www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Senden Öncesİ....!!!! (https://www.cakal.net/showthread.php?t=18985)

CaKaLBoT 04-22-2006 08:54 AM

Senden Öncesİ....!!!!
 
SENDEN ÖNCESİ

Düşünüyorum da; bir bakıma senden öncesi yok gibi bir şey
Çünkü senden önceki yıllar, sana hazırladı beni
Senden önce tanıdığım kişiler, seni bulduğum zaman
değerini daha iyi anlayabilmem için birer sebepten
başka bir şey değillerdi
Sensiz anılarım seninle geçen bir günün anısı yanında
o kadar kuru ve cılız ki!


Uzun yillar amansiz bir olusun icinde calkalanip durdum
Bir trendim; kücücük istasyonlardan gectim, sonunda
sana varmak icin
Bir gemiydim; irili ufakli limanlara ugradim, bir gün
senin limanina gelmek icin
Bir yoldum; nice insanlar çiğnedi beni
Şimdi ayaklarının temasındaki hazzı
daha iyi anlıyorum.
Bir kitaptım; beni okudular, fakat anlayan çıkmadı
Yıllarca seni bekledi sayfalarım, okuyasın diye


Yokluğunda bir kadehtim ben,
Türlü içkilerle doldurup ağızlarına boşalttılar beni
Yere çarptılar kırılmadım, duvara vurdular parçalanmadım
Bir gün içime senin güzelliğinin dolacağını bildiğim için
Dudaklarının değdiği her yerde bir ölümsüzlük ateşinin
yanacağına inandığım için
Kurşun askerler, bebekler, oyuncaklar vardı senden önce
Durup durup aldanmalar vardı,
aldığını geri vermeyen aynalar vardı
Hep karanlığa açılan pencereler, ardında
iğrenç yaratıkların yaşadığı büyük kapılar vardı


Şehirler gördüm; sokaklarında bir toz bulutuydu yaşamak
Çarşılarında fazilet kiloyla satılır, namus metreyle alınırdı
Evlerinde yanyana yaşardı insanlarla hayvanlar
Sabahları yalan girerdi pencerelerinden ışık yerine
Akşamlar pis bir koku gibi gelir, geceler bir hışım gibi
çökerdi o şehirlerin üstüne


Her evde bir çoçuk ağlardı ve her gün bir çoçuk ölürdü sıtmadan.
Gündüzleri erkekler kahvelerinde domino oynar,
kadınlar bakraçla su taşırdı
Gece olunca yataklar utanırdı yataklığından,
duvarların yüzü kızarırdı
Eller ve ayaklar bütün gece kirli bulaşıklar gibi yıkanmayı beklerdi


Şehirler gördüm ben..
Sefaletin utanç olmadığı şehirler gördüm
Bencilliklerin birer apartman gibi yükseldiği ve
şereflerin çamurlara düştüğü şehirler gördüm
yaptığını anlamıyordu
Balolarda, şölenlerde kötü bir oyundu yaşamak
Kadınlar elmaslarıyla ölçüyorlardı güzelliklerini
Erkekler banka cüzdanlarıyla değerliydiler


Ne şehirler gördüm ben..
Tiyatrolarında, sinemalarinda aldanışlarımız,
utançlarımız oynanırdı
Meyhanelerinde kirli ve renkli sulardı içilen.
Mayileşmiş bir köhne zamandı
Çeşitli tuzaklarla doluydu her sokağı.
Büyük arenalara benzeyen sokaklarında
kan ve zulüm kokardı.
Bir semtinde parfüm kokularıydı havaya karışan.
Bir semti amonyak kokardı.


Ve nice insanlar gördüm ben..
Alışkın elleri kötülük etmeden duramazdı.
Yalan söylemeden edemezdi dudakları.
Gurur kötü dikilmiş bir elbiseydi üzerlerinde.
Boş kovalar gibi ses verirlerdi dokunulduğu zaman.


Nice insanlar gördüm ben..
Bir yoksula en küçük bir iyiliği yapmaktan çekinen,
fakat bir gecenin cömert bir saatinde onbinleri,
yüzbinleri vahşi bir zevkle kaybeden insanlar gördüm.
Zenginlerine daha sömürülecek insanlar gerekti.
Ben yüzü jiletle kesilmiş kötü adamlar gördüm ve ben
her sabah yüzünü traş ettiği jilet kadar para etmeyen
daha kötü adamlar gördüm.


En adi kıskançlıklar gördüm, kavgalar, zulümler,
işkenceler, en ucuzundan kirli çamaşırlar, paçavralar,
çamurlar, irinler, çirkefler gördüm.
Seni tanıyıncaya kadar dinlediğim çatlak sesli bir plaktı,
berbat bir filmdi seyrettiğim.
Seni görünceye kadar kötülükten yana ne varsa tanıdım,
çirkinlikten yana ne varsa gördüm.


Tut ki bir kum cölündeydim, kızgın bir güneşin altında
susuzluktan çatladı dudaklarım.
Şimdi senin dupduru kaynağına eğilip su içerken varlığının
paha biçilmez değerini daha iyi anlıyorum.
Yokluğunu bu kadar derinden tatmasaydım,
varlığının eşsiz anlamına varamazdım.


Tut ki yıllarca süren bir geceydi senden öncesi.
Güneşsiz aysız, yıldızsız bir gökyüzüydü.
Kupkuru bir eski deniz kalıntısıydı.
Çekilmiş bir nehir yatağıydı.
Senden önce bir gün seni bulmak ümidiydi beni yaşatan.
Tohumun yeşermek icin yağmuru, çiçeğin açmak için
güneşi beklediği gibi bekledim seni.


Nasıl bir nehir denize kavuşmak için uzak mesafelerden
çağlaya çağlaya gelirse;
işte ben de öyle geldim senin denizlerine.
Senden öncesi uzun, uğultulu bir arayıştı,
kudurmuş bir çalkantıydı.
Yokluğun öyle bir uçurumdu ki;
yeryüzündeki bütün uçurumları uç uca eklesek,
yokluğunun yanında bir nokta gibi kalırdı.
Bütün girdaplar bir araya gelse; varlığının
derinliğine yaklaşamaz şimdi.


Senden önceki yıllardan sana kendimi getiriyorum.
Yokluğunu tatmış, her yerde seni bir rüzgarcasına
aramış ve vahşi, büyük bir nehircesine sana koşmuş
bir ben var şimdi karşında.
Arındım bütün kötülüklerden sana geldim.
Seni yarınlara götüreceğim, gel; yaşanmamış zamanlara,
erişilmemiş hazlara götüreceğim seni.
Inan ki ne senden öncesi vardı, ne de benden öncesi.

aLeMDaR 04-22-2006 10:25 PM

paylaşım için saol kanka


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:04 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.