www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Siyesette AKP-Doğan kavgası (https://www.cakal.net/showthread.php?t=114089)

ÇaKıR- 02-16-2008 08:21 PM

Siyesette AKP-Doğan kavgası
 
http://www.haber1.com/photos/529825629.jpg
Siyesette AKP-Doğan kavgası

Başbakan Tayyip Erdoğan ve gazeteci Ertuğrul Özkök tartışması medyayı deyim yerindeyse ikiye böldü.
16 / 02 / 2008 18:00
Geçtiğimiz günlerde yaşanan Başbakan Erdoğan ve Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök tartışmasında sular durulmuyor.
Başbakan Erdoğan bir konuşmasında medyayı ve Ertuğrul Özkök'ü isim vermeden sert ifadelerle eleştirince hükümet ve Doğan Grubu arasında oldukça sert bir gerilim hattı oluştu.
"Bizim çıkarlarımızı kaybetme endişemizi olsaydı iktidarın yanında olurduk" sözlerini hatırlatan Erdoğan'a "Biz bizim yanımızda değilsiniz diye sizi eleştirmiyoruz. Siz 411 eli kaosa kalkan el olarak gösteremezsiniz. Milletimin seçtiği o ellerin kaosa kalktığını söyleyemezsiniz. Söylerseniz eleştiri alırsınız. 411 el kaosa kalkmaz. Siz kaosun tarafı oldunuz. Hala da olmaya devam ediyorsunuz..Yasama organına bu şekilde hakaret edemezsiniz. Öfke diyorsanız evet öfkeliyim." ifadelerinde bulunan Başkakan'a Özkök şu cümleleriyle cevap verdi:
"Kürsüde Başbakan konuşuyor. "Beyaz gömleklerden" söz ediyor. Yani kefenlerden, idam gömleklerinden. Aşağıda Bülent Arınç ağlıyor.Başka bazı milletvekillerinin gözleri yaşarmış. Sahneye baksanız, sanki cihat kararı alınıyor.Bir şehadet psikolojisi bütün sıralara yayılmış.İnsan irkiliyor. Nedir bütün bunlar?"
Hürriyet'in bir diğer önemli ismi Oktay Ekşi'de bu konuda Özkök'ü destekler nitelikte bir yorumda bulundu. 'Ahlak zaptiyesi" başlığını taşıyan yazısında Başbakan'ın sözlerine ağır eleştirilerde bulunarak yazısını 'Siz de biz de biliyoruz ki, asıl programınız yapmaya henüz cesaret edemediklerinizdir.' sözleriyle bitiriyordu.
Doğan Grubu'nun diğer gazetesi Milliyet'te de bu süreçte Başbakan'ı eleştiren bir tutum izledi.
Doğan Heper köşesine attığı "Bundan sonrası tufan" başlığıyla düşüncelerini özetlerken Fikret Bila'da yazısında "Başbakan'ın her sözünü alkışlayan, hükümetin her uygulamasını onaylayan, parlamentonun her kararını destekleyen basın olur mu?
Olur...
Dikta rejimlerinde böyle basın olur.
Faşist yönetimlerde, teokratik rejimlerde, tarihe karışmakta olan demirperde ülkelerinde olur.
Ama demokrasilerde olmaz." sözlerini kullanıyordu.

Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'da Erdoğan'ın medyaya yüklendiği konuşmasına yarıt vererek tartışmaya katılan isimlerden biri oldu.
Babahan yazısında " Şimdi siz "muhafazakâr" bir parti olabilirsiniz ama kendi muhafazakâr görüşünüzü toplumun tümüne, özellikle basına dayatamazsınız. basında ahlak kurallarını siyasi iktidarın başı koymaya başlarsa, o rejimin adı demokrasi olmaz." sözleriyle düşüncelerini açıklıyordu.
Medyanın diğer kanadında yer alan Vakit gazetesi bu süreçte Başbakan'ı ve medyayı ağır bir biçimde eleştiren sözlerini destekler nitelikte bir tutum izledi.
Vakit yazarı İrfan Söylemez " Başbakan�ın eleştirileri sebepsiz değil. Başörtü oylamasında Hürriyet'in kaosa kalkan eller manşeti tam bir kriz davetiyesiydi. Doğan medya grubu bu açık tavrıyla CHP�nin arkasında vaziyet aldığını bir defa daha ilan etmiş oldu." derken benzer bir yaklaşım da Yeni Şafak yazarlarından geliyordu.
14 Şubat tarihli yazısında Özkök'ü eleştiren bir yazı kaleme alan Fehmi Koru, Özkök'ü Emin Çölaşan'ın boşluğunu doldurmaya çalışmakla suçladı.
"Ertuğrul Özkök dün şu satırlarla başlamıştı yazısına: �Geçen pazar gününden beri birçok gazeteci arkadaşım aradı. Hemen hepsi endişeyle aynı soruyu soruyordu: / 'Okudun mu?' / Hemen hepsi, o meşum son cümleye dikkatimi çekiyordu. / Hükümete çok yakın bir köşe yazarı, Hürriyet'i ve Doğan Grubu'nu açık açık tehdit ediyordu. / 'Türban konusundaki muhalefetiniz yüzünden basın dışı çıkarlarınız zedelenir.' / Bu cümleyi onun kaleminden ilk defa okumuyorduk. / O nedenle fazla ciddiye de almamıştım. / Ancak dün Başbakan Tayyip Erdoğan'ı AKP Grup toplantısında dinlerken şunu anladım. / O tehdidi ciddiye almalıymışız.�
Emin Çölaşan'ı gazeteden kovduktan sonra meydana gelen boşluğu kendisi doldurmaya çalışıyor Ertuğrul Özkök ve üslubu da giderek kovduğu yazarına benziyor. Ancak yukarıdaki satırlar Çölaşan taklidi değil; Cumhuriyet'ten Hikmet Çetinkaya üslubu... Açın Cumhuriyet'i önünüze, okuyun herhangi bir Hikmet Çetinkaya cümlesini ve yukarıda satırlarla bir karşılaştırın...
Kafka'nın bir sabah farklı bir yaratık olarak uyanan Gregor Samsa'sı gibi Özkök; tek farkı, bir gün Çölaşan, başka bir gün Çetinkaya olarak uyanıyor..."
Yine aynı gazeteden Ali Bayramoğlu ise bu tartışmanın Erdoğan ile Baykal ve Doğan Grubu arasındaki gerginlik bu mücadele sürecinin bir parçası olduğunu ancak bir başka tartışmanın hali hazırda da basının �liberaller� olarak adlandırdığı, özgürlükçü tavırlarıyla bilinen kimi akademisyen, yazar ve aydınlar arasında yaşandığına dikkat çekiyordu.
Tüm bu tartışmalan arasında Zaman gazetesi her iki tarafın görüşlerine de yorumsuzca yer vermeye çalıştı. Zaman Gazetesi'ne yazan Hüseyin Gülerce köşesine 'Laik kesimi anlamaya çalışmalıyız" başlığını atarak "Bugün herkese, gelin empati yapalım diyorum. Bizi, laik-laik olmayanlar, Cumhuriyete sahip çıkanlar-Cumhuriyetin kazanımlarını yok etmek isteyenler diye karpuz gibi ortadan ikiye bölmek isteyenler var. Dün de izah ettim, biz toplum olarak durduk yere "hadi gelin artık bölünelim" diye tutturmuş değiliz.
O zaman bu ülkenin makul çoğunluğu olarak bu oyunu nasıl bozacağız? Gerginlik çıkaranlara nasıl direneceğiz? Yükselen tansiyonu aşağıya nasıl çekeceğiz? " sözleriyle düşüncelerini belirtti.
Haber1


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:49 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.