![]() |
Mehmet Akif Tiryaki
A Harfi
'-Bir A harfi yaz, dışına bir kalp çiz, sonra kırmızı boya ile doldur içini, üzerine parmağını koy, dikkat et! ... Yakmasın elini.' |
Ab-ı Hayat İçenler
Ab-ı hayatı içenler elbet bir gün fani olacak Ey Akif üzülme hayat o zaman başlayacak, Bir lütuf bize yaşamak her dakika mücevher Bu gönle sahipsen sana ne gam ne keder, Korkmadan sat malını tezgahını kur, bağır, Satılan malın ödemesi gelir, sen yeter ki gayretle müşteri çağır. Adaşım Mehmet Akif Gülhan'a ithafen, dost kal. |
Abbasağa Parkı Yeni Mahalle
Serencebey, Maşuklar Yokuşu, Abbasağa parkı, Yeni mahalle Çocukluğumun geçtiği semt Ihlamur, Beşiktaş..... Bir ana bir baba iki de kardeş Ekstradan iki tane de babaannemiz vardı. Beşiktaş'da neler neler yaşandı. Annem iki hamal ile pazardan gelir, Yedi çeşit yemek yapardı. Terasta masa kurulur yaz *******i Buz çıkarılırdı yanında yemeklerin Suatpark sinamasından Türk filmi Sesleri gelirdi gece sessizliğinde Kızkulesini seyrederken camların arasında Deniz işletmelerinin gemileri süzülürdü Üsküdar'la Beşiktaş iskelesi arasında. Ne güzeldi akşamlar Yaz gecesi bizim evin terasında Birde karpuz saklarlardı bizden Akşam yemeklerinde, Her akşam sinirime dokunurdu bu hadise Garezine bende...... işte öyle.... Akşam karpuz yemesemde Sabah dayak yerdim ya..... |
Acemi
Ustalar acemi çırak sevmez, Ben acemi severim. Onu eğitir, güçlendiririm. İyi düşünmesine yardım ederim. İlerde bana dua ederse sevinirim. Çırağımın huyunu öğrenirim, Ona, hayatla nasıl savaşacağını öğretirim. Zaman zaman kendini test etmesini dilerim, Ben acemi severim. Çünkü herşeyi ona ben öğrettim, İçinde varsa mücadele hevesi, Tarih sayfalarında savaşçıysa dedesi, İşinde başarıyı çabuk yakalar, Kişisel başarılarının sevincini hemen tadar. Ben acemi severim, Aklın yolu bir, onun ustasıyım, Aslında ben başarının hastasıyım. Kuvvet birlikten doğarsa eğer, Acemi çırak ustasına yardım eder Manevra yeteneği çoktur onun, Çok çeşitli yöntemleri vardır konunun. En önemlisi kararlı olması belli, Kimse ona dur dememeli. Dinine bağlı, maneviyatı kuvvetli, Bunun için severim ben acemi. |
Ada ve Tepe
Kaç Kaç yıl geçti de Sen Senden Sessiz seralarda kimsesiz çiçekleri severken Loş kuyulardan sesimi duymak için Yokuşlara tırmanıp boş gözlerle denize bakarken Adanın çam kokulu tepesinde Mazinin bir köşesinde Vapurları seyrettin Akşamın doğduğu yerlerde Yaz gecesi alaca karanlıkta kınalıda Büyük ada da veya Heybeli yada Burgaz adada Martılar indi kalktı havada yalpalandı, Bu kadar canını sıkacak ne vardı Hayat kısa ve insanlar bir tuhaftı Hava karardı, karardı Güneş ellerinden kaydı İliklerin ıslandı, Mevsim yazdı ama İçinde kara kış vardı. Bunları da nereden çıkarttım değilmi? Dünyada değişmeyen bir şey vardı Ağaçlar kuru fakat dalları yaştı Vapurlar iskeleye yanaştı, kalktı Yıllar tekrarlandı Hayat kimin içindi, Hep bu sorular Kafamı bulandırdı. Penceremden adalara baktım, Arılarla balkonumdan selam yolladım, Perdemi araladım. Defterimi karaladım Işıklarımı kararttım. Yattım. |
Adalar
Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada Yaşanır yaz yudum yudum, tada tada. Kışın prenslerin ruhları dolaşır sokaklarda, Yazın vapur misafir getirir tomarla. Bu gel git sürer zamanla, Yaşananlar aynı değişen insanlarsa, Ben yaşamak istemem adalarda. Seyrederim adaları karşıdan yudum yudum, Düşünürüm yaşananları orada mazide zamanla. Prensler sürgüne gönderilmişti eskiden adalara. Şimdilerde prensler kendi istekleriyle yaşıyorlar orada. Yazın ada, kışın İstanbul sokaklarında. Geçiyor ömür süratle martılarla. Adalar sesiz olduğu için mi güzeldir? Yoksa ruhların gölgeleri mi serinletir? Hep vardır orada hüzün ve ayrılık, Huzur bulamaz hiçkimse orada artık. Adalarda tüm hüzünler ard arda yaşanır, Prenslerin ruhları bunlardan hoşlanır. Çağırsanızda gelemem ben niye? Prensler ağladı oralarda sürgün *******inde. |
Adli Tıp
Araştırır bulur, Düzeni, asayişi korur, Lehte, aleyhte cevapta bulunur, İsterse araştırmayı anında durdurur. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kurumudur. Issız koridorları vardır, cesetler girer çıkar. Polisler, zabıtlar, raporlar, raporlar, raporlar... |
Ağaçsız Siteler
Bir sonbahar daha geçiyor ömürden, yaprakları olmayan, toplu konut sitelerinde. Rüzgar oynuyor tek başına karanlık kış gecesinde. Bakkallar küsmüş onlara Dükkan kiraları en az 3 bin ytl, simitçiler yok, sokak satıcıları nerede? Kuru yaprak sesleri kaldı mazide. Bekçiler, sokak lambaları, oyun parkları, havuzlar, çimenler, hepsi yerli yerinde, yollar pırıl pırıl, bir tek yaprak yok, Halkalı'da ki koca sitede. Binalar uzamış gökyüzüne, ağaçlar küsmüş gitmiş, benim memleketime. Dıranaz dağı seni çok seviyorum, senede bir onbeş dakika yüzünü görsem de. Bir sene boyu o anı bekliyorum özlemle, koca çınarın altında yatmak sere serpe. Buz gibi toprağın, çimlerin üzerinde, yuvası ağaçlar olan kuşların sesleriyle iç içe. |
Ah İstanbul
Yedi tepe üzerine kurulmuş, Yaldızlı şehir, Koyu yeşil selvileri ile Kentlerin kraliçesi Boğazda mavi bir kordela, Prens adaları Marmara'da yüzer, Mor çiçekler papatyalarla arkadaş, Minareler dantelidir bu şehrin Ah İstanbul senin renginin adı ne Kokun neyin nesi Yavru bülbülleri dinledim, En güzel yerin Çamlıca Tepesi. |
Akıllı
İki el ve iki yüzük bir gözlük, Yeşil kravat ve yeşil mendil, Burnun akıyor sen sil Al sana yoksa bir mendil Sil burnunu artık akmasın, Yavaş konuş kimse anlamasın. Anlarsa çok ayıplanırsın Zannetme ki çok akıllısın Ufak bir soruda Apışıp kalırsın. |
Akıllı Ve Çalışkan
Padişah oğullarını test etti, Onlara birer torba fare emanet etti, Bunları bana bir hafta sonra Tekrar geri getirin dedi. Geri geldiler, biri hariç Hepsinin torbası boştu, Torbası dolu olan onu sallıyordu. Padişah onu kendi yerine koydu. Fareler sallanmaktan torbayı delemediler, Kendi dertlerine düştüler. Torba açıldığında bile kaçamadılar. Bunu taşıyanı padişah yaptılar. |
Ako
Benim adım Ako, Favorim Yaşar koko. Tercihim furuko, Severim roko, Pantolonum sanko, Kazaklarım triko, Saatim seiko, İspanya, Portoriko, Hayat bir riziko, Ustam Hayko, İtalyan ismi Marko, Amerikan firması tayko, Oksitlenmez çinko, Bastır parayı tiko, İntikam alır camako, Mimari tarz rokako, Elektrik anahtarı viko, Arkadaşım fiko, Turistik kent monoko, Alışveriş mağazası orko, İtalyan golcü Şevçenko, Televizyonum beko, İflas etti banker bako, Dikiş makinası yapar piko, Şalterim pako, Rejim yapar şişko, Çocuklarım der:'- babişko', Arabamda kriko, Müşterim finesko, Eski dostum şeko, Traş kremim arko, Kravatım vakko, Eski firmam abko, Arabamın sigortası kasko, İnşaatçı firma hasko, Kalp cerrahı sasko, Bu şiir bir fiyasko. |
Ako Şiiri
Şiirlerimi eleştirin korkmayın, Ben eleştirileri seven bir bayım, Yazmaktan çekinmem özgürlüğe hastayım, Siz eleştirin ben cevaplayacağım. Zamanla şiir karakterim oluşacak, Onu okuyanlar beni tanıyacak, İşte o zaman benim hedefim oluşacak. Daha yeni başlıyoruz değilmi, Zamanımız bol, ekibimiz yeni, Süper şiirler çıkacak bu gruptan belli, Benim yazdıklarım en derbederi. Ama okuyanlar bir ako stili diyebilmeli Şiirin kalitesi değil önemli, Yazabilmek içten geldiği gibi. Ama iyi, ama kötü olabilir, Önemli olan yazabilmektir, İçten gelen saf duyguları, İfadeleri sitemli veya özlemli. |
Ako957
İnanın bana kar yağacak cumartesi akşamı 23.30 da TRT-FM de Enis abi şiir okuyacak akşam olacak, sabah olacak tekrar tekrar tekrar tarih tekerrürden ibarettir. Ako Abi bu alemde tekdir. |
Akordeoncu Bacı
İsmi önemli değil Pera'lı akordeoncu bacı kucağında müzik aleti, Oturanlar masada onu dinledi. Kulağında karanfili, Dudak boyası kırmızı, Saçları dalgalıydı. İsmi önemli değil Pera'lı akordeoncu bacı kucağında müzik aleti Oturanlar masada hep onu dinledi. Akşamlar geceye terk ederken nöbeti, Akılda kalan aynı melodi İnsanlar dinledi, dinledi. Madam bilmem kaç gece devamlı aynı şarkıları Çaldı...Söyledi. |
Akşamın Lekeleri Bulaştığında Duvarlara
Akşamın lekeleri bulaştığında duvarlara yağmur kendini bırakırsa kaldırımlara kırmızı şemsiyeli bir bayan caddede hızlı hızlı ilerliyorsa ve şemsiyesi rüzgardan savruluyorsa ben arabamda silecekleri ara sıra çalıştırıyorsam kaldırımlardan günün azabı buharlaşıyorsa uzayacağa benziyor gece. Gündüzle gece yarışa başlayacak, Bağdat Caddesi genç yarışçıları gibi hırslı tecrübesiz. Alev alev yanacak gece, çok gündüzleri yasa boğacak avuçlarım terliyor, Galata köprüsünü geçiyorum balık tutanlar dizi dizi, anılarım sıralanmış gibi gecenin içine sinsi ve gizli, avuçlarımın terlediği ıslak *******. Akşamın lekeleri bulaştığında duvarlara yağmur kendini bırakırsa kaldırımlara.. |
Aleme Gidiyoruz
Hastane dönüşü kimi evine gider, kimi aleme, hayat bir komediyse son espriyi unutmamalı bence alemin kapısında Azrail, bilet ücreti son nefes ise, vereceğiz, yolu yok, karar verdik aleme gitmeye. Öteki aleme, bir yolcu bir bilet, gidişi var dönüşü yok, adı ahret. Toplu gidişlerde yüzde yirmi indirim, bana bir yudum su getirin, hakkınızı helal edin. Aleme gidiyorum, benim için son görevi yerine getirin, bir fatiha okuyun, amin deyin. Rahmetliyi iyi bilirdik, hakkınızı helal edin, benden yana da helal olsun, beni Allah'a havale edin. |
Alışveriş
Bir markete alışverişe gittim, Kendime bir kaç gerekli madde seçtim. Koydum arabama kasaya yaklaştım, Gözüm ilişti, yan taraftaki kasaya baktım, Bir adam doldurmuştu arabasını tepeleme, Şaşırdım, 'adammıyız biz be' dedim, Onbeş lira dedi çıkarttım nakit ödedim. Yan kasanın tutarı İkiyüzyetmişbeş liraydı, Adam cüzdanından seçti, bir kart kasaya çıkarttı. Eyvah dedim içimden inşeallah aksatmaz Bu adam ödemesini, Aksatırsa devletimiz ödeyecek onun parasını. Bankalar için hava hoş, Nasıl olsa vardır birkaç dairesi bu adamın, Satar haraç mezat öder bu parayı, Tahsil edemezse şüpheli alacaklara atar, Devletimiz borcu karşılar. Biz adammıyız be bakın ne adamlar var. |
Allah Çektirsin
Geçmiş anı yaşatmaksa maksat; Nelere bedel? Bir sararmış fotoğraf... En güzel elbiselerini giyip, ilkbaharda, yazda tabiat. Sonbaharda sararan, kızıllaşan yapraklar, Kışın kardan adamlar, Çatılardan sarkan buzlar, uzun saçlı gençlik resimleri veya telli duvaklı damatlı genç insan manzaraları. Doğa aşığı bir fotoğrafçı İsmail Çağlı. Boş zamanlarında fotoğraf çekti, renkleri topladı, biriktirdi. Günlerce, aylarca iş gereği, vesikalık fotoğraf çekti. Ufak bir fotoğrafçı dükkanı Gerze'nin içinde, renkleri tertipledi, düzenledi, ayrı ayrı biçimde. Evlenenlere fotoğraf çekti, sağlık cüzdanı için çekti, tapu için, ikametgah için çekti, Kimi zaman da çekip gitmek geldi içinden uzaklara. Aldı makinasını, uzak bir köye çekti gitti. Allah çektirmesin demeyin; Allah çektirsin. İş gereği Allah çektirsin. İsmail para kazansın. İşleri hayırlı olsun. Aman ha siz siz olun, fotoğrafçılık zenaati yapana; '-Allah çektirsin' diye dua yapın. Dua edip işlerini bozmayın. Allah çektirsin seni, Allah çektirsin İsmail. Allah fotoğraf çektirsin. Kim sana beddua ederse dua yerine geçsin. |
Altın Sevgisi
Ahret altını iman ve amel-i salih Altından geç budur mutlak selamet Allah'ın mert kullarından başkası çocuk, Nefsin arzularından vazgeçmeden yok olgunluk Önce Allah sevgisi tad sonra evlen, Allah'ın (c.c) huzurunda nefeslen. Dünya da yedi şey sana sevdirildi, Birincisi kadın sevgisi idi, İkincisi evlat sevgisi dikkat, Üçüncüsü altın sevgisi aman bırak, Dördüncüsü gümüş sevgisi ah ah, Beşincisi otluğa salınmış güzel atlar, Altıncısı süt hayvanları verimli, Yedincisi, ekin tarlası elbet ki. Bunların her biri on bin perdedir, Toplam eder yetmişbin epeydir, Bütün perdeleri aşıp hakka gidelim, Cemali ba kemale seyr idelim. Asıl sevilecek kimdir bilelim, Yağlı yemeklerimiz ahrette diyelim, Bu yedi şeyden faydalanalım Ama asla sevgisini gönlümüze sokmayalım. Huzuru mahşer den korkmayalım. |
Amaçlar
Amaçlar olmasa idi, Sabit planlar yapılırmıydı, Politikalar çizilirmiydi, Genel yöntemler uygulanırmıydı? Kurallar kim tarafından oluşturuldu Veya Amaçlar olmasa idi Tek amaçlı planlar mı yapılırdı? Program, proje ve bütçelermi acaba Bunlar uygulanmalıydı, Yoksa Patinaj yapıp dururdu araba. |
Amedea
Kiraz sevdi dalından Amedea Maşukiye'de Sapanca Gölü'nün karşısında, Uzun iki tarafı ağaçlı güneşsiz gölge yollardan geçip Kiraz bahçesindeki ince ve dar merdivene çıktı, Koluna taktığı hasır sepete kiraz toplayacaktı En büyükleri ile ağzını tadlandırdı, onlar baldı, Ağaçlarda kırmızının tonlarında kızıl noktalar, Yeşilin tonlarında yapraklar vardı, Kirazlar hamrâ ve hümeyrâ'ydı Maşukiye'de Amedea Napolyon Kirazı topladı.... |
Ananıda Al Git
Ananı güllere göm koksun Özveri örneği ananı Yemeyip yediren Tatlı yalanlarla sizi üzmemek için Karanlıklarda gözyaşı döken Ananıda al git O seni çok gezdirdi Önce karnında sonra kucağında Okuldan eve evden okula Ananıda al git Ama soranlara anneciğim diyebil Gururla onu giydir, gözlüklerini sil Başka isteği olup olmadığını sorma Yok diyecektir Senin gözbebeğine bakıpta. Ananıda al git Sinemaya gideceksen eğer Aşk filmi seyretsin Ona patlamış mısır al O çok patlatmıştı size soğuk kış *******inde gönlünüz eğlensin diye. Ananıda al git Ya da önce o gitsin, fark etmez Sonra da sen git. |
Anlatı
Gölde bir sandal, Dağda ağaçlar vardı. Lakin vakit çok dar, Zaman bir seyirlik kadardı. Üstelik mevsim de bahardı Telaşla geçiyordu günlerim Temaşa için zaman dardı. |
Anmak
Bizi bir an bile unutmayan, o sevginin sahibine; Alemlerin efendisine, bizi en çok sevene, bize en merhamet edene, biz onu andığımızda bizi anan Rabbimize. Bizim onu anmamız tamam da, onun bizi anması nasıl acaba? “-Siz beni anın, ben de sizi anayım.” diyor zira. |
Antikacı Aziz
Sapanca'nın girişinde, karakolun karşısında, Antikacı Aziz Bey dükkanın tam ortasında Oturmuş müşteri bekler dururdu, Antikaların tozunu siler, onları iyi korurdu. İlk tanışmamız Aziz Bey'le şöyle oldu; Arabamı dükkanın önüne çektim, içeri girdim, Antikalara bakarak vakit geçirecektim, Dükkanın her köşesi eski eşyalarla doluydu, Enteresan eski eşyalar kafamı yordu. Kimse yok mu diyecektim ki birden bir sesle irkildim, Buyurun efendim dedi bir ses yakınlarımda, Baktım ki Aziz Efendi oturuyor karşımda koltukta. Elinde antika bir tespih, şapkası fötr, Elbiselerinin rengi eski eşyalarla aynı renk, Yüzü hafif soluk ve donuktu, Sanki o dükkanda antika bir konuktu. Hoş bulduk dedim, şaşırdım kaldım, Aziz Bey'i incelemeye daldım. Antikalardan çok beni aziz bey ilgilendirdi, Antikaları da toplayan ve değerlendiren kendisiydi. Tam bir tarihti, eşya eksperiydi, Tanıştık hoş sohbet çayını içtim, Kendime bir kaç tunç havanı seçtim. Aziz Abi onları paketledi, fiyat saptadı, Beni sevindirdi, puan topladı. Bir saatlik vaktimi güzel geçirdim, katladım, Koydum cebime, Devam ettim Sapanca eğlencesine. Göl kenarına gittim iki çay yudumladım, Aziz Abi'yi devamlı hatırladım. |
Arkadaşım Hasan
Birinci Hasan, ikinci Hasan, üçüncü Hasan; Alt alta en az dokuz tane Hasan. Daha var da hepsini sıralayamam. Birinci hariç diğerleri arkadaşlarım Onlar iyi insan. Sizden iyi olmasın. Birinci örneğin kardeşim Hasan, beşinci örneğin Mustafa'nın eski ortağı Hasan, sekizinci Testeresan'ın sahibi Hasan. İşte böyle; Beynimin dalındaki Hasan yaprakları. Hepsi de yemyeşil, mis gibi, hazanı hatırlatsada dokuzuncu Hasan, kalbimin oniki ayı da devamlı nisan. Kahverengi gözlerim ise; Mayıs, Haziran... |
Artık Sende Oldun Pir
İki bin ikinin iki misli dört bin dört, yüzdesi kırk virgül sıfır dört. İki bin ikinin yarısı bin bir, yüzdesi on virgül sıfır bir. Binbir selam olsun sana artık sende oldun pir. On virgül sıfır bir ile kıt kanaat geçinilir. Sibernetikte bin bir; Açık, kapalı, kapalı, açık demektir. İşte bu başı açık sonu açık ortası iki dönem kapalı bir serüvendir. Özür dilerim, bu şiiri altı kişi anlayabilecektir. |
Aşk Çiçeği
Isparta gülü pembe ve ufak Yaprakları tül tül olmuş Pırlantalar takınmış Şişesinde bekliyor Açıldığında kapağı Uçacak kelebeklerle Buluşacak güzellerle Isparta gülü Bülbülün sevgilisi Aşk çiçeği Dost bahşişi Sevgilinin hediyesi Gönül busesi... |
Ateş Kırbaçları
Ateş kırbaçları yağmur bulutlarının sırtına şakladığında; Yağmur şimşekleri çakar, ruhumun karanlıklarında. Kulaklarımı tıkansam da gök gürültüsüne, ışıklarla aydınlanır hava, birkaç saniye. Sayılı kırbaçlar, sayısız kırbaçlar yaratır içimde. Şimşekler çakar, gök gürler, kuru bir ortamda gözlerimde korku, geleceği bilmeden beklerim, sadece beklerim. Şimşekler çakar yüreğimde, yağmursuz şimşeklerle yıkanır yüreğim, umutlarımın serçe yüreği yeşerir. Kalbimin atışını duyarım. |
Avukat Ve Oğlu
Filmin en can alıcı noktasında Kurtlar çocuğa saldırdı. Çocuk yerden uzunca bir tahta parçası aldı, Başının üstüne tuttu kaldırdı, Kurtlar geri çekildi, saldıramadı. İşte o anda avukat Turan Baba ağladı, Filmi oğlu ile seyrediyordu, Hayatta devamlı böyle ol oğlum diyordu. Olduğundan farklı göstereceksin Düşmana karşı kendini, Asla ezdirmeyeceksin gururunu ve aileni. |
Ay Çocukları
Sonsuzu isteme gücü (hak etmeden) Lokmacı Köprüsü (dağıldı gitti) Ay çocukları (güneşe çıkamayanlar) Yecüc’le Mecüc (bir türlü gün yüzüne çıkamayan kavim) Portakalın rengi, şekli, tadı, kokusu, Girne Limanı, Domotel’de kumar makineleri, Rocks Hotel’de havuz başı, Ne olursa olsun unutamam, Kuzey Kıbrıs’ı, yavru vatanı. |
Ay Reşat Altını
Reşat Altını asmışlar körfeze, çok yukarıya. İzmit Körfezinde on temmuzda Gece aldı nöbeti dokuzda. Tren koşuyordu Adapazarı'na süratle. Beni bırakacaktı Derbent'e. Artık yetişemiyorum kendime. Göl kenarında kızartma biber,patlıcan,havuç yoğurtlu, Ve serin bir kartepe suyu, Ürperten yaz gecesinde, Bir garip yolcu. Dudaklarımın arasındaki hecede '-Bir yaz gecesi daha geçti.' Maşukiye'deki küçük evimin bahçesinde. Serin bir yaz gecesi Sapanca Gölü'nün yanında Yoğurtlu kızartma ve salata Ay ışığında Bir gün ve gece daha geçti, Akif'in hatırasında. |
Ayem Efe
İzmir yöresinde namı değer Ayem Efe vardı; Yoksullara, fakirlere faizle para satardı. Knidos kralı Faziletsizos Ayem Efe'den yüklü miktarda kredi aldı. Bu kredi ile Datça dağlarına yol yaptıracaktı, bir de döner restorant yapımı için hazırlıklara başladı, Knidos'luların vergilerini ikiye katladı bu paranın geri ödemesi ve faizi de vardı, üstelik faiz alınmasına Afrodit de karşıydı. Yol yapım çalışmaları yarılandı, Knidos'luların vergileri üçe katlandı, artık haberci güvercinlerinden de vergi alınmaya başlandı. Ödeme günü yaklaştı, Ayem Efe paramı gününde geri isterim dedi, Knidoslular gece gündüz çalıştı, bu arada banka kartına da alıştı. Terinos bile emekliliğinde çalışmak zorunda kaldı, Faziletsizos Terinos'un emekli aylığının yarısına ödemeler için kesik attı. Postacı her ay iki ağır zarf bıraktı Zarflarda banka kartlarının son ödeme günleri vardı. Terinos, ikindi güneşi Kos Adası'ndan elveda derken bir sigara yaktı, minimum ödeme miktarlarına baktı... Baktı. Keliternos'la beraber bir Hamburgerci dükkanı açtı, Knidos'lulara ayak üstü servis yaptı. Kartların sadece minimum ödeme miktarını ödeyebiliyordu. Gel zaman git zaman beklenen oldu, Dokuz virgül sekiz lik yer sarsıntısı Adalıları ani yakaladı, Afrodit heykeli ve Knidos şehri yerle bir oldu, Ayem Efe de artık yaşamıyordu. |
Azim Ruhu
Banka kartını çöpe atın, Yüksek faizden kendinizi kurtarın, Gerekirse kol saatinizi satın Hesabınızı bir an önce kapatın. Matematik, iktisat size gerekmez, Bir kitap, bir demlik çay nemize yetmez, Oturun evde bakın keyfinize, Sağlıklı düşünün, faiz hesapları nenize. Gel keyfim gel, Bu da geçer yahu, Güzel günler sizi bekliyor, Bitmesin içinizdeki azim ruhu, Silinsin kafanızdan kartların giriş kodu. |
Baba Ve Oğul
Ufak bir ofis dairesi, Bir oda ve iki masa Baba oğul çalıştılar, Kendilerini kasa kasa, Zor kazandılar ve yediler, Yarabbi şükürler olsun dediler. Derken yol ayrımına gelindi, Oğul ben kendi işime gideceğim dedi. Neden olmasın iki dil biliyordu, Bir de mühendis olmuştu, işi seviyordu. Nereye kadar olacaktı karşılıklı babasıyla, Uyacaktı artık çağdaş topluma. O da artık büyük bir firmada çalıştı, Baba ise boş masaya alıştı. Öğündü oğlu ile başarılarından bahsetti, Sabah işine sekizbuçukta geldi, altıda terketti. Kazanmasada Rabbi'sine şükretti. Çocuklarımın tuttukları teneke Altın olsun dedi. Asla onlarla münakaşa etmedi, Aile bölünsün istenedi, Onlara mutluluklar diledi. |
Bacanak İsmail
Tesbihi boynunda, telefonu elinde, bacanak İsmail Tepeüstü'nde. Bir eli cebinde, yeşil imame gözüküyor ensesinde. Acayip olan bunun neresinde? Bir bayram günü, akşamın öncesinde; Bahçede gezindi telefon elinde. Kim ile konuşuyordu acaba? Bu ramazan bayramının birinci gününde. Arabasının alarmını açtı, kapattı. Tekrar telefonla konuştu. Bahçede bir tur daha attı. Artık hava da karardı. Bir gün daha geçti, akşam ezanına az kaldı. |
Bahar
Sıcak toprak ve Naneler, Papatyalar ilgi bekler, Onlar en güzel çiçekler, Masum ve umutla sevgili bekler, Gelmezlerse, Selam gönderecekler Bir kelebeğin kanatlarında, İkindi vakti, Tenhalıkta. |
Bahar Kokum Kış Soğuğum
Bir ağaç, bir çiçek, bir koku, Ayrı bir doku. Sessizlik burada yetiştirilir, Yorulan ruhlarımız burada dirilir. Burası Sapanca burası Maşukiye Ufak belde, göl kenarı, şirin bir nahiye. Maşukiye'm, göl kenarım, yeşilim, Bisikletim, orman gülüm, meleğim. Bir yudum sessizlik, bir yudum ıslak nem, Sessizdir göl kenarı her dem Üzerinden sonbahar, kış yağmuru hiç eksilmez, Karşı tepeleri sisten görünmez. Dumanlı dağları hep saklıdır, Çeşit çeşit kuşları müziğe meraklıdır. Maşukiye'm, göl kenarım, yeşilim, Bisikletim, orman gülüm, meleğim. İlk tercihim, bahar kokum, kış soğuğum, Nazarlığım, bebeğim. Maşukiye'm göl kenarım, yeşilim, Yediveren güllerliyle saklıdır bahçemde, Kırk metrekarelik küçük evim. |
Bahattin Baba
Bahattin Efendi elektrik pazarının direği, Allah(c.c) başımızdan eksik etmesin irşat gereği, Her daim devam etsin soyu, Allah'ı(c.c) zikir eder, hiç değişmez huyu. Tercih ettiği meslek esnaflık, baba dileği, Torunlarını sever, korur, testisini pak çeşmeden doldurur, İnsan-ı kamil tam bir beyefendi, Ne de olsa Efendi Baba'nın nesebi. Güler daima gözleri, ayet hadis anlatır, Üzmez karşısındakini, ne de kimseyi kendine darıltır, Rızasını aldı her konuda babasının, atasının, Bilmez başka yol işiyle evi arasında gider gelir. Üzerine düşen vazifelerini vaktinde yerine getirir. Ziyadesiyle aşk adamıdır, belli etmez utanır, Lafını esirgemez, davudi sesli fahri imamıdır camimizin, Efendi Baba'mız onu çocukken gece kaldırmış, Rahlesine çukalata, yemiş koyup, kuran-ı kerimi öğretmiş. Bağladı gönlünü Mahmud'a hak yolu, Ailesine bağlı sevgi dolu. Bahattin baba bir mürşid-i kamil oğlu, edepli, Aza kanaat eden, islamı seven, dinin direği, Allah'ın kulu. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:09 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.