![]() |
Hasan Kocamanoğlu
Adamlar Gibi
İşte geldim dünden bu güne, gidiyorum yarınlara… Kutsal dava uğrunda tüketilen ömrüme bakıyorum, Dünya bu mu? Hayat bu mu? Hizmet bu mu? Şaşıyorum, geçen zamanlara… Sanki bir an gibi… … Yüreğimde şavkı bol ışıklı meşaleler yanıyor, Doludizgin beyaz atlılar geçiyor içimden… Ebruli ufuklarımda akbaşlı kartallar dolanıyor, Hayalimde, düğün dernek kurulmuş… Bayram gibi… … Talibim! Ülkemin apaydınlık ufuklarına, Yırtıp attım benliğimi, biz olmayı özledim. Tahammülüz yok! Bu toprakların parçalanmasına, Bölmeyiz, böldürtmeyiz… Falan, filan gibi… … Bak! Yüzüm güler, dilim söyler, elim yazar, Hasreti astım, membaa ve mecranın burçlarına. Gönülden gönüle dostluklar sonsuza uzar, Ağrı, Palandöken, Erciyes, Toros...Dağları gibi… … Tüm kahramanlıkları sana, tevazuyu kendime, Tatlı bekleyişleri sana, uykusuz *******i kendime, Alkışları sana, kahırları kendime ayırdım, Tarihte adı sanı bilinmeyen… Adamlar gibi… Hasan Kocamanoğlu |
Ağlarım Ben
Sürüm dağılmış otlar mı? Hazar kurumuş çağlar mı? Sevenim dostum yoklar mı? Sabah akşam ağlarım ben … Türkümün yüzü güldü mü? Dost, dost diyenler öldü mü? Zalim sefasın sürdü mü? Sabah akşam ağlarım ben … Dünya bu zulmü gördü mü? Ayılar basmış yurdumu Dünya âlemler duydu mu? Sabah akşam ağlarım ben … Dumanlar gibi ağsam mı? Yağmurlar gibi yağsam mı? Feryadı figan salsam mı? Sabah akşam ağlarım ben … Kopuzla sazlar çalar mı? Düşeni kazlar anar mı? El, anan gibi yanar mı? Sabah akşam ağlarım ben … Bakma gözümde yaş mı var? Kara bağrımda taş mı var? Esarette gardaş mı var? Sabah akşam ağlarım ben … Hasan Kocamanoğlu |
Gibi
Açışların gonca güller gibi Bülbülün başını döndürürdü Bakışların korca günler gibi Yüreğim ateşin söndürürdü * Ariflerin işi ahde vefadır Mihenklerde sabır taşı gibi Yârin işleri cevri cefadır Yürekte kanlı gözyaşı gibi * Gönlüm de ister seyri sefadan Başı karlı olan dağlar gibi Usanmaz katlanır her cefadan Çile pınarından kanar gibi * Dargınca idim, barışa erdim Nefesine giren rüzgâr gibi Saman olup harcına karıştım Damarında dolaşan kan gibi * Bir yar sözüne kanıp kalmışım Hiç sönmeyen közde yanmış gibi Yar kapısından sırra ermişim Her demde Mevlana, Yunus gibi Hasan Kocamanoğlu |
Ab-ı Hayat
Mademki ağlıyorsun, otur kendine ağla Dalların ağlayan bulutlarla yeşillenir Ağla neyler gibi, inleye inleye ağla Mum bile ağlayarak daha çok paralanır … Sakın aldanma ha, her ağlayanın sözüne Dilencinin Allah demesi, ekmektir derdi Işık olsaydı söylediği kendi gönlüne Söyleyenin bedeni zerrelere dönerdi … Ey gönül, hep hayalinin büyüklüğündendir Eğer, güzel yüzlü olursa tüm hayallerin Nil ab-ı hayat Musa’ya, inkârcıya kandır Şehitlik mümine dirlik, münafığa gamdır … Beyin içinde akıl, yol gösteren bir mumdur Dikenleri bile gül fidanına döndürür Dostunun ışığını ateşinle tutuştur Cömertlik, cennetin servilerinden bir daldır … Hasan Kocamanoğlu |
Adsız Dede
Muhammedi’ler geldi peş peşe yurdumuza İçki, kumar ve fuhuş hâkimdi ordumuza Akıl, fikir yetmezdi İsa’vi yolumuza Doğdu, yaşadı, öldü “Adsız Dede” diyeler … Huzur vardı yüzünde her bir Muhammedi’nin Onur vardı sözünde her bir Muhammedi’nin Dünya boştu gözünde her bir Muhammedi’nin Doğdu, yaşadı, öldü “Adsız Dede” diyeler … Yerim yurdum yok benim, anam babam Ermeni Doymak bilmez bir türlü, papaz ister vermeni Dalar tümden dünyaya, daim ister dermeni Doğdu, yaşadı, öldü “Adsız Dede” diyeler … Rüyamda gördüm onu, aşkı düştü içime Zalim nefsim yüzünden; çok zorlandım seçime İki dinle yaşadım, çok horlandım geçime Doğdu, yaşadı, öldü “Adsız Dede” diyeler … On üç yıl saklı tuttum, ben İslam inancımı Hiç kabullenmediler, artırdılar acımı Terk ederek kurtuldum, dünya ihtiyacımı Doğdu, yaşadı, öldü “Adsız Dede” diyeler … Evlad iyalin dahi rastlamadım izine Ben gözü yaşlı döndüm Muhammed’in dinine Şu ömür kuşum uçtu, döndü geldi inine Doğdu, yaşadı, öldü “Adsız Dede” diyeler … Başım koydum yoluna, sevdamsa kardan beyaz Sana olan hasretim, yakar durur bahar yaz İşte geldim kapına, “kulum” diye ver cevaz Doğdu, yaşadı, öldü “Adsız Dede” diyeler … Hasan Kocamanoğlu |
Adsız Şiir
Ki yağarsa ihsan yağmurlarım Deniz olur da inciler sunarım Karlarla dolsa da dünyalarım Eritir sıcacık bakışlarım * Gölgende güneşlerimi buldum Yoruldum da duldanda duruldum Her ateşinde bir âlem gördüm İçinde İbrahim gibi yundum * Ağlarım, günü gelir gülerim Sonu görürüm, alır giderim Alıyorsam, gülen nar alırım Her taneden gülüşler veririm * İyiler gider, âdeti kalır Kötüler gider, laneti kalır Gülen güzeller safadan alır Çirkini herkes cefadan tanır * Hasan söyler de kendi tutar mı? Eşsiz kuş, hiç havada uçar mı? Aslanlar gölgesinden korkar mı? Yiğit olan namertten kaçar mı? Hasan Kocamanoğlu |
Ağla
Çılgınca umutlarına Dökülen gözyaşlarına Umutsuz bakışlarına Ağla gündüz - gece Yüreğindeki hüzüne Her vefasızın sözüne Yangınlardaki özüne Ağla gündüz - gece Kırıp da astıklarına Asıp da kestiklerine Sevip de estiklerine Ağla gündüz - gece Boş geçen günlerine Mevsimsiz güllerine Karşılıksız sözlerine Ağla gündüz - gece Yüzündeki tebessüme Hayaline ve düşüne Zamansızın ölümüne Ağla gündüz - gece Hasan Kocamanoğlu |
Ağlamak
Temizle gözünü kıldan, kusurdan Gayp bahçesi ve sevgiliyi görsün İlacın yap, iktidarsız yürüme, Yüz türlü güzeli, süründürürsün … Ağlamak, güçsüzün sermayesidir Rabbinin rahmeti, himayesidir Çocuk ne zaman ağlayacak diye Annenin bahane aramasıdır. … Asla Allah’a yakarmasız olma, Hep böylece coşar sevgi sütlerin Akça bulutların sütler sağması Üzüntüsü içindir hep bizlerin … Gözünü alıştır aydınlıklara Yarasa değilsen, bak o tarafa Madem gücün yok, inleyerek ağla Madem körsün, yardana baş kaldırma Hasan Kocamanoğlu |
Ağlarım
Bahçede gonca gülüm açtı Gül garip, bülbül zar saçtı Bülbülüm yâd ellere kaçtı Ağlar, inler, sızlarım gayri * Neler ettim gurbet ellerde Çile çektim viran çöllerde Garip kuş gibi yâd ellerde Ağlar, inler, sızlarım gayri * Geldin mi a bahtı karalım Gözün yaşlı durur maralım Yardan uzak ciğer parelim Ağlar, inler, sızlarım gayri * Ellerden ellere sürüldüm Bulandım aktım da duruldum Gücüm bitti, çokça yoruldum Ağlar, inler, sızlarım gayri * Gönül sarhoşluktan ayılmaz Kuzu meler, ağlar, yayılmaz Hasan sözün hoşça sayılmaz Ağlar, inler, sızlarım gayri Hasan Kocamanoğlu |
Ah Kara Gözlü Yarim
Asırlarca adın yaşasın Gönüllere sevgin taşsın Nazlı nazlı güller açsın Ah kara gözlü yarim Dosta bir bağ gibisin Bana bir çağ gibisin Yüce bir dağ gibisin Ah kara gözlü yarim Uykunda düşün olayım Yuvanda kuşun olayım Gözünde yaşın olayım Ah kara gözlü yarim Döküldü yaprağım karda Açmaz çiçeğim baharda Gözüm gönlüm yollarda Ah kara gözlü yarim Hasan Kocamanoğlu |
Al Yüreğim Senin Olsun
Kararın karakış sürer Hasretin belimi büker Kederin sevdamı dürer Al yüreğim senin olsun … Çektim yârin özlemini Saldım sevdanın demini Tuttum yasla gündemini Al yüreğim senin olsun … Yapraklar dökülür güzün Özledim o güzel yüzün Umuttu senin her sözün Al yüreğim senin olsun … Çekerim aşkın çilesin Kurdun kuşun da hilesin Beklerim seni bilesin Al yüreğim senin olsun … Tek çıktım yine akşama Gözyaşı döktüm yarama Çeker gidersem arama Al yüreğim senin olsun Hasan Kocamanoğlu |
Alır Giderim
Alır, içerim feleğin acı zehrini Gam ve kederlerim alır gönül şehrini Çekerim bunca zamandır yârin kahrını Komam seni bu ellerde alır giderim … Geçer günler düğün derneğimiz kurulur Göz görür, ölümüne yürekler vurulur Asla sevdalar bitmez ölümle durulur Komam seni bu ellerde alır giderim … Gönülden gönüle yollar gider bilinmez Aşk yarası kapanıp gönülden silinmez Ölüp kalmayınca ak kefenler giyilmez Komam seni bu ellerde alır giderim … Ne oturup kalırsın şu gönlüm üstüne Saçın tarayıp dökersin zülfün üstüne Selamın geldi, aldım başımın üstüne Komam seni bu ellerde alır giderim … Hasan söyler, gelmedi mi sözün sırası Yaralarım bitti, bitmez sözün yarası Yol olur gezerim doğu, batı arası Komam seni bu ellerde alır giderim Hasan Kocamanoğlu |
Allah Seni Sevsin
Göklerde ve yerlerde, Gizli ve aşikâra, Hayır ve şerden işlediklerin, Hesap günü karşına çıkarılır. … Namaz kıl ki nefsin kemal bulsun İyiliği tavsiye, kötülüğü men et, Sana gelecek musibetlere sabret Ki, Allah seni sevsin. … Kibirlenip insanlardan yüz çevirme, Azametle yeryüzünde yürüme, Yürürken de acele ve hafiflik etme Ki, Allah seni sevsin. … Dünya ki derin bir denizdir, Çokları o denizde boğulmuştur. Gemin takva, yükün iman olsun Ki, umulur kurtulsun. … Âlimlere karşı asla öğünme, Akılsızlarla da inatlaşma, Asla ilmini cakayla satma Ki, Allah seni sevsin … Allah’ı ananlarla otur ki ilmin artar, Âlim olsan da fayda görürsün. Cahillerle oturma, gafletin artar, Allah ceza verir, sen de zarar görürsün. … İnsanlara nasihat ederken; Kendini unutup, mum gibi olma… Mum, insanları aydınlatırken; Kendini yakar. … Kötü huydan, gönül darlığından sakın, Sabırsız da olma, İşini severek yap, acılara katlan, Ki Allah Seni Sevsin. … Bütün insanlara iyi davran, Güler yüzlü, iyi huylu insan sevilir, Hep üzüntülü, kalbini dertli kılma, Ki Allah Seni Sevsin. … İnsanların elindekilere tamah etme, Kaza ve Kadere razı ol… Verilen rızka şükür ve kanaat et Ki, Allah Seni Sevsin. Hasan Kocamanoğlu |
Altay'lının Kızı
Kıldan, keçedendir çadırları Sığdırırlar içine yurtları Kubbesinde göğü, tepesinde ay’ı Diriliş destanıdır umutları … Geçmişten çıka gelir ak atlıları Asya’yı yeniden sahiplenirler Altay’ın dumanlıdır hep dağları Birlikte yürür, yüreklenirler … Bu kutlu obada yaşanır töreler Kültürlerinin köklerini süreler Bu güne taşıdılar geçmişin izlerini Yabanın tüm umutlarını düreler … Altaylının yahşi kızları, At biner, kılıç kuşanırlar. Gözü açık içer kımızları Koca bir ömür sürer, beyle yaşlanırlar. … Altay’da ağaçların yaprağı sararmaz Yaz kuşları susamaz Gökyüzü belli etmeden ağlar Yılkısı, kulunu yerinde duramaz. … Bu uğurlu yurtta, o kadar kolay mı? Yeşilliğe şahit özgür atlara söz geçirmek Üzerinde adam gibi dimdik durmak Altay Türkünü yorar mı? Hasan Kocamanoğlu |
Ana-Bir Genç Gördüm-1
Ana; Ben dün bir genç gördüm, bir genç Hep ‘bu tarafı’ düşünüyordu ‘Öbür tarafı’ aklına bile getirmiyordu Bir gün aniden, beklenmedik bir anda Öbür tarafa gitmişti babası Bitmiş tükenmişti havası … Ana; Ben dün bir genç gördüm, bir genç Şehre bakan yamacında kabristanın Sırtını tandık bir mermere dayamış İki farklı dünyanın kıyasını yapıyordu Birer muallimdi her mezar taşı Hakikati söylüyordu gencin gözyaşı … Ana; Ben dün bir genç gördüm, bir genç Bir yandan bakıyor yerin üstündekilere Diğer yandan yerin iki metre altındakilere Mevki, makam yok, zengin ve fakir yan yana Cumhurbaşkanı ile hizmetçisi bir, anlayana! Aynı muamele görüyordu sonunda Dürüm yapılmış bir bezle, bekliyordu Öteki dünyanın bekleme salonunda … Ana; Ben dün bir genç gördüm, bir genç Dünya zengin olmanın yolları Dünyada müreffeh hayat dürmenin sırları Yazmıyordu hiçbir mezar taşında Bakıyor, düşünüyordu o, genç yaşında Hasan Kocamanoğlu |
Ana
ANA Ana, Hani beni doğurmuştun, tosun gibiydim Hani bana ne söz, ne kılıç işlerdi Düşmana çelik, dosta yosun gibiydim Duygularımı hallaç pamuğuna çevirdiler Ana… … Ana… Hani ‘at, avrat, pusat’ vardı Namus bilmiştik Bir hatırlasana! Ana, hani vatan kutsaldı, “Gök girsin kızıl çıksın” diye Uğruna yeminler etmiştik … Ana, Hani bayrak rengini kanımızdan almıştı Şu, şu bayrağın destanını bir daha anlatsana! Kadir kıymet bilenimiz kalmadı, Aaaah anam aaah, aaaah! … Ana, Dön bir baksana! Hele bir dön de geriye bir baksana Bak, bak ‘taşları bağlamışlar’ ‘İtleri meydana salmışlar’ Ana… … Ana Daha benim yaşım kaç? Bak bembeyaz olmuş başımdaki saç Şu kınalı kuzuna tekrar kınlar yaksana … Ana, Beni bir hüzün boğar Duramam ki yerimde, ana! Kanla karışık akan gözyaşlarım Gözyaşımın pınarları yüreğimden doğar … Ana Hani dedem Yemen’e gitmişti Ve bir daha dönmemişti. Bilir misin daha dün öğrendim ana? Kimini öldürmüşler, kimini köle diye satmışlar … Bilemedim ana, bilemedim ana Bu vatan mı garip, bu vatan da ben mi garibim? Dost düşman bir oldu seçemedim ‘Vatanı’ Yem ettiler üç beş hayvana … Hani Haci Musa’ların kızı Fatma vardı Onu bana alacaktın, ‘yar olacaktı’ bana Hani o koklanmamış bir gonca güldü Görünce parayı pulu, o bile gitti yabana … Ana Dayanamıyorum artık, İhmal, ihlal ve ihanetleri gördükçe Kuzular kurtlarla yürüdükçe Sığmıyorum, sığmıyorum bir yerlere Beni de yanına alsana Ana alsana Al sana Al Hasan Kocamanoğlu |
Ankara Dostları
Ankara, dostları kendine çağırıyordu Türk edebiyatı mecrasını arıyordu Beşevler’de ezilmiş bir kadın yatıyordu Sabahın ilk ışıklarında rızk arıyordu … Aşti’den Kızılay’a metro taşıdı bizi Geliyordu yerden yağmurun kokulu izi Kürşad tipli Kemaloğlu karşılar geleni Sakarya’nın kızı Sevim de en çok güleni … “Gönlümün Güz Mevsimi”ni yazan ****adir’e Güzel yazar, güzel söyler, değerdi takdire Ahmet Turan kır saçlı, bir beyefendi gibi Sevinç Atan Hanım sevk idarenin galibi … Satoğlu durgundu, Tamburimiz çok suskundu Akdemir’le İmdat Gümüş’ün gönlü dolgundu Ulviye Hanım gün görmüş, asude olgundu Gümülcine’li Nurten çilelerden yorgundu … Sevilay Şirin’di, Özlem dağlar gibi çetin Sevim’le Nur yan yana, Şerife çok metin Arada bir, bir dalıp gidiyordu Nevin’im En şeni, en şakrağı, Mustafa’ydı eminim … Yurdabak, okur sayılı rubailerini Dinleyenler dokur, gül yüzlü alkışlarını Aslan Yürekli bir anadır Sabiha Rana Kanlar kaynardı, gözü yaşlı Kaan Bayram’a … Hasko köşesinde, Elyasoğlu çok genç idi Sahabeddin gözde, İmren, Atsız gibi idi Unutmadım “İki karanfilin” annesini Sanki derdi vardı, alamadı neşesini … Mesaj salmıştı, gelemeyen dostlarımız Seyre dalmıştı, adını unuttuklarımız Varsın gönülden gönüle dostluklar kurulsun Bir uçtan bir uca, vatana dostluk sunulsun Hasan Kocamanoğlu |
Anla Beni
Yol uzak varamıyorum Ayakta duramıyorum Hal hatır soramıyorum Ne olursun anla beni … Önümü göremiyorum Yönümü bulamıyorum Günümü sunamıyorum Ne olursun anla beni … Kapına gelemiyorum Halimi seremiyorum Borcumu veremiyorum Ne olursun anla beni … Güllerini deremeden Sevdiğime eremeden Gideceğim göremeden Ne olursun anla beni Hasan Kocamanoğlu |
Annem
Annem çok hastaydı. Kanser teşhisi konmuştu. Tıp, tedavide acizdi. “Birkaç aylık ömrü var, alın eve götürün” diyorlardı. Felaket kapıdaydı. Çaresiz alıp eve geldik. Bildiklerimizi de diyemiyorduk. “Kızım siz söylemeseniz de, ben biliyorum,” diyordu annem, Acziyetimizi kolaylaştırmıştı. Kanser asidik ortamlarda büyürmüş Eğer vücudun PH ‘ı değişirse dururmuş. Annem güçlü bir insandı. İmanı ve inancı tamdı. “Birkaç ay ömrün kaldı” diyen doktora aldırmadı bile… Neşeliydi, İyimserdi, iyi niyetliydi. Kendisiyle, çevresiyle, barışık biriydi. Yürekli ve azimliydi. Mücadele etmeyi severdi. Alkol ve sigarayı tanımazdı Yılmaz, bıkmaz ve usanmazdı. Araştırdı, okudu, kürler yaptı. Derdi, derdi verene havale etti Hatta zamanı bile… Günler peş peşe geçip gidiverdi birkaç misliyle, Doktorların söyledikleri… İnancı ve azmi galip gelmişti “Seni götürür, yer bitirir” denilen kansere Bedenin ve ruhun emanet olduğunu, Gelirken saf ve masum olduğunu, Gün ve saat dolunca, davetin geldiğini, Bilirdi. Yıllarca huzurla yaşadı. Rabbine temiz ve huzurla gitti. Hasan Kocamanoğlu |
Arayan Bulur
Ayıp bilen gaibden iz mi görür? Hakk’ın eli olmadan kimler yürür? Kır, suretini de ruhun sevinsin Ruhun âlemlerden ilham öğrensin Gizleme gündüzün yüzünü elden Gizleyerek yüzün çalma her telden Nimeti boğaz yese yüz utanır Kalpte sevgi olanı herkes tanır Dostun cefası bire bin gibidir Güzel vefası binde bir gibidir Kör mesul değil, güzeli görmeden *******in saçlarını örmeden Kendini yol erenlerinden sayma Sarhoş olup da baş aşağı kayma Umutsuzca yollara diken ekme Bela çöllerinde çileler ekme Hakk’a teslim ol da yüzün ak çıksın Kir ve pasın temizlenerek aksın Arayan bulur bela ve Mevla’sın Doğru, temiz ve güzelsen evlasın Hasan Kocamanoğlu |
Aşk Olsun
Endamın sırma tel gibi Yanağın gonca gül gibi Dudağın yonca bal gibi Seven yiğide aşk olsun * Sürme çekmiş kara kaşına Sevda salmış genç yaşına Sakın gezme tek başına Deren yiğide aşk olsun * Bahçende bülbüller öter Gülünce gamzeler biter Aşkın bir ömre yeter Gören yiğide aşk olsun * Hep ballar kaymaklar yesen Sırma şal, ipekler giysen Hayalde, düşte hep evsen Alan yiğide aşk olsun * Hasan’ım yanıp ağlama Aşkla ciğerin dağlama Bir güzele bel bağlama Saran yiğide aşk olsun Hasan Kocamanoğlu |
Aşk Pınarı
Yüzün yanağın sarardı ayrılıktan Olgunlaşmamış ham bir meyve gibisin Seni sekiz yıl ayrılıkta kaynattım Hamlıktan zerre azalmamış gibisin … Koruklarda olgunlaştı oldu üzüm Bu gönlümle körlüğünü görür özüm Eğer hürmet yolunda yol kesti isem Kılıç ve kefenle geldim bu son sözüm … Keder külünün üzerinde otur da Bahane için daldan dala sıçrama Özünü dosta inkâr etmekten boşalt da Temiz özlü bir başkasını arama … Gönül bahçesinden aşk ırmağı akar İçeni sarhoş, içmeyeni melül bakar Onun pınarı can sarayından akar Gönlü temiz olan ona hayran bakar … Aşk pınarından içmek ister isen Gönlünün günahlarından yıkanda gel Ay yüzlü yâre kavuşmak ister isen Canandan vuslat fermanını al da gel Hasan Kocamanoğlu |
Avşar Kızı
Kayalarda ceylanımsın Ak sularda mercanımsın Yüreğimde heycanımsın Gökçe gözlü Avşar kızı * Bulanır da, durulursun Övünür de, kurulursun Görünür de, kaybolursun Gökçe gözlü Avşar kızı * Ayazlardan yakışların Elemlerden nakışların Cefalardan bakışların Gökçe gözlü Avşar kızı Kardan beyaz bileklerin Yardan ayaz dileklerin Kıpır kıpır yüreklerin Gökçe gözlü Avşar kızı * Gönülleri kandırırsın Gülleri barındırırsın Yolları aşındırırsın Gökçe gözlü Avşar kızı Hasan Kocamanoğlu |
Ay Doğar
Ay doğar hilal gibi İncecik güzellere Yavru bir ceylan gibi Düşer yaban ellere * Seraplara bakınır Aşk çubuğu yakınca Gölgelerden sakınır Mehtabına bakınca * Ay, buluttan ayrılır Biner bir ergen yele Kirli tülden sıyrılır İner bir derin göle * Mehtabı üryan yüzer Durgun derin sularda Bir gölge onu süzer Karanlık kayalarda * Serince sularında Yıkanır bir iyice Uzanır surlarında Sere serpe gönlünce * Hasan ne yazar bilmez Sevenin yüzü gülmez Her gün bin sevda doğar Sevmeyen hiç görmez Hasan Kocamanoğlu |
Ayasofya
Hayalin bile ürpertir, Düşündürür, insanı şaşırtır. Hazin ve ıssız muhitimizde Ayasofya’m, el gibi gariptir. Hicrana matem tutar, tutar da Ayasofya`m için için kan ağlarsın! İşitilmez, nağmen söner de, Gamlıdır gölgen, ağlar her öğlen… Batı, dehşet saçarken daha dün, Bak! Kahpece elin bağlı bu gün. Ağla! Ağla düşmanların gülsün, Yeniden kalbi kanar, Endülüs’ün. Uğrunda sel olup akmıştı kanlar, Çınlardı şu kubbende ezanlar. Seni ihya hayaliyle yaşar, Fethe misaldin Ey Ayasofya’m… Seni koparır bizden bir kansız, Yıllardır gök kubbelerin ezansız! Vakıftın! Fatih’ten emanettin bize Affet! Günahkârlarız sessizce… Gelecek! Gün uzak değildir sana Suçluyuz, güçsüzüz artık anlasana! Gök kubbede melekler gelsin dile, Bedelsin sen, koca bir tarihe… Hasan Kocamanoğlu |
Ayça Kızım
Ekilmeyen toprağa yazık Akamayan ırmağa yazık Uslanmayan yüreğe yazık Ferman bakışlı Ayça kızım * Ağlamayan şiire yazık Titremeyen vicdana yazık Uzanmayan ellere yazık Aslan yürekli Ayça kızım * Yazamayan kaleme yazık Anlamayan yazara yazık Öğretmeyen alime yazık Kalem tutuşlu Ayça kızım * Açamayan güllere yazık Ötemeyen bülbüle yazık Çalamayan ozana yazık Kopuz çalışlı Ayça Kızım * Göremeyen gözlere yazık Söylemeyen dillere yazık Utanmayan yüzlere yazık Yürek yakışlı Ayça kızım Hasan Kocamanoğlu |
Bağışla
Ey can kuşum vakitsiz hiç ötme Ak başın keserler, sonun olur Derdim haktır ve devam da haktır Günahkârım tövbem müstahaktır Sevgi uğrunda; dün eda ettim Vefa kapında; can feda ettim Rüzgârdım, suyuna elem ettim Düştün elime de kerem ettim Başım hile taşında ezdiler Gözyaşım inci gibi dizdiler Gördüm gül cemalin, aklım alır Gidince gönlümde hüzün kalır Fayda etmedi, yalvardım sana Gücüm yetmedi, kara sevdama Dildaşın, sırdaşın oldum sana Kovuldum, canım yandı yasana Kovma! Ne olur beni kapından Merhamet et, garibe katından Bırak! Sarayında gül olayım Kokarak odalarına dolayım Bittim, bari yanında olayım Bağışla! Zulmünden kurtulayım Hasan Kocamanoğlu |
Bakışların Vardı
Sarılır yatar geceyi Dağın başına bıraksam Kurşuna dizer heceyi Yârin kapınsa asarsam * Göçmen bulutlar havada Öğlen vakti sıcağında Canımdın duygularımda Buruk gönül ağrısında * Karanlığı tan eyledim Sensiz geçen *******de Dağlarını yol eyledim Gezip, durdum yücelerde * Çiçeklere renkler vurur Ayrılıkta alın yazım Ağaçlar çiçeğe durur Kuş kanatlarında yazın * Yalnızlığı giyinirim Bir genç kızın eteğinden Dudağına sürülürüm Kara kovan peteğinden * Bana bakışların vardı Açan çiçekler gibiydi Beni aldatışların vardı Kaçan baharlar gibiydi Hasan Kocamanoğlu |
Bebeğim
Gökten yağmur yağmaz değil Kara toprak yeşermez değil Sular ırmaktan akmaz değil Gözün açık olsun, Bebeğim * Ak yürek gece görmez değil Zaman kaderin örmez değil Amel defterin dürmez değil Gözün açık olsun, Bebeğim * Huzurda şahı övmez değil Kaçan kızını dövmez değil Cahil boş yere sövmez değil Gözün açık olsun, Bebeğim * Güzel malını satmaz değil Derdi sırtından atmaz değil Balı yağına katmaz değil Gözün açık olsun, Bebeğim * Hasan sözünü bilmez değil Evlat huzura girmez değil Yâri görünce gülmez değil Gözün açık olsun, Bebeğim Hasan Kocamanoğlu |
Beklerim
Güzelim gökler meleği Bembeyaz dünya bebeği Çakırca yayla çiçeği Gelesin diye beklerim * Aslın astarın nereli? Güzel yüzünü sereli Yanarım sözün vereli Dereyim diye beklerim * İn, dağ ceylanım ovaya Seyretsen düğüne toya Bakayım ben doya doya Seveyim diye beklerim * Bende murada ereyim Sunam, gülünü dereyim İste canımı vereyim Güleyim diye beklerim * Hasan’ın da konargöçer Koca ömür boşa geçer Şu başına bela seçer Ereyim diye beklerim Hasan Kocamanoğlu |
Belli
Arayıp sormuyorsun Küsmüşsün belli Mazi damlıyor gözlerinden Çok özlemişsin belli Deden acılarını bırakmış Kalan mirasından belli Düşüncelerin yasak bölgelerde Baygın baygın bakışından belli Selam göndermişsin Esen rüzgardan belli Gözyaşlarınla ıslatmışsın Islak ucundan belli Kokun rüzgara sinmiş Çok yanmışsın belli Ayda yüz izlerin var Çokça bakmışsın belli Rüzgar yanağına değmiş Pembeydi rengi Hasretle üzerime eğdi İç çekişlerinden belli Hasan Kocamanoğlu |
Ben Yar Sevmem Yar Üstüne
Çektim bir güzelin nazını Görmedim bahar ve yazını Çalar herkes keman sazını Ben yar sevemem yar üstüne * Sevdim senin gibi güzeli Söylerim sana ben gazeli Aslın nedir senin ezeli Ben yar sevemem yar üstüne * Siyah saçın yüzüne döker Gözün üstüne sürme çeker Koynuna gonca güller eker Ben yar sevemem yar üstüne * Gözün dikmiş yüzüme bakar Göğsüne kırmızı gül takar Yanağından bal kaymak akar Ben yar sevemem yar üstüne * Hasan söyler, güzel görmedim Güzelle murada ermedim Safa alıp hayat sürmedim Ben yar sevemem yar üstüne Hasan Kocamanoğlu |
Benim Gibi
Kokar güller burcu burcu Seni sevmek gönlüm borcu Talih döndü başak burcu Sende benim, benim gibi … Selam verdim eller duydu Boyun da boyuma uydu Aşkın yaktı özüm doydu Sende benim, benim gibi … Yanıma hiç gelmez oldun Gül gibi sararıp soldun Aşk ateşine mi kondun Sende benim, benim gibi … Durgunluğun canlar sıkar Seven insan bile bıkar Hayatının tadını çıkar Sende benim, benim gibi … Şu hayat hiç geçmez ele Gül de güller açsın hele Saçın bırak hafif yele Sende benim, benim gibi Hasan Kocamanoğlu |
Berlin Menekşesi
Mayıs başında bir yaz sıcağı Yer Bockenhceimer bulvarı Bakımlı ağaçların gölgesinde Sarmaş dolaş gençler birbirinin oyuncağı Yazarken yaşar Samiha * Selâtin mabedinin kandili gibi Sükûneti şahlanıp aşar sabaha Otağ-ı Hümayun’un dili gibi “İbrahim Efendi Konağı”nda Tutkulu bir Sebil Kalem neşesi Köplücedeki Köşk” bağında Açar bir Berlin Menekşesi Gündüzü utangaç bir kız gibi “Hafif sisle yaşmaklanır İstanbul” Berlin Şehitliğindeki bir ay yıldız gibi “*******i cazip ve suskun”u makbul İlhan * yazar Türk Edebiyatında Hatıra ile karışık makalesini Tarih yaşar külliyatında Tutar emin ellerle kalesini Yine anmak düştü Hasan’a Selam Samiha’ya, selam İlhan’a Yazımızı okuyanlar Sizi bu cihanda hayırlarla ana Hasan Kocamanoğlu |
Beyin Oğlu
Gözün görür gönlün tartar Sevenin belası artar Uzak dur yakayı kurtar Varmam sana Beyin oğlu … Dillerde gezer hep adın Çıkardı arşa feryadın Sevip almaksa muradın Bir bakayım Beyin oğlu … Dağların karı erisin Kaplanlar gibi serisin Deli divane birisin Sabırlı ol Beyin oğlu … Yâri güzel çokça yanar Gece gündüz onu anar Görmezse yüreği kanar Ben bilirim Beyin Oğlu … Haber sal ailen gelsin Ayrılık duvarın delsin Yoksa gözlerimde selsin Ölürüm ben Beyin oğlu Hasan Kocamanoğlu |
Beyitler-2
Mal tohum, çorak yere ekme Gün olur saç ve baş yolarsın Kılıcı yol kesene verme Mazlumun ahına kalırsın Gir! Sana kapılar açılsın Cesaret, marifetin olsun Yoluna inciler saçılsın İkram et ki şerefin olsun Halkına kapın açık olsun Asırlara namın sığmasın Katın hakkına açık olsun Aciz ve mahcup olmayasın Talih döner sana yar olur Zaman en kutlu anın olur Gençliğin gider bir hal olur Yaşayışın hep şanın olur Hasan söyler sözü kendine Unutmasın da ibret alsın Közü bağlar özü, bendine Yaradan’ından nusret alsın Hasan Kocamanoğlu |
Beyitler-I
Ayrılıkta dildaşın dilsiz olur Dost dudağında ney bile mest olur Bülbül giderse güller hazan olur Cesaretsiz aşk, kanatsız kuş olur Dolmaz ihtiraslının göz destisi Olmaz sabırsız sedefin incisi Temizlen de ayıp ve hırslarından Giy, yırtılmayan aşk elbisesinden Gönlüm tüm sırlarımın mezarıdır Sırlarımı gizlemek muradımdır Tohumlar da toprakta gizlenirler Yine gizlenen yerden yeşerirler Leyla da sabır ile mecnun olur Kalpler yumuşar bile macun olur Kayalar ve mermerler de gün gelir Yar kapısında mücevherler olur Nefsin aslı kara su pınarından Nefes alır cehennem diyarından Onun her solukta bir hilesi var Her hilesinde bin de firavun var Hasan Kocamanoğlu |
Bil Ki Dönmeyeceğim
Dolunayımda yalnız başına, yalın ayak dolaşmadıkça Kırgınlığı, kızgınlığı unutup aşmadıkça Sevgiyle sarmaş dolaş olmadıkça Bil ki dönmeyeceğim. … Doğmamış kinlere donlar biçmeye devam ettikçe Bir gönül verdim, bir vazgeçtim dedikçe Hata ve günahla devamlı estikçe Bil ki dönmeyeceğim. … Ahlarını kaderin kulaklarına duyurdukça Gözyaşı döküp yalanlar uydurdukça Sen kızıp kudurdukça Bil ki dönmeyeceğim. … Dönüp gelmezse insaf ve edep içinde insanlığın İntihar etse de vidanın tellerinde pişmanlığın Kibirle beslenip büyürse şişmanlığın Bil ki dönmeyeceğim. … Sevda bağımda sere serpe uyuyup kalmadıkça Ufkundan kara bulutların dağılmadıkça Hüznün ve kinin sağılmadıkça Bil ki dönmeyeceğim. … Yüzüne sevgiden gamzeler düşmedikçe Yüreğine merhamet inmedikçe Özün kereme dönmedikçe Bil ki dönmeyeceğim. … Kırıp döktüğün gönül sarayımı yapmadıkça Nedamet ateşinde nefisini yakmadıkça Pak olup, Kevserlere dalmadıkça Bil ki dönmeyeceğim Hasan Kocamanoğlu |
Bir Hilal'in Gölgesinde
Bir hilalin gölgesinde… Bunca yanışımız reva mıdır? Bir helalin bölgesinde… Aşkımız garip bir deva mıdır? Bir Hilal’in gölgesinde… … Ağlayanlarımızın tebessümlerine Birden aksederken cennet hayatı Hicranla, çileyle yudumlarken Sunulur sevgilinin abı-hayatı Bir Hilal’in gölgesinde… … Ateşiyle çerağ gibi yanarken Hangi yürek söz dinler? Züleyha aşkıyla Yusuf’u anarken Görenler söz mü dinler? Bir Hilal’in gölgesinde… … Tahammül çemberinde sabrımız Çaresiz yaralar dağlar Yürek yangınlarında kabrimiz Yiğitlerimiz karalar bağlar Bir Hilal’in gölgesinde… … Ümitler imanımızı emzirirken Dökülür gözyaşımız ak bir seccade üstüne Gönül ülkesinde nefis semirirken Çala kılıç gideceğiz büstüne Bir Hilal’in gölgesinde… … Hasretin kadehinden içenlerdeniz Bir vatan uğruna candan geçenlerdeniz Hakla batılı ayırıp seçenlerdeniz Biz Tatar, Türkmen, Çeçen’lerdeniz Bir Hilal’in gölgesinde… … Kurtulmaz seyri seferden başımız Eşle dostla yenir aşımız Günahları silerken gözyaşlarımız Bitmez bizim yürekle savaşımız Bir Hilal’in gölgesinde… Hasan Kocamanoğlu |
Bir Tanem
Uykuyu unuttuğunda Gözde yaş kuruttuğunda Kederi avuttuğunda Beklerim seni bir tanem … Çaresiz ağladığında Umudun kalmadığında Tutanın olmadığında Beklerim seni bir tanem … Gurbet aranı bölerse Günün aylara dönerse Yüzün sararıp sönerse Beklerim seni bir tanem … Gönlün cefayı çekerse Baharın yaza dönerse Umut ışığın sönerse Beklerim seni bir tanem Hasan Kocamanoğlu |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:54 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.