www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Yılmaz Erdoğan (https://www.cakal.net/showthread.php?t=81052)

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:19 AM

Yılmaz Erdoğan
 
ALKOL İKİNDİSİ

biz ne zaman içsek
köfte geç gelir
ve oturur muhabbetin terkisine
çıplak bir efkar sözcüğü

biz ne zaman içsek
sabah akar meycinin cebine
günde kaç kez öpüşür ki
akrep ile yelkovan

biz ne zaman içsek
iç değilizdir aslında
dışımızda bronz bir
akşam sözcüğü

çırıl bir
efkar sözcüğü
eften püften bir kar beklentisi
delikanlı kıvamında
sevda değilse de
tabansız sevişmelerdeki
el değmemiş pişmanlık

biz ne zaman içsek
iç değilizdir aslında

bu alkol ikindisi şiirde
şimdi burada
açılsaydın
adımın baş harfi gibi
belki ağustos kokardı ağustos

sen...
fikrini ipotek etmiş kiralık sevdalara
senine boyuna sevilmiş sen
yalanı sevdasından büyük sen
bir bil sen!

biz ne zaman içsek
seni düşünüyoruz
genzimizde göl göz
yaşları...

biz ne zaman içsek
iç değilizdir aslında..............

dışımızda bronz bir İzmir akşamı!

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:19 AM

AŞK HAYATI

sevmek gibi geliyordu her şey,
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı, canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...

"bir insanı sevmekle başlıyordu her şey"
ve boşanmak için
en az iki şahit gerekiyordu!

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:19 AM

BAŞKALAŞ AN AŞK

adını anmak güzeldi
dost ağızlarda sana dair cümlelerin ıslatılması..
adını anmak..
yüksek sesle, kimsesiz *******in düşsel avuntularına
sırt çevirip senden söz açmak..
biraz gülünç, biraz sitemkar..
güzeldi...
adının türkçedeki yankısı özeldi...

Seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı, sülalesi
Kandilli yoğurtcunun mekanında..
Denize amors durup, yüzüne
cepheden bakmak güneşli bir mavilikle.... güzeldi..

ipe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
yüzünde
yüz yıllık bir hasreti gidermek güzeldi...

Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum şimdi...
Cümlelerimiz öznesiz.. Umursayan yok Kanlıca'daki
yoğurdu...

Ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın
mührüdür artık.....

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:20 AM

BEYOĞLU'NDAN
DOLMABAHÇE'YE TAŞINAN BİR
ARALIK AKŞAMI

Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe'de, çay tadında....
Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında....

Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının.. sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime.. Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum...

Kadın, Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu.. Adam da.. Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam.. Kadının yüzünde
bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti..
.. Soğuğun ve karanlığın vehameti!

Hayatı, bir başkasının pantolunu gibi, küçültülmüş,
daraltılmış.. İlk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler,
yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar... Hepsi daraltılmış.. Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!

Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken.. Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman.. Şimdi sana söylenecek tek cümle:



Bende sana yetecek kadar ben kalmadı...

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:20 AM

BİLDİĞİN GİBİ DEĞİL

bizi bilirsin
avuçla su içmeyi
marifet biliriz,
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda..

bizi bilirsin
saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz.
limonla!
tespih yaparız,
düş kırıklarından..

bizi bilirsin
ağzının içinde oturmak isteriz.
ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
ağzını..

bizi bilirsin,
yaşamak biliriz,
vademiz dolduğunda
avuçlarına gömülmeyi..

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:20 AM

BÜYÜYORUM

büyüdükçe,
sentetik zamanlara
kangren ayaklar bastım,
izi kaldı
ömrümün...

kara çaldılar yüzüme
bütün kara parçalarında
elbette
"afrika dahil"
parça başı çalışan
kiralık katildi zaman

gülüşüm sivas yangını
ağlarsam kızma...
ölmek bile
yakışıyor bazı adama....

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:20 AM

CEMRE

gözüme ilişti gözün
içimde infilak saati!
yasak baktın nikotin sıcağıma,
bir sigara daha yaklaşıyor bahar..

ellerin yanında değil,
gemiler kalkıyor avuçlarından
bütün limanlarda bir telaş,
yaklaşıyor bahar...

deniz altında bir zindan düşü,
ayıp sarılmalar, lanetli öpücükler
bilinmez bir Nemrut esrarı
arkadaş dağlar gibi
korkusuz korkular...
kekikler yeşeriyor
yaklaşıyor bahar

bir deliliğin eşiğinde
amansız mekansız
sofrasız
yani aç, ilaçsız
ve
hiçbir şiirin eskitemediği
gözlerin,
gözlerimin önünde
el pençe divan..
bahar damarı çatladı toprağın
bir nefes daha yaklaşıyor bahar!

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:20 AM

ÇÖL DAHA İYİ !

çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
sevdiği için ağlamayı.

hangi türküde sevmekten bahsedilse
ben hicaz olurum
elimi ıslatır elinin teri
ziyan olurum

seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım
hangi türküde sevmekten bahsedilse
bu çölde ben
"şair burada yaşadığı kenti çöle benzetiyor"da
bahsedilen şair olurum!

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:21 AM

GÜLÜŞÜN

gülüşünde bir mana var
saklayamazsın
sarılışında ne düşler
ne düşükler
sakınamazsın

aynı yolları,
kimsesiz mekanları
birlikte özleme hasreti..
yalnızlığımın dert ortağı gastrit..

gülüşünde bir mana var
saklayamazsın

bütün iç savaşlarda
rehin alındı bu yürek
kandıramazsın

hangi çekilişin
büyük ikramiyesi bu,
en uzak sevişmelerin
yeni yetme utancı
lakin aşk
biraz da utanmaktır yaşamaktan....
sakınamazsın...
yeni yetmelik işine gelince
o zaten hepimizin gizli öznesi
Türkçe'de var
bazı dillerde yok

gülüşünde bir mana var
saklayamazsın
kime niyet kime felaket bu aşk
anlayamazsın

ödümüz patlıyor acı çekmekten
oysa
biraz da acıdır
aşkın mayası....
kaçınamazsın..

gülüşündeki manayı saklayamazsın
tutunacak verimiz yok
resmi tutanaklarda

gülüşünde bin yıllık hasret var
saklayamazsın
.........................................

bu yazık karşılaşmanın
alnımıza çakılıyor anafikri:

aşka cesaretimiz yoksa
başka zaman görüşürüz!

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:21 AM

HEPSİ BU

değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:

bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlamak

şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhaba'yı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar

değişen ben değilim
dönüşen savaş

artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya

yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor
*******i...

*******...
yani
Ahmet Haşim'in kafiyeleri....

seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki
üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus

bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...

işte hepsi bu kadar....


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:40 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.