![]() |
Vedat Aktaş
Açıkta Kalmış
Gecenin bir yarısı Dışarıda ince bir sonbahar esintisi Belki de çoktan uykuya dalmış, Yorgun bedenler Ayaklar; Yorgana göre uzatılmış uzatılmasına da, Eller,ah o eller açıkta kalmış. Nefesimle buğulanıyor camlar. Silince,sanki,seni görecekmişim gibi Biliyorum olmadığını,ama bak siliyorum. Hadi gel,ne olursun… Sanki düşlerimdeki seni arıyorum bakarken. Serseri bir sokak kedisi, Kendi çapında Ferhat! Ramazan ayyaşı. Ve ben..O bildik sevdaların, Yorgun savaşçısı. Kurtlar kuşlar bile yuvaya çekilmiş. Bir bu gözler,açıkta kalmış. Seni düşünüyorum sadece seni. Neden,nasıl,niçin,öncesi,sonrası olmadan. Hiçbir şeyi katmadan sen varsın. Önceki gün bahardı,dün yaz. Bu gün sonbahar,yarın kış. Ömür geçiyor,dakika,dakika. Ben,seni düşünüyorum,sadece seni Dünü,bu günü,yarını düşünmeden. Hesabı yapılmıyor ki sevdanın. Daha dün gibi,gözümün önünde İçine bakamadığım yosun gözlerin. Günler geçiyor,geçmesine ya Sensiz,ah bu sensiz yıllar Açıkta kalmış. Günahmış,sevapmış,hataymış,normalmiş Umurumda değil,dünya batmış. Mal canın yongası değil artık. O canlar,mala kul köle olmuş Sevdalar senetle imzalanırken, Bir canım var bu alemde. Deseler ki,sevenler cehenneme gidecek Sensiz cennet,açıkta kalmış. |
Adı Konmamış Satırlar
Ne bir bahanesi var feleğin. Ne bir özrü kaderin. Ne anlamı var? Sen yoksan,sevgin yoksa Ne bu dünyanın ne ahiretin. Rüya olup gelmeyeceksen geceye. Hasret olursun gözlere.. Seni mırıldanır türküsünde Gecenin gülü yıldızlar Duyar mısın açıpta pencereni? O ses benim sesim. Benim,seni çağıran. Sevinç olup gelemeyeceksen gönlüme Hasret olursun yollara. Sana bir kez aldandım Gönlümün muradı Başımın belası, Bir daha kanmam asla. Biliyorum! Bu dünya ki, Kavuşturmaz seni bana.. Bilesin ki ahirde de olsa Vazgeçmem! Senden asla. Ah! Olmazların sevdası, Nedir çektiğim elinden..? Ah! Adı konmamış Sevdaların sahibesi.. Usandım artık, Yarınsız yaşamaktan.. İçmek ve dalmak isterim O son suyu, Bir tanem,yarim elinden. İlk kez ağlamadım Bu gün şarkımızı dinlerken.. Bir sevda yaşanır önce,gizlice.. Şiir olur sonra,dökülür satıra Gönül erbabı okur, Beste olur dillere. Ve göz yaşı..tekrar tekrar gözlere İlk kez ağlamadım Bu gün şarkımızı dinlerken. Anladım ki sen beni unuttun.. |
Ankara
Atakule’den seyrettim bu gün. Çocukluğumun şehri sisli Ankara’yı Hava yine kapalı,dışarıda ince bir kar.. Üşüyorum birazcık seyrederken en tepede. Önce uzaklara gözüm takılıyor. Görünmeyen ufuklarda kendimi arıyorum Ne kadar da büyümüş bu şehir alabildiğine. Ben küçüktüm,şehir büyüktü. Ben büyüdüm şehir büyüdü.. Şehir büyüdü,ben küçüldüm. Şehir büyüdü,ben.....kayboldum. Hayallerim varken hakimiydim buranın. Kendimi bile bulamaz oldum şimdi. Hakimi olduğum dar sokaklı hayallerinde. Dikmen sırtlarında bembeyaz kar var. Çocuklar kayak biniyor,görebiliyorum. Sokullu’da bir dolmuş yolcu bekliyor Kızıyor sonra yaşlı bayan,çıkışıyor şoföre “Hadi kardeşim O burada yok ki gelsin” Kızılay’ı fark ediyorum, Yanardağın tam ortasını.. Hep telaşlı insanların savaş verdiği yer. Her sabah dolan,sabaha kadar boşalmayan, Koca şehrin küçük kalbi.. Simit kokuları geliyor burnuma,burnum sızlıyor. Ah..! diyorum ne giderdi olsaydı şimdi. Kuğusu kalmamış Kuğulu Park ın. Hayallere göç mü ettiler ne? Birkaç çoluk çocuk taş atıyor. Bekçi kovalıyor.. Ben..Kaçıyorum.. Eski aşklar yaşanmıyor artık bu şehirde. Sevgililerin kalbi çarpmıyor artık deli gibi. İki satır mektupta dünyalar bağışlanmıyor. Çiçeklerden taç yapılmıyor artık,ne yazık..! İki bardak çayın parası bile ayrı ödeniyor. Kimse ağlamıyor,Barış Abi... “Kol Düğmeleri”ni söylerken. Ben hala ağlıyorum Çocukluğumun şehri,sisli Ankara.. Ben küçüktüm,şehir büyüktü.. Ben büyüdüm,şehir büyüdü.. Şehir büyüdü,ben küçüldüm.Şehir büyüdü,ben kayboldum Hayallerim varken hakimiydim buranın. Şimdi esir oldum, Hayallerimin dar hücrelerinde. Ve ben kayboldum,sisler arasında. Bütün yüzler yabancı,tanımıyorum. Soran gözlerle bakıyorum,insanların yüzüne. Beni tanıyan,beni tanıyan var mı? Bekliyorum..Neyi beklediğimi bilmeden. Bekliyorum,beklerken üşüyorum. |
Bahar Satırları
Korkularını bir kenara atma zamanı şimdi Bırak kendini rüzgara doğru Alıp götürsün seni,sonsuza Bırak kendini rüzgara ki Seni getirsin bana Ne zaman özlersen özgürlüğü Kapat gözlerini ve düşün Şimdi nerde olmak isterdin? Bana bakma.... Ben nasılsa hep seninleyim Kimi zaman bir yapraktır düşerim Kimi zaman kuş olup Yakınından uçarım Bazen düş olur Düşüncenden geçerim Bazen yaş olur Gözlerinden gelirim Sen görmezsin çoğu zaman Bir yabancı gibi yanından Geçer giderim Sevda ve vefa Çok az gelirmiş yan yana Sende gördüm ilk defa Şimdi,kalbini dinleme zamanı Çıkarıp atma vaktidir üzerinden Bırak kendini hayatın akışına Bırak ki seni getirsin bana Kapat gözlerini ve düşün şöyle bir Nasıl yaşar söylesene, Nefes almayan insan? |
Bir Başka Yaza Ankara
Ne gelenler gördü Senden önce Ankara Ne gidenler... Ne sevdalar getirdiler yanlarında Çocukca,masum Ne kırık kalpler bıraktılar, Ne gözyaşları,giderken... Görmedi işte, Görmedi senin gibi bu eller.. Açılmadı bir daha, Sen giderken solan çiçekler. Elveda sanada Elveda Ankara.. Döner belki bir başka yaza.. Anılar serpilmiş her sokağına Seni sorar oldular.. Geçtikçe bir bir Kolay değil,hiç kolay değil. Başın önde cevap vermek. Dükkanlar kurulmuş adınla başlayan. Her köşe başında şehrin. Kolay değil,hiç kolay değil Öylesine bakıpta geçmek. Görmedi işte, Görmedi senin gibi bu eller Açılmadı bir daha Sen giderken solan çiçekler.. Ben de giderim, Sen kal Ankara.. Döner belki,bir başka yaza.. Yaprak yaprak dökülür Her sonbaharda umutlar Kapanır oldu her sene Gelişini beklediğim yollar Şahidim olsun gökyüzünde yıldızlar.. İnanmazsan bu gönüle. Bende ağlarım yağmurlarında Sen gül Ankara.. Döner belki,bir başka yaza..... |
Bir Ben V.A.r
İçim yanarak uyandım.Yine, Seni düşünmüş olmalıyım. ******* boyu,uykumda bile. Oysa,seni unutmam lazım,biliyorum. Yasaklardan daha yasak gözlerini. Unutmam lazım…Yapamıyorum. Söküp atmam lazım, Kırmam lazım zincirlerini. Olmazlarda sevdim ben de seni. Olmazsa olmaz işte be gülüm! Bak,her gün yavaş yavaş bitiyorum. Sevdan doluyor içime, İçimin her yanışında. Sensiz ******* hoyrat,alabildiğine. Hasret türküleri söylenir gönlümde. Ay karanlık *******in. Gözüm dalar imkansız düşlerde. Kulaklarımda,sesinin uğultusu. Olmazlarda sevdim ben de seni., Olmazsa olmaz,anlasana be gülüm! Seni arar oldu gözlerim. Her baktığım yerde gözlerine. Sevdan doluyor içime, Engelleyemiyorum…. Gözümün her dalışında. İçim yanarak uyandım yine, Yine,sensiz ateşlerde yanmış olmalıyım. Sen,aynı sen,evim,odam aynı. Bütün sokaklarında ismin yazılı bu şehrin. İnsanlar aynı,şehir aynı,sen aynı. Bir ben V.A.r aynı olmayan eskilerden. Bir ben yorgun,bir ben kederli. Bir ben V.A.r eskilerden.Yine hazan geldi bak. Senin bir sözünle. Dökülüyor yaprakları gönlümün,birer birer. Esen rüzgar sen,savrulan ben… Yağan yağmur sen,ıslanan ben… Kırdığın dallar senin, Döktüğün yapraklar gibi. Bu enkaz senin, İçten içe yıkılan bir harabe gibi. Bu yaşlar senin… Sanki damla damla bir pınar gibi. Bu hazan senin… Senin sonbaharın yaşanan. Olmazlarda sevdim ben de seni.. Olmazsa olmaz işte be gülüm! Gelen sen… Gelişinle içi titreyen, Bu yorgun beden.. Sevda oyununda,hasret oyuncusu. Yine hazan geldi bak. Senin bir sözünle. Dökülüyor yaprakları gönlümün,birer birer. Esen rüzgar sen,savrulan ben… Yağan yağmur sen,ıslanan ben… Kırdığın dallar senin, Döktüğün yapraklar gibi. Bu enkaz senin, İçten içe yıkılan bir harabe gibi. Bu yaşlar senin… Sanki damla damla bir pınar gibi. Bu hazan senin… Senin sonbaharın yaşanan. Olmazlarda sevdim ben de seni.. Olmazsa olmaz işte be gülüm! Gelen sen… Gelişinle içi titreyen, Bu yorgun beden.. |
Böyle Biriyim
Bana istenmeyen bir çocuk gibi Davranma ne olur.. Ben,bu aşkın yolunda divane biriyim Sanma ki ben,ben dün geceden sızmışım. Ben senin gözlerinden sarhoş biriyim. Boşalt tüm kinini çarp suratıma. Dök içindeki bütün zehrini. Haykır..Avazın çıktığı kadar nefretini. Sanma ki milyonlarca ihanet,yalnız benim Ben seni,gizliden sevmiş biriyim. Demir parmaklıklara hapsetsen de kendini Sanma ki kalp girmez, Kapandığın zindanlara. Çok iyi bilirsin aslında Sen,unuttuğun sevgiyi. Bilirsin de korkarsın kırılmaktan.. Kır bütün aynalarını, Dökülsün paramparça.. Ağlamasın gözlerin,ağlattıkların gibi, Ben,senin gözünden sızmış biriyim. |
Can Suyu
Bir valize doldurdum tüm düşlerimi Üzerimde bir ömür boyu umut Hayallerimiz karşılaştı yolda Konuştuk ayak üstü oradan buradan Meğer yolumuz bile aynı çıktı Yetmedi yaşanmışlıklar,ne varsa Yetmedi mutlu olmaya,az da olsa Oysa çok şey istememiştim hayattan Kendi adıma. Biraz sevgi,biraz yemek,bir tas su Su kesildi! çiçek kurumaya yüz tuttu Rengi sarardı Her gün bir yaprak koptu dalından Bir sonbahar akşamı,kendini sokakta buldu Haklıydı belki atılmakta, Kuru bir saksının,kendine bile hayrı yoktu Yağmur başladı sonra,tam her şey bitmişken Eylül yağmurunda,yeniden can buldu Umut buldu hayata,kurumuş çiçek O yağmur ki ona,can suyu oldu. İşte dedim,benim hikayem,güzel yabancı Ya sen,hangi rüzgarları aldın arkana? Bir çocuk yaşarmış çok eskiden Adını bilmez,yüzü gülmez mi gülmez. Düşlerini kaybetmiş Rüya bile görmez Baharda doğmuş,hazanda solmuş Bir gün yolda bir çiçek bulmuş Çiçek o kadar mağrur, Bir o kadar da üzgün durur Alır çocuk usulca,incitmeden Sever onu aniden,hiç düşünmeden Çocuk bakar,çiçek susar Çocuk sever,çiçek solar Çiçek hayata küsmüş, Çocuk dünki yetim Bir valize doldurdum tüm düşlerimi Üzerimde bir ömür boyu umut Ne garip şey değil mi şu yaşamak? Anlayamamışken ne kendimi,ne dünyayı Hayallerimiz karşılaştı yolda ayak üstü Meğer düşlerimiz bile aynı çıktı |
Dağın Sevdası
Everest’in tepesinde açılmış bir naif gül. Uzansam tutulmazım, Baksan görülmezim.. Karların bağrında,vermişte sürgün. Açarmış her sabah,her yeni doğan gün. Duman mı olsam,gelsem başına.? Kar mı olsam yağsam,hemen yanına? Nedir seni yaşatan,o öfke doruklarında? Yer yok mu sanırsın be hey kardelen? Sana açılan uçsuz bucaksız sevda ovalarında.. Everest’in tepesinde açılmış,bir naif gül Dağ,sevdalanmış içinde açılan o güle. İnanmamış ilk önce,susmuş sessizce. Gül,kara sevdalı,kar dağa. Dağın başında kar,içinde gül. Hem kara sevdalı,hem güle. Everest’in tepesinde açılmış bir naif gül.. Bir dağcı görmüş bir gün o yerlerde. Uzatmış elini,gelmez.! Nafile..! Kıskanmış kar,çığ olup indirmiş dağcıyı. İçinde yarım kalan sevdası,o son nefeslerde. Gül kara sevdalı, Dağcının üstünde kar,içinde umut. Hem dağa,hem güle sevdalı. Everest’in tepesinde açılmış bir naif gül. Bir bulut görmüş,sevdalanmış o güle. “Uzak diyarlardan sevgiler getirdim sana” “Selam getirdim sıcaklardan,umut getirdim” “Ey kardelen! Canımı vereyim hemen dile” Gül kara sevdalı, Senin canından kime ne? Bulutun içinde kar,aklında gül, Hem yele sevdalı,hem güle.. Everest’in tepesinde açılmış bir naif gül. Bir kuş görmüş,sevdalanmış geçerken. “Sana kalbimi getirdim,özlemi getirdim” “Göçmen sevdasını getirdim,yorgun kanatlarımda” Bir avcı görmüş kuşu, Kurşun olup ta saplanmış. Gül kara sevdalı.. Karın üstünde bir damla kan. Düşmüş gülün dibine. Kalbinde hem kurşun,hem sevda yarası. Söyleyemeden güle,canı başının belası. Gül,kara sevdalı.. Kuş....Sadece güle.. |
Dilim Döndüğünce
“iki gönül varmış Eski zamanların birinde Ayrı diyarlarda bile Bir yürek çarpıntısı imiş yaşamak....” Diye başlayan hikayeler gibi Anlatmaya çalıştım Gönül hikayemi Dilim döndüğünce sevdalara Mutlu oldum Sen olduğunda Ortak oldum gözyaşlarına Sen görmeden buralarda Hayatın cimri yıllarında Yolum düşmüş dünyaya Pek,bir şey beklemedim o yüzden Sessizce seni severken Nasıl baharı bekliyorsa Toprağın altında çiçekler Seni beklerken Döktüm içimi Dilim döndüğünce satırlara Affet beni olur mu? Gün oldu üzdüysem seni Kırılsın ellerim Bilmeden kırdıysa kalbini Helal et hakkını Sevdalım bir daha Duyamazsam sesini Bir Allah biliyor Seni nasıl sevdiğimi Mutlu olman için yalvardım Dilim döndüğünce dualarda Gökyüzüne bakarım Seni özlediğim zaman Yardım beklerim sanki Ya yıldızlardan ya da aydan Fırtınaya kapılmış Küçük bir sandal gibi Sığındı yüreğim, Sevdanın limanına Yağmurdan korkmuş Çocuk gibi sığındım sana Sırf,sen seviyorsun diye Geçiyorum biliyor musun? Kimi akşam Kızılay’da Sakarya’dan Yokluğunda nasıl gariptir bu şehir Nasıl,nasıl da mahsun Dilim döndüğünce anlattım seni Sevinsin Ankara |
Gecenin Öteki Yüzü
(küçük sokak çocuklarının anısına) Akşam oluyor gene Bilinmeyen geceye doğru. Esiyor ince ince,titreyen küçük bedenlere. Yürür çıplak ayaklar,görünmez kaldırımlarda. Ben bir sokak çocuğuyum,üzeri yırtık. Karanlık; gecenin işi midir,Yoksa...? Kurum bağlamış zifiri yüreklerin mi? Görünmez karanlıkları sen aydınlat öğretmenim. Ben bir sokak çocuğuyum, Annemi bilmem,babam hiç olmamış. Sen annem olur musun öğretmenim? Okşanmamış yanaklar bilmez şefkati. Sırtımı,sopalar sıvazlar her zaman. Sen beni dövmezsin değil mi öğretmenim? Ne mavi önlüğüm oldu, Ne beyaz bir yakam.. Kalem yerine bıçak verdiniz elime. Ne renkli beslenme çantam oldu, Ne de küçük su mataram. Kapılardan uğurlayanım da olmadı. Akşam meraklı gözlerle bekleyenim de.. Bana,racon öğrettiniz,alfabe yerine. Tebeşir yerine,tiner verdiniz elime.. Kurtarmaya gücünüz yeter mi,öğretmenim? Gece olunca güneş doğar bizim için. Siz,mutlu sıcak yuvalarda.. Biz,gene o bildik kaldırımlarda.. Mendil,mendil..! Mendil ister misin abla? Sonra üniformalı bir tekme,topuklara. Acıma be abla! Unuttun mu? Ben sokak çocuğuyum, Hepsi vız gelir bana.. Ben sokak çocuğuyum.Bu vatanda, Tacizi de bilirim,tecavüzü de. Allah bile unutmuş beni,sahi nerde? Kıstırıldığım zaman bir harabede, Hani taş ederdi,gökten taş yağardı? Kararmış yürekler,gözler kör..! Sen,böyle bir geceyi.. Aydınlatabilir misin öğretmenim? |
Gidişine
Biliyordum bir gün çekip gidecegini Böyle çabuk mu olmalıydı? Biliyordum bir gün bitecegini, Biliyordum ama korkuyordum itiraflardan Yaşanan ne varsa kendi adına, Gittin, ha bir gün olmuş, ha bir yıl Hepsi aynı degil mi ayrılıkların? Biri beter, bini de bin beter.. Bitişler, gidişlerin ardından gelir derler. Sen hiç gitmedin ki bu şehirden.. Penceremi açsam sanki ilk seni görecegim Biraz sonra ilk sana günaydın diyecegim Şikayet edecegiz durakta, geciken otobüsleri Seni görecegim yol boyu camdan bakarken. Okuyan seni, koşan seni, düşen seni, yürüyen seni Gülen seni, düşünen seni, , İçim sızlayacak sonra, elimi cama yapıştıracagım. Yine seni hissedecegim az sonra Sımsıcak simitle içilen bir yudum taze çay kokusunda Ne zaman başbaşa kalsam kendimle, Sen olacaksın yine aklımda. Ne zaman bir kalem alsam elime, Seni anlatacak şiirler satır satır. Ne zaman yollara baksam, Hep seni görecegim gidişlerde. Ne zaman ışıklı köprülerden gecsem Kızılay'da, Seni görecegim ışıltılar içinde. Sanki hiç gitmemiş buradaymış gibi. Ne zaman o yollardan geçsem, Aynı yere götürecek ayaklarım. Sanki hep orada bekliyormuşsun gibi.. Bu gece senin için çekecegim kafayı. Gidişine, yoklugunun şerefine bir bir kadehler, Sil baştan yaşayacagım her şeyi. Sarhoş olup bagıracagım yalnız duvarlara Haykıracagım hiçbir zaman söyleyemediklerimi Seni seviyorum..Lanet olsun.......! Bütün yasakları yıkacagım her yudumda. Bu gece her şey gidişine.. Bu gece seni tekrar yaşacagım.. |
Gitme
Boşa geçmiş ömrüm Anladım, Şöyle bir bakınca geçmişe Ağlasan ne olur,ağlamasan ne? Gün gelmiş, Dayanmış bıçak kemiğe Ben sana doyamadım, Dur; Daha gitme... Yarım bırakma beni gidipte, Hiç birşeyim tam değil ki, Sensiz... Kalbim yarım kalır, Yarım kalırız biz. Derde düşmüş bu gönül, Anlasana sevdam, Sen yoksan eğer gül dalım, Tüm çareler çaresiz. Seni yazmışım kader diye, Saçımdaki aktan, Alnımdaki çizgiye Ömür geçiyor,tutamıyorum. Ben seni yaşıyorum, Sensizliğinde yaşam diye.. Senin sevdiğin gibi seviyorum, Yaşadığım bu şehri, Dolaşır sokaklarında Bir sahipsiz serseri, Burukluğunu seviyorum, Yokluğunda,öksüzlüğümü belki imkansızlığını seviyorum, Ulaşılmazlığını belki de Dur; Daha gitme... |
Göçmen Kızına
Yıldızlar sönük kalırdı, Gözlerinin yanında.. Bir güzel kız yaşardı, Yüregi karşı kıyıda.. Gülünce güller açardı.. Gül yüzünde, İllede o yerler gönlünde. Ah be Göçmen Kızı, Adın bile,yüregime sızı.. Uzaklar yakın kalırdı Gözlerinin baktıgı yerde.. Bir güzel kız yaşardı, Yanlış bahçelerde açılmış Solgun bir çiçek misali.. Kendi burda, Yüreği kimbilir nerde? İllede o yerler gönlünde.. Ah be Göçmen Kızı.. Adın bile yüreğime sızı.. Ayazlar sıcak kalırdı Dinmeyen fırtınalarında.. Bir güzel kız yaşardı.. Huzuru arayan insanlarda.. İhanet almış,asaletin yerini.. Dumanı eksik olmaz unutma, Yeşili çok olan yerin. Dinmezya o yüzden. Buğusu gözlerin.. Uzak seferlerde mutluluk dediğin. Ugrar sana da günün birinde.. Beden yorgun,kalp kırılmış.. İllede o yerler gönlünde.. Ah be Göçmen Kızı.. Adın bile yüregime sızı.. Sonu gelmez karakışlarda üşüdüm. Sen getirdin bu gönüle yazı... |
Gölge Misali
Neden göndermezsin Bir selamını sanki Yanan bedenime buz gibi Bir bardak su misali Piranalar paylaşıyorken Lime,lime tenimi Bulanık diplerinde hayatın Gel de kurtar ne olur Güzel gözlü yunus misali İbrahim’im ateşiyle yandım Senin sevdana inandım Eyüp’ün bedeninden yara aldım Adın merhem di çaldım Yusuf gibi kuyularda kaldım Işığım ol gel de şavkınla On dört ünde dolunay misali Üç yaprağı kalmış papatyanın Sonucu falın çok mu yakın Canın sağ olsun canım Gelmese de artık selamın Alırım haberini gökyüzünden Feda bu can senin yoluna Gel de al hadi emanetini Can alan melek misali Dünya handı da Ben hancı olmadım Dün doğruydu kelamım Bu gün yalancı olmadım Anlaşılan gönlünde Ufacık sancı da olamadım Sizin olsun tüm güzellikler Sensiz yaşamak zaten ölüm Silinir dünyadan ayak izimiz Vedasız akşamların birinde Gün gelir kaybolur adımız Gölge misali Hayal perdesinde |
Gülüm Sarı
Sarı gülüm solmuş Sevda elinden. O yar anlar ancak,sevda dilinden.. Azrailim olsa vazgeçmem, Sarı gülümden.. Gözler ayrıysa da gönüller bir, Değil mi bu yolda..? Görünmeyeni görürsün ey Tanrım, Bilinmeyeni bilir.. Ne zaman kapatsam gözlerimi, Gülüm sarı aklıma gelir.. Seven gönüller elbet sevgiye inanır.. Eller ayrıysa da dualar bir, Değil mi bu yolda..? Gönlüm alçaklarda gezer, Yüreğim göklerde.. Kaybettim yarısını ruhumun Bedenim biçare..! Yanımdaydı Gal-u Bela gününde Bilirim.. Her canlı ayrı yaşar, Özlemi,sevdayı,hasreti kendi dilinde.. Sen gül olmuşsun Ben yaralı bülbül.. Canlar ayrıysa da dilimiz bir Değil mi bu yolda..? Can bulur sen de sevdalar.. Güler de gündüzleri güneşe, *******i sabahına,sevdasına ağlar.. Çiğ taneleri.gözyaşı güllerin.. Ben siyah karanfil, Sen yalnız sarı gül.. Solmak değil mi sonu tüm çiçeklerin..? Kimine sevda kimine ayrılık.. Düştüyse de kaderimiz bir, Değil mi üç günlük,canımız bu yolda.. |
Güneş,Sevinç,Ten
Bir gün olurda, Bütün yollar kapanırsa sana doğru, Say ki işte o zaman ben öldüm. Gecenin sabaha, Ayın güneşe aşkı gibi, Seni bir ömür gizliden sevmek. Bir gün olurda, Umut biterse yarına dair, Say ki,işte o zaman ben öldüm. Sensiz ağladı gözüm çocuklar gibi, Seninle güldü yüzüm. Başımda döner göçmen kuşların. Sanki selamını getirmiş gibi. Kaç mevsim geçti gelmedin. Hüznün sevince aşkı gibi, Seni bir ömür gizliden sevmek.. Ne gökyüzü maviye doyar, Ne deniz suya, İzin ver gözlerime ne olur.. Kaybolsun gözlerinin yeşilinde.. Ne zaman insana doyar, Ne insan dünyaya.. Bilesin ki bu beden bir seni yaşıyor.. Elin tene aşkı gibi, Seni bir ömür gizliden sevmek.. |
Hasan Gülmez
HASAN GÜLMEZ Bir kurşunla aydınlandı Gecenin o kör karanlığı. Ahh! Diyebildi sadece yaralı adam. Eli böğründe yıkıldı yere öylece. Yağmurun sesi belki de çok daha fazla Birileri kaçıyor,birileri kovalıyor Daracık sokaklar,silah sesleriyle çınlıyor. Sanki kıyametin koptuğu bu son nokta Kimse perdesini bile açmıyor. Ya alışmışlar her gece bu sese, Ya da bir serçenin yüreği bile, Daha hızlı atıyor. Ne günler yaşamıştı,şimdi yattığı sokakta. İlk geldiğinde daha okula bile gitmiyordu. Körebe oynar,patlak topla maç yaparlardı. Mahallenin tek bahçesinden kayısı çalardı. Pamuk Nine hep görür ama,görmezmiş gibi yapardı “Bu defa olmadı be Hasan! ”dedi kendi kendine Kör ebeyi kör kurşun gördü işte.. Burada sevmişti ilk defa güzelim Cemile’ yi Burada bellemişti motor tamir etmeyi Burada dünyaya gelmişti biricik oğlu Cemil. Çatısı teneke kaplı iki göz evinde mutluydu. Bu sabah ilk kurşunu zaten kalbinden yemişti. Yıllar sonra geldiği evi çoktan çökmüştü. İçi sızladı derinden orayı öylece görünce. Sanki Almanya’ ya gitmese böyle olmayacaktı. İnsan olmak,zengin olmak onunda hakkı! Yıkıntıların içinde,bir zincir parçası gördü. Eğildi,ucunda kolyesi de vardı. İlk okula başladığı gün,oğluna verdiğini hatırladı. İçinde küçük bir resim,altında adı yazıyor. Doldu gözleri,oğlunu görünce. Çömeldi,elleriyle kafasını tuttu. Ben ne yaptım dercesine ağlıyordu. Ne çabuk unutmuştu,gider gitmez buraları. Ne çabuk kapılmıştı,ışıklı dünyanın sihrine. Ne çabuk aldanmıştı,sarı saçlı elin yabanına! Her ay üç kuruş parayla baba olunacağını sandı. “Karın öldü utanmaz adam! Oğlunu hak getire! ” Yaşlı kadın tükürdü gitti yanından. Kalakaldı saatlerce öylece.. “Zengin olsan kaça Hasan! ” dedi içinden. Paran yeter mi geri getirmeye? Her damla kanda,bir günü ödüyordu şimdi. Gün bu gündür Hasan! Bu gün bedel ödeme günüdür! ! Ertesi gün gazeteden öğrendi mahalleli. Kör kurşunun mahalleye hediyesini. Orta sayfada sür manşet...! Polisle uyuşturucu kuryesi çatıştı.. Yoldan geçen bir gariban vuruldu. Bir isim,iki resimle süslü sayfa.. Biri Hasan’ın avucundan çıkan kolyede, Biri donuk bakışlı sabıkalı resminin altında. Cemil GÜLMEZ,bu defada yakalandı diye. Analar okudu,babalar okudu,Çocuklar okudu. Kimse sormadı bile,Hasan kim diye? “Yaz kızım! Sanığın iki yıl hapsine, Mefta nın,kimsesizler mezarlığına defnine” |
Hazanım
Seni,yağan yağmurlarda düşledim. Hiç hesapta yokken bir yaz akşamı. Bulutlar seni getirsin istedim. Pırıl pırılken gökyüzü.. Duydu Tanrı sesimi, Yağmur geldi, Sen,gelmedin... Gönül bu,her güzeli sevmez, Sevilen ister de, Canın mı verilmez? Gönülden dile gelirde o satırlar Sevdiğim halimi neden bilmez? Saç telinden ince bir yol uzanır. Gönülden gönüle gizlice. Dağlara kafa tutardın hani? Sen o yarini görünce.. Gezer oldum,divane oldum çöllerde Ben de seni,mecnun gibi sevince.. Ben sana ne yaptım ki? Sadece seni sevmekten başka. Sen ki,beni,dalında kuruyan, Güle döndürdün. Hazırdım senin için. Dünyaları yakmaya.. Her sözünle,bin defa yakılmış, Küle döndürdün.. Bir yalandım belki senin için. Ya da boş bir oyun.. Ben,seni gerçekten sevdim inan ki, Yazımı,baharı, Güze döndürdün.. Sana sonbahar demişler, Baharın ne olduğunu bilmeyenler. Sen hazanmışsın kime ne? Yaprak dökümü,körpe fidanlara.. Sana sonbahar demişler, Seni,benim gözümle görmeyenler Sen,umutsun şu gönlüme. Bilmesin,hiç kimse duymasın. Ne fark eder ışığın aydınlığı? Ömründe sevdayı görmeyenlere Ben,seni gerçekten sevdim. Hiç karşılık beklemeden. Sen,sonbahar kimine göre, İçten bir sevda,birinin yüreğine. Güneş oldun,doğdunya geceye Ömrüme ömür kattın, Seni yazdım hayat kitabımda, Her bir satır,her bir heceye.. |
Hüzünlü Şiir
Gün gelir,bir hüzün çöker içine. Konuşsan konuşamazsın. Anlatamazsın seni,senden başka kimseye. Bir düğüm olurda anılar boğazına. Nefes bile geçemez Takılır kalır,o koca dağlarda. Hükmedemezsin,ne kalbine,ne gözüne. Bazen hayatta olmak bile,o bile En büyük acıdır,sızlayan her hücreye. Ah be bir tanem,bir de sözün geçse, Karanlıkların yalnızlığında, O soğuk geceye.. O zaman ağla işte,hem de doyasıya. At kendini,seni senin kadar bilen yatağına. Kıyamam o güzel gözlerindeki yaşa,ama Gözyaşı temizliktir çoğu zaman bilemezsin. Ne varsa alır götürür,senin istemediğin. Sonra kalk yerinden usulca, Bir bardak su iç,hem yaşanan ne varsa, Hem de ne varsa seni bekleyen.. Bilmediğin yaşanacaklara.. Söndür tüm ışıkları,bak bu senin, Geçmişin.Tavanındaki yıldızları gördün mü? Onları istesen de silemezsin. Belki her sene biri kaybedecek ışığını. Bırak yaşasınlar içinde sessiz bir yerlerde. Sonra gece lambanı yak, Rengini sen seç lambanın.Sarı,kırmızı.. Mavi,pembe,inan hiç fark etmez. Bak,bu yanan ışık senin bu günün. Ne kadar da loş görünüyor değil mi her şey? Bir iç çekişi gibi yaşamak. Sen de çek o nefesi, İçin dolsun,hayatla doya doya.. Ve,bir oyuncak seç kendine. Ama rengi sarı olsun. Sarı,sıcaktır,sever seni ısıtır yalnızlıkları.. Uzakları düşün,gidemediğin uzakları. Uzaklarda seni düşünenleri düşün. Bırak kendini geceye.. Gece götürür seni.. Hep isteyip de yaşayamadığın o yerlere. Bir bakmışsın sabah olmuş Aydınlık inadına her şey. Bak işte bu da geleceğin Aydınlık olsun seninde her şeyin. |
İmkansıza
Şu dünyada ağır gelen bedene Bir can imiş çekilmedik. Bir can imiş taşınması en zor emanet. Yaşamak mı zor acaba, Ne için yaşadığını bilmeden? Yoksa sevmek mi karşılıksız? Hiç sevilip sevildiğini bilmeden. Sen,sarhoş beyinlerin düşü olamazsın. Sen,yanlış gönüllere çiçek olup açamazsın. İsmin ışık saçsa da karanlık yüreklere, Sen aydınlatamazsın, O ışığı bitmiş zindanları.. Keskin olsa da dilin, Küskün olsa da yüreğin, Biliyorum,hissediyorum bakışlarında. Gözlerin,yüreğinin sevda gülleri. Parmaklarımda kelepçeler. Ayaklarım prangalarda bağlı. Dilim bağlı,yüreğim isyanlarda çığlık çığlığa Bu yürek,inan ki sevmedi senden başka. Tek çarem,gizliden dökülen gözyaşları.. Onu da sen görmüyorsun. Bir esirin en büyük duası nedir bilirsin. Özgür olmak kuşlar gibi. Ben,sana teslim oldum,al senin olsun. Can dediğin nedir ki senin uğrunda? Gönüllü esirinim,senin yoluna. Yüreğim yaralı bir kuş ellerinde. Ölüm,Allahtan bilirim elbette. Ayrılığa da bir çare yok.. Bu derdin çaresi,bu defa yalnızca sende .Seni düşünmeye zaman neylesin? Bütün saatler hep seni gösteriyorken.. Kalbe kanun neylesin söylesene? İdamlar beni,beraatlar seni gösteriyorken. Seni sevmek..., Belki günahların en büyüğü. Belki,çöle karın yağması gibi.. Belki,kutuplara yazın gelmesi gibi... Belki.dünyanın durması gibi... Belki,ayın gündüz, Güneşin gece doğması gibi... Belki,içinin birazcık bana ısınması gibi.. Sence bir palavra,ya da boş bir masal.. Bence gerçek.tıpkı sen gibi.. İsmin doğar her gece yüreğime, Sana hayran bir mum yanar bir köşede Aya bakar kapılır,ışığa bakar kıskanır. Erir gider sevdanla damla damla... Çekilmez oldu bu acı... Bilmem ki böyle daha nasıl yaşanır? |
Karanlık Mavi
Adını yazdım gökyüzüne Işıl ışıl yıldızlar senin için yanıyor Kafanı kaldırda bir bak ne olursun.. Bir bakda gör, seni nasıl böyle Nasıl böyle delicesine sevdigimi. Karanlık, mavi *******de saklı benim sevdam. Bir bak, bir bakda gör ne olursun.. Gözlerin uzak diyarlara elci, Bizim illere de bir gün gel, Gel ne olursun.. Savrulan saçlardaki rüzgar benim, Benim nefesim olmalı yalnız.. Hissetmelisin teninde Seni hiç üşütmeyecek.. Sorda söylesinler sana. O dost rüzgarlara.. Seni nasıl özledigimi, Sor ne olursun.. Bir eylül aksamında, Bir sahil kenarında.. Adını yazdım kumsala, hep boydan boya.. Karanlık mavilerde sakladım sırrımı. Deniz gördü, sen..Görmedin..! Yol ugratsın içindeki hoyrat kervanlar.. Bir gelde gör.. Gel ne olursun.... Karanlık mavilerde yaşar, Senin sevdan.. Seni götürür rüyalarımdan Hırsız gerçekler her sabah.. Bitsin artık, bitsin bu gidişler. Kal artık bu gönülde, Kalıversen ne olur... |
Küçük Adam
Bir çiğ tanesi düştü bir sabah. Bahçedeki yalnız gül yaprağına. Yalnızlık çok sevdi o nu,büyüttü damla oldu. Usulca sıyrıldı yapraktan,düştü toprak oldu. Çoğaldı acılarla,büyüdü özlemlerle. Kendine sığmayan,koskoca ummanlar misali. Cemreler düştü içime,yandığım ateştir. Bu kaçıncı cemre,kaçıcı yıldırım? Bu nasıl bir yangın,nasıl bir ateştir ey ömrüm? Sıcaklara kanıp ta uçtum,buhar oldum. Hasretle buluşup,sitemle çoğaldım. Bir sevdalı bulut oldum erişilmezlere. Poyrazlarda üşüdüm,Karayeller de kayboldum. Lodoslar sürükledi,kasırgalar da savruldum. Selam göndermedi hiç kimse,haber yollamadı. Uzaklarda özlenen sevdalara. Türküler yakılmadı adıma, Melekler oynamadı üzerimde,kuşlar yuva yapmadı. Rüyalarına hiç girmedim,sevdalı *******in. Umut olmak isterken susuz çöllere, Bir gölge oldum en sonunda, Kuruyan çiçeklere.. Doğduğum topraklar tanımadı beni Çocukluğumu hiç görmedim. Neden değişti her şey,ne oldu bu insanlara Allahım? Lastik tekerlekli ağaç arabam nerde? Yırtık pantolonlu mutlu çocuk nerede? Nerde ayın su yüzündeki güzelliği Dupduru su gibi yaşanan sevdalar nerde? Kim kaybetti? Oynadığımız çelik çomağın çeliğini.. Bakıyorum da gökyüzünden,göremiyorum inan. Elimizde kalan sadece oyunun çomağı... Söz vermiştim,hiç binemediğim bisikletime. Büyük adam olacaktım bir an önce. Meğer adam parayla büyüyormuş,çabuk anladım. Alamadım diye üzülme be güzel bisiklet..! Ben hiç büyümedim ki.. Zaten ayağımda yetişmez ki sana.. Hep küçük adam oldum yaşadığım ömrümce. Hayat denen garip oyunla, Kalp denen baş belasının, Hep ortasında kaldım,danışıklı dövüşlerinde. Önce hayat vurdu tokadını,direndim...! Sonra kalbim hırpalandı, ona da dayandım. Hayat galip gelmesine geldi de bu dövüşte.. Eyvah..! Sıra yine kalbimde... El olduk birbirimize,bilemez olduk. Biz,gülemez olduk,asık yüzlerde. Işık kalmamış artık donuk gözlerde. Yüzümüz aynanın arkasında daha güzel geldi. Unuttuk ta her şeyi, Başka yüzlerde arar olduk kendimizi. Hırsıza gül vermedik mi elimizle? Arsıza yüz vermedik mi sözümüzle? Yalanla doğruyu bir kefede tarttık ta, Bir de biz ekledik yalana, Ağır gelmedi mi terazide? Haksızı çıkarttıkta en göklere, Haklıyı yerin dibine sokmadık mı dilimizle? Sahte sevdaları ağırladık gönlümüzde, Misafir ettik atlas yorganlarda.. Gerçek seveni yatırmadık mı kuru yerlerde? Yaşamak zor sanat be Güzel Gözlüm.. Sanatçı olmak daha zor bu sahnelerde... Can derdine düşmüş içimdeki gladyatörler.. Hayat denen garip oyunla, Kalp denen baş belasının.. Hep ortasında kaldım,danışıklı dövüşlerinde. Hayat galip gelmesine geldi de bu dövüşte.. Eyvah! Sıra bu defa güzel gözlerinde.. |
Mayıs Akşamları
Bir uzak diyara doğru yönümüz Git,git bitmedi yolumuz Bağlandı bir kere o sevdaya Başkasını görmez ki gözümüz Hafif bir serinliğin eteklerine tutunmuş Ağır,ağır akşam olmakta Kızılay’da Seni özlüyorum bu Mayıs akşamında Aceleci kalabalıklarla dolu caddeler Bir yere yetişme derdinde herkesler Uzak düşlere sakladım seni Başka düşlere düşmez ki gönlümüz İhanetlerden yoruldum Bana göre değil sahte yüzler Mutluluk değil sahte gülüşler Emanet ettim hatıralarını Gelip geçtiğin sokak köşelerine Bulutlara emanet ettim sevgileri Her yağmur yağdığında bul diye Uçuk bahar dallarında bulmuşum seni Başka güllere varmaz ki elimiz Tükenişleri görüyorum yüzümde Aynaya her baktığımda Saçlar sebepsiz kaybetmezmiş rengini Çizgiler oluşmazmış alında Boşu,boşuna... Duvardaki resim bile Benzemiyor bana Gel ne olur,ortak ol Şu yalnız Mayıs akşamına Tüm yalanlar gerçek olmuş Tüm yasaklar serbest Gel de yaşa yaşayabilirsen Bir rüyalarımda mutluyum Bir de senin yanında Başka sözlere dönmez ki dilimiz |
Önce İnsanım
Kimi yerde yıldızları arar Kimi gökte mantar toplar Kimi denizde kuyu kazar Kimi çölde balık avlar Kimi karıncaya kilo sorar Kimi su üstüne kitap yazar Anlamak zor iş şu insanları Kimi düz ovada yolunu şaşar Kimi geceleyin dağları aşar Kimi diliyle tüm kapıları açar Kimi gözlerinden şimşek saçar Kimi zoru görmesin o an kaçar Kimi Kerem misali sevdasına yanar Kimi cin gibi,görünmeden çarpar Kimi saftır,her söze kanar Be hey Vedat,anla artık Senin de yolun buraya kadar Anlamak zor iş şu insanları Kimi içini gözlerinden okur Kimi tükürsen yağmur yağdı sanır Kimi menfaat için kardeşini vurur Kimi Beş Liranın sahibini bulur Sanma ki bu dünya sana da kalır Anlamak zor iş şu insanları Kimi kılı kırk yarar da bulamaz biri Kimi yokuşa sürer inişi Kimi üç kağıtçı Para için kanını satar Kimi kamil insan Beş vakte beş daha katar Kimi aç gözlü Utanmasa dilenecek Kiminin gönlü zengin Ekmeği olsa ikiye bölecek Canlı dediğin bir gün elbet ölecek Anlamak zor iş şu insanları Kimi kanarya gibidir Sohbetine doyamazsın Kimi akbaba gibidir Yaklaşmaya korkarsın Kimi masal gibidir Bin bir gece dalar gidersin Kimi zengin kimi fakir Kimi genç kimi ihtiyar Kimi sevdalı,kimi hırsına bağlı İnsanın özü toprak Sözü çınar gibi olmalı Bilmez misiniz ki bu dünya yalan Neyin nesi o zaman,bu kavgalar Bu savaşlar bu talan? Yine de kıymetini bil göz yaşının Buna sahip olan sadece insan |
Sana Geldim
Gülen yüzümle geldim sana Seven kalbimle geldim Kaybetmiştim kendimi Zaman denen karanlıkta Bir gece vakti ışığını Gördüm de geldim sana Pervaneler misali Yanacağımı bile,bile Unutmuşum ne varsa Adımı,kim olduğumu İster al Tanrı misafiridir de, İstersen kapıyı çarp yüzüme Serseridir diye Utanır korkarım belki Konuşamam seni görünce Anlayıver halimden Titrek sesimden Hiçbir bahane bulamasam da Boş çevirme kapından Bir fincan tuza gelmiştir de |
Sanadır
Sanadır dönüşlerim Ordusu yenilmiş Asker gibi Sanadır dönüşlerim, Mevla’yı gökte bulmuş Derviş gibi. Sanadır dönüşlerim Yavrusunu kaybetmiş Bir kuş gibi. Beni bul olur mu? Sahipsiz bırakma Yitik şehirlerde Sanadır dönüşlerim, Umudun her bitişinde Sanadır korkularım, Bir yaprak çarpacak diye yüzüne. Sanadır korkularım, Yabancı gözler gelecek diye gözüne Sanadır korkularım, Rüyanı karabasanlar alacak diye Sanadır korkularım, Belki yersiz,belki çocukça Bul beni olur mu? Emanet sevgilere bırakma. Seni ararken kaybolduğum Yitik şehirlerde bir başıma. Sanadır korkularım, Böyle upuzun sessiz kaldığında Sanadır sevinçlerim, Adını her andığımda. Sanadır sevinçlerim, Güneş doğduğunda, Akşam olduğunda, Kar yağdığında, Bahar geldiğinde, Uyuduğumda,uyandığımda, Üzüldüğümde,sevindiğimde, Sanadır sevinçlerim, Sitemimde,nazımda, Duamda,niyazımda, Türkümde,avazımda. Sanadır sevinçlerim, Yaşadığım,nefes aldığım Her anımda. Tut beni olur mu? Yolum düşerse bir gün uçurumlara Yükümüz ağır biliyorum omuzlarda. Umut olmasa da dünyada Sanadır yine sevinçlerim, Çünkü sen,her şeyim.. |
Sensizce
O sokaktan geçtim yine bu gün Yürüdüm tek başıma,her zamanki benle. Seni sordu anılar,bir şey diyemedim. Yanımda olmasa da içimde dedim. “Anladık” dediler. Oturduğumuz masayı gördüm sonra, Hemen gittim. Bu defa,senin yerine oturdum. Şimdi daha yakındım sana. Sanki içim ısındı birden. Ve aynı yemeği ısmarladım garsona. Yağmur yağıyor sabahtan beri. Ağlıyor sanki,sensiz Ankara. Herkes içeride şen kahkaha, Bana bakıyor sanki tüm gözler. Bahçede oturan bir ben,bir ben tek başıma. Aldırmıyor alaylı gözlere,sana bakan gözlerim. Konuşuyoruz oradan buradan,yada havadan. Benim yerimden sana bakıyorum, Üşümüş gibisin, Isıtmıyor mu yoksa,Leylak rengi kazağın? Soruyorsun bana; “Söylesene ne görüyorsun bende? ” Huzuru diyorum,sevgiyi diyorum,doğayı, Neşeyi,sevdayı,vefayı,gururu,özlemi,diyorum Gözyaşının içtenliğini,şiiri,şarkıyı,öyküyü diyorum, Sen de yanık sevda türkülerini dinliyorum. Sen anlat diyorum,sen ne görüyorsun bende? Garson geliyor,”buyurun siparişinizi” Laf dönüyor,söz dolaşıyor,ta uzaklardan, Gelmiyor bir türlü o beklenen yerden. Yemek yeniyor gün bitiyor. Bir gemi daha kalkmak üzere limandan. Vedalaşıyoruz….. Seni ilk karşıladığım aynı yerden. Sarı gül solmuş…. Bir yolculuk başlar her gece, Her gece tüm yollar sana doğru. Çocuklar oynar yollarında,karanlığın çocukları. Umutsuzlar umut bulur,dertliler deva. Çiçekler yetişir,kır çiçekleri,doğanın masumu. Kıyamam koparmaya,kokusunu serperim odana. Döner gelirim sonra,içimdeki ezilmişliğimle. Güneş batıdan doğar artık. Her sabah bakar ve gülümserim seni görünce. Bazen bulutlar gelir önüne,içim daralır. Ya bir daha göremezsem diye |
Siz Kimse Siz
Birazdan gün batacak Yine karanlıklardan medet Yalnızlığın şarkısı dillerde Kokusu sinecek Bitmiş izmaritlerin elime Birazdan gün batacak, Kaybolacağım, Yavaş,yavaş kendimde Ucuz filmlerin kahramanları, Ucuz filmlerde oynar. Rol bulamamışım bugün de, Bir dilim beyaz peynir, Biraz da şarap olsa var ya… Kral da benim,kral da Kokusu sinecek Bitmiş izmaritlerin elime Birazdan akşam olacak, Kaybolacağım Yavaş,yavaş kendimde.. Saçları kısa traşlı, Ayağı yırtık ayakkabılı, Kar yağdı haydi, Toplayın sokaklardan bizi. İki tas sıcak çorbada Gurur duy ey insanım! Rahatlatın içinizi. Kimsesiz kimdir? Birinin babası,birinin, Annesi,teyzesi,ninesi, Birinin öğretmeni belki de. Devleti olan mı kimsesiz? Olur mu geleceği? Sahip çıkılmayan geçmişte. Rahat uyuyun yerinizde. Bize emanet sokaklar, Parklarda banklar.. Kokusu sinecek Bitmiş izmaritlerin elime. Birazdan akşam olacak, Kaybolacağım Yavaş,yavaş kendimde. Belki de görünmeyen, Bir yıldız daha kayacak Bu ayaz gecede. |
Tanıyorum Sizi
Gözlerinizden tanıyorum sizi Hani,hep bugulu bakan dünyaya Okyanuslardan iki damla Yalansız sevda adına Ellerinizden tanıyorum sizi Kalbe dogru giden, İncecik birkaç patika Titrerdi hani bazan, Kelebekler misali,gökyüzünde oynayan Gülüşünüzden tanıyorum sizi Su üstüne çizilen, İnce bir çizgi,görünmeden kaybolan. Küçücük bir dere kimi zaman, Kimi zaman kocaman çaglayan. Benim işte, O çaglayanlarda kaybolan.. Sesinizden tanıyorum sizi, Hiç bitmesin istiyor insan dinlerken. Kulagımda annemden kalan ninni, Kıvranırken ateşten, İçimdeki çocuklugum. Canıma can katardınız, Bir yudum su misali.. Biryerlerden tanıyorum sizi.. Adını,yerini,zamanını bilmediğim. En çok yaşamayı istedigin yerde Bir gün çıksam karşına tesadüfen. Zaman....! Ne,benim için çok geç, Ne,senin için henüz erken.. Bir tarif gibi olsa yüzüm. Dilinin ucunda,söyleyemediğin. Ve yeniden yazılsa, İşte O an,Kader denen.. |
Yağmur Zamanı
Şimdi Yağmur Zamanı Beşinci Mevsiminde gönlümün Öyle güzel ki ıslanmak Damla,damla düşerken Yüzümden toprağa doğru Şimdi Yağmur Zamanı Beşinci Mevsiminde ömrümün Asırlar geçti belki de Islanmayalı böyle sere serpe Ateşle toprak birleşti Ben oldum... Tanrı toprağa çiçek kokusu iki damla da su ekledi Sevgiyle yoğruldu sonra Sen oldun... Yağmur Zamanı şimdi ıslandım,ıslandım seninle Ruhlar dağıtıldı,ikiye bölünerek Yarısı toprağa,yarısı suya Onun için ihtiyacım varya sana Yağmur Zamanı şimdi Beşinci Mevsiminde gönlümün Baharıdır,bayramıdır,yazıdır varlığın Beni sensiz koymasın Tanrım Hazandır,hasrettir,ölümdür Zamansız kuraklığın |
Yalan Oluyor
Yalan oluyor baksana her sey Yasadıkça insan gün be gün Ne yürüdüğün yollar tanıyor seni, Ne büyüdüğün bu şehir Vefasız mı olmak zorunda? Omuz verdiğin dostlar gibi yıllar? Sanki hiç sesimi duymamış gibi Sanki hiç yüzümü görmemiş gibi Sanki hiç yanıma gelmemiş gibi Sanki sevdiğimi hiç bilmemiş gibi Adım kalacak solmuş satırlarda Sanki dünyaya hiç gelmemiş gibi Yalan oluyor baksana Dakikaya uzun Yıllara az gelen ömürler Sabah olur düşersin yola Akşam olur gelirsin eve Çalıştın çabaladın da ne geçti ele? Duymamış,görmemiş Bilmemiş,sevmemiş gibi Adım kalsın Solmuş sayfalarda Sanki bu dünyaya hiç gelmemiş gibi Yalan oluyor baksana Kelebeğin bahara aşkı Kimi yüz yıl yaşarda bulamaz Kimi altı saate sığdırır Ömür denen o dansı Ne kaldı anılarından başka Düşünsene bir zamanlar Göçmen kuşlar misali Yol uğratmıştın bu illere Toprak bile sevdiği Tohumu filizliyor farkında mısın? Çölde açmıyor orkideler Sadece resmin kalmadı mı? Nerde o düştüğün taş merdivenler? Sen buraya hiç gelmemiş gibi Ben,seni hiç görmemiş gibi Boğazımda düğüm İçimde yanan ateş Sevgimi söyleyememiş gibi Yoruldum artık gidiyorum... Adım? O da kalmasın istemem Bu dünyaya gelmemiş gibi |
Yarım Elma
Baharın bir seher vakti Tomurcuklar açtı Anne oldu genç fidan Sarıldı yavruya, daha görmeden Besledi özünden, Sakındı her iki gözünden, Ninni eyledi geceye Tatlı,tatlı sözünden Eğer bir elma ise yaşamak Yarısı sensin, sen annesin. Kim bilir kaç gece uyumadın, Ateşler içinde yanarken yavrun, Kim bilir kaç kez doymadan kalktın Önce yavrum doysun istedin. Çaresiz kaldın kimi *******, Bilirim mum gibi eridin. Eğer cennet ise mükafatı iyinin, Yarısı sensin,sen annesin. Dinle oğul bu sözüm sana, İyi oku, çok çalış, hayırlı evlat ol, Hizmetin olsun bu vatana.. Vakit yakın, yolum düştü uzaklara Sana emanet yuvamız, İhanet etmeyesin, sakın ha, Ana kucağı, baba ocağına Şimdi tomurcuksun anlamazsın Çok çalış ki övünsün herkes, Bey olasın kırmızı gül dalına. Hem emrimizde bir köle, Hem taçsız kraliçe, Annelik, nasıl bir duygu, Nasıl kendinden geçiştir, Söylesene anne, Nasıl öderiz hakkınızı, Nasıl razı ederiz Allah’ı? Canım feda desem, canlarım size, Yarısı gitsin de ömür olsun anama, Melekler şahit olsun bana, Yarısı aittir, oğlumun annesine.. |
Yine Sen Varsın
Bir kağıt ve bir kalem alsam elime Geçsem karşına,bir şiir yazmak için. Önce,gözlerinden başlardım,O canım Yemyeşil gözlerden.Her seven şair gibi. Sonra,saçlarını ve yüzünü anlatırdım Seni görmeyen kör gönüllere. Baktığın uzaklarda görmek isterdim seni. Kaybolduğun o yerlerde bulmak. Gözündeki küçücük nem, Yüzündeki bir Ben,olmak isterdim. Kılıçtan keskin,pamuktan yumuşak dilinde, Bir türkü olmak isterdim, Farkına varmadan söylediğin. İçindeki çocukla çocuk olup,oyunlar oynamak. Sesindeki huzurla bebek olup uyumak. Gözündeki küçücük nem, Yüzündeki bir Ben,olmak isterdim. Kimler kırar seni,kimler güldürür? Kimler hayat verir sana,kimler öldürür? Kimler boşaltır gözlerini,kimler doldurur? Kimler çalar kapını,kimler açar,çaldığın kapıyı? Kimler görünce sevinir,kimler sevindirir seni? Kimler ısıtır içini,kimler buz gibi eder yüzünü? Kimler kırar kalbini,kimler toplayıp yapıştırır? Bir kristal gül gibi. Kimler yazar şiirlerinde,kimler okur her gece? Kimler çalar kalbini,kimler utanıp geri getirir? İçi bomboş cüzdan gibi.. Okuduğun kitaplardaki yazın, Sevda şarkılarında içli bir sözün, Uzaklarda kaybolmuş bir çift gözün, Kalbinde küçücük bir sızın, Eylül gelir de yapraklar hissetmez mi güzün? Güz aylarına sevdalı bir yaprak olmak, O son damlada hayat bulmak, Gözündeki küçücük nem, Yüzündeki bir Ben olmak isterdim. |
Yol Göster
Bir yolcuyum dünyada Yönünü bilmeyen, Yolunu kaybetmiş. Kalbim..! Beynimin efendisi.. Diyar diyar sürükler bedeni. Yol göster Şimal Yıldızım.. Yönüm ol bu gece.. Karıncadan ibret aldım, Evliya dan çok gurbet gezdim. Yolun yarısında canımdan bezdim. İki ağladıysam bir güldüm Ben seni kendim gibi sevdim. Aştım da onca dağı usanmadan. Geldim düz ovada yolumu şaştım.. Yol göster Şimal Yıldızım. Yönüm ol bu gece.. Attığın taş olsun. Gül diye basarım bağrıma. Ancak sensin merhemi, Gözlerin devadır, Gönül yarama.. Birazcık beni düşün, Hatta aklından bile geçirmen yeter Huzurun huzurum olur.. İstersen günlerce arama.. Sen,kaybolmuşların umudu.. Gökyüzünün güzel kızı.. Yol göster Şimal Yıldızım Yönüm ol bu gece.. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:08 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.