![]() |
Ufuk Nazım
17Ağustos
Uğulduyor dünya, Bütün kapılar çalınıyor. Bu sefer kapıda değil misafir, Ve bütün kapılar çalınıyor. Bu sefer dosttan değil misafir, Ölüm çalıyor kapıları. Ölümün rengi gözlerimde, Kapkara bir çığlıktır ölüm, Kulaklarımda uğuldayan. Bu sefer ölümü hissediyorum. Kırk beş saniyeyi, Kırk beş seneye sığdıramıyorum. Gökyüzünde ışık, Karanlığa inat yükseliyor. Ölüme inat gülüyorum. Ufuk Nazım |
Açacak
Her gizemin Bir anatomisi vardır. Her sessizliğin Bir gizemi. Ne yücedir Bilinmeyenin çekimi. Anlayamadan Kapıldığın anaforun Sahteliğini. Açacak ayrık otları Açacak: İnat inat Yaşam yaşam Açacak Sevda sevda Türkü türkü Maddenin en sert Teninde Tutuşmuş bir yalımın En sıcak anında ki gibi, Tutunacağız yaşama.u Ufuk Nazım |
Ağlama
Ağlama sevgilim; Göm acını göğsüme. Hadi gel; Sarayım seni, Kollarımla. Acını emeyim; Dudaklarından. Ağlayıpda yıkma; Göğü yüzüme. Yağmur yağmur yığılma; Çaresiz uzaklığıma. Gül hadi gülümse. Yüzünde gene çiçekler; Gönlünde sevdamız açsın. Sesin uzak değil sevgilim. Ve göz yaşlarının tuzu; Dudaklarımda. Dudakların ürkek bir ceylan; Sesin titrek bir; Mum ışığı. Benmiyim sesini titreten; Deli poyraz. Bilmezmisin değerini; Zümrüt gözyaşlarının. Ağalayıpda kabartma; Gönlümün nehrlerini. Başını omuzuma yasla; Yüreğimde taşıyayım seni. Seni yüreğinde taşıyan biri var; Unutma sevgilim. Umutlarım gözyaşlarında; Ağlayıpda azaltma umutlarımı. . Ufuk Nazım |
Ağrı Dağı
Şimdi Ağrıda kar var Upuzun başında bulutlar Çabanlar evlerinde kaval çalar İnce bir ses yayılır karın yuzune. Bir çocuktur Ağrı Dağı Küçük kardeşinin elinden tutmuş Bir türlü yol alamamış Heybetinde donmuş çocukluğu saklı Ve asidir Ağrı Dağı Eğmez başını anlamaz dinlemez Bir çocuk gibi coşkuludur Her bahar aşar gider Sanki Nuh un Gemisinden inmiş de Gözlere hürmet edip Öğlece kalmış yükseltilerde Yüreklerin baş tacı olmuş Ağrı. Ağrı kimin çocuğudur bilinmez Kimedir bakışlarındaki öfke Yenilmezliğindeki giz Ve sakladıği destanlar kimindir bilinmez. Ufuk Nazım |
Ah O Sokaklarda
Geçmişin Büyülü sokaklarındayım Şimdi günlüğümden Derin çığlıklar yükseliyor Gözlerim takılmış Geçmişin gizemli sokaklarına. Dostlarla kahkahalarla Yan yana omuz omuza Hayatın içine akıyoruz. Bir kadın Yoksulluğunu asıyor Çamaşır iplerine Balkondan bize bakıyor Gülen gözleriyle. Yanımızdan geçiyor Yaşlı bir işçi Çürümüş meyveler Yapışmış gömleğine Omuzları sanki Gövdesine çekilmiş Ceplerimizden yayılan Taze yemiş kokularını duyup Bakıyor bize gıptayla. Mutluluk oraların Çok uzağında büyüyen Bir bebek gibi Çok uzaklarda aranan Bir cennetti. Ah o sokaklara Bir daha çıkmak Kahkahalarımızla Çamaşır asan kadınımızla Yorgun işçimizle Dargın umutlarımızla. Ufuk Nazım |
Ak Buluta
Göğümde gezinen; Ak bulut. Gölgenle hüzünleniyorum, Şu ışıklı günümde. Ne mümkün; Yanına çıkmak. Pamuk tarlanda, Bir ırgat olmak, Ne mümkün. Ufuk Nazım |
Akarken
Şimdi kitaplarınla uzandın; Yeşilin en güzeline. Koynunda günün sıcaklığı, Gönlün de ben varım. Unutma; Her gün bir ufuktan doğar. Sonsuzda ki ufuk; Sanma ki, Uzak sana. Sen akarken bana; Ben doyarken sana. Ufuk Nazım |
Akbaba
Akbabaların koynundaki haç. Bu ölen kaçıncı çocuk aç. Ey iyilik sever leydi; Dudağındaki kıpkızıl kan. Ve sırtındaki deri, Ölen çocukların derisi. Tırnaklarında açların et parçaları. Cesetlerle dolu bankaların, Ceplerinden yayılan leş kokusunu, Duymuyor musun? Ufuk Nazım |
Akıyor Düşleri
Dalgalar dalgın Vapur nazlı nazlı Köpüğüne katıyor Yaklaşan ayrılığını Mavi bir söylencesin şimdi. Martılara dargın Kaçırıyor gözlerini. Bakışları ürkek Martılar gibi Çırpınıyor yüzünde. Yüreğin kabarmış Denize karışmış düşlerin. Dalga dalga Köpük köpük Akıyorsun denizine. Gülüşlerin Dalgın bir mavide Dalıyor uzaklara. Dost ufuklara uzanıyor, Gülümseyen gözlerin. Dostum uğurlar olsun. Ufuk Nazım |
Aldanma
Aldanma; Suskunluğuma. Sakın unutma; Umutlarını. Suskunluğum; İnancımdır gülüm. Umutlarımın doğacağı ana. An ki; Bir ezginin yükselişi, Ve senin bana gelişin gibi. Ufuk Nazım |
Amansız Kuş
Bakışında bir dünya. Sevecen bir kuş; Çırpınırken camdan. Candan bir yürek; Çarpıyor göğsünde. Sevgi denilen; O büyük o amansız kuş. Yürek ve yeniden yeniden; Çırpınışları. Ufuk Nazım |
Anadoluya
Yazgısını arayan ülke Ey güzel ülke! ! ! Denizlerin; Soluğunu alıp uzakların Sana ufuklardan Güneşler taşırlar. Yüreğinde ezilip Uğruna destanlar yazar Tarihin içinden Haykıran yiğitler. Ve sen; El bağlamışsın önünde O en büyük düşmanın. Kederin yalan. Yüreğin gibi Olmasın ayaklarında yalın. Umudun değil uzaklarda Taa içinde Ey güzel ülke! ! 04.09.05 Ufuk Nazım |
Anlamsızlar
Bir insanın; Ömrü kadardır zaman. Ey anlamsızlar! Ölüm ve yaşam arasında; Çırpınışınız boşuna. Ölümü anlayın, Zamanın boşuna lığına aldanmayın. Ufuk Nazım |
Anlaşılmak
Anlaşılmak sevilmektir. Sevmek gizin sessizliğini. Bilmeden olacakları Derin uykulara dalmaktır Sevmek. Sevmek doyumsuzluktur. Bir orman doyarmı Yapraklarına Ya gece Yıldızlarına doyarmı. Ufuk Nazım |
Anne
Bir gün ölürsem; Sevgi olup, Dolarım gözlerine, Ağlama anne. Umut olup, Dönersem yüreğine; Her şeyde kendi parçanı, Beni görürsün anne Umudumu ararken öldüm; Aydınlık yollardaydım, Pusularla kestiler yolumu, Umudum şimdi sende anne. Beni nasıl yarattıysan, Umutlarımı da yarat anne. Çükü umutsuz bizler. Ölü bedenleriz. Bulursan umutlarımı, Bulut olup yağarım, Kurak topraklara. Güneş olup doğarım, Gülkurusu ufuklara. İşte o zaman, Her şeyimle dönerim sana. Ben sen, Biz siz oluruz, Kurtuluruz bu ayrılıktan. Ufuk Nazım |
ApansızGiderdi
Apansız giderdielbet, Zamanı gelince giderdi. Yollar, Değişik güzelliklerin kaynağı, Büyük umut sunakları. Önünde sıralanan dağlar, Yolların kah üstünde kah yanındaydı. Beceriksiz bir acemiydi. Suçlu bir aziz kirden arınmıştı, Bulut kümeleri gibi bembeyaz uçtu. Ufuk Nazım |
Aradığım
Süzülen bir damlaydım Dalgın ömründen Namelerin şakırken ruhumda Cana yürüyen o büyülü şiirdin sen. Issız koyaklarında yurdumun Dalgalarla kardeş dümensiz bir sevda takasıydın Beklerken emeğimizin hakkını meydanlarda Sıralara saklanmış bir gençliktin sen. Engereğin diliydi saatin akrebi Milyonlarca kez verdi zehirini Her gün belleğimi donduran Bir damla zehirdin sen... Aradığım sendin ey aşk Dünyanın her köşesinde zamandan sürülendin Tamda bulmuşken seni şiirlerde Bir şafak vakti kitap kitap kurşuna dizilendin sen... Ufuk Nazım |
Asi
Küçük; Elleri narin. Ve ellerim, Kaba kıran. Gözleri yumuşak, Sevecen. Gözlerim asi; Yaralayan. Ufuk Nazım |
Asildir Emek
Asildir emek Öyküler ve şiirler kadar asil Diyetlerini öderken emekçiler Irak fabrika karanlıklarında Tarlalarda ve billur denizlerinde Bu eşsiz yaşam dünyasının içinde Kendilerine bir yer bulamadılar Bir öykülere birde şiirlere sığınabildiler İktidarın cücelerini sırtlarında yükseltirken Birilerinin öykülerinde İsyanların başında direneceklerdi Yahutta bir şiirde emekleri için Bir şafak vakti kurşuna dizileceklerdi Habersizdiler satılan geleceklerinden Ama asla yüreksiz değillerdir Batıya peşkeş çeklilen herşeylerini Günü geldiğinde geri alacak kadar Cessur ve umutludur onlar Asaletlerini avuçlarında saklarlar Ve emeklerinin asilliğini Kalemleriyle sayfalara işlerler Şiir şiir öykü öykü yayılırlar geleceğe... Ufuk Nazım |
Aslanlar Vurulsada
Geçmişimiz Benzer üçgenler gibi. Vurulan bir aslanın Ardından Yüreği burkulan Ürkek iki maral gibiyiz. Daha anlamadan Düşünenlerin gizini Erken yorumlarda Düşenlerin ardında Erken tükenen Ölümsüzlük ayyaşlarıyız. Gözlerindeki hüzün Yüreğinden yansırken Kelimelere. İçinde bir şeyler Hala diriyken Ve sorgulamaktan uzakken Yaşamının gizlerini Belli uyuyorsun Şimdi cin gözlerin Derin uykularda. Çiğdemin evriminde Bir ayçiçeği vardır Güneşine bakan. Şimdi ufkun sonsuzunda Salınan güneşine sadık Uğur böceklerinin Cıvıl cıvıl uçtuğu O sessiz ve sakin kırda Güneşine dönmeyi unutma. Kendine çekil sende Günün ardından İçinde doğur güneşini Unutma çiğdemlerin Evriminde Den den Çiğdem çiğdem Günün ışığı vardır. Sevdalı bir böceğin kokusu Issız bir ufkun Sarı sıcak gülüşü vardır. Çiğdemler hep açsın Aslanlar vurulsa da Maralların hep Yüreği burkulsun….. Ufuk Nazım |
Aşamazsın
Ülkeler,sınırlar, Diller aşılır Ama; Kendini aşamazsın. Kırlangıç fırtınası başlar Kendi duvarlarında boğulursun. Emeğinin alnında Bir damla ter misali Soğrulursun. Yorulur; Bir çepere oturursun İçinde geçmişin tortusu Tonlarca hurda misali Doğrulup yol alamazsın. Sen muhtaçsın sevgiye. Şehirler bıraktın ardında Sevdiğin için bir kadını Ama sevginin şehrini Kuramazsın. Bir gün; Unutursun rüzgarları Açıp şiirden yelkenleri Yol alırsın şairler diyarına. Vardığın liman Yedi tepeli bir şehrin Kıyısında Ama sen çıkamazsın Karaya. Atarsın kendini denize Sevginin oltasında Çırpınırsın balık misali Adını unutursun Dünyanın; En güzel şehrinin Istanbulun. Sonra; Sende unutulursun. Ufuk Nazım |
Aşk
Aşk; Kaygan bir zeminde İnatla yol alma uğraşı. Ve düşmenin Acı çekmenin vereceği O amansız korkuyu Hazza dönüştürme sanatı. Ve olmazların Önü açıldıkça artan Tutku,korku Daha çok üstüne gidilen Hızla çarpan kalpler Her sabah düşülen Buhran kuyuları... Özgürlüğünü Benini aldığını sanar Çekilirsin geri. Düşlere düşer Geleceğini düşünür Atılırsın ileri paradoks Ve alıcı kuşlar Mekik dokumaya Düşün denizini didiklemeye başlar Gece gündüz... Zamana asılmış bir sarkaç gibi Bir geceye bir güne düşersin... Mavi kalplerin En kuytusunda Bir yerlerde saklanır aşk Bu eşsiz bir dengedir Artık baktığın gözler İçtiğin su Akan nehirler Sessiz ve sakin Sonsuza yayılan denizler Senin değildir. Beninin içinde O eşsiz ve bin kollu Bir çınar gibi yükselmiştir. Ne kökü kopar Ne yaprakları solup düşer Kabul etmelisin. O senindir artık Olmasada yanında Ekilmiştir ayrık otları Mavi kalplere Sökemezssin... Ufuk Nazım |
Aşk Sonesi
Sen masmavi denizler kadar güzelsin. Zor ve güzel sevgilim. Mutluluk haberi taşıyan; Mektuplar aldığında,beni unutma. Kapını çalan karayel benim; Aç kapılarını,gönül denizinin. Sevda fırtınaları, Çıkarmaya geldim. Zorluğun kadar güzelsin. Unutulmaz bir sonesin sen, Yükselen bir ezgisin. Sonsuz yalnızlığımı dağıtan, Tatlı bir busesin sen. Zor ve güzel sevgilimsin. Ufuk Nazım |
Aşka Dair
Aşka inandı Ama aşk başkadır Soluklar yanıltır,öpüşlerde Kalbin hızındaki titreklikte. Sabahın yalağuz saatlerinde Gözlerinden göruülen acıda Ayrılıklardır aşkın toprağı Suyu umuttur direncin kabında. Aşk savunmasız bir kuş değildir Sevginin bencil kafesinde tutamazsın. Kanatları kırık bir kırlangıç değil Aşk özgür bir kartaldır engince. Ve sen önce Kanatlarını açacaksın Uçmayı öğreneceksin Sonra düşeceksin aşkın göğüne. Ufuk Nazım |
Atlılar
Gümüş savatlarıyla, Dört nala koşuyordu zaman. Ansızın atlının savatlarından, Parladı güneş; Gözlerime aktı huzme huzme. Sanki ovaya yayılmış gibiydi; Binlerce at. Sürenler hep değişirken. Nallar izlerini kazıyordu; Zamana. Zaman aktı gitti; Güzellikler dalgalara, Umutlar bulutlara takıldı; Ve bir daha dönmedi atlılar. Gözlerime ağan ışıklar, Saçlarıma takıldı Kaldım zamanın gölgesin de. Ağaran saçlarımla. Ufuk Nazım |
Avare Yollar
Yüreğimin kıyılarında, Aradım seni boşuna. Duyuyor musun yüreğimden, Sana sesleneni. Yüreğimin kuytusundan; Beynimin tümseğine yollar açtım. Seni aramıyorum; Avare yollarda. Arada bir seni kusuyorum; Yeşil ve acı bir şeyi. Ufuk Nazım |
Ay Soğukdu
Zaman doldu; Gecenin içine, Dopdolu bir ay doğdu. Sen yoktun gene, Ve ay soğuktu. Zaman doldu; Ay ayrılığa doğdu. Zaman doldu; Vakit uzak bir geminin, Güverte sonsuzluğunda dondu. Ufuk Nazım |
Ayaklandı Umutlar
Ayaklandı umutlar. Karanlığın ordularını; Ateşe verip, Aktı sonsuza. Yayıldı karanlığa umutlar. Ufuk Nazım |
Ayı Ürkütmeden
Kokular sürün; Öyle gel. Sessizce; Ayı ürkütmeden. Ve kaçırmadan, Serçeleri. Parmaklarının ucunda; Parmaklarını; İncitmeden gel. Ufuk Nazım |
Aynalar
Aynalardan, Kaçıncı yansıyışım. Kaçıncı kez, Sanaldan kaçışım. Şimdi bin parça suratım; Sanal da binlerceyim. Aynam kırıldı. Ufuk Nazım |
Ayrılık
Son kez bak dünyaya, Gidişin ne kadar acı. Son kez bak dünyaya, Ağaçlar, kuşlar nasıl üzgün. Gidişine dayanamayıp, Gökyüzünden çekilmiş güneş. Bir ben gülümsüyorum sana. Seni tayininin çıktığı yere, Uğurlar gibi. Bir ben gülümsüyorum ardından. Seni, umudumuza kavuşacakmışsın gibi, Korkmadan gülerek uğurluyorum. Ölürken dirilenlerin bahçesinde, Kızıl güllerin hiç solmasın. Ufuk Nazım |
Azimle Bak
Baktıkça güneşe Gözlerin kamaşacak ilkin Sonra ayan beyan Açılacak gözlerin dünyaya. Azimle bak güneşe Dostum Gittikçe küçülecek gölgeler Gözlerin erecek umuda. Ufuk Nazım |
Azminde Boğulsun
Azminde; Boğulsun zaman. Haydi asıl küreklere. Ulaşalım zamanların, En güzeline. Ufuk Nazım |
Bahar Geldi
Uykular derin Gülüşler yeşil Günler uzun artık. Bahar geldi Dağsız ve denizsiz. Yarımca bir ay *******i dolanıyor Üstümuzde, Uzak yakın Bütün dostlarımızla Yeniden boy veriyoruz Ciçek cicek. Ufuk Nazım |
Bahara Hasret
Kar yağdı, Gene hasretin gölümde. Büyük şehirlerde yaşadım, Büyük okullarda okudum. Büyük aşklar yaşayıp, Seni tanıdım. Ve şimdi, Bir dağ başında, Yaşamı tanıyorum. Dünyanın en zor okulunu, Halkımın okulunu okuyorum. Kar yağdı, Yine hasretin gönlümde. Umutlar sevgiler, Ve bahara dair her şey, Nakışlarında, Emek kokan ellerin. Ah onların sabrı, Peygamberlerle eştir. Onların yüreği konuşur, Gözleri, elleri konuşur onların. Yaşamı öğreniyorum, Bir şeyleri almadan, Ve satmadan. Hasreti nakışlara gömdüm. Öğrendim baharı beklemeyi, Seni baharmışsın gibi; Bekliyorum. Ufuk Nazım |
Baharı Beklerken
Kar yağıyor Baharı bekliyor Binlerce çocuk. Kapılarını kapatan Beyaz bir yorgan gibi Çiçekleri saklayan Beyaz düşmandan Bıktılar. Harmanların yeşilinde Koşmak istiyorlar. Çocukluğumdan beri Ardahan da Kar altında benimde Bir yanım. Baharı beklerken Birden büyümek Ve unutmak baharları. Sonra bulmak Eşelediğin bir yığının altında Sevgi denilen O eşsiz yanını. Ve yeşertmek Bütün güzelliğiyle Çocukluğunun baharını. Ufuk Nazım |
Bakamaz ki
Umut molozlarını Sırtlamış gidiyor. Habersiz gökteki yıldızdan. Kaldıramaz ki başını Mavi göğün yüzüne. Bakamaz ki Sırtında Umut molozları Yürür eğik başıyla. Ufuk Nazım |
Bakışlarında
Kırları görüyorum Senin bakışlarında. Rüzgar olup Bütün güzel kokuları Saçlarına taşımak sevgilim. Yağmur olup Bereketli koynunda Buram buram Toprak kokmak. Çiğ olup Teninde buharlaşmak sevgilim. Sana bulanmak Zamanı unutmak Budak budak Yaprak yaprak Sana uzanmak sevgilim. Ufuk Nazım |
Barış
Barış için; Dalgalanıyor deniz. Deniz barış için, Taşıyor hammaddeleri. Tüm silah taşıyan, Tabutlukları batırıyor. Dalgalar barışa yöneliyor. Barışa hasret; Sevgilidir Anadolu. Zeytin ağaçlarını büyütüyor. Barış için; Çınarları yalvarıyor, Yaprak yaprak gökyüzüne. Anadolu diz çöküyor; Önünüzde. Ey insanlar! Barıştan yana, Çalışın diye. Barış yüklü; Bu sefer bulutlar. Kurşun değil; Yağan. Bakın göğe; Kurşunların deseni, Değil bu. İnsan bedenindeki; Ölümün, Ressamı değil bu. Bu renklerin kardeşliği; Güneşin, Bütün damlalarla çizdiği; Gök kuşağı bu. Ufuk Nazım |
Barışı Yaşatmak
Bir zaman değişimidir Yazmak Biraz kaçmak Aklın huzursuz labirentlerinden. Kimler düşecek Kurgularının zayıf ağlarına. Bir gün kaçıp Gerçeğin sillelerinden Zenginliklerini yazarsın varsılların. Bir gün Parçalanmış bir çocuk cesedidir Kurgularından haykıran. Olüm gerçektir yaşam da Ama zenginlik yalan. Kurgular ağır Şimdi iki minare arasına Ramazan yazıldı. Ramazana varamadan Cocuklar öldü bir park içinde Parçaları bile bulunamadı. Cellatlar kanlı elleriyle İntikam tohumlarını ekmekte Ve yeni çocuklar seçmekteler Cellat yüzlerini Kanla saklamak için. Ramazanlar geçecek ülkemde Yarınları örecekler Zayıf ağlarıyla medyahanelerinde Rasathanelerden izletecekler İmrendikleri büyük birlik ülkelerinin Sahte yıldızlarını. Ve ülkemde çocuklar ölecek Adı konulmamış bir savaşta. Anadolunun en güzel yıldızlarının Işıkları söndüğü vakit Televizyonlardan geçecek adları Ağır ve acılı birer bayrak gibi Yüreklere nefret ekecekler Kasalari için İki kelimede Patron için soyleyecekler Bir amerikan filmi gibi İzleyeceğiz umarsız ve zevkle Mizgin bahara ulasamayacak Barış sakat kalacak Ve dağlarda kurşunlar sıkılacak Gecenin en ürkek yerine Kafa tascılar kazanacak gene Eğer zayıf kurguların Ağlarına kapılırsak Kaybedeceğiz Mizginleri Ve Bariş asla ayağa kalkamayacak... Ufuk Nazım |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:30 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.