![]() |
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek |hayatı|
İstanbul'da doğdu. Bahriye Mektebi'nde, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde öğrenim gördü. Devlet adına Paris'e gönderildiyse de, öğrenimini yarıda bırakıp yurda döndü. Öğretmenlik, fıkra yazarlığı, yayıncılık yaptı. 1983'te İstanbul'da öldü. Şiir Kitapları: Örumcek Ağı (1925), Kaldırımlar (1928), Ben ve Ötesi (1932), Sonsuzluk Kervanı (1955), Çile (1962), Şiirlerim (1969). Ahmet Necdet, Modern Türk Şiiri Yönelimler, Tanıklıklar, Örnekler Broy Yayınevi, Ekim 1993. şiirleri 1000 Yıl Sonra Tarih Bin sene evvel, iğne uciyle delindi zar; Resûlden haber geldi, mezarsız öldü Sezar!.. |
1400
1400'e bir yıl var, yaklaştı zamanımız; Bu asırda gelir mi dersin kahramanımız?.. |
40 Derece
Dizilirler ayakta, Anne, baba ve kardeş. Hayal, uzak, uzakta, Eder fillerle güreş. Başından kayar yastık, Nura döner karanlık; Sırlar çözülür artık, Kırka çıkınca ateş... |
Aç Kapıyı
Aç kapıyı, haber var, Ötenin ötesinden! Dudaklarda şarkılar, Kurtuluş bestesinden. Biz geldik, bilen bilsin! Gönül gönül girilsin, İnsanlar devşirilsin, Sonsuzluk destesinden... |
Açıklarda
Bir ağızdan çalınan düdükler, kalın kalın, Boşlukta tos vuracak nokta arayan çığlık. Koşup, yılanlar gibi üzerinden suların, Arıyor teknemizi oturacak bir sığlık. Omuz omza şahlanan dalgalar, büyük büyük, Bir ses işitip ürkmüş, sürülerle canavar. Gözlerinde kıvılcım, ağızlarında köpük, Birbirinin üstünden atlayıp geliyorlar. Gittikçe boşluklara düşmekteyiz enginde; Arkadaki sahilse, fosfor bir iz halinde, Her ân bir parça daha uzaklaşıyor bizden. Deniz, bu yerde ölüm korkusu kadar derin; Kocaman bir kuş gibi geliyor peşimizden, Ruhu, bu kapkaranlık suda can verenlerin... |
Affet
Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, Affet senden habersiz aldığım her nefesten... |
Ağlayan Çocuklar
Kafesli evlerde ağlar çocuklar, Odalarda akşam olurken henüz. O zaman gözümün önünde parlar, Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz. Ne vakit karanlık kaplasa yeri, Başlar çocukların büyük kederi; Bakınır, korkuyla dolu gözleri: Ya artık bir daha olmazsa gündüz? Gittikçe kesilir derken sedalar, Gece; bir siyah el gözümü bağlar; Duyarım, içime sığınmış, ağlar, Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz... |
Ağzımı Dikseler
Tel tel ve iplik iplik dikseler de ağzımı; Tek ses duysalar; ALLAH... Yoklayanlar nabzımı. |
Ahşap Ev
Tek tek kalktı eşyamız, ahşap ev bomboş kaldı; Güneş gözünü yumdu, has odamız loş kaldı... |
Akıl
Akıl, akıl olsaydı ismi gönül olurdu; Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu. |
Akıl
Cüce akıl, bilmece salıncağında çocuk: "Bir ufacık fıçıcık, içi dolu turşucuk"... |
Akşam
Güneş çekildi demin, Doğdu bir renk akşamı. Bu bütün günlerimin, İçime denk akşamı. Akşamı duya duya, Sular yattı uykuya; Kızıllık çöktü suya, Sandım bir cenk akşamı... |
Allah Derim
Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin; Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem! İsterseniz hayat aşını verin; Sayılı nimetler bal olsa yemem! Ey akıl, nasıl da delinmez küfen? Ebedi oluşun urbası kefen! Kursa da boşluğa asma köprü, fen, Allah derim, başka hiçbir şey demem! |
Allah Diyene
Her şey, her şey şu tek müjdede; Yoktur ölüm, Allah diyene Canım kurban, başı secdede, İki büklüm, Allah diyene Akıl, kırık kanadı hiçin; Derdi gücü 'nasıl' ve 'niçin'... Bağlı, perçin üstüne perçin, Benim gönlüm Allah diyene... |
Allah Dostu
Allah dostu odur ki, nefsine tek pay biçmez; Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez. |
Allah Dostu
Allah dostunu gördüm, bundan altı yıl evvel; Bir akşamdı ki, zaman, donacak kadar güzel. |
Allah ve İnsan
Seni aramam için beni uzağa attın! Alemi benim, beni kendin için yarattın! |
Allah’ın Sevgilisi
Düşünüyorum: O'ndan evvel zaman var mıydı? Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı? |
Aman
Aman efendim, aman! Galiba Âhir Zaman! Manzarası yurdumun, Tufan gününden yaman! Göz görmez aydınlıkta; Asümanedek duman. Yer dumanmış ne çıkar, Duman dolu âsüman. Türk evi delik deşik; Yıkı dökük hânüman. Duraksız itiş kakış; Süresiz karman-çorman. Anne çocuk doğurur, Köpek soyundan azman. Beyinler zıpzıp kadar, Mideler koskocaman. Aziz fikir buğdayı, Katıra mahsus saman. Boş lâf, hep dalga dalga; Uçsuz bucaksız umman. Hayvanlık orkestrası: Eşek, birinci keman. Orman keleş, nebat kel; Nebat adamlar orman. Midelerde ihracat, Günde beş milyon batman. Bilmem kaç milyar harman. Yangın evinde satranç; Plân, reform ve uzman. Tam bir buçuk asırdır, Maymunlardan eleman. Bizdeki hale nispet Maymun taklitten pişman. Hangi yol Türke uygun, Hangi parti tercüman? Çıkamaz meydanlara; Camide mahpus iman! Silah küfrün belinde, Küfrün elinde, ferman. Cehle sorarsan ilim; Zehre sorarsan, derman. Rahmet, meçhul kelime; Bilinmez isim, Rahmân. Kutsal kitaptır fuhuş; Ahlâk, okunmaz roman. Tarih, kontra gerçeğe; Hürriyet hakka düşman. Millete kasdedenin İsmi milli kahraman. Yere batsın bu dünya, Bu dünyadan hayr uman! Genç adam, at yorganı! Sana haram, uyuman! Aman, efendim aman! Efendim, aman, aman! |
Anayasa
Perde düşse ve her şey olduğu yerde donsa; Görünse yıldız yıldız, fezada Anayasa... |
Anlamak
Anlamak yok çoçuğum, anlar gibi olmak var; Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var... |
Anneciğim
Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim! O titrek kalbini bahtın yeline, Bir ince tüy gibi sal anneciğim! Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, Gecenin ardında yine gece var; Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar, Yaşlı gözlerinle kal anneciğim! Gözlerinde aksi bir derin hiçin, Kanadın yayılmış çırpınmak için; Bu kış yolculuk var, diyorsa için, Beni de beraber al anneciğim!.. |
Anneme
Anne girdin düşüme! Yorganın olsun duam, Mezarında üşüme! Anlamam anlatamam; Düşen düştü peşime, Artık vadeler tamam... |
Anneme Mektup
Ben bu gurbet ile düştüm düşeli, Her gün biraz daha süzülmekteyim. Her gece, içinde mermer döşeli, Bir soğuk yatakta büzülmekteyim. Böylece bir lâhza kaldığım zaman, Geceyi koynuma aldığım zaman, Gözlerim kapanıp daldığım zaman, Yeniden yollara düzülmekteyim. Son günüm yaklaştı görünesiye, Kalmadı bir adım yol ileriye; Yüzünü görmeden ölürsem diye, Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim. |
Apartman
Sır vermeye alışkan Pencereler aydınlık. Duvara şüphe çakan Gölgelerde şaşkınlık. Üst üste insan türü, Bu ne hayat, götürü! Yakınlıktan ötürü Kaçıp gitmiş yakınlık... |
Aralık Kapı
Bu dünya bir kuyu, havasız çömlek; Daralıyorum! Kelime, manayı boğan bir gömlek! Paralıyorum! Allah ismi varken lûgat ne demek! Karalıyorum! Kapımı, buyursun diye o Melek; Aralıyorum! |
Aşk
Rabbim, Rabbim, bu işin bildim neymiş Türkçesi; Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi... |
Aşk
Allah, Resûl aşkıyle yandım, bittim, kül oldum!.. Öyle zayıfladım ki, sonunda herkül oldum. |
Aşk ve Korku
Aşk korkuya peçedir, korku da aşka perde, Allah'tan nasıl korkmaz, insan O'nu sever de... |
Ateş
İçimde bir fırın var, ateşi yakan ateş, O ne alev deryası, çiçek bahçesine eş. |
Ayak Sesleri
Hep bu ayak sesleri, hep bu ayak sesleri, Dolaşıyor dışarda, gün batışından beri. Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime, Bir eski çıban gibi işliyor içerime. Ey şimdi kara haber gibi bana yaklaşan, Sonra saadet olup yanımdan uzaklaşan Sesler, ayak sesleri, kesilmez çıtırdılar! Bana gelen müjdeyi galiba caydırdılar. Böyle adım atarlar, ayrılanlar eşinden, Böyle yürür, gidenler, bir tabutun peşinden. Kimsesiz *******im, bu kesik sesle doldu, Artık, atan kalbim de bir ayak sesi oldu. Bir gün, sönük göğsüme düştüğü vakit başım, Benden ayrılıyormuş gibi bir can yoldaşım, Gittikçe uzaklaşan bu sesi duya duya, Yavaşça dalacağım, o kalkılmaz uykuya... |
Aydınlık
Uyan yârim, uyan, söndü yıldızlar, Gün karşı tepeden doğmak üzredir. Her sabah güneşi seyreden kızlar, Mahmur gözlerini oğmak üzredir. Uyan yârim, sesler geldi derinden, Karanlık oynadı, koptu yerinden; İlk ışık, kapının eşiklerinden, Şimdi bir gölgeyi koğmak üzredir. Sevgilim, kapımı çaldı aydınlık, baygın gözlerimi aldı aydınlık, İçimde tıkandı, kaldı aydınlık, Bu aydınlık beni boğmak üzredir. |
Aynadaki Hayalime
Akmayan yaşlarla sıcacık yüzün; Yavrum, bugün seni pek ölgün gördüm. Gözünde bir küçük noktadır hüzün, Neş'eni ne bugün, ne de dün gördüm. Eğri dallar gibi halsiz, yorgunsun, Birikmiş sulardan daha durgunsun, Görünmez bıçakla içten vurgunsun, Seni öz yurdunda bir sürgün gördüm. Geçti bir cenaze peşinde ömrüm; Bilemem, vardığın neresi, bugün? Hergün yürüdüğün kadar yürüdün, Arkasından kendi ölünün; gördüm. |
Aynalar
Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik; İşte yakalandık, kelepçelendik! Çıktınız umulmaz anda karşıma, Başımın tokmağı indi başıma. Suratımda her suç bir ayrı imza, Benmişim kendime en büyük ceza! Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme! Acı, hapsettiğin sefil gölgeme! Nur topu günlerin kanına girdim. Kutsi emaneti yedim, bitirdim. Doğmaz güneşlere bağlandı vade; Dişlerinde, köpek nefsin, irade. Günah, günah, hasad yerinde demet; Merhamet, suçumdan aşkın merhamet! Olur mu, dünyaya indirsem kepenk: Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk? Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; Beni beklemeyin, o bir hevesti; Gelemem, aynalar yolumu kesti. |
Aynı Nokta
Çocukken gün battı mı, bir köşede ağlardım; Nihayet döne döne aynı noktaya vardım. |
Ayrı Ayrı
Ne kadar göz bebeği varsa üst üste gelse Yine ayrı manzara, ayrı görüş herkese. |
Ayrılık
Hep ayrılık; isteğe erince istek ölür. Bir anda ölseler de insanlar tek tek ölür... |
Azap
Azap, saçlarıma ak, Yüzüme çizgi serdi, Ruhumu, çırıl çıplak, Soyup çarmıha gerdi. Bağrım, çizgi çizgi kan; Beni seyretti hayran. Bir kadın oldu o ân, Kendini bana verdi... |
Azgın Deniz
Hangi hissin parmağı dokundu ki, derine, Düştü bir gizli alev salkımı içerine? Hangi kabus bastı ki, seni uykularında, Birdenbire cehennem kaynadı sularında? Örtüldü baştan başa tenin beyaz bir terle, Duman duman yayılan incecik köpüklerle. Hangi dert kaldı, söyle, bağrına üşüşmeyen, Hangi ölüm şarkısı, bu dilinden düşmeyen? Hangi öfkeyle yüzün, böyle karıştı yer yer, Sana yan mı baktılar, bir şey mi söylediler? Bir şey dinleme artık, artık bir şey dinleme! Çağır, bütün günahkar ruhları cehenneme! Karşına, sahil, kaya, insan kim çıkarsa vur! Vur başına, alemde, kör, sağır, ne varsa vur! Sal her taraftan, dağdan, gökten, pencereden sal! Nihayet kala kala dünyada tek kişi kal! |
Aziz Eşya
Sırma renginde pislik, dünyanın süsü püsü; Bende tek aziz eşya annemin baş örtüsü... |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:36 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.