![]() |
BeşikTaŞ Tarihi&oyuncuları
KURULUŞ
1902 sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi'nde, o zamanın Medine Muhafızı olan Osman Paşa'nın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı. Başta Osman Paşa'nın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ile mahellenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Beyler’in aralarında bulunduğu gençlerin ilk ilgilendikleri spor branşları, özellikle barfiks, paralel, güreş, halter, aletli ve aletsiz jimnastikti. O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in adamları Serencebey'deki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola ***ürüldü. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Hatta saray çevresinden Şeyhzade Abdülhalim bu sporcuları destekledi ve sık sık antrenmanları seyretmeye başladı. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek güreş ve boks hareketleri göstermeye başladı. 1903 Mart'ında ise özel bir izinle Bereket Jimnastik Kulübü kuruldu. 1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. 31 Mart 1909'daki siyasi olaylardan sonra Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile İstanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve Bereket Jimnastik Kulübü'nün adı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi. Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimciydi. Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 13 Ocak 1910 tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de 49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince, yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki bahçe de bir spor sahası haline getirildiYıllardır Beşiktaş’ın ilk renklerinin kırmızı-beyaz olduğu, Balkan Savaşı'nın kaybedilmesinin ardından siyah-beyaz olarak değiştirildiği söylenir. Beşiktaş tarihi ile ilgili bir çok kaynak böyle yazmaktadır. Ancak 100. yıl belgeselinin hazırlanması sırasında yapılan ayrıntılı araştırmalarda, kırmızı rengin kullanılmadığı, renklerimizin her zaman siyah-beyaz olduğu yönündeki belgeler ağırlık göstermiştir. Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, yaptığı araştırmalar sonucunda bu tartışmalara noktayı koymuştur: Osman Paşa Konağı’nda başlangıçta ferdi sporlar yapıldığından herhangi bir forma rengine gereksinim duyulmadı. Ancak sporcuların sayısı her geçen gün yeni katılımlarla artmaya devam edince, eğitimini Fransız mektebinde tamamlamış Mehmet Şamil Bey kurucular heyetini topladı. Okul günlerinde kullandığı, okulunun renklerini taşıyan rozeti yakasından çıkardı ve gösterdi: “Bizler de tıpkı bu rozet gibi bir rozet yaptırmalı ve Kulübümüz’de spora devam eden her azayı bu rozeti taşımaya mecbur tutmalıyız” dedi. Toplantıya katılanlar Mehmet Şamil Bey’in teklifini heyecanla kabul ettiler. Toplantının sonunda rozette yer alacak kulüp renkleri de kararlaştırıldı. Tabiatın bütünüyle birbirine zıt iki ana rengi kulüp renkleri olarak seçildi: Siyah ve Beyaz... Beşiktaş’ın ilk rozetinin yapıldığı tarih, Fransız mektebindeki rozetlerden esinlenerek miladi yıl olarak “1906” yazıldı. Üstte Arap harfleriyle “Beşiktaş” yazarken, sağda “J”, solda “K” harfleri yer aldı. Rozetin arka yüzünde “Konstantinopolis”te yapıldığı yazılıdır ve iç tarafında rozeti yapan ustanın mührü yer almaktadır. Rozetteki armada yer alan yıldızın 6 köşeli olduğu dikkat çekmektedir. 2. Meşrutiyet’e kadar (1908) bu 6 köşeli yıldız kullanılmıştır. Bu rozet, İskender Yakak tarafından Onursal Başkanımız Süleyman Seba’ya hediye edilmiştir. KURUCULAR Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri (Aşeni), Osman Paşazade Mehmet Şamil (Osmanoğlu), Hüseyin Bereket, Kadızade Nazım Nazif (Ander) ve 20’ye yakın genç Beşiktaş'ın ilk kurucularıdır. Kurucuların ortak özellikleri Kafkas kökenli olmalarıdır. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri kardeşler, Gürcistan tahtına kadar yükselmiş, Batum civarından göç etmiş bir soydan gelmektedirler. Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket, Dağıstan aslanı Şeyh Şamil’in soyundan gelmektedirler. KARA KARTAL Son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş, 1940-41 sezonuna gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla girer. Haftalar ilerledikçe puan farkını açan Beşiktaş, ligde liderliğini sürdürmektedir. Bitime 5 hafta kala rakip Süleymaniye’dir. 19 Ocak 1941 Pazar günü Semih Duransoy’un hakemliğini yaptığı Şeref Stadı’ndaki maça Beşiktaş şu kadro ile çıkar: Faruk, Yavuz, İbrahim, Rıfat, Halil, Hüseyin, Şakir, Hakkı, Şükrü, Şeref, Eşref. O sezon bütün maçlarda olduğu gibi, Takımımız yine muhteşem bir oyun ortaya koyar. Maçın ikinci yarısının ortalarıdır. Beşiktaş takımı farklı önde olmasına rağmen rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirmektedir. İşte o sıralarda Beşiktaş’ın akın yönü olan Şeref Stadı’nın Atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden bir ses yükselir: “Haydi Kara Kartallar. Hücum edin Kara Kartallar”... Şeref Stadı’nı dolduran binlerce taraftar ve maçı takip eden gazeteciler, çınlayan sesle donup kalmıştır. Son derece isabetli bir benzetmedir o anda yapılan. O sezon rakiplerini ezip geçen Beşiktaşlı futbolcuları “Kara Kartal”dan, oynadıkları futbolu “Kara Kartal gibi hücum etmek”ten başka bir şekilde tarif etmek mümkün değildir. Tribünlerden gelen sesin sahibi Mehmet Galin isimli bir balıkçıdır. Voleci Şeref lakabıyla maruf Şeref Görkey’in voleyle attığı 3 muhteşem gol ve kaptan Hakkı’nın, Şakir’in ve Şükrü’nün birer golüyle sahadan 6-0 galip ayrılırlar. Bu maçın ardından, Beşiktaş’ın sembolü “Kara Kartallar” olmuştur Ulu Önderimiz Atatürk, Kulübümüz’ün kurulmasından büyük mutluluk duymuş ve kurtuluşu sağlayacak ilk gizli teşkilatlanmayı Beşiktaşlı sporculara vermiştir. ATATÜRK VE BJK Mustafa Kemal Atatürk, Erkan-ı Harbiye’nin 3. sınıfına gelmişti. Bazen sabahlara kadar uyumuyor, hürriyet ve istibdadı düşünüyordu. Bu arada mektebini bitirdikten sonra kurmayı düşündüğü Vatan ve Hürriyet Cemiyeti yavaş yavaş kafasında şekilleniyor, mezun olacak arkadaşlarını bu doğrultuda hazırlıyordu. İşte tam bu günlerde bir haber aldı. Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü (1903) kurulmuştu. Subay ve Saray’a yakın kişilerden oluşan bu kuruluş, Mustafa Kemal’in ilgisini iyice çekti. Nasıl olmuştu da Yıldız Sarayı’na 100 metre mesafedeki Osman Paşa Konağı’nda gençler biraraya gelmiş; Saray hafiyelerinin gözlerinin önünde sportif faaliyetlerine girişmişlerdi? Mustafa Kemal’i o günlerde sportif çalışmalardan çok, Saray’a karşı oluşturdukları fikirler ilgilendiriyordu. Mustafa Kemal, kurucularının Zabit, yaptıkları sporların güreş, eskrim, gülle, aletli jimnastik, boks, halter, barfiks olmasından dolayı da Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü ile ilgilenmişti. Fakat O’nu daha çok ilgilendiren, bu gençlerin istibdadı yenerek biraraya gelmeleriydi. Atatürk’ün bu şekilde Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü’ne bağlılığı arttı. Öyle ki, Mustafa Kemal Atatürk, katıldığı bir İttihati Terakki toplantısında şu tenkitlerde bulunuyordu: “Beşiktaş Osmanlı Terbiye-i Bedeniye kadar olamadınız. Programınız ve lideriniz yok.” 1914 ile 1920 yılları arasında Akaretler/Spor Caddesi'nde Beşiktaş Jimnastik Kulübü'ne komşu olan Atatürk, görevi gereği sık sık İstanbul dışına çıktığı günlerde, birlikte oturduğu annesiyle kız kardeşinin Siyah-Beyazlı sporcu ve idarecilere emanet ederdi. Taraftarlar arasında asker kökenli olmanın getirdiği sevgi ve saygıyla pekişen bağlılık, Ulu Önder'in kurtuluşu sağlayacak ilk gizli teşkilatlanmayı Beşiktaşlı sporculara verdiği belgelerle sabittir. Atatürk’ün Akaretler Yokuşu üzerinde oturduğu 76 nolu binanın dış kapısı yanındaki Mermer Kitabe'de şu satırlar yer almaktadır: "Atatürk, 1.Dünya Savaşı'ndan düşmana karşı İstanbul'u koruyup kurtaran, Çanakkale Müdafihi Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal Paşa iken bu evde kiracı olarak kalmıştır." Mustafa Kemal Atatürk; Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı görevine başlamadan önce 1916'nın ilk günlerinde Akaretler'deki evinin arka kapısından Beşiktaş Jimnastik Kulübü idman sahasına inmiş (şimdiki Plazalar'ın bulunduğu alan), Ahmet Fetgeri ile Fuat Balkan Beyler'i yanına çağırıp, kendileriyle şu konuşmayı yapmıştır: "Efendiler; sizlerin ve sporcularınızın ciddi çalışmalarını, çeviklik ve maharetlerini uzun zamandan beri büyük bir zevkle, dikkatle izliyorum. Spordan yoksun bir gençlik nasıl ki vatan müdafası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni ikişafı noksan ve yetersiz olursa o vücut o kafayı ileriye ***üremez, taşıyamaz. Bugün bünyenizde toplayıp, ilmi metodlarla yetiştirmeye çalıştığınız bu gençler, tam anlamda bedenen ve fikren geliştikleri zaman vatan müdafaasında ilmi sahalarda olduğu gibi spor alanlarında da Avrupalı hasımlarına Türk'ün ölmez gücünü ispat edeceklerdir. Sizi candan kutlar, başarılarınızı her zaman duymak isterim." BJK FUTBOL ŞEREF TABLOSU OSMANLI DEVRİ 1919-1920 İST."TÜRK İDMAN BİRLİĞİ LİGİ" ŞAMP. 1920-1921 İST."TÜRK İDMAN BİRLİĞİ LİGİ" ŞAMP. 1921-1922 İST."PAZAR LİGİ" ŞAMPİYONU CUMHURIYET DEVRİ 1923-1924 İST.LİGİ ŞAMPİYONU 1933-1934 İST.LİGİ ŞAMPİYONU 1934 TÜRKİYE FUTBOL ŞAMPİYONU 1934-1935 İSTANBUL SİD ŞAMPİYONU 1937-1938 TEYYARE KUPASI ŞAMPİYONU 1938-1939 İST.LİGİ ŞAMPİYONU 1939-1940 İST.LİGİ ŞAMPİYONU 1940-1941 İST.LİGİ ŞAMPİYONU 1940-1941 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.) 1941-1942 İST.LİGİ ŞAMPİYONU 1942-1943 İST.LİGİ ŞAMPİYONU 1943 İSTANBUL KUPASI ŞAMPİYONU 1943 İZMİR FUAR KUPASI ŞAMPİYONU 1943-1944 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.) 1944 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU 1944-1945 İST.LİGİ ŞAMPİYONU 1945 İSTANBUL KUPASI ŞAMPİYONU 1945-1946 İST.LİGİ ŞAMPİYONU (8 Yılda 7 kez.) 1946-1947 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.) 1947 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU 1949-1950 İST.LİGİ ŞAMPİYONU 1950-1951 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU (ilk) 1951 TÜRKİYE FUTBOL ŞAMPİYONU 1951-1952 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU 1952-1953 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU 1956-1957 TÜRKIYE LİGİ (Fed.Kupası) ŞAMPİYONU 1957-1958 TÜRKİYE LİGİ (Fed.Kupası) ŞAMPİYONU 1959-1960 TÜRKIYE LİGİ ŞAMPİYONU (Mahalli ligler dikkate alınmadan doğrudan doğruya) 1965-1966 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU 1965 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1965-1966 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU 1966 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1966-1967 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU 1967 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU 1968 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU 1969-1970 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU 1971-1972 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU 1971 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1972 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1974 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1974 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU 1974 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU 1974-1975 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU 1977 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU 1981-1982 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU 1984 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1984-1985 AMATÖR İST.LİGİ ŞAMPİYONU 1985 TÜRKİYE AMATÖR FUTBOL ŞAMPİYONU 1985 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1985-1986 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU 1986 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU 1988 TÜRKİYE AMATÖR FUTBOL ŞAMPİYONU 1988 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU 1988 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1988-1989 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU (Fed.Kupası) 1989 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU (Fed.Kupasi) 1989 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU 1989-1990 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1989-1990 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU 1990 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU (Fed.Kupası) 1990-1991 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1991-1992 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU 1991-1992 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU (ilk namağlup) 1991-1992 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU 1993 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1993-1994 TÜRKIYE KUPASI ŞAMPİYONU 1994 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU 1994-1995 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU 1996 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU 1997 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU 1998 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU 1998 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU 2000 ATATÜRK KUPASI ŞAMPİYONU 2002-2003 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONLUĞU En fazla resmi İstanbul Ligi Şampiyonu (15 Kez). Üst üste beş yıl İstanbul Şampiyonu olan tek Kulüp (1939-1943). İstanbul Ligleri’nde en fazla gol atan takım (1 Sezonda 90 Gol, 8 Yılda 599 Gol) Resmi Lig’de 18 maçta 18 galibiyet alan tek takım. Resmi Ligler’de en fazla "namağlup şampiyon" olan takım (7 Kez). Türkiye Ligi’nde "Namağlup Şampiyon" olan tek takım. Türk Milli Takımı'nı temsil hakkı verilen tek takım. Ambleminde AY-YILDIZ olan tek Kulüp. En fazla Centilmenlik Kupası alan takım (19 Kez). Genç Takımlar Futbol Ligi'nde en çok İstanbul ve Türkiye Şampiyonu olan Kulüp (30 Kez). Eskrimde Balkan şampiyonu olan Kulüp. "19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı" fikrini ortaya atıp uygulamasını ve kanunlaşmasını sağlayan Kulüp. Grekoromen güreşi, öncelikle kulüplere, daha sonra da Türkiye'ye yayan Kulüp. Atletizm, eskrim, boks, basketbol, güreş ve futbolda Türkiye şampiyonlukları olan Kulüp. Sırıkla atlamayı Türkiye'ye getiren Kulüp (Ressam Namik İsmail). Okullarda "Beden Terbiyesi" dersleri veren Kulüp. Türkiye'nin en zengin tesislerine sahip Kulübü. Türkiye'de her branşta "Spor Okulları" açan tek Kulüp. Alt yapısından en çok yıldız yetiştiren Kulüp. Üst üste 56 maç yenilmeyen tek kulüp "Yenilmez Armada". Üst üste en fazla arka arkaya galip gelen takım (18 Kez). İki senede sadece 1 yenilgi alan tek takım. Resmi bir maçta 10 gol atan tek takım; 1989-90 sezonunda Beşiktaş-Adana Demirspor: 10-0 Ali Gültekin (4), Metin Tekin (3) ve Feyyaz Uçar (3). Evinde 10 sene hiçbir Anadolu takımına yenilmeyen tek takım. Lig tarihinde en uzun süre yenilmeyen ekip (48 maç) Beşiktaş, 1990-91 sezonunun 26. haftasında Gençlerbirliği'ne 2-0 yenildikten sonra, 1991-92 sezonunu yenilgisiz kapattı. Besiktaş tam 48 hafta sonra, 1992-93 sezonunun 13. haftasında Galatasaray'a 3-1 yenildi Birinci futbol liginde üst üste en çok maç kazanma rekoru (1959-60 sezonu üst üste 13 maç). Türkiye'de bütün kuruluşlar ISO 9001: 1994'e göre belgeli olmasına rağmen, Beşiktaş Jimnastik Kulübü ISO 9001: 2000 revizyonuna göre belgelendirilmiş ilk kuruluş. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, sportif branşlar yönetimi ve spor tesisleri işletimi, marka ve amblemli ürün pazarlama ve satışı, basın, halk, üye ve taraftar iletişimi ile üyelik hizmetleri alanlarında ISO 9001: 2000 versiyonuyla Türkiye'de belgelendirilmiş ilk ve tek spor kulübü. UNUTULMAZ MAÇLAR 23.03.1941 BEŞİKTAŞ – FENERBAHÇE: 7-1 Milli Küme’ye hazırlık mahiyetinde düzenlenen Dörtler Kupası’na Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve İstanbulspor katılıyordu. Beşiktaş, İstanbul Ligi Şampiyonu unvanını taşıyordu. Fenerbahçe de güçlü bir kadroya sahipti. Kalede Cihat vardı. Ayrıca Naci, B.Fikret, K.Fikret, Rebii gibi önemli isimlere yer verilmişti. Kazananın kupayı alacağı Şeref Stadı’ndaki bu maça seyirciler de büyük ilgi göstermiş, tribünlere 7 bin taraftar gelmişti. Uzun boylu ve seri oyunculardan kurulu Beşiktaş, alışılmadık bir saha dizilişi ile oynayan ve oyuncuların mevkileri değiştiği için bocalayan bir Fenerbahçe buldu karşısında. Ve bu zaafiyeti affetmedi. Bütün hatları ile saldıran Beşiktaş, kısa sürede zayıf Fenerbahçe savunmasının direncini kırdı. Tek kale şekline dönen oyunun ilk golünü 5. dakikada Şükrü’nün ortasına yükselip vuran Sabri kaydetti. Fenerliler henüz toparlanamadan Şeref, savunma hatasını değerlendirip farkı ikiye çıkardı. Ardından da Hakkı, ceza alanı çizgisi üstünden bomba gibi bir şutla Cihat’ı bir kez daha avladı: 3-0. Fenerbahçe takımı peş peşe gelen gollerle şaşkına dönmüştü. Naci’nin golü, dalga dalga gelen Beşiktaş akınlarını biraz olsun hafifletti, oyuna denge geldi. Beşiktaş ikinci yarıya da oyuna yeni çıkmış gibi başladı. Peş peşe ataklar Fenerbahçe savunmasını zor durumda bırakıyordu. 49. dakikada Hakkı’nın derinleme pasıyla buluşan Sabri skoru 4-1’e taşıdı. Artık sari-lacivertli takımın savunma yapacak gücü de kalmamıştı. Sabri’nin yeni golünü Hakkı’nın iki şık vuruşu izledi. Beşiktaş, ezeli rakibi karşısında tarihindeki en farklı zaferini kazanırken, İstanbul Şampiyonluğu’ndan sonra Dörtler Kupası’nı da kaldırıyordu. Beşiktaş: Mehmet Ali, Hristo, Yavuz, Memduh, Halil, Rifat, Sabri, Hakkı, Saim, Şeref, Şükrü Goller: Sabri (5, 49, 53), Şeref (24), Hakkı (29, 68, 75), Naci (35) BJK 10 ADANA DEMİR SPOR 0 Henüz ligin 6. maçı. Sezon yeni başlamıştı. Ancak siyah-beyazlılar için hiç de iyi başlangıç değildi bu. İlk 5 maçta alınan 2 yenilgi ve 1 beraberlik, moralleri bozmuştu. Gordon Milne, 15 Ekim’de Ali Sami Yen Stadı’nda oynanan Adana Demirspor maçına tamamı Türkler’den oluşan bir 11 çıkardı. Yabancılar kadroda yoktu. Herkes yeni oluşan ekibin yabancısız neler yapabileceğini merak ediyordu. Ve Beşiktaş o gün Türk Futbol Tarihi’ne geçecek bir skora imza attı. Yerli Kartal, Adana Demirspor ağlarına tam 10 gol bıraktı. Gol yağmurunun habercisi 2. dakikada Rıza’nın ortasına yükselen Ali Gültiken’in kafa vuruşuydu. Ardından Feyyaz sahne aldı. Sonra da Metin. 90 dakika bittiğinde Adana Demirspor ağlarında tam 10 gol vardı. İlk yarıda 4 gol yediği için çıkarılan Fatih’in yerine oyuna giren Haluk’un payına ise 6 gol düşmüştü. Siyah-Beyazlı takımımızı, bu tarihi zafere ***üren gollerin 4’ünde Ali’nin 3’ünde Metin’in, 3’ünde de Feyyaz’ın imzaları vardı. Üstelik Metin’in bir şutu direkten dönmüş, hakem Engin Kurt, Beşiktaş’ın iki penaltısını da vermemişti. Adana Demirspor galibiyeti ile moral bulan Beşiktaş’ın bu yeni kadrosu hızlı bir yükselişe geçecek ve uzun süre lider ***ürdüğü ligi zirvede bitirecekti. Bu aynı zamanda 3’lü şampiyonluk serisinin ilkiydi. Beşiktaş’ın o yılki kadrosu, “efsane kadro” olarak tarihteki yerini alırken, 10-0’lık maç da profesyonel futbol tarihimizin hala kıralamayan rekoru olmayı sürdürüyor. Beşiktaş: Engin İpekoğlu (dk. 64 Metin Akçevre), Recep Çetin, Gökhan Keskin, Ulvi Güveneroğlu, Kadir Akbulut, Rıza Çalımbay, Şenol Fidan, Zeki Önatlı, Feyyaz Uçar, Metin Tekin, Ali Gültiken. Goller: Ali (2, 57, 61, 82), Feyyaz (12, 65, 85), Metin (24, 73, 76 20.10.1993 BEŞİKTAŞ-TRABZONSPOR: 7-1 Hiç durmadan yağan bir yağmur, insanı titreten bir rüzgar. Tribünlerde biletli 10 bin 460 seyirci hiç durmadan yaptığı tezahürat... İşte bu atmosferde fırtına gibi başlıyor Beşiktaş maça. Henüz ilk dakikalarda kurduğu baskı sonuç veriyor Kara Kartal’ın... Orta sahada Sergen’e yapılan bir faulü hakem Erman Toroğlu avantaja bırakıyor, Metin’in ortasında da Mehmet topu Trabzon ağlarına gönderiyordu. İkinci dakikada gelen ve Trabzon’u moral olarak çökerten gol, Beşiktaş’ı daha da şahlandırdı. 16’ncı dakikada bu kez Nartallo’nun vuruşu ağlara gidiyor, 4 dakika sonra Oktay farkı üçe çıkartan golü atıyordu. Herkes şaşkındı. Daha 20 dakika dolmuş ama maçı kazanan ve kaybeden belli olmuştu. Bundan sonrası, Beşiktaş için tarihi bir skora imza atmak için oynanacak bölümdü artık. İkinci yarı başlarken Trabzon biraz daha gayretliydi. Ama golü bulan taraf yine Beşiktaş oldu. Sahanın yıldızı Sergen nefis hareketlerle ***ürdüğü topu Victor’un bakışları arasında ağlara gönderdiğinde, skorbord 49. dakikayı gösteriyordu. Golün şokuyla sarsılan Trabzon savunmasında bir büyük hata Nartallo’yla 5. golü getiriyor, Şenol Güneş kenarda takımının yıkılışını seyrediyordu. 69’da Şota’nın şeref sayısının ardından Beşiktaş yine rakibinin üzerin bir kâbus gibi çöktü. Birbiri ardına kaçan gollerden sonra Oktay’ın 81., Mehmet’in 85. dakikalardaki golleri tarihi farkı skor tabelasına yansıtıyodu. Gordon Milne yönetimindeki Kara Kartal, Trabzonspor’a tarihinin en ağır yenilgisini tattırırken ligde 12 hafta sonunda üçüncü sıraya yerleşiyordu. Beşiktaş: Zafer Öğer, Rıza Çalımbay, Ali Günçar, Gökhan Keskin, Mutlu Topçu, Fani Madida, Mehmet Özdilek, Sergen Yalçın (dk. 77 Kadir Akbulut), Oktay Derelioğlu, Osvaldo Nartallo (dk. 77 Ali Gültiken), Metin Tekin. Goller : Mehmet (2, 85), Nartallo (16, 51), Oktay (20, 81), Sergen (49), Şota (69). 19.09.2000 / BEŞİKTAŞ-BARCELONA: 3-0 Şampiyonlar Ligi başlıbaşına bir heyecandı Beşiktaş taraftarı için. İlk maçta Milan’a biraz da şanssız bir şekilde boyun eğen Beşiktaş, şimdi kendi sahasında dünya futbolunun başka devi Barcelona ile karşılaşıyordu. Üstelik daha 3 gün önce Fenerbahçe’yi 3-0 mağlup etmenin moraliyle çıkıyordu sahaya... Scala yönetimindeki Beşiktaş, maça durgun ve temkinli başladı. Bir hafta önce Leeds’i 4-0 yenen dünya devi Barça; Rivaldo, Kluivert, Overmars, Zenden, Sergi, Frank De Boer gibi yıldızlarıyla topu daha çok kullanan taraftı. Ancak maçın 25. dakikasından itibaren heyecanını yenen Beşiktaş, oyuna ağırlığını koymaya başladı. 37. dakikada da o beklenen gol geldi. Nihat’ın derin pasına zıpkın gibi hareketlenen Ahmet Dursun, bir anda öne çıkan Dutruel’den önce ayağının içiyle topu kaleye doğru gönderdi. Top çizgiyi geçerken İnönü Stadı’ndakiler de kendinden geçiyordu adeta... 30 bin seyirci çılgına dönmüş, futbolcular yumak olmuştu. Ama şov daha yeni başlamıştı... İkinci yarıda Beşiktaş oyunun tek hakimiydi. Dünya yıldızı Rivaldo, Tayfur’un gölgesinden kurtulamıyor ve hiçir varlık gösteremiyordu. 74. dakika oynanırken Barça savunmasının sağ tarafını felç eden İbrahim, bir kez daha hızlı bir akın geliştirdi. Abelardo geride kalmış, İbrahim topu Nouma’ya aktarmıştı. Fransız yıldız topu durdurmadan hemen sağındaki Ahmet’in önüne uzattı. Ahmet de ileri çıkan Dutruel’in üstünden müemmel bir aşırtmayla ağları gördü. Beşiktaşlı futbolcular, ‘’oley, oley’’ ve ‘’üç, üç’’ sesleri arasında futbol resitali veriyorlardı. Bitime 4 kala sahanın yıldızı İbrahim’in müthiş pasına bu kez Münch hareketleniyor, Alman futbolcu da yerden bir pasla topu kale önündeki Nouma’ya aktarıyordu. Pascal’ın vuruşu önce kaleci Dutruel’den dönüyor, Fransız yıldız topu ikinci kez kaleye doğru gönderiyordu. Üst direğe çarpan top çizginin içine düşünce yardımcı hakem ‘’gol’’ kararını veriyor ve scorbordda bütün Avrupa’yı şaşkına çeviren skor beliriyordu. Fransız Colombo’nun bitiş düdüğüyle birlikte Beşiktaş, dünyanın en güçlü takımlarından Barcelona’yı İnönü’nün çimlerine gömmüştü. Beşiktaş: Ike Shorunmu – Dimitri Khlestov, Üit Bozkurt, Erman Güracar (dk. 90 Zafer) – Nihat Kahveci, Miroslav Karhan, Tayfur Havutçu, İbrahim Üzülmez, Markus Münch – Ahmet Dursun (dk.81 Yasin Sülün), Pascal Nouma (dk. 87 Fazlı Ulusal) Goller: Ahmet Dursun (37, 74), Nouma (86) İLKLERİN KULÜBÜ Ulu önder Atatürk'ün ilk ilgilendiği ve ziyaret ettiği Kulüp (1914). İlk kurulan Spor Kulubü (1903) ilk tescil edilen Spor Kulübü (1910). İlk spor tesisi ve lokali kuran Kulüp (Akaretler-1909). İlk resmi İstanbul Ligi şampiyonu (1924). İlk eskirim şampiyonu Kulüp. İlk atletizm şampiyonu Kulüp. İlk güreş şampiyonu takım. İlk voleybol şampiyonu takım. İlk Başbakanlık Kupası. İlk Federasyon Kupası. 20 takım arasında yapılan ilk Türkiye Ligi'nde şampiyonu. (Grubunda bütün maçlarını kazanan Beşiktaş, finalde diğer grubun birincisi Darüşşafaka ile karşı karşıya geldi. 23 Temmuz 1920'de oynanan bu maçı Siyah-Beyazlı takımımız, 2-1 kazanarak tarihimizdeki ilk şampiyonluğumuzu elde etti. ) Olimpiyatlara ilk defa bayan sporcu yollayan Kulüp (1936-Berlin). Ülkemizde ilk defa sahnede spor gösterisi ve jimnastik hareketi düzenleyen Kulüp (1910 / Kadıköy Apollon Sineması). İlk sualtı sporları yapan Kulüp. İlk kıtalar arası seyahat yapan Kulüp (USA). İlk boks şubesi kuran antrenörler yetiştiren Kulüp. Türkiye'de dekatlon yarışları yapan ilk Kulüp. İstanbul'da ilk defa uluslararası güreş turnuvası yöneten Kulüp (1910-1911). İlk maraton müsabakasını kazanan sporcu "Maratoncu İbrahim". İlk "Atış Poligonunu" kuran Kulüp. Türkiye’de Engelli Şubesi olan ilk ve tek Spor Kulübü. Dünya’da ve Türkiye’de çocuk dergisi çıkartan ilk ve tek Spor Kulübü. Türkiye’de turizm şirketi kuran ilk ve tek Spor Kulübü. Türkiye’de sigorta şirketi kuran ilk ve tek Spor Kulübü. BAŞKANLAR TARİH SIRASINA GÖRE B.J.K. BAŞKANLARI 1903-1908 Mehmet Şamil 1908-1911 Şükrü Paşa 1911-1918 Fuat Paşa 1918-1923 Fuat Balkan 1923-1924 Salih Bey 1924-1926 Ahmet Fetgeri Aşeni 1926-1928 Fuat Balkan 1928-1930 Ahmet Fetgeri Aşeni 1930-1932 Emin Şükrü Kunt 1932-1935 A. Ziya Karamürsel 1935-1938 Fuat Balkan 1938-1939 A. Ziya Karamürsel 1939-1941 Yusuf Ziya Erdem 1941-1942 A. Ziya Karamürsel 1942-1950 A. Ziya Kozanoğlu 1950 Ekrem Amaç 1950-1952 Salih Fuat Keçeci 1952-1955 Abdullah Ziya Kozanoğlu 1955-1956 Tahir Söğütlü 1956-1957 Danyal Akbel 1957- Ferhat Nasır 1957-1958 Nuri Togay 1958 Enver Kaya 1959-1960 Nuri Togay 1960-1963 Hakkı Yeten 1963-1964 Selahattin Akel 1964-1966 Hakkı Yeten 1966-1967 Hasan Salman (17.06.1966-11.02.1967) 1967-1968 Hakkı Yeten 1968-1969 Talat Asal 1969-1970 Rüştü Erkuş (08.12.1969-26.01.1970) 1970 Nuri Togay (10.02.1970-29.03.1970) 1970-1971 Agasi Şen 1971-1972 Himmet Ünlü 1972-1973 Şekip Okçuoğlu (21.06.1972-13.01.1973) 1973-1977 Mehmet Üstünkaya 1977-1979 Gazi Akınal 1979 Hüseyin Cevahir (11.04.1979-20.05.1979) 1979–1980 Gazi Akınal (21.05.1979-27.09.1980) 1980-1981 Rıza Kumruoğlu (30.09.1980-28.03.1981) 1981-1984 Mehmet Üstünkaya 1984-2000 Süleyman Seba 2000-2004 Serdar Bilgili 2004 Yıldırım Demirören Unutulmaz FutbolcularImIz HAKKI YETEN (BABA HAKKI ) Beşiktaş’ın sembolü Baba Hakkı, 1910 yılında Vodina’da doğdu. Henüz 1 yaşındayken ailesi İstanbul’a yerleşti. Babası Binbaşı Mahmut Nedim Bey, 1914’te Çanakkale’de şehit düştü. 5 kardeşiyle birlikte yaşam savaşı veren Hakkı Yeten askeri okula yazıldı. Bu dönemde Beşiktaş Muradiye semtinde futbola başladı. Maltepe, Halıcıoğlu ve Kuleli askeri takımlarında oynadı. Beşiktaş Futbol Şubesi’nin kurucusu Şeref Bey tarafından Siyah-Beyazlı renklere kazandırıldı. Bu arada askerlik mesleğini bırakarak avukat oldu. 17 yıl Beşiktaş forvetinde özellikle sağiç olarak yer aldı. Otoriter ve teknik oyunculuğuyla kısa sürede kaptan oldu. Özellikle disipline verdiği önem nedeniyle kısa süre içinde “Baba” lakabını aldı. Saha dışında da tam bir beyefendi olan Hakkı Yeten, güçlü yapısıyla rakip oyuncularla ikili mücadelelerde kollarını açar ve karşı takım oyuncusu önüne geçemezdi. 1945’te futbolu bırakana kadar, 1 Türkiye Birinciliği, 2 Milli küme, 1 Başbakanlık Kupası, 7 İstanbul Ligi, 1 İstanbul Şildi, 2 İstanbul Kupası şampiyonluğu yaşadı. 17 yıl formasını giydiği Beşiktaş’ta 439 maçta 382 gol kaydederek inanılması güç bir sayıya erişti. Derbilere de damgasını vuran Baba Hakkı, hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’ye 30’ar gol atarak tarihe geçti. İkinci Dünya Savaşı nedeniyle A Milli Takım çok az sayıda maç yaptığından Hakkı Yeten de yalnızca 3 kez ay-yıldızlı formayı giyebildi. 27 Eylül 1931’de Bulgaristan’a 5-1 yenildiğimiz maçta tek golümüzü Baba Hakkı atmıştı. Futbolu bıraktıktan sonra Futbol Federasyonu’nda Asbaşkanlık yaptı. Beşiktaş’ta 3 dönem başkanlık yaptı. Daha sonra yönetimi kurulu tarafından şeref başkanı seçildi. Hakkı Yeten, 17 Nisan 1989 tarihinde yaşama veda etti. Beşiktaş Belediyesi, Fulya Stadı’nın bulunduğu caddeye O’nun ismini verdi. ŞEREF GÖRKEY Bir futbolcu düşünün… Maçta bir gol atıyor ama voleleri meşhur olduğu için seyirci golü beğenmiyor… O da gidip hakeme itiraz ediyor: “Hocam golü saymayın. Top elime çarptı.” Kimden mi bahsediyoruz? Elbette ki, Beşiktaş’ın efsane forveti Şeref Görkey’den… Nam-ı diğer Voleci Şeref’ten… Şeref Görkey, 1913 yılında İstanbul’da doğdu. Annesinin söylediğine göre, yapraklar dökülürken… Çok küçük yaşta Nişantaşı’nda futbola başladı ama yetiştiği yer Beşiktaş Genç Takımı oldu. Kısa sürede yıldızı parlayan Şeref Görkey, 16 yaşında kapısından adımını attığı Beşiktaş’tan bir daha hiç kopmadı. 20 Yıl Boyunca 10 Numara Şeref Görkey, ilk resmi maçını İstanbulspor’a karşı oynadı. Hep 10 numara giydi ve futbolu da 10 numara olarak bıraktı. Görkey, o yılları şöyle anlatıyordu: “Çok iyi bir ekiptik. Benden bir sene sonra 1931’de Hakkı (Baba Hakkı) takıma geldi. Hüsnü Sağman, Hayati, Adnan vardı. Önümüze geleni yenerdik. O zamanlar Beşiktaş’ın taraftarı artmaya başladı. İki-üç bin taraftara top oynamaya başladık. Rakipleri bazen çok eziyorduk. Hakkı bazen yanıma gelip, "Yahu Şeref, Fevzi ile İbrahim’e de söyleyelim de çok atmayalım. Üzülüyor çocuklar" derdi. Üç-dört gol atıp bırakırdık. Görkey, derbilerin de unutulmaz golcüsüydü. Galatasaray’a 30, Fenerbahçe’ye 13 kez gol atarak, Baba Hakkı’nın ardından derbilere damgasını vurmayı başardı. 3 Golünden Biri Voleyle Görkey, futbol hayatı boyunca attığı toplam 320 golün 99’unu voleyle kaydetti. Hiç penaltıdan golü yoktu. Çünkü duran topların fileye gitmesini gol olarak görmüyordu Şeref Görkey. Meşhur voleleri sorulduğunda da hemen Baba Hakkı’yı anıyordu: “Attığım gollerin çoğunda Hakkı’nın emeği vardır. Baba Hakkı, Şükrü Gülesin gibi topu ayağına lokum misali oturtan arkadaşların varsa, o voleleri sen de atarsın!” Bir keresinde Fenerbahçe’ye normal bir gol atmış Görkey. Tribünlerden hemen “Sana yakışmadı” şeklinde sitemler yükselmiş. Bunun üzerine Şeref Görkey’le hakem arasında şu diyalog yaşanmış: Şeref Görkey: Hocam bu golü saymayın. Hakem: Neden? Şeref Görkey: Elime çarptı hocam Hakem: Ben görmedim ve golü verdim. Artık iptal edemem. Hakemi “kandıramayan” Görkey, devre arasında soluğu Baba Hakkı’nın yanında alıyor: “İkinci devre hep havadan isterim topları.” İstediği oluyor ve kendisine ilk devrede sitem eden taraftarlardan, muhteşem bir voleyle adeta özür diliyor. “Briyantinsiz Çıkmam” Futbolcuların yurt dışı maçlarına üçüncü mevkide gittiği, yanlarına beslenme çantası verildiği dönemin futbolcusuydu Şeref Görkey. Büyük yokluklar içinde top koşturmalarına rağmen, Voleci Şeref, kıyafetlerine hep dikkat etmiş. Hiçbir maça, saçına briyantin sürmeden çıkmamış. Belki de bu nedenle, kolejli hayranları hep olmuş. Görkey, işte bu kolejli kızlardan birine, Nükhet Hanım’a kaptırmış gönlünü ve 1940 yılında hayatlarını birleştiren imzayı atmışlar. 22 Şampiyonlukta İmzası Var Beşiktaş futbol tarihinde, 18’i resmi olmak üzere, tam 22 şampiyonlukta imzası olan Görkey, dönemindeki Milli maç azlığından sadece 1 kez A Milli formayı giyebildi. 12 Temmuz 1936 tarihinde Yugoslavya ile oynanan ve 3-3 biten o maçta da, takımın ilk golünü kaydetti. Aralıksız 20 yıl Siyah-Beyaz formamızı giyen Görkey, futbolculuğu bıraktıktan sonra da futboldan kopamadı. Beykoz ve Adalet’in yanı sıra Beşiktaş’ta teknik direktörlük yaptı. 1962 yılında A Milli Takım’da teknik adamlık görevini üstlendi. 1960 yılında da Beşiktaş Divan Kurulu Üyesi olarak, hizmetlerini sürdürdü. ŞENOL BİROL 1937 yılında Rize’de doğan Şenol Birol, o dönemin en eğitimli futbolcularından biriydi. Edebiyat Fakültesi’ni bitiren Şenol, futbola Zonguldak Kilimlispor’da başladı. Daha sonra Rize Güneşspor ve Sarıyer’de forma giydi. 1958-59 sezonunda Sarıyer formasıyla attığı goller onu, ülkenin en çok konuşulan forvetlerinden biri haline getirdi. Başta Beşiktaş olmak üzere Galatasaray ve Fenerbahçe de genç golcüyü renklerine bağlamak için harekete geçti. Ancak Şenol’un tercihi Kara Kartal oldu. Forvetteki partneri Birol’la birlikte attığı goller yüzünden tribünlerde, “Şenol-Birol gol” tezaruhatı yapılmaya başlandı. İlk 3 sezonda 42 golü rakip ağlara bırakan Şenol’un Beşiktaş formasıyla en başarılı dönemi 1962-63 sezonuydu. Son haftaya kadar Galatasaray’la şampiyonluk için çekişen Beşiktaş, son maçında ikincilikte kalırken, Şenol sezonu 41 maçta 34 golle tamamladı. Bu sayı Şenol’a “bir sezonda en çok gol atan Beşiktaşlı” unvanını da kazandırıyordu. 1962-63 sezonu bitiminde Birol’la birlikte Beşiktaş’tan ayrılıp Fenerbahçe’ye giden Şenol Birol, futbola veda ettikten sonra çeşitli takımlarda teknik adamlık yaptı. BİROL PEKEL 1938’de Kadıköy’de dünyaya gelen Birol Pekel, İstanbul Ticaret Lisesi’nde sporla tanıştı. Üç çocuklu bir ailenin tek oğlu olan Birol Pekel, Beylerbeyi’nde lisanslı olarak basketbol oynarken tesadüfen futbola geçiş yaptı. Beylerbeyi’nde soliç olarak çok başarılı maçlar çıkartarak büyük kulüplerin dikkatini çekti. 1959 yılında transfer olduğu Beşiktaş’ta 1963’e kadar 131 lig maçı oynadı ve 26 gol kaydetti. Türkiye Kupası’nda da Beşiktaş adına 5 gol attı. 6 kez A Milli Takım formasını giyen Pekel 1 de gol attı. Birol Pekel, o dönemlerin ünlü sloganı, “Şenol – Birol gol”ün kahramanlarından biriydi. Şenol’la birlikte Beşiktaş’ta çok başarılı maçlar çıkarttıktan sonra yine Şenol’la birlikte Fenerbahçe’ye transfer oldu. SAMET AYBABA İskenderunspor’dan 1977-78 sezonunda Beşiktaş’a transfer olan Samet Aybaba, 3 Eylül 1955’te Adana’da doğdu. Siyah-Beyazlı ekipte orta saha ve defansta yer aldı. 11 yıl Beşiktaş forması giydi, kaptanlık yaptı. 334 lig maçında 7 gol atan Samet Aybaba, 1988 Temmuz’unda jübile ile futbolu bıraktı. A Milli Takım’da oynama şansını bir türlü yakalayamayan Aybaba, 2 kez Ümit, 8 kez de genç olmak üzere toplam 10 defa Milli oldu. 2 Lig, 1 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık, 2 TSYD Kupası Şampiyonluğu yaşayan Samet Aybaba, futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük mesleğini seçti. Ankaragücü, Gençlerbirliği, Gaziantepspor gibi kulüplerde oldukça başarılı sonuçlar aldı. Gençlerbirliği, Aybaba döneminde, Türkiye Kupası’nı tarihinde 2. kez müzesine ***ürdü. Aybaba, başarılı teknik direktörlük kariyerini sürdürüyor. ZİYA DOĞAN 1961 yılında Gümüşhane’de dünyaya gelen Ziya Doğan, Beşiktaş alt yapısında futbola başladı. 1978-79 sezonunda A Takım’a yükseldi. Kısa sürede mücadeleci futbolu ve çalışkanlığı ile takımın gözdesi oldu. Önceleri kafa vuruşları zayıftı. Toprak zeminli Şeref Stadı’nda yaptığı idmanlar sayesinde bu eksikliğini kapattı ve uçarak attığı kafa golleriyle ünlendi. Orta saha oyuncusu olmasına karşın son derece gole yakın bir stili vardı. Beşiktaş formasıyla 9 sezonda 194 lig maçında 38 gol attı. Türkiye Kupası’nda da 9 golün altında onun imzası vardı. 1 kez A, 3 kez Ümit, 6 kez Olimpik olmak üzere 10 kez Milli formayı giydi. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük mesleğini seçen Doğan, Beşiktaş’ta Nevio Scala’nın yardımcısı olarak çalıştı. 2001-2002 sezonunda ligin son sırasındaki Malatyaspor’un kümede kalmasını sağlayarak, bu meslekte de başarılı bir çizgi yakaladı. Ziya Doğan, Türk Futbolu’nda aranan teknik adamlardan biri olmayı, başarılı kariyerini sürdürüyor. RIZA ÇALIMBAY 2 Şubat 1963 yılında Sivas’ta doğan Rıza Çalımbay, futbola Beşiktaş Minik Takımı’nda başladı. Bitmez, tükenmez enerjisi ve saha içindeki çalışkanlığı nedeniyle “Atom Karınca” lakabı ile anıldı. 1980-81 sezonunda A Takım kadrosuna yükselen Rıza Çalımbay, orta sahanın sağında parladı. Ayrıca orta sahanın ortasında ve sağbek mevkiinin de alternatif adamıydı. Bireysel oyuna çok pirim tanıyan Türk futbolundaki ilk görev adamlarından biriydi belki de Rıza... Beşiktaş A Takımı’nda 16 sezonda 494 lig maçında 41 gol kaydetti. Birinci lig tarihinde en çok forma giyen Beşiktaşlı futbolcu unvanını kazandı. Futbol yaşamı boyunca sadece Beşiktaş formasını giyen Rıza Çalımbay, unutulmaz kaptanlardan biri oldu. 16 yılda 6 Lig, 3 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanığı, 1 Başbakanlık ve 6 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşayan Çalımbay, 1996 Temmuz’unda yaptığı jübile ile futbolu bıraktı. 37 kez A, 8 kez Ümit ve 6 kez de Genç olmak üzere toplam 51 kez Milli formayı giydi. 13 Kasım 1991’de 3-1 kaybettiğimiz İrlanda Cumhuriyeti maçında tek golümüzü penaltıdan kaydetti. Fenerbahçe’ye 6, Galatasaray’a da 1 gol atan Rıza, derbilerdeki üstün performansıyla dikkatleri çekti. 1992’de UNICEF’in düzenlediği maçta Dünya Karması’nda yer alan ve Alman Milli Takımı’na karşı sahaya çıkan Rıza, bu onuru alan ilk Beşiktaşlı olmayı da başarmıştı. 1995-96 sezonunda Beşiktaş formasıyla jübile yaparak yeşil sahalara veda eden Rıza Çalımbay, futboldan hiç kopmadı ve kariyerine antrenörlük yaparak devam etti. 2 yıl Ümit Milli Takım Teknik Direktörlüğü yapan Rıza Çalımbay, 2000 Avrupa Şampiyonası’nda Avrupa’nın ilk 8 takımı arasına kalan A Milli Futbol Takımımız’da Teknik Direktör Mustafa Denizli’nin yardımcısıydı. 3 ay İngiltere’de antrenörlük kursuna katılan Rıza Çalımbay, 2000-2001 sezonunda Christoph Daum’un yardımcısı olarak Beşiktaş’ta görev aldı. Bir süre Göztepe’yi çalıştıran Çalımbay, sonra Denizlispor’da elde ettiği başarılar ile adından çok söz ettirdi. Göreve geldiğinde, ligde sondan 5. sırada yer alan Denizlispor’u bir sezon sonra UEFA Kupası’nda 4. tura kadar çıkarmayı başardı. Ankaragücü’nde ve 2004-2005 sezonu ilk yarısında Çaykur Rizespor’da başarılı kariyerine devam etti ve 2005 yılı Ocak ayında Beşiktaş'a teknik direktör oldu. METİN TEKİN (SARI FIRTINA ) Beşiktaş’ın “Sarı Fırtınası” Metin Tekin, 1964 yılında İzmit’te dünyaya geldi. Avukat olan babasının büyük çabalarıyla Kocaelispor altyapısında futbola başladı. Fuleli deparları, sürati ve çalımlarıyla kısa sürede sivrilen Metin, PAF Ligi’nin yıldız futbolcusuydu. Kocaelispor A Takımı’nda oynamadan Beşiktaş onu transfer etti. 1982-83 sezonunda henüz 18 yaşındayken Beşiktaş forması giyen Metin, siyah-beyazlı ekibin sembol isimlerinden biri oldu. 1982’den 1997’ye kadar 320 lig maçında oynayan ve 47 gol atan Metin, Beşiktaş’ta 5 Lig şampiyonluğu yaşadı. Beşiktaş’tan hiç ayrılmak istemeyen, Vanspor’da bir sezon kiralık olarak oynadıktan sonra siyah-beyazlı formayla jübilesini yapan Sarı Fırtına, Fenerbahçe’ye 13, Galatasaray’a da 8 gol atmayı başardı. 34 kez A Milli formayı giyen ve 2 gol atan Metin Tekin, Avrupa Kupaları’nda da çok başarılı maçlar çıkarttı. Özellikle 1993-94 sezonunda Kösice’yi eleyerek uzun yıllar sonra tur atlayan Beşiktaş’ın o günkü 2 golünü birden kaydeden Metin’in, Avrupa Kupaları’nda toplam 6 golü bulunuyor. Futbolu bıraktıktan sonra spor yazarlığı yapan Metin Tekin, daha sonra antrenörlüğe başladı. Gençlerbirliği ve Samsunspor’da Erdoğan Arıca’nın yardımcısı olarak görev alan Metin Tekin, Beşiktaş tribünlerinin hâlâ dilinde olan “Metin-Ali-Feyyaz” üçlüsünün en renkli isimlerindendi. FEYYAZ UÇAR (KİBAR ) Türk futbol tarihinin unutulmaz golcülerinden biri olan Feyyaz Uçar, 27 Ekim 1963’te İstanbul’da doğdu. Futbola Avcılar Kulübü’nde başladıktan kısa bir süre sonra Beşiktaş Genç Takımı’na geldi. Serpil Hamdi Tüzün yönetimindeki genç takımın en iyilerinden biri olarak sivrilen Feyyaz’ın, A Takım’a geçişi de çabuk oldu. Şeref Stadı’nın tozlu sahasında golün her türlüsünü atan genç yıldız, 1982-83 sezonunda A Takım kadrosuna girdi. Attığı gollerle “Bay Gol” lakabını aldı. “Metin-Ali-Feyyaz” üçlüsünün en skorer ismiydi. 16 sezonda 320 lig maçında 170 golle, Beşiktaş’ın Türkiye Ligi’ndeki en büyük golcüsü oldu. Feyyaz Uçar, büyük maçların büyük golcüsüydü. Derbilere damgasını vuran ünlü forvet, Galatasaray’a 18, Fenerbahçe’ye 16 gol atarak Hakkı Yeten ve Şeref Görkey’in ardından yetişen en büyük golcü olduğunu kanıtladı. Ayrıca Türkiye Kupası’nda kaydettiği 17 golle tüm zamanlarda bu kupada en çok gol atan Beşiktaşlı unvanını da elde etti. 4 Lig, 3 Kupa, 4 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık, 6 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşayan Feyyaz Uçar, 25 kez A, 3 kez Ümit ve 2 kez Genç Milli Takım formasını giydi. 1994-95 sezonunun başında Yönetim ile yaşadığı bir anlaşmazlık sonucu, Beşiktaş ile ilişkisi kesildi, Fenerbahçe’ye transfer oldu. Sarı-Lacivertli takımda bir yılı aşkın bir süre futbol oynadıktan sonra Kuşadası ve Antalyaspor’da da forma giyen ünlü yıldız, 1997’de futbolculuk yaşamını noktaladı. O, hep Beşiktaşlı Feyyaz olarak kaldı. Futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlık yolunu seçen Feyyaz, Rıza Çalımbay’la birlikte önce Göztepe, ardından Denizlispor’da çalıştı. Feyyaz Uçar, 2002-2003 sezonu başında Lucescu’nun yardımcılığını üstlendi ve 100. yılımızdaki şampiyonluğumuzda büyük pay sahibi oldu. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:53 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.