişinin veya dostun ilişkileri bozulmak, aralarına soğukluk girmek, birbirlerine gücenmek,"Niçin konuşmuyorsunuz? Aranızdan kara kedi mi geçti?"

styla45 04-14-2013 09:02 PM

Aralarından su sızmamak: Çok iyi, çok yakın dostluk veya arkadaşlık kurmak, ahbap olmak."Şunlara bak, aralarından su sızmıyor."

styla45 04-14-2013 09:03 PM

Arap saçına dönmek: İşlerin çok karışıp içinden çıkılmaz bir durum alması."Bırak artık sorumsuzluğu, işleri bu tavrınla Arap saçına döndürdün

styla45 04-14-2013 09:03 PM

Araya girmek: 1. İki kişinin arasındaki bir işe karışmak. 2. Araları bozuk olan iki kişiyi uzlaştırmaya çalışmak. 3. Yapılmakta olan bir işin yapılmasını geciktirmek."Araya başka işler girince seninkini yapamadım, kusura bakma."

styla45 04-14-2013 09:03 PM

Araya koymak: Bir işte sözü geçen bir kimsenin aracılığına başvurmak."Genel müdürü araya koyup senin işe alınmanı sağlayacaklardır."

styla45 04-14-2013 09:03 PM

Arayı yapmak: 1. Arası bozuk olan kimse ile barışmak. 2. Arası açık olan iki kişiyi uzlaştırıp, barıştırmak."Hasan aramızı yapmasaydı biz hâlâ diken üstünde oturuyor olacaktık."

styla45 04-29-2013 03:22 AM

Baba koruk (ekşi elma, erik) yer, oğlunun dişi kamaşır.
Bir babanın yaptığı kötü iş, sürekli tekrarladığı uygunsuz hareketler her nedense aileye yüklenmeye çalışılır. Toplum içinde de bunun sıkıntısını en çok, çocuk çeker; en çok o, güç duruma düşer

styla45 04-29-2013 03:22 AM

Baba malı tez tükenir, evlât gerek kazana.
Çoklukla insanlar bir emek vererek kazanmadıkları malın değerini pek bilmezler, meğer ki bu baba malı ola. Babadan kalan mal, mülk ya da para hazır olduğu, değeri de pek bilinmediği için kolay ve çabuk harcanır; tez biter. Bu bakımdan babadan kalan mirasa güvenip çalışmamak, bir kazanç yolu tutmamak son derece sakıncalıdır. Kişilik sahibi olan kimse ise baba malına güvenmez, alın teri dökerek kazanmaya çalışır, kazandığının değerini de bilir, ona sahip çıkar, dolayısıyla onu dikkatle harcar.

styla45 04-29-2013 03:23 AM

Baca eğri de olsa duman doğru çıkar.
Dürüst, doğru, iyi ve güzel vasıflarını doğuştan getiren insan, ne denli bozuk, elverişsiz ortamlarda bulunursa bulunsun niteliklerini kaybetmeyip korur. Bu durum nesneler için de geçerlidir.

styla45 04-29-2013 03:23 AM

Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun (Bağda izin olsun, üzüm yemeye yüzün olsun).
Bir bağın bağ olması için gereken bakım gösterilmelidir. Üzümler zamanında budanmalı, gübrelenmeli, çapalanmalı ve sulanmalıdır. Bu yapılmazsa o bağdan istenilen üzüm alınamaz. Bu da bize gösteriyor ki emekle üzüm arasında sıkı bir ilişki var. Bir kişi bir şeyden verim bekliyor, fayda temin etmek istiyorsa gereken çabayı göstermeli; gerekli harcamalardan kaçmamalı, o şeye iyi bakmalıdır. Aksi takdirde o şeyden yararlanmaya yüzü olmaz.
__________________

styla45 04-29-2013 03:23 AM

Bağla atını, ısmarla Hakk`a.
Hayvanların bir yerde durmaları isteniyorsa onları mutlaka bağlamak gerekir. Bu durum at için de geçerlidir. Eğer onu başı boş bırakırsak oradan uzaklaşıp kaybolabilir, başına türlü hâl gelebilir. Bunun gibi pek çok şeyde önce tedbir alınmalı, sonra da Allah`a havale etmeliyiz. Kısacası önce tedbir, sonra tevekkül her işte kural olmalıdır.

styla45 04-29-2013 03:23 AM

Bağlı koyun yerinde otlar.
Nasıl ki bağlı koyun, bağlı olduğu ipin izin verdiği sınırların dışına çıkıp otlayamıyorsa, kimi insanlar da ellerinde olan imkânın dışına çıkıp iş göremezler; ellerindeki imkân ne kadarsa o kadar başarılı olurlar. Fazla imkânlara kavuşmak, becerikli insanların daha verimli ve başarılı olmalarına kapı aralar. Bu sebeple onlara gerekli olan imkân ve fırsat verilmelidir.
__________________

styla45 04-29-2013 03:23 AM

Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.
İster bağ, ister iş yeri, isterse bir eşya olsun, ona gerekli bakımı gösterirsek beklediğimiz faydaya kavuşuruz. Bir bağa bakmaz, onu çapalamaz, budamasını yapmaz, yabancı otlardan temizlemez ve gübrelemezsek bir zaman sonra onu dağa, verimsiz bir yere dönmüş görebiliriz. Bakımı olmayan bir iş yeri, bir eşya için de durum bundan farklı değildir.
Bakımdan uzak tutulmuş bir iş yerinde düzen gözetilmezse aksaklıklar giderek büyür, önü alınamaz olur, sonunda iş yeri iflasın eşiğine gelebilir. Bir eşyanın bozuk, kırık, eksik bir yanı yerinde ve zamanında giderilmezse, o eşya bir süre sonra kullanılamayacak hâle gelir. Unutulmamalıdır ki, bakılan ve onarılan şeyler ancak yararlanılacak şeyler olarak ortada kalır.

styla45 04-29-2013 03:24 AM

Bakmakla usta olunsa, köpekler (kediler) kasap olurdu.
Öğrenmenin esası denemeye ve yapmaya dayanır. Bir şey, başkasının yaptığı işe bakılarak öğrenilemez. Eğer bilgi ve becerinin de kazanılmasının yapmaya dayandığı düşünülürse, bir işin öğrenilmesinin seyretmeye değil, bizzat denemeye ve o iş üzerinde çalışmaya bağlı olduğu daha açıkça görülür. Ustalık da ancak böyle elde edilir.

styla45 04-29-2013 03:24 AM

Bal bal demekle ağız tatlanmaz.
Bir şeyin yalnızca adını etmekle, onun hakkında tatlı sözler söylemekle o şeye kavuşulmaz. Önemli olan gerekli girişimlerde bulunup onu ele geçirmek için uğraş vermektir.

styla45 04-29-2013 03:24 AM

Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir.
Çoklukla düşünüp taşınmadan, olacakları hesaplamadan işe kalkışan insan, bu ihtiyatsızlığı sebebiyle bir felâkete düştükten sonra aklını başına toplar; kendine gelip uyanır. Ama dövünmesi, çırpınması bir fayda vermez; çünkü iş işten geçmiş olur.

styla45 04-29-2013 03:24 AM

Balık baştan avlanır.
Bir yeri yöneten oraya hâkim demektir. Eğer bir yeri ele geçirmek istiyorsan, oranın hâkimi olan yöneticileri ele geçirmen yeter.

styla45 04-29-2013 03:24 AM

Balık baştan kokar.
Gerek bir aile, gerek bir topluluk ve gerekse bir ülkede baştaki yöneticilerin niyetleri ve tutumları bozuksa o yerdeki her şey de bozuk ve düzensiz olur. Ortada değerini koruyan bir şey kalmaz


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:25 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.