![]() |
zy28) İdare Etmek! ! ! -Mensuriye-
İdare, çekip çevirme ve iktisatlı kullanma… İyi ile kötünün, az ile çoğun, güzel ile çirkinin orta yolda buluşturulmasıdır. Bu insanlar için de, hayvanlar için de aynıdır. ………………Kanal açma işinde çalışan iki amele, ……………….süt veren iki inek, ……………….masada çalışan iki memur, ……………….hastalara şifa dağıtan iki doktor, ……………….aynı derecede iyi, aynı derecede verimli, ………………aynı derecede güzel olmaları mümkün mü? ………………Bunları bir arada tutabilme, ………………bunlardan azami verimi alabilme sanatıdır idare. İnsanları şiddetten çok güzel sözle idare etmenin daha iyi olduğunu her zaman hatırda tutmalıdır insan. “Kıyamet günü Allah katında insanların en kötüsü, kötülüğünden, fenalığından korkularak kendisine hürmet edilen, saygı gösterilen kimsedir”.(Hadis) Böyle kişilere gösterilen saygı göstermelik olmaktan öteye bir mana ifade etmez. Bunun süresi karşı fırsat doğana kadardır. …………………….Bazı kişiler vardı ki; ……………….. onlar ister idareci olsun, …………..ister idareden ayrılmış olsunlar, ……..olara saygı gösterilir, ……..her türlü tazimde bulunulur. ………………….Onların adları unutulmaz. ………………..Çünkü onlar idareyi nefisleriyle değil, ………………..kalpleriyle yapan kişilerdir. ………………….Russy diyor ki; ……………….. “kendimizi yönetirken kafamızı, ……………başkalarını yönetirken kalbimizi kullanalım”. ………. İdari mevkide olanlar, ………buna ne derece inanıyorlar “Yöneticiler duygularıyla davranmamalı, her zaman mantık yolunu seçmelidirler”, diyor Napolyon. Tabii bu idarenin neyin doğru, neyin yanlış yola çıktığını bilmesine bağlı. Yoksa ne yaptığını bilemeyen kişinin mantıklı düşündüğünü iddia etmesi kadar gülünç bir şey olamaz. ……..Bir gün, ……..paşanın biri efradıyla birlikte ava çıkar. ……..Yolları köyün birine uğrar. ……..Burada elek yapmakta olan poşaların …….. güzel kızını görür, beğenir, kızla evlenirler. ………….Paşa yine bir gün poşa eşiyle gezmeye çıkarlar. ………….Yolları bir ormandan geçmektedir. …………Poşa kızı sülün gibi çam ağaçlarını görünce: ……….. “bunlardan ne kadar da güzel kasnak olur” ………….diyerek hayıflanır. ………….Paşa karısı olmasına karşın, …………gözü hala poşalıkta olan karısını boşar paşa. …………….Darı ambarında beslenen horozun ……….gözünün çöplükte olmasına benzer ……………………poşa kızının işi. İnsan çevresindekileri kişiliğiyle idare eder. Doğrudur da, o kişilik ya oluşmamışsa. “En iyi yönetici, kişiye kendi kendini yönetmesini öğreten kişidir. Kişilerin devamlı kendisine muhtaç durumda olmalarını arzulayan, ondan zevk alanların bunu yapmaları mümkün mü? Böyleleri gökte yıldızlardır. …………Toplumu idare edenlerin adaletten ayrılıp, …………zulüm ve haksızlık yaptıkları zaman, ………….Allah o yerin bereketini azaltır. ……….Her şeyde bir noksanlık ve darlık baş gösterir. ……….İdare eden ne oldum delisi olmamalıdır. …………Maalesef bu günkü durum bundan farklı değil. ………..Meydan ne oldum delisine kalmıştır. ……………Yarın ne olacağım diyenlerin ……………sayısı yok denecek kadar azdır. Oturduğu makamla itibar bulmaya çalışanlar unutmamalıdır ki; her iskemle bir baş eğme karşılığıdır. Buralar haddini bilme yeridir. Makamlar, kişiyi oturduğu yerden kalkana kadar yüceltir. Oysa makamları yüceltenlerin oturmasına bile gerek yoktur. Onlar zaten yücedir. …………….“Hoşlanmadığı bir kimseden ……………kurtuluncaya kadar güzel geçinmeyi …………… beceremeyen kimse akıllı sayılmaz”, ……………….diyor Muhammed Hanefiyye. ……………Doğru diyor, doğru diyor da ………….bugünkü sorun hoşlanılmayanı …………… idare edenden çok ………………..idareden kurtulma sorunudur. |
zy29) Ozanların Dünyası -Mensuriye-
……….Denir ki; ………….ozanlar hayal dünyaları ………………belki de en geniş olanlardır. .............Doğrudur. ……..İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar çünkü. ……..Çünkü hayal gücü ruhun gözüdür. ……..Ozan dünyaya buradan bakar. ..................Gözler az gördüğü, .............kulaklar az duyduğu ölçüde .......... hayal gücü artar. ..........................Hayal ruhun gizli kapısıdır .................................................. ...da aynı zamanda. ......................Bu kapıdan iyi fikirler girdiği gibi ................kötü fikirler de girebilmektedir. ............Bu yüzden bazıları zaman zaman sapıtırlar. …………………..Hiçbir şey ele geçince ……………….hayal olduğu kadar güzel kalmaz. ………….Hayal edilen şey renk renk, ………..desen desen, harikulade. ……Ele geçen bunlardan sadece bir cüzdür. ...............Dünyanın gördüğü en büyük başarı .............önce bir hayaldi. ....................En büyük, ...........................en görkemli çınar bir tohumda, ....................deve kuşu da bir yumurtada saklıydı zira. .....................Hayal edilmeden ....................yeni bir şeyler üretmek mümkün mü? .....................Ancak yeni bir şeyler yapma çabasında ................. olan insan hata da yapar. .................Nitekim insanoğlu hatadan arınmış değildir. ...........Hatalar en büyük öğretmenlerdir. ......................................En büyük hata ise hata diye ...........bir şey kabul etmemektir. ....................................Ancak ilk hata saflığın, ............sonrakiler de suçun mahsulü olduğu unutulmamalıdır. .................”Ufak bir hatanın cezasını .............kıyamete kadar çekersin” diyor, Tolstoy. ............Ama hata yapmaktan korkan insan .............................da hiçbir şey yapmamanın .................................................e zikliğini yaşamaz mı? .......................Hayal etmek, ....................hayali eyleme dönüştürmek ........................ hataları çoğaltan bir vasıtadır. .........................İnsan kendi hatalarını ancak ..........................başkalarının gözü ile görebilir. ...............Hz. Ali diyor ki: ............................”Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayın, ....................hatayı işleyene başka birisinin ................hatasını örnek göstererek anlatın. …………………” Nitekim o zaman bir kişinin ……………….hata yapmasını önlersiniz. ………………..Ancak onun kararlarını da ……….kendi kendine vermesini önlemiş olursunuz. ……………Bu da insanın hayal dünyasını karartır. ……………Dolayısıyla üretme gücünü yok eder, …………..insanı çölleştirir. …………………O zaman hiçbir şey …………..umut etmeyene ne mutlu. …………….Çünkü o hiç hayal kırıklığına uğramaz. ……….Hayal etmeyenin ömrü de ……………..boğazıyla tuvaleti arasında geçer. ………….Ondan topluma hayır gelmez. ................“Allah bütün insanları mesut ...........olsunlar diye yaratmıştır. ........Mesut olmaları için bazı dünyevi ve ........uhrevi kurallar koymuştur. ........İnsanlar bunlara uymuyor, ........bedbaht oluyorlarsa ........bu kendi hataları yüzündendir” diyor Epıotetes. …………..Hindistan’ın efsane lideri; Gandhi’ de ………….”İnsan kendi hatasını büyüten, ………..başkalarınınkini de küçülten aynada görebilse, …………her iki hata hakkında ……….. bir fikir yürütmeye muktedir olabilir” diyor. ………… Oysa insanların hatalarını kabullenmeleri …………..nefislerine çok ağır gelir. ………….Bu yüzden çoğu zaman bu gerçekleşmez. İnsan için en güzel, en erdemli şey kendi hatasını görmek, başkalarınınkini de mümkün olduğu kadar örtmektir. Hayal dünyası geniş insanların hataları da çoktur. …………….Kafeste olmak, insana uçabileceği ……………..hissini yaşatır.(Riviere) Ancak; …………….. insan tek başına hayal eder, ……….tek başına acı çeker ve tek başına ölür. (Amiel) . …………..Uzakta aramaya gerek yok. …………..Şu yakın zamanda gördüklerimiz, ………….yaşadıklarımız bunun delili değil mi? Yine de ………….“geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer”. ………………….Sen büyük şeylerin hayaliyle yaşa, ………..…hiç olmazsa daha küçük şeyleri yapma ………imkanı bulursun. İşte, ……………..ozanlar bunu yapıyorlar. |
zy30) Söz Ve Sükut-Mensuriye-
Esenlik ve huzur on şubeyse, ………………dokuzu susmaktır. Marifet konuşmaktan çok sükutta bulunur. Susmak, insanı ele vermeyen ………………...en iyi arkadaştır. İnsanların; …….Allah’ı zikredenleri kârda, …….diline sahip olanları selamette, ……boş iş ve boş sözlerle uğraşanları da zarardadır. ……………Nitekim Allah Resulü: ……… “Çenesi ile bacakları arasında olanlar ……..hususunda bana kefalet veren kimsenin, …..ben cennete girmesine kefil olurum”, …………………………. buyurmaktadır. …………………Sükut hikmettir, fakat susmayı becerebilenler azdır. ……..Kişinin soruluncaya kadar susması, …………..susturuluncaya kadar .…..söylemesinden daha doğrudur. …..Susmak, tahammül etmek, ………….herkese dert yanmaktan hayırlıdır. İki şey insanı çileden çıkarır; ………söylenecek yerde susmak, ………susulacak yerde gevezelik etmek. Bilirken susmak, …….bilmezken söylemekten çirkindir. ………İnsanın söylemediği hiçbir şey …………………………ona zarar vermez. …. Bu yüzden, “söz gümüşse …..sükut altındır” denilmiştir. ………………………..Ya hayır söylemeli, ……………………. ya sükut etmeli. …………..Hayır olmayan her sözden dilini çeken, şeytanını galebe çalmış olur. …………….. Sükutu seven ve vakarlı ………………olanlarla hemhal olmalı, …………… zira onlara hikmet telkin edilmiştir. Çok konuşanın dil sürçmesi çok olur. ……..Böyle kişilerin günahı da çok olur. Sessiz kalmak çok kere toplumun ………….değer ve yargılarını sözlerden ………………..daha güçlü olarak belirtir. Konuşmak ihtiyaçsa, susmak sanattır. ………En güçlü tenkit etme yolu ………………… ses çıkarmamaktır. ………….Yerinde söz söylemesini bilen, ………….özür dilemek zorunda kalmaz. …………İnsan yapamayacağı işler için ……….kimseye söz vermemelidir. ………Nitekim akıllılar sözlerini ………altın tartar gibi tartarlar. ………Çünkü söz, mermerden ve ………demirden daha ağırdır, ……aynı zamanda ilaç gibidir de. ……Gerektiği kadar söylenirse fayda sağlar, …………aşırısı zarara sebep olur. Ne söyleyeyim diye başta düşünmek, ……..niye söyledim diye pişman olmaktan iyidir. İnsanlar arasında yaşamak güçtür, ……..çünkü susmak güçtür de ondan. Gürültülü ve acı sözler haksızlığın işaretidir. …Tamamen doğru olsa bile sert söz insanı yaralar. ……….Tatlı söz ise, şiddetli bir öfkeye karşı ………………….en tesirli ilaçtır. Ve, …………Ve de, güzel söz sadakadır. ………..Gönül alıcı bir söz kışı yaza çevirir. ………..Güzel söz petekten sızan bala benzer, ………..insanın ruhuna tat verir. ………..Çimenler toprağın çirkinliklerini kapattığı gibi, ………tatlı söz de insanın kusurlarını kapatır. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz,” demiş Ziya Paşa. …………..Tatlı sözler, tatlı yankılar meydana getirir. …………..Sözü söylemeden evvel kişinin esiridir, …………..ağızdan çıktıktan sonra …………..kişi sözün esiri olur. Tek bir kelime karşımızdakinin akıllı mı, …………..deli mi olduğunu göstermeye yeter. İnsanın dili yavaş, ……………..gözleri çabuk hareket etmelidir. Her bildiğini söylememeli, ……………………. her söylediğini bilmelidir. Ve insan tam doğruluğunu ………………….bilmediği sözü söylememelidir. Sözün kısası: Yunus’tan ………….Söz ola kese savaşı ………….Söz ola kestire başı ………….Söz ola ağulu aşı ………….Yağ ile bal ede bir söz. |
zy31) Göç -Mensuriye-
____________Su kendine tayin edilen yoldan yürür, ____Hayatın kaynağı olmaya devam eder. ......................Ey Gönül; Sen de yaratıcının çizdiği esaslar üzerinde Ol ki, bir işe yarayasın. …….Çok kimse vardır ki, ………. beyinleri nokta kadardır. ………....Onlar hayata ait konuları düşünemezler bile. ………Büyük sevdaları hafif taşıyıcılar çekemezler. ……..Dağına göre duman olmalı. ……Sevdayı taşıyabilen yüreklere ne mutlu. ______Fikir, binayı yapan ustadır. ____Nice davranışlar o ustanın elinden çıkmıştır. __Ve her ustanın ders aldığı başka bir usta vardır. ........................Teslimiyet ancak Hakka olmalı, ................Başka teslimiyetler esarettir. ....................Çünkü hakikat her gün insanlar için ..............Yeni bir güneş gibi doğuyor. ………………..Eğer göğümüzün yıldızları olmasaydı …………..Hayat dengesiz olurdu. ………Onların kabul gören duaları sayesinde ........Nice musibetler, ……….Nice belâlar bizden uzak duruyor. ………Nice kullar vardır ki ………Allah onlardan razıdır, ………Onlarda Ondan... Geçim korkusu korkuların en çirkin olanıdır. Bazıları bu korku yüzünden .............Canavar ahlakıyla ahlâklaşıyor, Bu yüzden gönül kırıyor, :::::::::::...Günah işliyorlar. ...................Evrendeki ahenk .............Kulakları çınlatan müziklerin en güzelidir. ........Lakin kulaklardaki ağırlıklar ......Onu bile duymayı engelliyor. ...Oysa insana yakışan bu müziğe eşlik etmektir. ………….Ruhlar ilahi nizama pervane olmalı; …………Yoksa ölümsüzlüğün tadı, ………Hamasi nutuklarla bulunamaz. ……..Nice istekler vardır ki, pazardaki mal gibidir. ……Müşterilerden birisine mal olur. ……Yalnız değeri düşerek. _________İpliğin pazara çıkması, ___________İnsanın kendi ayıbını görmesidir. Bunu anlayabilmek de bir fazilettir. ..............Sineklerin pisliğe üşüşmesi gibi .............İnsanlar da mala koşuyor. ..........İnsanlar arkasından koştuklarının .......Bir gün kendilerini bırakacaklarını ...Bilmezler mi acaba? ……………..Allah’ım okuduklarımızdan, yazdıklarımızdan iyilik namına bir şeyler varsa, ………..onları bugünlere gelmemize …………………..vesile olanların affına sebep kıl. Kötülüklerin aklımıza bulaşmasından da bizi koru. Tohumun iyi ürün vermesi için ....İhlâsla çalışmalıdır. ................Gurur ve kibir kuraklık nedenidir. Dil, dudak uçuklatan sözleri niçin konuşur? ...........İnsan, pişmanlık duyacağı sözleri söylemese .............................Yüz kızarması diye bir şey olmazdı. …Resul'ün hicreti insanlığın ………….Kurtuluşuna vesile olmuştu. …………SANIRIM İNSANLIK YENİ, ……….YEPYENİ BİR HİCRETE MUHTAÇ. ……..BU HİCRET UZAK OLMAMALI. |
zy32) Hüznün Sığınağı -Mensuriye
Muzdarip bir gönlü vardı, Gülmeyi unutmuştu. İç dünyasını çepeçevre saran ahı, Bir türlü patlayıp gizlilikten ayrılamıyordu. Dışa açılmayışı, daha uzun Ürpertili günleri haber veriyordu. Gözbebeklerinde gittikçe Koyulaşan bir karamsarlık, Sükûtu bozulmayan bir inadın habercisiydi. Hiç umursamadan kederlerini Dertleriyle baş başa bırakıp, Bir çile yumağının içinde umutsuz, Hayatından nefret eder biçimde; Hüznü, efkârı, intizarı hesaba katmadan, Eldeki hayatı en duru, Katıksız ve etkisiz biçimde Ondan zevk alarak yaşamak Mümkün mü? Anne sevgisi; Öyle ölçüsüz bir kuvvete sahip ki, Devletleri kuran ve yıkan güce eş değer. Sevgi öyle bir sır ki; Engin bir hoşgörünün dudağında, En korkunç büyüleri çözen, Taşlaşan kalpleri yumuşatan, Fetheden. Bulunduğu yerde huzursuzluğu barındırmayan, Topluma; gerçek, katıksız, lekesiz, Berrak bir özgürlüğü tattıran sevgi. Kırık kalpleri onaran, İsyanları bastıran, Kinleri şefkat iklimine çeken Sevgi. Sihirli gücüyle hastalıkları yenen, Mikropları zayıf düşüren, İnsana, insanca yaşamayı öğreten Sevgi. Elle tutulamayan ancak gözlerin yakalayabildiği Hislerin dokunabildiği ruhları kirden, Fitneden arındıran Eşsiz bir sihir Sevgi. Fakat ne gariptir ki; Bazı sevgiler insanı rahatsız ediyor. Dizlerinin üstünde ninni söylediği Günden bu yana her şey Bir şerit gibi geçiyor gözlerinden. Bir melek kadar temiz, Katıksız bir sevgiyle, Kanatlarını yavrusunun üzerine gerişi Hayrete düşürüyor insanı. İşte bu eşsiz fedakârlığın Sırrını yakalamaktı hedefim. O nasıl bir kuvvet ki; asiliğe, Hırçınlığa, üzüntülere reva Görmeye rağmen hoş görüyor, Alınmıyor. O nasıl bir içgüdü ki, Bütün vurdumduymazlıklara Karşın yavrusuna şefkat ve Sadakat halindedir. Hiçbir varlık onu Yavrusundan ayıramıyor. Bunları görüyor musun? Şu gördüklerin, asaletin gözyaşı. Masmavi bir gözyaşının Hayatta ki yegâne çizgileri. Bir ananın terkedilmiş, Horlanmış samimi ve içten duyguları. Bu duygular bundan daha Güzel ne ile ifade edilebilirdi? Bu bütün analardan farksız Bir ananın çığlığı. Maddi - manevi nesi varsa elinden alınmış, Güçsüz düştüğü, Desteksiz, yâransız kaldığı Bir zamanda sokağa terkedilmişliğin Altın gözyaşı. Bu akşam, Daha bir başka anlamlı. Güneş yine batı yakasına postu atıp, Bilinmez dağların, Meçhul tepelerin ardında Kayıplara karıştı bile. Yine arkasında kızıl meşaleler bırakıp, Hicran örtüsü gibi duran Gökyüzünün yaşmağına al al beneklerden Nakışlar döküp dost edasıyla vedalaştı. Umutların meşalesini karartmadan Göz kamaştıran incilerini semaya serpip Ruha karamsarlık veren karanlığa inat, Taze bir günle yeryüzüne ”merhaba” Demek vadiyle söndürdü kandilini. İnsanın yapabileceği bir Vefasızlık aklına geldikçe Vicdanına bir hançer sokulması gerekir. Bu acı, bazen rahatlatır insanı. Hiç değilse hayatta yapabileceği Haksızlıkların üzüntüsünü Daha şimdiden hisseder, duyar. Cemiyetin bu günlerde insanlığın Değişmeyen kuralı gibi Ortaya koyduğu yanlış değerleri Yıkamamak kahretmiyor insanı. Bunalımların sebebi bu. Bunca tecrübe, Aynı işi kişinin yavrusu Tarafından kendisine yapmaya Zorlayacak insanı. Nöbet kendisine gelecek. Sonra geleceğin kötü bir türküsü Olarak kalacak dillerde. |
zy33) Alçak Gönüllü Olmak -Mensuriye-
Alçak gönüllülük, -Kendi gerçek değerini anlamaktır. -İster âlimden, ister cahilden olsun, -Hakkı duyunca boyun büküp -Onu kabul etmektir. Alçak gönüllülük; -İnsanın bağışlanmasına vesile olacak - En büyük ibadettir. -Hasan-ı Basri Hazretleri: “Alçak gönüllülük; Herhangi bir Müslüman’ın Senden üstün olduğunu kabul etmendir,” Diye tarif ediyor. -Alçak gönüllülük gururun perhizidir. -Karşısındaki kim olursa olsun, -Onun hakkını kabul eden insan, -Alçak gönüllü insandır. -Alçak gönüllü insan kendisini -Hiçbir zaman söz konusu etmez. -Alçak gönüllü olmak insanı yükselttiği gibi, .................................................. .....Kibir de alçaltır. ZAFERE İLAVE EDİLECEK YEGÂNE SÜS ALÇAK GÖNÜLLÜLÜKTÜR. - O halde varlığı bilinmezlik toprağına gömmeli. -Zira gömülmeyen şey bitip tükenmez, -Bitse de neticesi tam olmaz. Alçak gönüllülük başörtüsüne benzer, -Örterek güzelleştirir. - İyilik, sevgi ve alçak gönüllülük Bütün düşmanları mağlup eder. Elbise, mal, mülk, servet, makam, Güzellik, ilim gibi nimetler Kendisine verilip de alçak Gönüllü olmasını bilmeyenlerin, Bu varlıkları, Kendilerine vebaldir. -Ötede hesabı gerektirir. Bir adamın büyük olup olmadığını, -Onun alçak gönüllülüğünden Anlamak mümkündür. Tepeyi en iyi gören geniş vadidir. En yükseği seçebilmek için -Engin olmalıdır. Kişi kendinden iyilere yerini -Vermesini bilmelidir. Ağacın meyvesi olgunlaşınca -Başını aşağıya eğer. Ve Eğilen baş taç giyer. -Alçak gönüllü olmanın başı, -Dünyalıkta senden daha aşağıda olanlardan -Fazla bir şeyin olmadığını, -Senden çok servete ve devlete sahip olanların -:enden fazla bir şeyleri olmadığını gösterir -Bir tavır takınmaktır. Kimseye karşı kendini yüksek görmemek, -Başkalarını kendinden yüksek görmek Alçak gönüllü olmanın en yükseğidir. -Tevazusuz bilgelik, -Meyvesiz ağaç gibidir. Kendi kendine alçalmayı beceremeyen, Başkasının yanında yükselemez. -Meyvelerle dolu dal başını yere eğer. -Allah’ın tevazu nasip ettiği kişiler, -Büyük ikrama nail olmuş olurlar. —Allah dört şeyi sevdiği insanlara verir, -Sükût etmek, - Tevekkül etmek, -Alçak gönüllü olmak -Dünyaya meyletmemek. Mütevazı olan kimseyi Allah göklere yüceltir. Alçak gönüllü yüreklerde yaşayan düşünceler, -En yüksek düşüncelerdir. |
zy34) Sırrın Şifresi -Mensuriye-
Umut yoksula katık derler. Umut, yapmak ve başarmak İsteyenin yelkenine dolan rüzgârdır. Sen tek ol, tek yola çık. Tek adam tekliğinde güçlüdür. Tek teklemez. Yolunu aç, geç. Geçtiğin yolu da tıkama, geçsinler. Bizim kalbimizde ulu çınarların, Esen fırtınalara göğüs veren sesi var. Volkanlarla öksüren, Zelzelelerle kımıldayan, Tufanlarla büyük kıyametten Bir zerre duyuran Tükenmezlik var kalbimizde. İçimizde ezel okyanusuna Gölgesi sığmayan sırrın, İlahi sedası var. Gizlinin esrarını sürdüren büyük sır. Sırrın şifresi biziz. İnsan sırrın hazinesinden, İnsana malum olan şifre değil mi? Gizliliğin hazinesi, Cihanı aşikâr kılar. Gerçeği anlayan dimağın Gerçekle sözleşmesi tükenmez. Ağaçlar kuru, yapraklar dökük. Etraf baştanbaşa sarı. Bitiyor muyuz? Hayır. Bin kere hayır. Başlayan bitmez, Yaşayan tükenmez. Sarıdan korkmamalı, Zira sonbahar yeşilin dinlenmesidir. Vefasız ömrün bereketi alınmıştır. Vefasızlık ruhun ahlaktan soyunmasıdır. Vefa yaşama zevkinin en Derin ve mavi kuytusudur. Kanat çırpan kuşlar; Dostluk, muhabbet, şefkat Ve kadirşinaslığın müjdecisidir. Vefa: Gönlü aşkla Sağlamlaştırılmışların makamıdır. Vefa, insan vasfının çiçeklenmesidir, Asaletin ruhtaki bağımsızlığıdır. Bereketli gönüllerde bal yapan İğnesiz bir arıdır vefa. Ateşten gömlek giyenler, Yanmaya şerbetlidir. Şerbet, arı ile çiçeği ortak ürünü değil mi? Ey irfan yolcusu, Faziletini koru. Yalan ve iftiranın kurduğu saltanat, Gafilin işretle kurduğu uyduruk Dünyaya ait detaydır. Devamı işret zehrinin tutkusu kadardır. Sen işret sokağında şer satanlarla Birlik olamazsın. Sen şereflisin. |
zy35) Hakikati Yakalamak -Mensuriye-
Hayat bir işkence. Netice işkencenin çarkında. Hayat, darbe. Istırap, dert, gam. Hayat çirkinlikleriyle güzel. Hayat acı ve zorun ağacı. İşkencesiyle hırpalanmak, Darbesiyle sarsılmak, ıstırabını içmek, Gamını yüklenmek Kısacası hayatın çarkı feleğinden Geçmek büyütür insanı. Bu yükü taşımalı insan. Bir sevda içre olmalı, Öyle taşımalı yükünü. Bu yükü götüremeyenin katığı olur mu? Mihneti zahmet sanmamalı, Taşımalı ki tutsun bu aşı, Ağaç meyvesini değiştirsin. Beyhude bir hışımla Yuvarlanıp gitmekte mana ne? Kıskanç ve düşman gözlerine Şekil vermeli. Çünkü bize kucak açan ufuklar zevalsizdir. Faniliğin kefenini yırtan Ufuklarda gönül bayrağı dalgalanır. Gözler şefkatten taşan Bir dostluk şelalesini andırır. Bu aşk kıskançlığı ve düşmanlığı öldürür. Dudaklarda tuzlu bir lezzet, Kişiyi yaşadığına inandırır. Aşk iklimine kanat çırpmalı. Her dem baharla birlik olmalı, Baharı bağrına almalı. Kendini sevmeli, Yaratanı sevmek için. İnsanları sevmeli, Kendini sevmek için. Sen, ben biriz, Varlığın vasfına delil olmuşuz. Çeşmemizden sevgi boşalır. Açık olmalı, Uzak yakın herkese açık olmalı. Can gözüne sevdalı olmalı. Bizim düşmanımız olmaz ama Şayet varsa, Gönlümüzdeki şefkat helal olsun. Sevgiden gelir nasibimiz. Biz zenginiz, hamt olsun. Deveyi bu kadar eğri büğrü yaratan, Ona çölleri aşma zahmetini vermiş. Ezeli nakkaşın sihrinde Tecelli eden güzelliğe bak. Seni özenip bezenerek Yarattığı halde hangi zahmete Talip oluyorsun bir bak. Yoksa hayatı bir çölün Yoksulluğunda mı daha ucuz sayıyorsun? Sen zahmetlerin ve mihnetin Zirvesine çıkarak bu borcu öde. |
zy36) Riya Köstebekleri -Mensuriye-
İçimizdeki sır, Güzellik ve yücelik içindir. Haksızlığa ve zulme Top yekûn kapalıyız biz. Karanlığın zulmetinde Taneleri seçer gözlerimiz. Dünyanın bir ucundaki kuşumuzun Kanat vuruşunu duyar hislerimiz. Sonu olmayan bir yolda, Ufuklar köprü, Şafaklar işarettir bize. Her durak bir vahadır. Hiçbir vaha son değildir. Bizim kervanımızın rehberi, Nihayeti kaldırmıştır. Bu yüzden bizde son yoktur. Hiç ölüm hükmü, Yaşamayı yenebilir mi? Toprağın aldığı hayat değil, Eskiyen bedenlerdir. Çünkü ölüm, sonsuz Olmanın kudreti karşısında Eskiyen bir elbisedir. Faniliği aşanların kalbi toprağa sığmaz. Bu kalp sonsuzluk kervanının Yolunu çizen feneridir. Günün adamı gün kadardır. Günün adamında göz Kamaştıran boyanın cilvesi, Güneşin ışımasıyla biter. Örümceğin av gözleyen çirkinliğine Baştan karşıyız biz. Bizim ağımız ağılı pençelere mekân olmaz. Akıllı akılsıza kul olmakta. Yalancı bir tarihle yaşamanın Teslimiyeti ve zilletidir bu. Hakikatle zırvanın birlikteliğine İsyanımız var. Akıllı ile akılsızın liyakate Teslim oluşlarına kadar Bu isyanımız sürecektir. Ey! Her devrin riya köstebekleri. Sizi hangi dil, hangi fikir, Hangi inanç asılların aslına götürecektir? Dili derleme, düşüncesi ezberleme, Kafası tekerleme olanın hakkı, Felekten çaldığı teselli kadardır. Bu tesellinin namusu yok, İzzeti yok, zilleti çoktur. Sonsuzluğu bağrında öğütmüşse insan; Çileyi içmiş, mihneti çekmiş, Zulmü yermiş, mazlumu sevmiş, Masuma hak vermiş, Adaleti huy edinmiş, aşkla yanmış, Yandıkça sevdalanmışsa insan, O her mertebede çırası Kendi olan sonsuz bir yangındır artık. Yandıkça serinler, ferahlar. Yandıkça bilmeceleri çözer. Ey faziletli kişi! Sen bu toprağın hamurusun, Varsın, süreklilik ve tükenmezlikle aşılısın. Sen küçülmezsin, ancak büyürsün. Sen cihanın yakışığısın. |
zy37) Kavga -Mensuriye-
Dünya vefasız, Cihan ihtiyar. Cihanın ihtiyarlığına, hayatın darlığına bak. Bak ama Onun hiç solmayan taze rengine aldanma. Bir delikanlı gibi görünen insanın Elindeki gül destesine Dikkatli bakarsan o ateştir. Pınarın o şen şakrak akışına Kendini kaptırma. Pınar seraptır. Kıblesi bilinmez, Ona itibar etme. Bu dünyanın, Bütün güllerinde senin bir dikenin bile yok. Onları taptıklarına hediye edemeyeceksin. Ancak elinle getirdiklerini seninle götürebilirsin. Yükünü kıyamet denizine atıp …Çıplak kalanlar Ancak canlarını selamete çıkarabilirler. Bu dünya bir alışveriş evidir. Dünyayı verenler ötekini alırlar. İster servet yığ, ister dağıt. Sana verilen, Senden bir gün mutlaka alınacak. Burada; Biri ipek eğirme sevdasında, Öteki ipekle boğulma tasasındadır. Dünya metaını mum ışığı gibi saç Ki çerağ gibi kendi nurunla Aydınlanma imkânı bulasın. Ben dediğin putu kır, Bulunmaz Hint kumaşı gibi olma. Dünya varlığının üstüne elini değil, Kerem ayağını bas ki, Sana putperest denilmesin. Hayat ocağının ateşi cehennem alevinden Sıçramış kıvılcım gibidir. Ay kâinatın kandili olduğu halde, Yağını güneşten dilenmek zorundadır. Susamış çiçeklere can veren bulut, Bir tükürük değerindedir. Canların huzuruna sebep olan sudan Ne zararların geldiğini Gemiciler daha iyi bilirler. Bu rahat, Yurdu bozuk bir yuvadır. Onun kusurlarına hiç bakılmaz mı? Kusurlarına yüzünü çevirmişsin, Başkalarının kusurlarıyla aynı olmuşsun. Ya hünerleri orta yere çıkarmalı, Ya da ayıpların aynasını kırmalısın. Kendi çehreni seyrederek onda kusurlar bulmalısın Marifet karanlıkta görebilmektir Yoksa, gündüz ışığında kargalar bile görebilir. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:08 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.