![]() |
Sabit İnce
Abdullah Hocam
Mızrap vurup perdelerle dans eder, Türküler söylüyor Abdullah hocam Çileler yumağı ömrü hep keder Gönüller eğliyor Abdullah hocam Munzur dağı gibi ak ak saçları Ellidörde doğru gelmiş yaşları Gönül ehli olmuş hep yoldaşları Sevgiyle bağlıyor Abdullah hocam Türküler çağırır hep Türk'ü söyler Halk ile yaşıyor başkasın neyler Ondan sakınsınlar ağalar beyler Durmayıp taşlıyor Abdullah hocam Kara bahtı kör talihi yoldaşı Yüreği yangınlar tek arkadaşı Elindeki sazı onun sırdaşı Kalbimi dagliyor Abdullah hocam Onmaz yaralara merhem sürüyor Hak bildiği yolda durmaz yürüyor Bu haksızlık bir gün bitecek diyor Durmayıp çağlıyor Abdullah hocam Erzincan ilinden yiğit bir erdir Herkese yetecek sevgisi vardır İNCE ne söylesen vallahi zordur Dertlere bağlıyor Abdullah hocam |
Adam
İşi gücü para pulda, hesapta, Etin gramını arar kasapta. Üzerine yoktur ince hesapta, Küçük hesaplarla uğraşır adam. Selamı zor verir, düşünür biraz, Üstüne varınca kızarır kiraz, Birçay içecek ya, eyler cilve naz, Bir gününü fişle geçirir adam. Küçük bir çıkara satar dünyayı, Menfaati varsa gezer Konya'yı, Birgün gösterirler sana anyayı. Dünyayı boşuna geçirir adam . İnce 'yim, incecik hikaye edem, Emelim, muradım o yare gidem. Dostu, sevgiliyi, sevdayı nidem Diyerek günlerin geçirir adam. |
Ağlarım
Sarıdaştan aşağı, İner iner ağlarım. Buğdaylarda başağı, Okşar okşar ağlarım. Yılların öncesine, Karanlık gecesine, Sevginin hecesine, Döner döner ağlarım. Varsın deli desinler, Keyfime değmesinler, Varsınlar sevmesinler, Seve seve ağlarım. Sevda yelkeni açtım, Kötülerden hep kaçtım, İNCE deryaya ulaştım, Dala dala ağlarım. |
Ağlasın Durmasın
Gel sazım seninle muhabbet edek, Mızrap vursun, tel ağlasın durmasın. Binek aşk atına, o yare gidek Kamçı vursun, yol ağlasın durmasın. Gel yarin aşkına badeler olsun, Dudak içsin, mey ağlasın durmasın. Huri gılmanlarda sakimiz olsun, İnce sussun ney ağlasın durmasın. |
Allahim
Ne zaman yadima düşsen Gözden akar yaş Allahim. Kainatta tek reis sen, Gerisi hep boş Allahim. Gözden akan şu yaşlari, Rahmetinle sil Allahim. Özde yanan ataşlari, Yakan sensin, bil Allahim. Hem sifatla hem zatinla, Ezel-ebedsin Allahim. Hem zahirle, hem batinla, INCE'ye yarsin Allahim. |
Anadolum
Anadolum, Anadolum sensin benim güzel yurdum. Bir karış toprak uğruna, Yüzbinlerce şehit verdim. Al Bayrağım, al bayrağım, hep gönderde kal bayrağım. Sen aşağı inmede tek, şu canımı al Bayrağım. |
Arpa Boyu
Öğretmen Tahsin Ünal'a Otuz yıl evveli çıktıydık yola, Arpa boyu gittil biz Tahsin hocam. Ezildik, dizildik vermedik mola, Eriyerek yittik biz Tahsin hocam. Ne mürüvvet gördük, ne murat aldık Ne rüyalar görüp hayale daldık. El alem atlandı biz yaya kaldık, Çürüyerek bittik biz Tahsin hocam. Dava dedik vatan dedik çalıştık, Bayrak dedik ezan dedik biliştik. Olsun dedik kap'ardına iliştik, Sürüyerek gittik biz Tahsin hocam. Kozaklı'dan çıktık Kayseri durak, Ufuk görünmüyor hedef pek ırak. Düşündükçe beni alıyor merak, Türeyerek bittik biz tahsin hocam. İNCE bir dilile derdim anlattım, Kaderimi elim ile bağlattım. Belki bu sözlerle seni ağlattım, Siz diyerek ettik biz tahsin hocam |
Asım Hocam
Nevşehir derneği için, Say dedik biz Asım Hocam. Sebebi ne bilmem niçin Vay dedik biz Asım hocam. Kayseriden düştük yola, Keskinde verdik bir mola, Niyetimiz hayır ola, Hay dedik biz Asım hoca. Vardık otogara indik, Biz rehberi çok bekledik. Var bu işte hayır dedik, Uy dedik biz Asım hoca. Metroya bindikte vardık, Dernekte karargahı kurduk. Sonra kafamıza vurduk Oy dedik biz Asım hocam. Birgün boşa geçti böyle, Dedilerki durum böyle Falancaya selam söyle, Duy dedik biz asım hocam. Giden gelmez gelen durmaz, Dedik ki bu iş böyle olmaz. Attığım taş yerin bulmaz, Zay dedik biz asım hocam. Cuma günü aç karınla, Tahsin hocanın zoruyla. Umutlandık biz yarınla, Say dedik biz asım hocam. İnce yeter bitir bunu, Kaybetme evde bulguru. Yok İstanbul'un uğuru, Koy dedik biz asım hocam. |
Aşık Cefai'ye
Saz çalmak değil marifet, Gel Cefai etme inat. Şeriat sonra Tarikat, Hakikat da var Cefai. Aşk yolunda yanmayınca, Bir kamile varmayınca, Pir badeyi sunmayınca, Aşık olmak zor Cefai. Diller haktan söyleyince, Canın dostuna verince, Desdur deyip isteyince, Yazın yağar kar Cefai. Engine in, engin söyle, Üstadlar söylemiş böyle. Yol alınmaz "ben" demeyle, Bilenlere sor Cefai. Bin bildiğin bire yetmez, Nefis azgındır pes etmez. Dili bağlarsa söyletmez, Başka diller var Cefai. İnce varlarını attı, Nefis pazarında sattı. Sineye hançer saplattı, Buldu büyük kar Cefai. |
Atatürk
ATATÜRK vatanın yılmaz rehberi, ATATÜRK Türklüğün ölmez önderi. ATATÜRK milletin en son lideri, ATATÜRK dünyada gurur kaynağım. ATATÜRK "Ne mutlu türküm" diyendir, ATATÜRK düşmana dersin verendir. ATATÜRK ilimdir, Atatürk fendir, ATATÜRK tekniktir, irfan kaynağım. ATATÜRK mazlumun hakkın aradı, ATATÜRK zalime kılıç salladı, ATATÜRK düşmanın kolun bağladı, ATATÜRK bayraktır, hürdür kaynağım. ATATÜRK devrimci, yenilik yolu, ATATÜRK insandı o hakkın kulu, ATATÜRK açtırdı türkçe okulu, ATATÜRK gösterdi ilim kaynağım. ATATÜRK dünyaya doğmuş bir arslan, ATATÜRK bir dağdır, sen ona yaslan. ATATÜRK düşmana azgın bir kaplan, ATATÜRK İNCE'ye ilham kaynağım. |
Avşar Güzeli
Kirpikleri kalem gözleri hurma, Ben başka görmedim avşar güzeli. Gözleri süzerek bakışıp durma, Gönlüm yenemedim avşar güzeli. Kara gözlerinde zindana girdim, Direndim dayandım göğsümü gerdim, Cehenneme götürseydin giderdim, Kıyıp soramadım avşar güzeli. Hurilerin hepisini topladım, Güzelleri şöyle bir hesapladım, Ayıldım da bir kendimi topladım. Adın soramadım avşar güzeli. Güneş yere mi'ndi ay mı parladı, Gönül laf dinlemez inan zorladı, Dengeyi bozdu da akıl zırladı, Orda duramadım avşar güzeli. Sekiz cennet onsekizbin alemde, Nasıl yazdı seni levhi kalem de? Güzelliğin parça parça bölemde, El'e veremedim avşar güzeli.. Eşin menendini görmedim billah, Seni hangi nurdan yarattı Allah? İNCE aşk elinden dedi illallah, Ondan sevemedim avşar güzeli.. |
Aydan Kopmuş
Ayşegül’e Aydan kopmuş ateş misin yakarsın, Yeter imdat eyle yanıyorum ben. Ak gerdana neden fular takarsın, Bağlanmış bir köle sanıyorum ben. Kağıt bitti kelimeler yetmiyor, Mecnunum çöllerim git git bitmiyor, Versen de bir buse gönlüm etmiyor. Canımı aşk için sunuyorum ben. İnce’dir bu gönül kırılmaz sanma, Ben sönüyüm, ben yanıyım, sen yanma. Sözüm haktır, ister inan, inanma, Sevgin pervanemdir dönüyorum ben. |
Bakiler
Hem Yavuzdur, hem Bülent’tir, Bâkiler, Haz vermiyor, bâde sunan Sâkiler... Kim ne kadar uğraşsa da çare yok, Sancağı taşırlar, Bülent, Bâkiler... |
Başıma
Erciyes başında kar var, bora var Yüreğimde bir kapanmaz yara var. Ne arayıp, ne hatırım soran var, Yuvasız kuş gibi kaldım başıma, Denizler dayanmaz şu gözyaşıma. Erciyes bir gelin salınır durur, Zirvesinde garip gönlüm oturur, Esen yeller senden selam getirir, Yuvasız kuş gibi kaldım başıma, Denizler dayanmaz şu gözyaşıma. Bülbül idim diken battı gülüme, Kanlı mendilimi bastım gönlüme, Aşk atını sürdüm kattım önüme, Yuvasız kuş gibi kaldım başıma, Denizler dayanmaz şu gözyaşıma |
Başkadır
Bülbül gibi zar ederim figanım başkadır benim her güzeli yar ederim sultanım başkadır benim yolcuyum handan giderim göçüm bir başkadır benim gurbet elde ah ederim suçum bir başkadır benim.. Aşkın sazını çalarım telim bir başkadır benim gece gündüz hep cağlarım selim bir başkadır benim İki ayakla yürürüm yolum bir başkadır benim iki gözümle görürüm körüm bir başkadır benim İNCE'yim ince söylerim, dilim bir başkadır benim ateş ile dans eylerim külüm bir başkadır benim |
Ben
Ben Ademim, hem Havvayım, Bu alemde bir rüyayım. Hemi derdim, hem devayım, Lokman hekim tabibim ben. Ben Yunusum Mevlanayım, Gönüllerde bir sevdayım. Hem Mecnun'um, hem Leylayım, Çöle düşüp göründüm ben. Yaradılan kul da benim, Et, kemik, ceset bedenim. İNCE'yim hakka gidenim, İnsan oldum da geldim ben. |
Beni Yalnız Bırakma
Gönlüm gözüm Sen’in ile açılır, Geçilmezler Sen’in ile geçilir, Adın anılınca nurlar saçılır; Doğ rûhuma beni hasretle yakma! Hak aşkına kulun yalnız bırakma! Ben bir kapıkulu, Sen de Sultansın, Yolda kalmışlara Haktan emansın, Ben bir cesed isem, Sen onda cansın; Doğ ruhuma beni hasretle yakma! Dost aşkına kulun yalnız bırakma! Âşıklar ararlar Sen’i her yerde, Dudağın şerbeti dermandır derde... Ben bir dertli isem dermanım nerde? Doğ rûhuma beni hasretle yakma! Hak aşkına kulun yalnız bırakma! Bir yüzü karayım pek çok vebâlim, Düşe-kalka, kalmadı hiç mecâlim... Bilmem ki ötede ne olur hâlim...? Doğ rûhuma beni hasretle yakma! Hak aşkına kulun yalnız bırakma! Bir zaman mevsimler bütün bahardı, Korkarım o günler bir bir karardı... Merhamet! Yollarım bir sarpa sardı... Doğ rûhuma beni hasretle yakma! Dost aşkına kulun yalnız bırakma! |
Beni...
Kahbe dünya ne acayip işin var, Derin düşünceye daldırdın beni. Ne insafın, ne kocamaz yaşın var, Kırkına geldim de soldurdun beni. Yalan dünya sana aldananın var, Heveslenmem sana kandırdın beni. Zengine çok geniş, fakire de dar, Bundan sonra kandıraman sen beni. Yüce dağlarıyın başında karlar, Yazın yakıp, kışın dondurdun beni. Dünya diye çok da methin yaparlar, Kaç kere mezara koydurdun beni. Ateşin var, toprağın da suyun var, Gaflete daldırıp yandırdın beni. Ben Adem torunu bende ruh da var, Şakıyan bülbüle döndürdün beni. |
Benim Köyüm
Temiz havasını alamasam da, Memet emmimizi bulamasam da, Şimşir kaşığımı yalamasam da, Kayseri de uğrak yerimdir KÖYÜM. Köyüm köyüm benim köyüm, Köyümü nasıl söylüyüm. Sediri var otururum dostlarla, Dedesi kalmamış koyun postlarla, Karşılaşmam asla orda astlarla, Kayseri de uğrak yerimdir KÖYÜM. Köyüm köyüm benim köyüm, Köyümü nasıl söylüyüm. İNCE anlatamaz köyü, köylüyü, Orada bulursun selvi boyluyu, Bulmak isterisen güzel huyluyu, Kayseri de uğrak yerimdir KÖYÜM. Köyüm köyüm benim köyüm, Köyümü nasıl söylüyüm. |
Benim Rabbim
Benim Rabbim benim Rabbim; Sen’den başka yoktur Rabbim! Dostluğunda vefa gördüm; Sen’in vefan çoktur Rabbim! Kapında bendeler Sen’in, Muradı Sen’sin cümlenin, Aradan kaldır hicabı, Görsünler cemâlin Rabbim. Ma'rûfsun bilinmez Zât’ın, Her şeyi kaplamış tahtın; Görenler görmüştür Sen’i, Gözsüzlere pinhân Rabbim! Bildim diyenler aldandı, Bilmeyenler nâra yandı; Gönlümde kenzen bilindin; Âşıklara sübhân Rabbim! Ruhlara ışıktır adın, Meclislere huzûr yâdın, Ariflerin son durağı, Dertlilere derman Rabbim! Cürmüm pek çok yok tâatim, Belki yaklaştı saatim, Etmezsen inâyet eğer Kimden ola gufran Rabbim! |
Beyaz Nur
Bugün nurlar yağdı haktan, Ne umarsan iste haktan. Cevherler çıkar kovaktan, Çıkar Allah deyi deyi. Gökten inen beyaz tane, Adı kar olmuş bahane. Dertlinin yeri mey-hane, İçer Allah deyi deyi. Yeşil ağaç beyazlanmış, Hava soğuk ayazlanmış. Toprak karlara nazlanmış, Sarar Allah deyi deyi. Gök de yerlere sarılmış, Edna kulların yorulmuş. Dervişler zikre kurulmuş, Çeker Allah deyi deyi. Gökkubbe yere ağanmış, Beyaz nurlara boyanmış. İNCE de Hakka dayanmış, Ağlar Allah deyi deyi. |
Bil Ki Kurtulmuştur...
Baba "salih" demiş koymuş adını, Nüfusa "kurtulmuş" diye yazmışlar. Duymazsan mazlumun coş feryadını, Deme ha onlara sakın, "azmışlar". Yaradanım fırka fırka ayırmış, Bakmak için yer yüzüne koyurmuş. "Adem" diye bir de adın duyurmuş, İrfansızlar anlamadan yazmışlar. Habil'le Kablile kavga ettirmiş, Kimini ham koyup kimin yetirmiş. "Enel hak" diyeni dara getirmiş, Fani diye bir de mezar kazmışlar. Gururu, kibiri atıp gidersen, Yaradan yaratmış deyip, seversen. Putları kırarak bir de birlersen, Bilki "kurtulmuş" dur diye yazmışlar. Elest-ü Bezmdeki sözde durursan , Bir ehl-i Kamile ıkrar verirsen, Aşkın badesine dudak değersen, Bil, erenler seni safa almışlar. Ben-i Adem ise üç nişanı var, Gözündeki ışık ay gibi parlar. Sözünde tad vardır şerbetler damlar, Öz'ünü bilmezler hayvan olmuşlar. Aşk yolu çileli, cefası çoktur, Söyle söyle bitmez, hiç sonu yoktur, Dersen, kuru lafa karnımız toktur, İNCE sırlı sözün boşa saymışlar. |
Bilir Misin?
Nara yanmayınca yare varılmaz, Bilir misin bunu İbrahim kardeş. Namaz kılar hak huzurda durulmaz, Bilir misin bunu İbrahim kardeş. Gördüm ki sevgiye bülbül olmuşsun, Gülü görememiş, har da kalmışsın. Sanki bir camiye vaiz olmuşsun, Bilir misin bunu İbrahim kardeş. Sıkı sarılmışsın hakkın yoluna, Nasib etsin mevlam cümle kuluna. Meyletme dünyanın geçmez puluna, Aldatır insanı İbrahim Kardeş. Gece-gündüz dost dost diye ağlarız, Coşkun sel misali durmaz çağlarız. Dertlinin derdiyle yürek dağlarız, En kemter kuluyuz İbrahim Kardeş. Aşkın deryasında her dem sarhoşuz, Elest-ü bezminde ıkrar sunmuşuz. "Leyla Leyla" diye Mecnun olmuşuz, İNCE bir çöldeyiz İbrahim Kardeş. |
Bilmem
Yürüsem aşkın bahrinde, Balı tatsam yar zehrinde. Bir ev alsam pir şehrinde, Oturup kalsam mı bilmem? Deli gönül gene coşma, Ağyarın peşinden koşma. Çıldırıp da bendi aşma, Durup, yorulsam mı bilmem? Aşkın beni derde koydu, Kavlimiz acep bu muydu? İNCE bulanık su muydu? Akıp, durulsam mı bilmem? |
Bilmem Ki..
Burcu burcu tüttün burnumda sıla, Ne diye özlerim seni bilmem ki? Nere yönüm dönsem döner pusula, Ne diye özlerim seni bilmem ki? Her bayram dönerim yoluna doğru, Çevirir yönümü duyduğum çağrı. Özlemi içimde dinmeyen ağrı, Ne diye özlerim seni bilmem ki? Yavrular gözümün önünden gitmez, Aşkın olmasaydı tek tohum bitmez. Düşüncesiz, aldırmaza farketmez, Ne diye severim seni bilmem ki? Sevdayın çağrısın duydum erkenden, Kokunu alırım, gülden, dikenden. İNCE sesin duyar o esen yelden, Ne diye isterim seni billmem ki? |
Bilmem Niye?
Sevilmeye layık mısın? Bilmem niye seviyorum Gizlendiğim kavuk musun? Bilmem niye seviyorum Huri misin melek misin? Gönüllerde dilek misin? Sandallarda dilek misin? Bilmem niye seviyorum Baharım mı yazım mısın? Çalınacak sazım mısın? Oğlum musun kızım mısın? Bilmem niye seviyorum Yaprak mısın çiçek misin? Gireceğim toprak mısın? Yakın mısın uzak mısın? Bilmem niye seviyorum Türkü müsün şarkı mısın? Gönül evim barkım mısın? Bağımda bir salkım mısın? Bilmem niye seviyorum İNCE misin kısa mısın? Kanun musun yasa mısın? Sevinç misin tasa mısın? Bilmem niye seviyorum |
Bir De
Her şey bir de mevcut, bir de ararız, İkinin peşinde gördün mü bizi. Kanayan kalpleri açar, yararız, O lokman hekime sordun mu bizi. O ateş ki kurtulan yok közünden, İçin için yanıyorsan özünden, Su içmişsin o pınarın gözünden, Bulanık sularda gördün mü bizi, Bilmez misin sırda sırlar gizlidir, Aşık olan insan açık sözlüdür. Kimi sözündedir, kimi sazlıdır, Bam teline değip, vurdun mu bizi. Başı yar yoluna koyanlardanız, Sevdanın zehrinden doyanlardanız, Yol yordam bilerek uyanlardanız, Dolanan yollarda yordun mu bizi. Vuslata erince olur mu gusül, Aşk sarhoşlarına gerek mi usul, Görünen her şeye gizlenmiş asıl, Yoksa yadelleri sordun mu bizi. Ne gül oldum bülbülleri öttürdüm, Gam yükünü çektim duman tüttürdüm, Hiç sürüm olmadı koyun güttürdüm, Vurup yerden yere serdin mi bizi. Ne çileyi bölüp, ne de pay ettim, Geldi geçti şu ömrümü zayettim. Yar adını duyunca hep hay ettim, Gül zannedip yoksa derdin mi bizi. Gam yükünü taşımamak elde mi. Aşıklığın gönülde mi dilde mi? İnce, gözün yolcuda mı yolda mı, Üç-beş süslü sözle gerdin mi bizi.. |
Bir Türkü Yak
Bir türkü yak... Yanık bir türkü yak Hüznünden kainat ağlasın Beni anlatsın Sen ol nağmelerde Yankılansın dağ doruklarında Saçlarının teli ile Ellerimi bağlasın Bir türkü yak Yalnızlığıma yoldaş edeyim Herkes ağlasın yanıklığına Bir türkü yak Geçmişim görüntülensin içinde Geleceğime ayna tutayım Sevgilileri unuttursun Mısralarda tek seni yutayım Bir türkü yak Sonsuzluğa uzanan bir ses Gönlümü serinleten nefes Desinler ki 'harika, çok enfes' Bir türkü yak Dudaklarım titresin O türkü dillerde gönüllerde Unutulmasın söylensin Bir türkü yak |
Biridir Biri...
Bugün Kayseri'de bir güzel gördüm, Cennetten çıkmıştır huridir huri. Hakkın cemalini yüzünde gördüm, Şavkıdı yüzüme nurudur, nuru... Gözlerine bakamadım ar ettim, Bu güzel de kimin yaridir, yari. Bülbül gibi gülde figanlar ettim, Dediler bülbülün zarıdır, zarı. İnan güzelliğin tarif edemem, Sözler anlatamaz, peridir, peri. İNCE'de goncayı tasvir edemem, Hüdanın nurundan biridir, biri... |
Birliğe Yolculuk
Ne çöllerde mataramdaki Son damlayı sebil ettim Ne dertli sazımın mızrabından Tellere eziyet ettim Ne kırk yıllık ömrümü Geçmişime geleceğe ve sonsuza Emanet ettim Bülbülün nağmesinde Dervişin nefesinde Zenginin şişkin kesesinde İltifat, itibar, kifayet, hidayet Esaret cesaret... ettim Sadece tertemiz gönlümü kirlettim Kapında tapunda yapında Hatta incecik suratında Oynadım, kıvırıp da dans ettim Aşkınla, meşkinle Ve sevdayın ateşinde Piştim yanıp kül ettim şu kocamaz gönlümü an be an biten ömrümü Ateşine pervane yaptım Beni bencilliği ve ikinciliği Bir edip birliğe gittim |
Bitiremedim
Yeşil ördek gibi yüzemedim ben, Dünya sonsuz imiş bitiremedim Gönlümce alemi gezemedim ben İstedim yanıma getiremedim Coşkun seller gibi çağlayamadım Gönlünü gönlüme bağlayamadım Kılıcım paslandı yağlayamadım Bu işe bir akıl yetiremedim Çağır türküleri söyle hallerin Bal şerbet akıtsın tatlı dillerin Kahrı çekilmiyor gurbet ellerin Bir tek şu hasreti bitiremedim Yoruldum da bu yollarda yoruldum Eşe, dosta, yarenime darıldım İNCE'cik bir daldım çabuk kırıldım, Bir işi hal yola yatıramadım |
Biz Yoğiken
Şu yalan dünyada kalırım sanma, Makama, mevkiye sakın aldanma. Evlada, iyale, mala güvenme, Kim varımış biz burada yoğiken? Anandan üryanda geldin dünyaya, Kullan aklını da bağlan hüdaya. Gaflete düşüp de uyman modaya, Kim varımış biz burada yoğiken? Nic'oldu da Karacaoğlan nic'oldu, Dünya boşalıp kaç kere doldu. Sultan Süleyman'a acep ne oldu? Kim varımış biz burada yoğiken? Yedi defa devran döner durulur, Sanki "Dünya Benim" derde kurulur. Çok yakında sûr düdüğü vurulur, Kim varımış biz burada yoğiken? İNCE'yim insanım, halifeyim ben, Ahsen'i takvimsin eğer bilirsen, Yaradana sağlam ikrar verirsen, Ölmez baki kalır bu can sağiken. |
Bizim Eller
Dağları var ovası var Ne güzeldir bizim eller Tertemiz bir havası var Ne güzeldir bizim eller Irmakları çayları var Aşireti boyları var Ne güzelce huyları var Ne güzeldir bizim eller Gelin elinde kınası Gözü yaşlı hep anası Anasıdır kaynanası Ne güzeldir bizim eller Bahar gelir çiğdem çıkar Güzelleri yola bakar cilveleri yürek yakar Ne güzeldir bizim eller Tarlaya gider şafakta Azığı çoktur mutfakta Al al kızaran yanakta Ne güzeldir bizim eller Sevgisi var saygısı var Ne gelecek kaygısı var Ciğer yakan duygusu var Ne güzeldir bizim eller Yaylalarda koyun yayar Dostun uğruna canın koyar Misafiri hızır sayar Ne güzeldir bizim eller |
Bizler De Dirileceğiz
Bu ülke ki gâzîler şehîdler diyârıdır, Bütünüyle bize cedlerin armağanıdır. Cennetleri andıran bağ ve bahçeleriyle, Ovası obası zümrütten tepeleriyle; Muhteşem geçmişin değerli yâdigârıdır. Yâkut sütunlar üstünde fîrûze kubbeler, Dört bir yanda şâha kalkmış gibi minâreler; Hiç eskimeyen bir manâ ile hâlâ süzgün, Gökte yıldızlarla mahyalaşan o şanlı dün Ki sönük bir rüyâdır yanında efsâneler... Ne şarklı İsfendiyâr ne garbın İskender’i, Hayâl edememişti bu dünyâyı hiçbiri... Âlem henüz karanlıklar içinde yüzerken, Ermiştik uhrevî aydınlıklara çok erken... Ve seyrediyorduk buradan tâ öteleri Şimdi hazân vurmuş bu lâle bahçesinde biz, Ümît ve inkisârla yutkunuyoruz sessiz... Hülyâlarımızda bir yeni şafaklar çağı, Her gün daha aydınlık görüyoruz varlığı; İhtimâl ki bir gün bizler de dirileceğiz... |
Boşa...
Boşa çaldım çabaladım Şu sevdaya yenik düştüm O kaçtıkça kovaladım Şu sevdaya yenik düştüm Aşk atına binem dedim Şu dünyada gülem dedim ben yoluna ölem dedim şu sevdaya yenik düştüm *******im gündüz ettim tükendim eridim bittim kahbe felek sana n'ettim şu sevdaya yenik düştüm sevem dedim sevdirmedi kim olduğun bildirmedi çok ah çektim aldırmadı şu sevdaya yenik düştüm kader dedi de aldattı elim ayağım bağlattı yaktı, kül etti dağlattı şu sevdaya yenik düştüm İNCE yarayı sarmadı bir gün halimden sormadı yeter dedim ya durmadı şu sevdaya yenik düştüm |
Bu Alem
Sezişin kuvvetli iyi yazarsın, Tevazuyu bırak gerçeği söyle, Çok iyi deşersin, güzel kazarsın, Ölenlere benden bir selam söyle. Aşkla kavrulmuşsun sözünden belli, Yaşın kırklarda mı desem mi elli. Yakınlık durumun nazından belli, Güzel'in aşkına düz kelam eyle. Sevdanın gizliği açığı olmaz, Çok yiyen doyar ya , azığı kalmaz. bir çicek bilirim kışın da solmaz, açar da hiç solmaz bu lâlem böyle. Alem düşman olup peşime düşse, Ben yandıkça onlar külümü deşse, Bin kez yanan gönül narınan pişse, Böyledir bu devran bu alem böyle. Demek rastlamadın sen o güzele, Öyleyse gusül et, abdest tazele, Toprağa düşüp de dönen gazele, Çürümüş toprağı nuralem eyle. Demek sen o derde derman ararsın, Hacı yoluna çık, ordan sorarsın. Niyetin ne bilmem beni sınarsın, Yak şu löküsü de meşalem eyle. Gönüldeyse daha nerde, girsene, Kapısı yedi mi, bir mi desene. Vakit gitti, bitti belki bu sene, İki bin birinde vur belâm eyle. Muhammedin adı mıdır Muhabbet, Sevda zindanın da cezam muabbet, Aşkın düğünün de çalma trampet, Bandocu başına var selam eyle. Bu kadar Arapça bilmezdim amma, Öyle yazarsın ki sanki muamma, Az çok Farsçadan da okurdum amma, Türkçeden ayrılmam sülalem böyle. Güzelin aşkıyla zehir şerbettir, Öz yurdunda gariplik de gurbettir. Sırdan söz eyleme sonu zilletdir, Zehirin tadıyla nuşalem eyle. Aşk yükü mü ağır sen mi yoruldun, Mayan mı az geldi, az mı karıldın, Sürçü lisan m'ettim niye darıldın, Usanma İnce'den çoş alem eyle. |
Bu Nasıl Maraş?
Şiir diye tuttuk Maraş yolunu, Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş? Öğretmen evinde büktük boyunu Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş? Abdullah, Kamil'le Ali Rızayla Hoşgeldin ettiler ağız ucuyla Şiiri sevmiştik Karakoç’uyla Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş Öğle yemeğine harem selamlık Söz verilmez olduk bir tek kelamlık Arkadaşlar dedi bu iş yarımlık Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş Şair diye birbirini seçmişler Üstad diye bir de sıfat katmışlar Şeyh'e Şıh'a methiyeler etmişler Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş İstiklal Marşımı söylemiyorlar İtiraz mı asla dinlemiyorlar Misafirperverlik hiç bilmiyorlar Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş Methiye, yalaka ne ararsan var Şairlikle bunun ne ilgisi var? İçlerinde Cuma bir de İnci var Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş Lütfettiler bir şiirlik söz aldık Sıramız gelince kürsüye geldik Arapça, Farsça var Türkçesiz kaldık Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş Bu Cumhuriyetin şairleriyiz biz Türklüğün uğruna can verenleriz Arap mı fars mı siz nesiniz siz? Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş Kürsüde yuhlandık "şerefsiz,, olduk Dört şair maraşda yapyalnız kaldık Can güvenliğini validen aldık(!) Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş Yeter İNCE Maraşlıyı incitme Bilmediğin yere koşup da gitme Derdimi deşip de fazla söyletme Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş |
Bulamadım
On sekiz bin alemleri yaradan, O kadar alemde yer bulamadım. Hem gemiyle gittim, hemi karadan, Gönül bahçesinde gül bulamadım. Senin yarattığın yalan dünyada, Çok dolandım amma mal bulamadım. Mevlana yurdunda ulu Konya 'da, Gönül pınarıma şems bulamadım. Geldim Kayseri'ye konayım deyi, Ademin içinde yer bulamadım. Rum'un diyarında doyarım deyi, Bir lokma ekmeği zor bulamadım. İnsan suretinde kurtlar kurulmuş, Halil sofrasında yer bulamadım. Şu İnce'de ciğerinden vurulmuş, Kangren yarama em bulamadım. |
Bulamadın
Deli gönül kırk yıl gezdin alemde Kışlar geldi geçti, yaz bulamadın. Çoklar yedi içti fakirhanemde, Çok aradın amma haz bulamadın. Tavukla, cücükle eğlendin durdun, Bir gün bile olsa kaz bulamadın. Sinen siper edip hançer vurdurdun, Acı da tatlı da söz bulamadın. Libas gibi yırtık, sökük sen gezdin, Yaranı dikecek biz bulamadın. Çoğu zaman geldi canından bezdin, Ne canda, cananda köz bulamadın. Çok okudun, yazdın insanlar için, İşe yarayacak söz bulamadın. İNCE bu figanlar bilmem ki niçin? Sinen de yanacak öz bulamadın. |
Bulayım Dersen
Aydınlık gerçeği bulayım dersen, Gerçeği bilene sor da öğren gel. Gerçek saklanamaz doğru söylersen, Tüm giydiklerini soy da öğren gel. Nefsin ile savaş eyleyim dersen, Can dosta canını kurban eylersen, Dost iline doğru uçmak dilersen, Aşkı muhabbeti sor da öğren gel. O aşkın sırrının sırrı cefadır, Çekilen çileler büyük sefadır. Sevda bahçesinde gül Mürtezadır, Bülbülden dikeni sor da öğren gel. Aşkın yolundaki emek zay olmaz, Mayasız bir sütle yoğurt çalınmaz. İNCE, her tüccarın malı alınmaz, Her işi ehline sor da öğren gel.. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:29 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.