![]() |
A.Hicri Özgören
BİR ÖMÜR YETMEZ
Bahtı teninden yanık bir serencamdı Bir ömrün bana giydirdikleri Kaçamadım şerrinden şamarından feleğin Daha tüysüz bir çocukken dilim dağlandı Yasaklarla korumaya alındı bütün düşlerim Ardımsıra kurallar devriyeler gezerdi Başım üç numara traş trahomlu gözlerim Babamın ters-yüz ceketi gibiydi hayat Acısı bol bir ağıt gibi dururdu bedenimde Ya da sokaklarıma dar gelirdi. Parçalanmış bir aynada büyüttüm kendi kendimi Kurşun eritilirdi başımda okunmuş sular içerdim Boynumdaki muskaya havaleydi bütün hâllerim Hem takdir hem tekdirlik bir mektepliydim on beşimde Yağmurlar ve şarkılar kardeş gibiydi Şarapla tanıştığım rüzgâra bulaştığım bir takvimdi Hepsi bir şiirin eskizleriydi belki Sonraki yaralarıma sargı bezleri Ten çıra olmamıştı yazgım henüz bakirdi Giz yüzle tanıştı sonra boynunu sıktı muska Bir tren yolculuğunda bozdum bekâretini Sonrası âhir zaman kahır mevsimi Yenildiğim yıllardı kapılar kilitliydi Rüzgârsız kaldım dilim paslandı otuzumda Tezgahlarda boylu boyunca ertelendim yarına Gözlerinin düsturuyla kırdım gecenin çemberini Kaç arkadaş daha silindi kütüğünden Notalara söz oldular şiirlerle kutsandı isimleri Kırk kere bozmuştum tövbemi kırkıma geldiğimde Sığınacak bir dergâhım da yoktu üstelik Biraz daha büyütmüştüm yaramı Bende gözlerin kaldı o şarkının sözleri Bu biraz da kendimi seninle tanımlamak gibidir Orda saklıdır dünyanın bütün hazineleri Kutlu bir mirastır elbet Bir ömür yetmez anladım Yazmak için bütün sen'leri |
ÇIĞLIK
Bana kanlı mühürler kaldı O tarih tacirinden Uçurumlar çığlıklar ve ölüm tarifleri Bildiğim tüm masallardan topladım acıları Yakama iliştirdim Yaşamak dedim adına sığınaklar emzirdim Bütün sözcükleri yüzleştirdim ateşle Anlatamadım günlerin cehennemini Ajans haberlerinde kirleniyor insanlık Bütün sevinçler çarmıhta hızla yaşlanıyor Çocuklar Bozguna uğramış aşk düşürmüş bayrağını ******* unutmuş sevişmeleri Tanrılara bulaştırmak için bu cinneti Deliyorum aşkın ambargosunu Yeniden yollara vuruyorum kendimi Teninden soyunsun artık çığlıklar Şimdiki zaman'a çekiyorum bütün fiilleri Bakışlarında köprüledim uçurumları Uyak olup düşüyorum dünyanın gözlerine Taze bir çığlığım artık bu kontra mevsiminde Herkesin biraz "faili" olduğu "Meçhul" bir cinayetim şimdi Bana katliamlar kaldı O tarih tacirinden Ağıtlar sürgünler ve muhbir suretleri Bütün yenilgilerimi temize çektim Ölüm boy veriyor artık Düşlerimle suladığım topraklarımda Gözlerine ayarladım tüm imgeleri |
HÜSRAN SOKAĞI
Sonunda ketum bir tarihe göçebe oldum Adressiz kaldım bu yüzden bir rüzgâr gibi Takıldım hiç büyümemiş bir çocuğun ardına Vizem yok kimliğim sahte yollar mayın döşeli Bir ömürde kaç sokak izi kalır geriye Saçlarımın ıslaklığından anlıyorum Orda bir çocukluğun yağmuruna varılır Yarpuz kokusu uğurlar sizi görmezsiniz Her sokak aslında bir patikadır Yüzümde bir yama gibi duruyor zaman Bütün aşkların kan grubu aynı olsa da Ayrıdır çıkmazları son sözleri farklı Gözlerinin rengine uymaz intiharları Zaten hep gönüllüydü yanlışı yazgısına bulaştı Küçük sevinçlerin büyük kederlerin sahibi Güneşsiz bir gölge kansız bir yara oldu Hüsran sokağında bir aşk daha vurdu kendini |
KILIÇ ARTIĞI POE-TİK-LER
I Masallarımız aynı düşlerimiz bir Aynı ateşin yaktığı ağıtlardan geliyoruz Kentin en uzak köşeleri Hüznün ele verecek seni Öyle mahzun bakma çocuk "Devletin ve milletin bekası" zedelenir Orda aşka yardım ve yataklıktan Sabıkalıdır şiir II Acı ata yadigârıdır Bin yıllık bir tarihi var Beni bana kırdırır Kehribar bir tespih gibi Çek çek bitmez Kimi zaman yaşayıp yaşamamak Birbirine eşittir Orda zembereksiz bir saat Kırık bir keman gibidir şiir III Hüznü bir bohça gibi vurup sırtına Söyle hangi acısıydın viran evlerin Kanlı bir mendil kaldı geride Serin bir su yavru bir kuş gibiydi Meçhulümüzdür nasıl bir ölüme gelin gittiği O mendilin kokusunda Kanın dördüncü halidir şiir IV Maskeler atılmış roller ve replikler Derin bir uykuya dalmıştır Bir şarkıda ağlarken Bir çiçeği sularken Onlarla konuşur görürsem seni Demektir Şiir yeni çığlıklara hazırlıyor kendini V Hepsi de yaralı bir cerenin resmidir Açılırsa bir sayfası unutulmuş defterin Orda herkes kendi payına düşen Bir yangınla karşılaşacak Ve görülecek Kaç kadın ezilmiş ayak altında O canavar evlerin De ki O defterin dipnotlarıdır düşünde düş görür şiir VI Piyasa şartları nedir İstatistik yasaları ne söyler bilmem ama Bir avuntu bulunur her zaman Peşin fiyatına taksitle Biraz etik estetik Biraz kolesterol biraz turnusol Vazife ulufe biraz felsefe Bunca havar hiç rayting yapmıyor demek Vatanperver bir münevver olarak Sizin bu konuda bakışınız kaç amper Belki de Turnusolün sudaki rengidir şiir VII Daha yirmi dört saat Hayati tehlikesi var diyor doktor Durmadan morfin yapıyorlar Kurtulsa da izi kalırmış Yüreğini ezmiş aklının paletleri Bir saatin tik-taklarıdır orda Beşinci mevsimin adıdır şiir VIII Biz mi taşırız aşkları Aşklar mı bizi Şimdi hangi kentte Yağdığını unuttuğum bir yağmur Ertelenmiş bir aşkın saçlarını yıkıyor O günden beri Öznesi yaralıdır şiirin IX Orda yıldızlar daha parlaktır Aynalar daha ayna Yaşamaya başladığın an Biraz daha koyulaşır ağaçların yeşili Orası Şiirin kendini göndere çektiği yerdir X Sensiz paslı bir çivi gibi duruyorum Bir duvarın yüzünde Ateşe ve rüzgâra dair bir dize kuşan Bu geceyi teslim al Bir selam uçur bana Hâlâ bir sabah serinliği ise adresim İnsana dair her çığlık De ki şiirdir biraz |
KOD ADI AŞK
Bir istisnayım artık kuralı bozuyorum Mışlı geçmiş bir şark çıbanıyım Şimdi yaşamın yüzünde sızlıyor izim Gündemde ilave tedbirler var, infaz bildirileri Ecelimi bir hamaylı gibi boynumda taşıyorum Potansiyel suçluyum, yasa da ceza da benim Lanetlidir artık gözlerine mil çekmiş Kurşun damlaları akıtmış kulaklarına Kösnül kasıklarında yalaz, üstü başı kan Şimdi isterik bir ******yu oynuyor zaman Bütün kapılara ayrılığın suretini astılar Derme-çatma aşklar onarmaktan bitkinim Dün erkendi, yarın gecikmiş sayılırım Bir parça uçurum alıyorum terkime Kutsuyorum yolları bir iklim bulmak için Bozdum tüm oyunları şimdi satırbaşıyım Sıcak uzun yazlardan, kış uykulardan Sustukça derinleşen büyüyü bozdum Karlar içinde yorgun bir selam gibi Vakitsiz ve davetsiz giriyorum gecene Gözlerinin sıcağına konuk et beni Sonunda öğrendim konuşmayı, yürümeyi öğrendim Geçtiğim tüm köprüleri yaktım, dönüş yok Yollarla artık uğraklarla anlatırım kendimi İçime akmıyor kanım, yaramı sevdim Tazeleyin çoban ateşlerini ey ateş ustaları Kavallarınıza yeni delikler açın Emzirin sığınaklarımı uyak bulsun koyaklar Yeni bir sayfa açtım işte ömrümü çiziyorum Sensiz hiçbir şeyin hükmü yok benim için Ölüm durmadan tazelese de hünerini Yeni bir sayfa açtım kanımla yazıyorum artık Kod adım aşk'tır Ömrüm bu uzun hecenin ömrüne kayıtlıdır Çünkü miladı yoktur kod adı aşk olanın Ateşten gömlek giymiş bir şiirdir ülkesi |
ORDA BİR KÖY YOK UZAKTA
Düşlerimi kanatıyor her gece Dudaklarında donmuş gülümsemesi O muhacir evde asılı duruyor hâlâ Yitirilmiş bir arkadaş sureti Anılar mı yakın bana acı mıdır en eski Bir sağnak yıkasa yaralarımı belki Yumuşayacak gecenin mimikleri ağrılarım dinecek Ya da korunak olacak karanlığın kendisi Hava su ve toprak kirlendi artık Tuz ve ekmeğe karışıyor yüksek gerilim Yeryüzünün bütün koordinatları Barınacak bir yer arıyor Haritadan silindi yüreğimin meskûn yerleri Her gün kütüklerden aşklar düşüyor hayat Artık "ölü sayısı..." belirliyor gündemi |
SUSKUN
Susardın ve kar yağardı Gözlerinde başlardı gece Yarım kalmış kitaplarda biterdi. Alnımızda bilenen kör bir bıçaktı zaman Kırılmış aynalardı Susardın, durmadan susardın Ve kar yağardı Ocak ağaran saçlarımdı Şubat hayırsız bir evlattı, kaçaktı Ve uzaktı yaz bir anaydı Mart'ın izlerini taşırım bedenimde Aynı masalın ikizleri gibiydi günler Nisan saçlarımda ıslanırdı hep Susardın, durmadan susardın Ve yağmurlar başlardı Çok bekletti bizi, Hiç vaktinde gelmedi mayıs Haziran Aram'dı ya da öyle biriydi Temmuz bir düştü belki Yaraları sarar gibiydi Ağustos yıldızlarla basardı gecemizi Bir gül suçüstü yakalanırdı Eylül bir çocuğun çığlıklarıydı Susardın, durmadan susardın Ve rüzgârlar başlardı Yolunu yitirmiş bir gezgin gibiydi ekim Sürgünlere uğurlardık kendimizi Kalan mı bizdik, giden mi Bilinmezdi Kasım rüzgârda bir yapraktı Ve biraz ıtri Kendi sesiyle irkilirdi Aralık günlerin son neferi Soluk bir düş geçse de Hiçbir mevsim gözlerin kadar Acımasız kullanmadı neşteri Susardın ve kar yağardı |
UZAK
Herkesin bir yağmuru vardır ve bir rüzgârı Aşk biraz ıslanmaktır Al götür beni o uzak yağmurlara Herkesin bir şiiri vardır ve bir şarkısı Aşk biraz çoğalmaktır Al götür beni o uzak şarkılara Herkesin bir akşamı vardır ve bir masalı Aşk biraz yorulmaktır Al götür beni o uzak akşamlara |
YORGUN
Ne zaman dağılsa sesim Şakağıma dayardın gözlerini Oysa adınla başlamak istedim bu akşama İstedim ki bir ayrılıkta bitmesin buruk Günlerdir bir tek dize düşüremedim Bu kaçıncı sürgünüm bütün renklerimi götürdün Kanayan bir öyküdür içimizdeki bozgun Hergün yeni bir hüznü takıp koluna Bütün saatleri acıya kuruyor sanki Şarkıların hüzzam makamındayız Kanıyoruz göçebe yollarda yılkı atlar Bir acı kahve hatrını unuttuk Her köşe başında bir maskara Tuzun ve şarabın tadı değişti Nasılsa eskidi yüzün -değişmedi gözlerin- Alevler yakmıyor artık inceltmiyor buzları Üstümüzde sağır ve dilsiz bir gökyüzü Her şey ayrıksı sanki bulutlar paslanacak İşte solan bozkır akşam ve zaman Sessizlik -sensizlik daha ne kadar -Aşksa aşk işte nabzım- Bütün sağnaklarını yağdır haydi yağdır İster bir cehennem aç ister bir mayıs getir Her vurguna hazırım nasılsa her şey pusuda gibi Bu bungun akşama yazdırarak adını Dal gibi serin yine gözlerin |
ZEYL
Soluğu rüzgârlardan derlendi Yollar o çingeneden bulaştı bana Tek gerçek düşlerimdi belki de Bir masaldan aldım rengimi Tutku yaşından büyük gösteriyorsa Sağır ve dilsiz ******* sorumludur Gözlerin Ve şer iklimi |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:07 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.