www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Aşk şiiRLéRi. (https://www.cakal.net/showthread.php?t=120159)

KoJiRo 03-10-2008 06:46 PM

Sendin beklediğim bütün bir sonbahar

Yağmurlar inatla işlerken içime

Gece gökyüzünde çınlarken yıldızlar

Durdurulmaz yürek ürpertileriyle

Sendin beklediğim bütün bir sonbahar



Hayaller hayaller kurup duruyorum

İniyordum hüznün inginliklerine

Ellerimde ölümünü tutuyordum

Artık çok geç olmamanın kederiyle

Hayaller hayaller kurup duruyordum


Aşkın kapısını aralayınca sen

Zamanın karanlık ırmağında yüzen

Çocukluğumun o ıssız güneşine

Aşkın kapısını aralayınca sen

Yeni bir özsu yürüdü sözcüklere



Dilsiz bir kuytuda ölüyordu şiir

Yetti parmaklarının bir dokunuşu

Geleceği birdenbire duyumsamak

Birdenbire duyumsamak varoluşu

Dilsiz bir kuytuda ölüyordu şiir



Sendin beklediğim bütün bir sonbahar

Başlamadan bitmiş bir aşkın hüznüyle

Gece gökyüzünde çınlarken yıldızlar

Yağmurlar inatla işlerken içime

Sendin beklediğim bütün bir sonbahar..

KoJiRo 03-10-2008 06:47 PM

Sevdiğimsin..
Üstüme geliyor her şey, her şey kötüye gidiyor,
Her şey bana ters, her şey yanlış geliyor,
En yakınlarım bile bana düşman geliyor,
Şu gönlüm çığrından çıktı; isyan ediyor..
Boş geliyor her şey, boş ve önemsiz,
Değmezmiş gibi geliyor yaşamayı bu hayatı.
Öyle güçsüzüm ki isyanlarım hep içimde saklı,
Kimse bilmez ne çektiğimi, onlar hep bende saklı..
Şu her geçen gün kötüye giden hayatımın,
En güzel yanısın sen...
Şu kapkaranlık günlerimin,
En parlak ışığısın sen...
Şu bomboş geçen ömrümün,
En dolu geçen anlarısın sen...
En güçsüz hissettiğim anlarda bile
Bana güç veren SEVDAMSIN sen..
SEVDİĞİMSİN SENN...

KoJiRo 03-10-2008 06:47 PM

Birgün bu mahsun sevdadan geriye
Kalırsa sadece o hüzün kalır
Sende anladım ki yapayalnızız
Buluşmamız yasak, görüşmemiz uzak
Devrilmiş kadehler gibi dönüyor başımız
Neylersin

Ah güzelim, incinmiş bir sesi vardır yağmurun
Yanaklarına vurduğunuda hissedersin
Ve bir veda sözcüğü
Saçlarına titreyen bir öpücükle dokunduğunda
Bu an'ı dondurmaya yetmez nefesin
Bir film sahnesi gibi akar gider ayrılık
Neylersin

Biz zaten hiçbir romanda
Kendi hayatımıza rastlamadık
Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı
Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı
Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız
Oysa tuttuğumuz balıkları bile
Yeniden denize bağışlamıştık
Biz hayata dair hiçbir yanlış yapmamıştık
Neylersin

Biz bu sonucu haketmedik
Hayır, etmedik
Ömrümüz bu talana lâyık değildi
Bazen acı vurdu bazen de yağmur
Hiç gülmedi yüzümüz
Hiç büyümedi gülümüz
Bizi yalnızca akşamlar kucakladı biliyorsun
Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz

'Bazen acı dinmez,
Bazen de yağmur
Sevgilim gülümse herşey unutulur
Suskunuz bu akşamüstü
Hasrete yanmışız
Neylersin...'

Birgün bu öykünün sonuna gelince
Ansızın desem ki 'hoşçakal canım'
Unutursun, mecburen unutursun
Yıldızlar söner, bu aşk da biter
Bazı gün hatırlayınca sessizce ağlarız
Neylersin..

Ah bebeğim, ah..
Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının
Dudaklarına sızınca farkedersin
İçindeki vurgun aşklar mezarlığında
Ayrılık, ölümden üste yazılınca
Gideni durdurmaya yetişmez sesin
Bir inme gibi dolaşır bedeninde pimanlıklar
Neylersin...

Biz zaten hiçbir sinemaya tam vaktinde yetişemedik
Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı
Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı
Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi
Oysa Nuh'un Gemisi'nde bile, bize yer kalmamıştı
Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı
Neylersin

Biz bu aşkı sürdüremezdik, inan sürdüremezdik
Kalbimiz bu heyecana müsait değildi
Bize hep acılar kaldı
Bize hep yağmur
Unutmasan bile artık unutur gibi yapacaksın
Ve buruşturup buruşturup attığım kağıtlarda
Hiç bitiremediğim bir şiir olarak kalacaksın

KoJiRo 03-10-2008 06:47 PM

Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ay aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Hiç uyumamış bir-ben

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin
Ki bu yaşlar
Utangaç boynun kolyesi olsun
Bu da benim sana
Ayrılırken hediyem olsun

Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu biliyorsun
Şimdi iyi niyetlerimi bir bir yargılayıp
asıyorum
Bu son olsun, Bu son olsun....
Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın
İşi gücü olanlar çoktan gittiler
Bir ben kaldım voltasında gecenin
Hiç uyumamış bir-ben
Kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni
Beyninin içindekilerini anlıyabilmek
Ve yitirmeden yüzündeki anlık tebessümü
Bütün saatleri öylece dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun
Artık sigarayı günde üç pakete çıkardım
Olsun gözüm olsun
Ne olacaksa olsun !

KoJiRo 03-10-2008 06:47 PM

Ozledim sesini ne olur konus
Bir gul actir zamanlarin otesinden
Karanliklar icindeyim, kapkarayim bugun gel
Gok mavisinden, deniz mavisinden
Bana bir sarki soyle
Icimde bir sey kimildiyor
Gozlerim kan canagi, yorgunum, uykusuzum
Bir baksana ne haldeyim deli divane
Yaraliyim, caresizim umutsuzum
Bana bir sarki soyle
Yagmur ol yag usme, gunes ol isit
Dokul karanligima isiklar gibi
Al beni, en uzaklara gotur
Sesin aksin icimde bir pinar gibi
Bana bir sarki soyle
Butun renkleri kat birbirine
Buram buram bir turuncu getir gecen yazdan
Bir tuy gibi, bir bahar dali gibi
Hafiften, inceden, guzelden, en beyazdan
Bana bir sarki soyle
Bazan kar nasil hazin yagar bilirsin
Kursuni bir gokyuzunden aglamakli
Iste oyleyim, kapkarayim bu gun gel
En huzunlu sesinle, en dokunakli
Bana bir sarki soyle

KoJiRo 03-10-2008 06:47 PM

Orada masanın üstünde bir resim,

İkimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar’da

Saçlarımızın üzerinde martılar,

Gözlerimizde acemi bir aşk

Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk,

Senin sırtında sarı yağmurluğun

Kadıköy’de ucuzluktan almışız

Bende o siyah kazak hani bir kedi gibi sokulduğun

Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse,

Islatan her tarafımızı

Orada masanın üstünde bir resim,

Yak bitsin

Orada kapının arkasında bir yazı,

Seviyoruz yazmışız birlikte,

Harfler nasıl titremiş meğer ellerimizde,

Bir pazartesi akşamı ben eve dönünce

Tutup öyle yazmışız nereden estiyse,

Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere,

Ne yaptığın çorbanın, ne pilavın tadı

Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam,

Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın

Orada kapının arkasında bir yazı

Sil bitsin.

Orada sehpanın üzerinde iki bardak,

Senin demlediğin çayı içmişiz birlikte

Nasılda dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle,

Bir masalmış bir yalanmış gibi korkmuşuz,

Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına

Ben tek sen üç şeker atmışın filiz çayımıza

Sonra açıp perdeyi gökyüzünden bir dilek tutmuşuz,

Mehtap gülümsemiş deli yürek çocukluğumuza

Orada sehpanın üzerinde iki bardak,

Kır bitsin.

Orada odaya saçılmış küçük hatıralar,

Ne yana dönsem bir parça bir şey senden

Belki minik kızgınlığın, belki bir gülüşün orda,

Böreğin altını yakışın, düğmeyi dikerken iğneyi eline batırışın,

Ve saçların hep o kan gülleri taktığın saçların, beni mahpus bıraktığın saçların.

Ne yana dönsem bir parça bir şey senden

Hep o kanepede oturmuşluğun, şu senin küçük yastığın, şu eşarbın,

İşte şu bir haziran akşamı gitmek için ayaklanışın

Ne yana dönsem bir parça bir şey senden

Orada odaya saçılmış küçük hatıralar,

Git bitsin.

Orada ayaklarının dibinde bir adam,

Adam bütün adamlığını dökmüş önüne,

Böyle kaç gün yada kaç gece, ayaklarının dibinde,

Öyle kolay mı öyle kolay gitmek,

Her şeyi bu İstanbul’u, o sevdiğin adaların kokusunu

Mısır çarşısını, Eminönü’nün balık ekmeğini

Beyoğlu’nun sinema salonlarını birlikte beklediğimiz 28 numarayı,

Unutmak öyle kolay mı, öyle kolay,

Orada ayaklarının dibinde bir adam,

Kov bitsin.

Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah,

Babadan kalma,

Hani bir bayramda saydırmışız havaya,

Sen biraz ürkek sokulmuşun omzuma,

Kuşlar havalanmış bütün kuşları İstanbul’un,

Giderken galiba bir beni birde bunu unutmuşun

Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah,

Ve burada zaten öldürdüğün bir yürek,

Vur bitsin

KoJiRo 03-10-2008 06:47 PM

Şimdi sen su olduğunu düşün. Su kadar özel,
su kadar faydalı ve su kadar çok... Tükenmez...

İnanıyorum ki, gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül,
ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak,
dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani;
seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...
Unutma! Daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin...
Gürültünün parçası olursun sadece.

Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir.
Çünkü; su nasılsa burada,
lüzum yok ki suyu kana kana içmeye diye düşünürler...
Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!

Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden
su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın
en sakin anını bekledi suyun durgun yerlerini bulabilmek için,
gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler. Onlar için
en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda...
Sen, hep bir su olduğunu düşün.
Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez...

Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi
yaşatıcı ol, su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!..
Sen bir su ol... Ama
rahmet ol, afet değil!
Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma,
ocaklarını söndürme, sana felaket denmesin!

Su isen bir bardağa sığabil ki; damarlara giresin!..

Su yüce Allah’ın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri...
Suya benzediğini unutma! Su gibi özel, su gibi güzel,
su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez,
tükenmez olduğunu da unutma.

Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de
kiyametler koparıcı olabileceğini unutma...

Unutma; senin işin rahmet olmak, afet değil !

Vadiler varken önünde ve ovalar varken,
yayılabileceğin küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini
ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene.

Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe...

Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve
kaçılan olursun; seller, afetler gibi...
Tercih elindeydi hep ve hep de senin ellerinde olacak...

Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan
konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan
birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara!

Ama yapman gereken şu, değil mi?
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini.
Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini,
kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin
anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini...

Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının
ne kadarı olduğunu düşüneceksin...

Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az
ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın...

Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde
olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında,
vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de
fikrini bildireceğin kişinin kıyıya yanaşmasını bekleyeceksin!..

Demeyeceksin ki, ben canım isteyince giderim iskeleye,
vapur da o saniyede gelmek zorunda!..

Demeyeceksin ki, aklıma geleni aklıma geldiği biçimde
söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek,
anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!..

Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın,
ama maalesef değil...

Ağzını açıp şelaleden dökülen suyu içmeye çalışan
bir tavşan gördün mü hiç ?..

Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir selden
susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü ?

Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler,
beyni olan her yaratık gibi!

Hadi... Sen şimdi su olduğunu düşün, ve kendini su gibi hisset...

Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı...

Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez, tükenmez olduğunu hatırla...

Ama yine su gibi bir küçük bardağın içine sığdır ki kendini;
girebilmeyi öğren insanların damarlarına.

Hayat ver...

Vazgeçilmez ol !!..

KoJiRo 03-10-2008 06:47 PM

Sen, hayatıma girmeden önce ben vardım.
Sen, hayatıma girdiğinde ise ben yine vardım
Ancak birbirinden farklı iki varlık
İki kişilik, iki ruh, iki beden olarak...
Yokluğunda ben;
*******i oturur; Radyo dinlerdim.
Aşıkların birbirine arğaman ettiği şarkıları,
Ben de yalnızlığıma armağan ederdim.
Herşey anlamsızlaşırdı çoğu kez.
Ve çoğu zaman anlamsızlıklarda kaybolur giderdim.
Yaşamak mı daha acı veriyor yoksa ölmek mi? gibi
Acımasız sorularla kendimi irdelerdim.
Varlığında ise herşey bambaşkaydı.
Ben bir başkaydım.
*******e seninle beraber veda eder.
Günün ilk ışıklarına seninle Merhaba derdim.
Ve anlamlı gelirdi herşey.
Anlam karmaşaları bir bir terkedi beni.
Sen de var olmayı, seninle birlikte yaşamayı
Ve herşeyi seninle paylaşmayı severdim.
Seni her geçen gün daha da çok severdim.
Ancak nerden bilebilirdim ki masalın sona ereceğini
Nerden bilebilirdim habersiz çekip gideceğini.
Dün vardın bende vardım.
Bugün yoksun; Bense varmıyım yokmuyum bilmiyorum.
Dolmayacak cinsten bir boşluksun şimdi.
Ne sana benzeyen biri bu boşluğu doldurabilir.
Ne de yeniden çıkıp gelsen SEN doldurabilirsin.
Öyle bir boşluk ki sorma gitsin.
Boşver ve sevgili
Alıştım ben yalnızlığa ayrılıklara
Bırak artık böyle sürüp gitsin

KoJiRo 03-10-2008 06:47 PM

EĞER AŞKI,SEVGİYİ TANIMIYORSAN O DA SANA MERHABA DEMEZ.HAYATIN YOLLARINDA BİN KEZ KARŞILAŞSAN BİLE NE SEN ONU TANIRSIN,NE DE O SANA SELAM VERİR.MUTLULUĞU TANIYACAKSIN,AŞKI DA KİM BİLİR.BELKİ EVİN BAHÇESİNDE BÜYÜYEN ÇAM AĞACIDIR AŞK,BELKİDE SOKAĞIN KÖŞESİNDE BOY ATAN AKASYADIR.BAHÇEDE ÇAM YOKSA SOKAKTA AKASYA SALINMIYORSA,O ZAMANDA PENCEREDEN GÖRÜNEN AVUÇ İÇİ KADAR DENİZDİR.PENCEREDEN DENİZ GÖRÜNMÜYORSA, SOKAĞA BAK SOKAKTA OYNAYAN BİR ÇOCUK YOK MU?VARSA ADI MUTLULUKTUR,SEVGİDİR.YA YOKSA!O ZAMAN BELKİDE BİR KEDİDİR SOĞUK KIŞ GÜNÜNDE CAMDAN BAKAN.BELKİDE KALBİNDEKİ SIZI,ACIDIR.
EĞER AŞKI,SEVGİYİ BULAMAZSAN GEL YANIMA,NİYE Mİ?
AZ DA OLSA BENDE VAR,HENÜZ YİTİRMEDİK ONLARI.
BİR AVUÇ BİR TUTAMLIK SEVGİYE İHTİYACIN VARSA,BENDE VAR SEVE SEVE VEREBİLİRİM.
BENDE KALMAYINCA ÇALACAĞIM İLK KAPI SENİN KAPINDIR.NİYE Mİ? ÇÜNKÜ SEVGİNİ İSTEMEYE AZ DA OLSA BİRAZ BANA DA VERMENİ İSTEYECEĞİM.ÇÜNKÜ;

( SEVGİNE İHTİYACIM VAR. )

KoJiRo 03-10-2008 06:48 PM

Ey yağmur, sevdiğime söyle,
her toprağa düştüğünde sen,
gözlerim eşlik eder sana,
bilsin, ona söyle.
Bilsin ki,
her yağmurda hatırlasın beni,
tutsun damlaları, yüzüne sürsün,
öpsün damlalar gözlerinden özlemle...


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:13 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.