![]() |
Cihana yayılmış asalet!
Gözlerime bastırmış uyku mahmurluğu, zor zalim aralanmış kapaklarım. Bin bir zahmetle okuyorum yazılanları, anlamaya çalışıyorum bütün olanları. Ceddim bazen yağmur olmuş küffar üstünde, durdurulamaz bir fırtına. Merhamet taşımış ruhsuzlara kimi zaman, ilahi emrin hatırına. Şanlı bayrak altında yatıyor, namlı atalarım. Şerefle açılır avuçlarım, şefaat diler dualarım. Kökümde taşınır, cihana yayılmış asalet Tadına hiç doyulur mu? Kimine niyet, kime kısmet! Dar gelirmiş Asya, dağılmışlar tüm topraklara. Adalet götürmüş diyara, zulümden inleyen insanlara. Sancağı altında toplanmış İslâm’ın, peygamberin buyruğuyla Allah esaret nasip etmesin, bütün soydaşlarıma! 25.07.2007 19.00 Kamil Çağlar |
Çamur Ağası!
Her köşe başına sarılmış, yapışmış örümcek ağları. Görülmüyor sis bulutundan, kurulmuş namert pusuları. Doğrulanmamış sahte yeminler ağzı kapanmamış bir kanalizasyon. Kırılmış pusulası mendireğin, parçalanmış edep, bedeninde de fahişeler! Kınında takılı kalmış çakı, iki kanat yirmi santim. Kıvrak bir el hükmeder, Yağız delikanlıdır ama, biraz tedirgin! Gelen geçen selam verir El pençe divan olur, sesler titrek. Narasıyla sallanır ortalık, Yeleğinin cebinde zemberekli köstek! Uğramış yangına dört bir koldan duman sarmış aciz ömrünü. Haraç dolmuş ceplerinde Taşır durur yetimler ahını! Köşe bucak ondan sorulur Cevapsız kalmaz hesap soran! Gözü hep arkada dolaşır Var mı namusuna göz koyan? Her köşe başına sarılmış Yapışmış örümcek ağları! Boşuna kurulmaz bu koğuşlar Yaşasınlar orda, çamur ağaları! 12.04.2004 21.00 Kamil Çağlar |
Çapkın
garip bir enerji çevresinde dönemsel çapkınlık telaşı ve etrafıyla fazladan ilgili her zaman değil ama sıklıkla konuşuyordu ileri geri.. bir haller oluyordu ona arada bir yeni şeyler yaşamak istiyordu birkaç küçük yaramazlık ve de birkaç küçük yumurta kırmak istiyordu ona buna kur yapmayı seviyor her fırsatta aldatmayı istiyordu ruhu mu bozuktu, ya da açgözlü bir sarmaşık mıydı? zaman zaman şuna buna dolanan.. yeşili sevmesinin tek nedeni mekansız kaçamaklara olan ilgiydi doğayla oldukça uyum içinde olmayı ve temiz havada yaşamayı seviyordu! yeşili ve doğayı koruduğu da söylenebilirdi hatta! aşırı sıcaklardan ve aşırı soğuklardan uzak durmaya özellikle dikkat ederdi çünkü; tam bir ilkbahar adamıydı.. kuralları ve sistemleriyle analiz ederdi aşk oyunlarını etrafını oldukça dikkatli şekilde süzer oluşan en ufak bir kıpırdanmayı bile takip ederdi sevdiği kadınla birlikte olmayı severdi ama diğer kadınlara da uzak durmamaya özen gösterirdi.. celallendiği olsa bile belli etmezdi fanatiklikten uzak, şiddeti sevmeyen, onaylamayan romantik bir çapkındı o... hangi zamanda neyi söyleyeceğini iyi bilir ve farkında olmasa bile ruhundaki şair ön plana çıkardı ayın doğuşu, güneşin batışı, yıldızların parlaklığı onun için daha farklı anlamlar taşırdı birlikte olduğu kişiye anlatmayı severdi yüreği daima duygu selleri içinde sürüklenirdi ideal bir partnerdi ve romantik olan karşı cinsi çok iyi etkileyebiliyordu arada sırada ufak tefek kusurları olsa da.. kayboldu gitti şimdi.. bize de onu anlatmak kaldı. giderken haber bile vermedi.. neden gitti, gitmek istedi. 21.04.2006 16.00 Kamil Çağlar Kamil Çağlar |
Çare bulunsun AIDS'e!
bir şair sallanıyor salıncakta karşısında ünlü bir hikaye yazarı biraz ötede araştırmacı tarih uzmanı izliyor olanları.. ve küçük doktor zıplıyor trombolinde sıraya girmiş baş hemşire birlikte çare bulacaklar _____________asrın hastalığı AIDS’e.. araştıracak akıllı doktor danışacak uzman tarihçiye tedavisini üstlenecek hemşire hikayesini yazacak yazar _____________hepsi büyüyünce.. içinden ağlayacak şair olan biten her şeyi gözleyerek.. hıçkırarak akacak gözyaşları __________bu dizelere dökülerek.. 14.07.2002 16.00 Kamil Çağlar İstanbul Kamil Çağlar |
Çıkmaz Canım, Ruha Sarılmış
Daha dün yanımda, aşka uzanmış. Tutuşmuş tenlerde, terle yıkanmış. Hoş dilde gülüşler, demek yalanmış. Yollara serilen, çuL ettin beni. Ahde vefa yalan, dile dolanmış. Çifte dilli yılan, aşka sulanmış. Tatlı söze kanan, salak inanmış. Satrançta yıkılan, fiL ettin beni. Akit diye sürmüş, önüme kini. Yok ki bu gaddarın, imanı dini. Olmaz denilen dert, aşıyor bini. Aklıma şaşıran, kuL ettin beni. Çıkmaz cânım ruha, sıkı sarılmış. Nefret dolu toprak, kanla karılmış. Aşka küsen gönle, küfür yayılmış. Öfkeye yenilen, diL ettin beni. Ele batmış diken, sorulmaz güle. Dile gelmiş bülbül, yanıyor şûle. Başa yazan kader, bitmiyor çile. Saçımdan yolunan, kıL ettin beni. Ahu gözlü dilber, arar durursun. Benim gibi yâri, sanma bulursun. Göz değer tenine, solar kurursun. Eşinden ayrılan, duL ettin beni. 11.03.2007 14.00 Kamil Çağlar |
Çiçekler!
Çiçekler; Büyümek için su isterler! Bedenleri büyürken, ruhları da büyür birlikte! Sabırla, sevgiyle Uzayıp gider dalları! Köklerinde yaşayan sevgiyi, mutlulukla işler yapraklarına! Zor bir eserdir, sözlerde tarif edilemeyen! Su, hava ve toprak kadar, sevgiye de ihtiyaçları vardır! Onlar için harcanan her emek geleceğe sunulan, en güzel armağandır! Sevilmek kadar, kendilerini hissettirmeyi isterler! Güzel kokular salgılayarak! Neşeyle davranırlar, insan olanlara! Zaman geçirmek, ilgi akıtmak gereklidir! Eşsiz bir sorumluluk taşırlar. Yaşadıkları her ortamda! Çiçekler; Sevilmek isterler! Okşanmayı, koklanmayı Emeklerinin karşılığını! 24.09.2006 11.00 Kamil Çağlar |
Çocuğun sevgisini
Hani onun göz yaşlarını silmek için Babası olmayan öksüzün sevgisini. Ellerini iki yanağına koyup da Gözlerini topraktan ayırmayan Basını kaldırıp karlı dağlara; .... vardı diye haykıramayan. Acılı bir nefes almış gibi gere gere Göğsünü çıkarıp da ta ileriye Sıcak ellerinden tutmak istercesine.. Adımlarını kaldırım taslarına Yazmayı değil, kazırcasına sertçe. Özlemini, sevgisini ve yüreğini. Bir soluk kadar yakın olsa da. Yıldızlar kadar uzakta. Gökkuşagı gibi renkli gözlerini. Karanlık kadar korkunç öfkesini. Ama bir istiridye gibi inci dolu. Toplasan ırmakları azdıracak Damla damla göz yaşlarını. Sevgi dolu küçücük yüreğini... Hani uğruna bir sevda yanan. Cesaretini kaybetmeden ayakta Hani çaresini rüyalarında arayan. Bir çocuğun sevgisini .. 11.05.2001 21.30 Kamil Çağlar |
Çok Tuhaf.
Belleğimde kayıt altına alınan Silinmiş dosya kalıntıları ve Masaüstümü rahatsız eden spamlarla Doluydu çöp sepetim. Hafıza kartımı zorlayarak Güncelleştirme isteyen Sistem uyarılarıyla.. Diğer belleklerle yaşadığım Uzaktan bağlantı sorunlarına, İletilen kızıl ötesi çağrılara Cevap verememek kaygısı vardı. Sabit diskime önceden yerleştirilmiş Eklenmeyi bekleyen lisanssız Program yamalarıyla doluydu.. Yapılan formatlamalara rağmen; Silinmemek için oldukça direnen, Kötü amaçlı yazılımlar da vardı. Başarısız aşk virüslerinin yanında! Korsan saldırılarla yıpranmıştı Savunmasız kalan ana kartım. Zorla uzaklaştırıldı bir müddet. Servis sağlayıcısının da yardımıyla. Yine de engel olamıyordu Görüntü donmalarına. Tümleşik yapılanması eksik kalan Gelişmemiş donanım arızalarına. Özelleştirilmeyi bekleyen belgelerin Farklı kaydedilmiş bir versiyonu yaşanıyordu. Piyasaya yeniden sürülmüştü makrosuz. Koruma altına alınmamış duygularda. Ön izlemesi baskı altına alınmış Yazdırılmayı beklerken bozulmuştu. Algılanıp onarılması an meselesiydi ama Yeri belirlenmemiş yeni bir nesneydi. Yardım kutucuklarına yapılan müracaat, Yeniden denemeyi öneriyordu ısrarla. Karşılaştırılmış ama eşleştirilememişti; Geri alınamayan sözcüklerle doluydu! Kapandı sonra biçimsiz pencereleri, Sağlanan ağ bağlantısı da koparıldı. Yaşadığım bu çok tuhaf hisler de, Düşürüldü acımasız bir el darbesiyle! 18.11.2006 16.00 Kamil Çağlar |
Daha yolun başındayım!
Daha yolun başındayım. Henüz doğmamış çocuklarım ve yazılmayı bekleyen, şiirlerim var! Ucu açılmamış kurşunkalemim ve karalanmayı isteyen, şiir defterim var! Daha yürümediğim yollar, ayak basmadığım topraklar var! Geçilemeyen köprüler, koklayamadığım güller var! Koparmadığım çiçekler.. Tutmadığım eller, yaşamadığım aşklar var! Sevdam var! Daha bulamadığım. Göz yaşlarım var, dökülemeyen. Hıçkırıklarım var! Ağlayamadığım.. Yolun başındayım daha. Şiirlerde bulunmayan, bekleyen sözlerim var! 08.10.2006 21.00 Kamil Çağlar |
Damlamamış yağmur tanesi..
Uzaktan bakıyorum, iç geçiriyorum. İstemesem de; gülen gözlerini görmeyi, Yüzümü başka tarafa çevirsem de.. Gönlümün kıpırdanmasına gem, vuramıyorum.. Ya sen! Gizleyebiliyor musun? Merakını! “şu an gözleyebiliyor mu beni? ” Bir yudum arasında saçlarımı düzeltsem, Çantamdaki aynamla, makyajıma baksam! Görebilir miyim, arkamdaki dünyayı? Korkunç kabuslarımın arasında, Sıyrılıveren kardelen gibisin.. Hani serpinti dökülen kar tanelerini Öte beri aralayıp, gökyüzüyle oynaşan.. Fırtınalar bekliyor, o temiz kalbini; “Daha damlamamış, yağmur tanesini” 28.06.2007 00.40 Kamil Çağlar |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:32 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.