![]() |
Şükrü Erbaş
?
yüzünü uzak tut biraz dünya geçiyor olanca görkemiyle göremiyorum yüzünü yakın tut biraz dünya geçiyor olanca görkemiyle tad alamıyorum |
Ağaran Bir Suyum
Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı Kadınlar gittikçe daha güzel Güneş daha hızlı adımlıyor gökyüzünü Sular daha soğuk rüzgâr daha serin Eskiden her konuda konuşurdum istekle Bir geniş gülümsemeyle dinliyorum şimdi Büyük yapılar ışıklı çarşılar bitti Ara sokaklara salaş kahvelere gidiyorum Kurtulmak için çırpındığım çocukluğu Yeniden öğreniyorum çocuklardan şaşarak Bütün sesler çın çın bir yalnızlık oluyor İçimden geçenleri söyledim sanıyorum Birisi bir şarkı söylemesin kederle Tenimde bir titreme kirpiklerimde buğu Kısa söz basit eşya kedi sevgisi Aktıkça ağaran bir suyum zamanın ırmağında Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı Kadınlar daha güzel kadınlar daha uzak |
Akılla Yürek Gibi
ben olmasaydım -dedi- gülüşümün güzelliğini yaşayamazdın biliyorum verdiğim mutluluğun değerini ne anlama geldiğini senin için günlerinin güze dönen hayal çizgisinden iki güneş ırmağı gibi akan gözlerimin... elbette biliyorum senin değerini de ben içime bir ince sağnak gibi yağan öpüşten yumuşak yakınlığı ile insana ömürler veren sözlerinin yıkayıp yüreğimin acemi erlerini bulutsuz bir gök gibi dingin ve derin daha da güzelleştiriyorum gülüşümü. akılla yürek gibi oluyoruz böylece birbirini bütünleyen, degeleyen dünyayı iki ayrı tende bir can, birbi |
Anlıyor musun…
Zaman buldukça uğra Tek neşem bu benim Beklemek ve bulmakla yaşadığım Dili tutulmuş bu şaşkın sevinç. Eşyalar geri çekiliyor sen gelince Bir ayrıntı gibi içinde kaybolduğum Sığ ilişkileri günlerin Geri çekiliyor, dudaklarıma kadar Yükselen sıkıntı suları Tutunup kirpiklerinin ışığına Mavi bir kıyıya çıkıyorum Kurtuluyorum boğulmaktan. Aldığım soluğu duyuyorum, varlığımı Dünyanın benim için de var olduğunu. Gülümseyen ve bağışlayan Bir genişliğe dönüyor içimdeki keder Dumanı kalkmış karlı bir dağ gibi Açılıp aydınlanıyorum güneşinle İnanıyorum yeniden sevgiye ve güzelliğe. Aralarından ilgisiz geçtiğim insanlar -Telaşlı, dalgın, uzak- Daha bir dost görünüyor, daha bir sıcak İçlerinden biri olduğumu duyuyorum İyi gözle bakabiliyorum herşeye Gelişin hayata bağlıyor beni Anlıyor musun Zaman yarat ve uğra.. |
Avlu Genişliği
Avlu Genişliği Sizin evleriniz var, büyük. Sıkıntı diye soyunduğunuz dünya, eşiklerde. Çocuğunuz odalarda bir gün kapalı kalmadı. Habersiz girmedi kapınızdan kimse. o masal hâlâ uyumanız için. Gittiğiniz hiçbir toplantı suç sayılmadı. Başkası için itiraz etmediniz kimseye. Üniforma son sözünüz, içinizden giydiğiniz. Emekten, yalnız kendinizi anladınız. Susup kaldığınız olmadı hiç. Arkanızı döndüğünüz, yoktu. Bir coğrafya bilgisiydi ülkeniz, sıkıcı mı sıkıcı. Birinci erdeminiz görmemekse, ikincisi unutmaktı. Ara sokaklara gitmediniz hiç. Anneniz ne karakol, ne hapishane bilir. Bir kadını topuklarından öpmediniz bir kez. Akşam kötü bir duygu, bir türlü çözemediğiniz. Kimsenin yalnızlığı düşmedi eşiğinize. En büyük dil sizin konuştuğunuzdu. Babanızı bir gün üzmediniz. Gülmüyordunuz, küçümseme düğün ediyordu. Turnalar uçmadı sesinizde bir kanat. Utanan biz olduk uzaklığınızdan. Bir kara leke halk, her adımda üstünüze sıçrayan. Gençlik, büyüyen tehlike siz yaşlandıkça. Sayılar ve sayılardı en büyük okumanız. Sevinciniz öyle tenha ki üç kişi olamıyor. Bir namludan içeriye bakmadınız hiç. Hep bir şenlikti çarşılardan dönüşünüz. Vurulmuş kimse yok aile fotoğrafınızda. Biz çoktuk ama çıkan sizin sesinizdi. Ve biz sizden bir avlu genişliği bekledik... Size kim, neyi, nasıl Aynı dilde mi kederlendik sahi Aynı yüzyıl mıydı şu yaşadığımız... |
Aykırı Yaşamak
Geriye dönerek yanıltıyoruz birbirimizi Bir destek aranır bir güç alırcasına Dönerek ikide bir anıların ülkesine.. Alnımızı gererek konuşuyoruz, kaşlarımızı Bir ince eğimle siper edip bakışlarımıza Çok iyi bildiğimiz bir duyguyu -O biraz yenilgiye biraz ezikliğe benzer Ortak yaşadığımız sızım sızım- Saklamaya çalışıyoruz birbirimizden Uzun uzun susuyoruz sözün kıyılarında Hangi kapıyı aralasak bir uzaklık esiyor Hiçbir düşünceyi sonuna dek götüremiyoruz -Böyle belirlenmiş sınırlar içinde Bir iç denetimle, bir dış denetimle Konuşmakta eski tadını yitirdi- Düşler kuruyoruz yeniden gelecek üzerine Kaldırıp kirpiklerimizi ayak uçlarımızdan Dağlara bakıyoruz, ufuklara, bulutlara -Ah, o insane yüreğinin değişmeyen tutkusu- Bir güncel sesle sonar, çirkin ve çiğ Bir kirli görüntüyle hayata ilişkin Dönüyoruz gerçeğin o kalın çizgisine Yeni yeni yaşamlar kuruyoruz ödünler vererek Aklımızda yüzlerce geçerli açıklama: “Yaşamak zorundayız nasılsa, iyidir Hiç yoktan var olmak” adına Karşı çıktığımız ne varsa yapıyoruz hepsini. Bir kan pıhtısı gibi yarada kuruyan Binlerce uyuşturucu merhemle donuyor kalbimizde Anılar inançlar incelikler düşler.. |
Aynı Yürek Lekesi
Babam gelirdi ve akşam olurdu. Bahçedeki akasya ağacı günboyu biriktirdiği kuşları birer hayal topu olarak uzatırdı yatağımıza. Siyah-beyaz bir fotoğraf gibi gelirdi babam. Kamyonlar hep *******i, hep uzaklara giderdi. Ben o zamanlar bütün babaları susar sanırdım. Yalnızca gaz lambasıyla konuşan bir diş gıcırtısıydı babam. Kapılar titreyerek açılır, titreyerek kapanırdı. Tanrıyı ve uzun konuşanları sevmezdi hiç. Babamdan yapılmış bir korkuydu dünya. Ben o zamanlar yalnızlığı gece sanırdım. Ne kadar susarsa o kadar terlerdi. Boncuk bocuk döktüğü ter, hep uzağından geçen kadınların içinde göveren gözleri miydi? Babam en çok kışa yakışırdı. Bütün oyunlarımız başkalarının evlerine bir güzellemeydi. Annem babamın günahları için bir namaz yumağı hâlâ. Ey penceresi dışarıya açık, içeriye kapalı evler... Babam neden yalnızca içince güzeldi. Şimdi beş ayrı evde aynı yürek lekesi süt kokularına yayılıp duruyor. |
Beni Dönecek Bütün Tekerlekler
Ağaçlar dursun, ben gideceğim Ne kadar savrulursa savrulsun Gölgesi hep dibine düşen Rüzgarsız saçlar, akşam sokakları Kimselerin bir yerlere gitmediği Oyuğuna sızdığı sadece Koltuklar dursun, ışıksız uykular Balkon demirlerinin büyüttüğü uzaklık Şimdi hepsi birer zaman ölüsü Duvarlara yük fotoğraflar Yoksul pencerelerde gönül zenginlikleri Çiçekler dursun, yapıştırma resimler gibi İnsanı içinden yıkan Öncesiz incelikler, sonrasız gülüşler Ben gideceğim, Kalbime dek soyunarak giyindiğim her şeyi... Ah ey aynasından ırmaklar akmayanlar Beni dönecek bütün tekerlekler Ömrümü yollara yayarak seveceğim |
Bir Bilen
Umduğun inceliğe inmiyorsa söz, Çekil suskunluğun tüneklerine; Ucuz etme anlamı... Böyle zamanlarda insan Çokluk yalnız kalmalı... Sevgisiz seslerle çevren çiğ, Uysan uzaklaşırsın kendi özünden, Dirensen günün karanlık... Bu yüzdendir *******in güzelliği, ******* aydınlık Al getir kendi derinliklerine, Ufuksuz sularda duran gemini... Getir ki sabaha çok var... Hem bakarsın *******in koynundan Bir bilen çıkar... |
Bir Özlemin İzdüşümü
Eğri çizgiler dalgın İki kaşım üzerinde İki kaşım üzerinde bir ağrı Gözlerim yanıyor günlerdir Gözlerimde bir yangın. Bir yanım gündelik şeyler Evdir ekmektir Yaşadığım kaskatı; Bir yanım olmadık türküler söyler Yoldur özlemdir Benim en güzel düşlerim İçimde kaldı. Biryerlerim eksiliyor günlerdir Biryerlerim eriyor Günlerdir başımda bir esrik bulut Ben süt mavilerde umarken günü Aykırı sularda akşam oluyor. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:20 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.