Tek çatı, sadece personelini sevindirdi/12 şubat
 

Tek çatı, sadece personelini sevindirdi


Üç sosyal güvenlik kurumu, emeklilik ve sağlık hakları yönünden 'yoksullukta' eşitlenirken bu üç kurumdaki 25 bin personel için çıkarılan ek ödeme yönetmeliği, üst düzeyde bir eşitlik sağladı

12/02/2007


SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur, 20 Mayıs 2006 tarihinde çıkarılan 5502 sayılı yasayla Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) adı altında birleştirildi. Tek çatı olarak isimlendirilen bu kuruma bağlı sigortalıların emeklilik ve sağlık hakları ise, en alt düzeyde, yani "yoksullukta" eşitlenmeye çalışıldı. En alt düzeyde eşitliği sağlayan ve 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun bazı hükümleri, özellikle memurlar yönünden Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi. AKP hükümeti de, yasanın uygulanmasını 1 Temmuz 2007 tarihine erteledi.
Üç kurum için norm ve standart birliği "yoksullukta eşitlenmeye" çalışılırken SGK'da çalışan 25 bin personel açısından farklı bir gelişme oldu. Bu tek çatı kurumunda çalışanların ek ödemelerini düzenleyen yönetmelik, en üst düzeyde bir eşitlik sağlamayı öngördü. 25 bin kişiye yaklaşık bir maaşı tutarında ek bir ödeme sağlanırken özellikle Emekli Sandığı'ndaki düzey dikkate alındı.
Konu hakkında bilgi veren SGK Yönetim Kurulu Üyesi ve KESK temsilcisi Hasan Hayır, şunları söyledi:
"Kurum personelinin ek ödeme usul ve esaslarını belirleyen bir yönetmelik hazırladık. Bu yönetmeliği hazırlarken hangi kurumda en üst düzeyde bir uygulama söz konusu ise onu baz aldık. Belli bir ilave puan söz konusu. Burada sınıf ve dereceye göre kimi zaman Emekli Sandığı, kimi zaman da SSK düzeyi emsal alındı. Aşağı yukarı herkese her ay bir aylık maaşına yakın ek bir ödeme imkânı sağlandı."

İkramiyede yeni düzenleme
SGK'da çalışanların 17 bin 679'u SSK, 2 bin 770'i Emekli Sandığı ve 4 bin 616 bini de Bağ - Kur bünyesinde görev yapıyor. Bu kurumda çalışanların ikramiyelerine ilişkin de bir düzenleme yapıldı.
Uyarı ve kınama cezası alanların ikramiyelerinden kesinti yapılıyordu, yeni düzenleme ile bu kesinti olmayacak. Bu arada KESK'e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) Başkanı Mustafa Çınar, ek ödeme ile ilgili yönetmeliği genelde olumlu bulmakla birlikte aynı kurumda aynı işi yapan idari hızmetler sınıfı çalışanı ile sağlık hizmetleri çalışanları arasında farklı artış yapılmasını eleştirdi.
Öte yandan iptal edilen sosyal güvenlik yasası ile ilgili olarak Emek Platformu'nda alternatif bir çalışma yapılmıyor. Sendikalar "ertelemenin üstüne yatmış" gözüküyor. Hükümette de, yasayı seçim sonrasına bırakma gibi bir eğilim söz konusu. TİSK ise, bir rapor hazırlığında.

Tabandaki işçi: Sendikalar sorgulanmalı
İşçi Kardeşliği Partisi (İKP), geçen hafta İstanbul Aksaray'daki Belediye-İş Sendikası salonunda sosyal güvenlikle ilgili bir toplantı düzenledi. Toplantıya çeşitli sendikaların işyeri temsilcileri ve işçileri katıldı. Panelde Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, Sağlık Hakkı Hareketi Derneği Başkanı Mustafa Sütlaş, İşçi Kardeşliği Partisi'nden Şadi Ozansü ve gazeteci Atilla Özsever birer konuşma yaptı.
Panel sonrası söz alan işçiler, Petrol-İş gibi birkaç sendikanın mücadeleci bir çizgisi olmasına rağmen genelde emek örgütlerinin ciddi bir savaşım vermemesinden yakındılar. İşçiler, işyeri temsilcilerinin başta sosyal güvenlik olmak üzere birçok konuda yeterince bilinçli olmadığını, Emek Platformu'nun pasif kaldığını ve bölünme tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu, özelleştirmeye karşı sendikaların tutarlı bir duruş sergilemediğini, hükümet ve işverenlere karşı da gerekli baskıyı yapmadığını dile getirdiler.
Petrol-İş Başkanı Mustafa Öztaşkın, önümüzdeki günlerde sendikal hareketin sorunları ve nereye gittiği konusunda bir sempozyum düzenlemeyi düşündüklerini söyledi. Öztaşkın, Emek Platformu'nun sosyal güvenlik yasasına karşı uzun süreli bir strateji geliştirmesini ve kendisini yeniden tanımlaması gerektiğini belirtti.
Sağlık Hakkı Hareketi Derneği Başkanı Mustafa Sütlaş da, genel sağlık sigortasının özel sektöre bir kaynak aktarma işlevi göreceğini söyledi. İKP'den Şadi Ozansü ise, sosyal refah devleti döneminin geçici bir süreç olduğunu belirterek, sadece gelişmekte olan ülkelerde değil gelişmiş kapitalist ülkelerde de sosyal devletin tasfiye edilmek istendiğini ifade etti.

40 yıla sığan koca bir tarih
DİSK, 40. yılını kutluyor. Bu 40 yıla iki darbe, 12 yıllık yasaklı bir dönem, katledilen işçi liderleri, 15-16 Haziran'lar, DGM direnişlerini içeren mücadeleci bir yaşam sığdı. Kuşkusuz bu mücadeleci yaşamda eksiklikler, hatalar, yanlışlar da vardı. DİSK, günahı ve sevabı ile 40 yıllık arşivini topluma açıyor.
Bugün saat 11.00'de DİSK'in 40 yıl önce ilk toplantısını yaptığı Çemberlitaş Şafak Sineması'nda bir etkinlik düzenlenecek. Genel Başkan Süleyman Çelebi'nin açış konuşmasıyla başlayacak toplantıda, 40 yıllık mücadele tarihinden görüntüler ve arşiv kataloğu sunulacak. Yarın, yani DİSK'in esas kuruluş günü olan 13 Şubat'ta Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde saat 14.00'te bir panel yapılacak. Yine yarın saat 21.00'de DİSK için Kadıköy Kuyubaşı'ndaki Atatürk Fen Lisesi (AFL) Kültür Merkezi'nde Maksim Gorki'nin 'Ekmek İşçileri' isimli tiyatro oyunu sergilenecek.
26 Şubat 2007 tarihinde de Lütfü Kırdar Kültür Merkezi'nde saat 19.00 -22.00 arasında çok sayıda aydın, sanatçı, bilim adamı, sendikacı, meslek örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin katılacağı 'DİSK 40 Yıllık Dostlarıyla Buluşuyor' gecesi düzenlenecek. DİSK'e tarihinden gerekli dersleri çıkaran, sendika-siyaset ilişkisini doğru bir zemine koyan ve tüm emek dünyasını kucaklayan daha mücadeleci bir yaşam dileriz...

Ne çok çabuk sevmeli, ne de...
Ne çok çabuk sevmeli, ne de uygun olmayanı sevmeli. Sevilecek olan kimseler dostluk kurmaya uygun olmalı. Bunlara da ne yazık ki çok az rastlanır. Üstün olan her şey az olduğu gibi, kendi türünde her yönden üstün olanı bulmaktan daha zor bir şey yoktur...
Önce iyi insan olmak, sonra kendine benzeyeni aramak doğru olur... Erdemsiz ne dostluğa, ne sevgiye, ne de istenen herhangi bir şeye erişebiliriz. Erdeme değer vermeden dost edindiklerini sanan insanlar, bir
gün kötü bir olayla karşılaşmak zorunda kalırlarsa, o zaman ne denli yanılmış olduklarını anlarlar. Bunun için bir kanıya vardıktan sonra sevmelisin, sevdikten sonra bir kanıya varmamalısın...