![]() |
Artık Git
Artık Git
Şu senin eşsiz sessizliğin kabaran yerlerinden duyulabilir pekâlâ mesela kolunun dirsek içine dokununca göğsüne başını dayadığında herhangi biri ellerin tutulduğunda bir kedi karşıdan karşıya geçirilirken kokunu içime derin bir solumayla çektiğim zaman şiir okurken gözlerinde beliren gözlerden öyle ki hepsi başka başka bir kovan bal gibi bakarsın arıya kusursuz yaratılmaktan duyulan hoşnutluk gibi mavi dalgalanan dağlar gibi mordan da öte gönlümde yer eder çünkü onlar bütün kış kar sularıyla oğuşturulan bir kıyının dinlendiği yerdir ki yine pek dingin bir ekim akşamında oturmuştuk karşılıklı umutla Tuhaf şey diyesi geliyor insanın tuhaf şey! her şeyin böyle baştan sona değişmesi doğa tüzüğünün ilk sayfasında yazılıysa da her şeyin böyle baştan sona bir uğultu ormanı gibi sessizliğe gömülmesi hüzünden de ağır bir hüzün veriyor insana azala çoğala ağaçların ağır ağır açtığı yolda yürürken mahşeri çağrıştıran sessiz kalabalıkta yoksunluğumu yoksulluğumu demiyorum, yoksunluğumu gideren düşüncelerin ard arda sararıp dökülmesi kimin kabahati diye sormuyorum küsmene bakılırsa… Nerde bir yalnızlık görse konuna almaya yetinen Edip her şeye gecikilir demişti ya hiçbir şeye yetişilmez kimbilir, belki de ziyade ciddiye aldım şairi hayata geciktim, ölüme yetişemedim istesem kusurumu sırtına yükleyebilirdim ama ben güneşi seçtim çünkü okumayı en iyi o biliyor vurunca alnıma atamın apamın kazıdığı kargacık burgacığı tomruk kılıp kanımı damar duvarlarıma saldırtan yazıyı okuyanı ağlatan yazıyı beni bikes bırakan o antik vesikayı Söz, rakıya verilmişse tutulmayabilir kaldı ki işim birde mi bitecek demişim o halde iki gibi çiçekli kitapçının önünde cebimde şiir taslağı mektup aklımda kahverengi denizler bal rengi mavi ve siyah gözlerin neden böyle kararsız derken birden aklıma geldi ankara’da doğup büyüyen her kadın nedense alaca düşünür ve düşündürür kendini gülümseme salonundan öfke mutfağına geçilen hol öylesine kısa ve dardır ki basık mı basık bir gökyüzüyle kabarık sarı bir plato arasında bırakıp terk eder sevdiğini üstünü toprakla örtmek için döner yalnızca Diyecektim ki hazırım vazgeçtim birden yüzümün hayata yakışmadığı doğru, ölsem de yakışmayacak üstelik diyorum kendi kendime eksik değil ki dağlara koşar gibi aşka isteğim gücüm dersen yerinde ve Ferhad’ın külüngüne eş becerikli sonuna kadar sabırla ve dirençle ne kadar uzakta olsam da en yakın kalp sarayından ne kadar da yokluğunla yaralı, yorgun ne kadar da bu şiir böyle umudunu bile korku tığıyla işlese de suyun üstüne aklı gidip gidip gelse de çocuğumun seni hatırlayınca kendimi unutup kızgın bir kaya gibi yağmurun altında için için eririm Artık git ben ardından toprak olur gelirim |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:04 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.