![]() |
Melih Cevdet ANDAY
Zavallı Etem
Çok çekti geçen kış Bütün kışı parklarda geçirdi Şimdi durumu iyi Sanatoryumda Verem. |
Zamanlar
Hepsini gördüm ayrı ayrı, Kuşların zamanı tunç rengindedir. Tanrılardır taşın zamanı, Denizin zamanı ölür dirilir. Göğü tanıyamadım, yok ki, Sahipsiz zamanlarla doldurmuşlar, Ama ordan iner o eski Ölümsüz sevdaların zamanı kar Ve havlamayan dev köpekleriyle İnsanın zamanı... Olmayan Ama hayalet bir yasemin gibi kokan, Toprağımız eşelendikçe. |
Yıldız
Evren esrisin diye gövdende Tuttum elinle bir dünya dokudum Savatlı ayı taktım bileğine Bak yaz kıyısından limon çiçeği Yüklü kızarık gece yükseliyor Köpeklerin uyuduğu bahçemize Minderlerimizi ansı, nerdeyse Doğar o anasonlu yıldız Kırılmış dağın balkonundan. Uzanalım, kavağın ve beynimin Kum saatlarını duyuyor musun Tenle karışıyor, sürgünlerinle. Kaktüs bana bir ağıt söyle. |
Yeni Bir Dünya
Dünyada geçirdim çocukluğumu İnsanlardan eşya yaparlar Kırmızı bir orman iki boyutlu Kendi başına yağardı kar. Gör ki, öldüğümde bilmedim, Elimde bunca sözcük kaldı. Nerde geçecek benim erginliğim Bu dünya bir daha olmalı. Bir dünya daha olmalı, burada Bir yerde, o kadar yakın ki, Seslensem duyulacak belki, Belki başladım onu yaşamaya. |
Yaz Sonu Şiirleri
1 Dün gece yağmur yağdı kente, Sonra sabah, güneşte ayıklanmış, Bir kahvede düşünüyorum, Sen geleceksin ya, dalgınlık Kopuverdi bir daldan, sallanarak Geçen bayrak açmış bir bulut, Sonra ikindi ve akşam, bakarsın, Uyurken bir daha o yağmur. 2 Fal çıktı. Köpükler içinde kaldı deniz, Tepeleme çiçek dolu bir sandal. Eylülün eskil çadırına giriyoruz, İşte, büyücü martının bozgun çağrısı, Uyurgezer yosunları delirten poyraz, Odalara sığınan ürkü yaprakları, İşte, çırpınan bir kavağın Yanlızlık sanrısı dolaşıyor bahçede. 3 Melez yapraklar, sararması yasaklanmış, Bitimsiz bir zamanın cansıkıntısında, Hatmi alı ışıklarla karıştırılan Huysuz kuşların dağıttığı rüzgar. Başka bir yüzyılın rengi bu, İlkel bir oymağın kurban sunağı, Bunamış bir papağan gibi dilsiz, Eski günler düşünde bir gökyüzü. 4 Karanlığın kuştüyleri doluştu Eşzaman balkona. Hüzün çekilmez. Tanıdığım bütün mumları yakın, Ölülerin bilinciyle arınmış. Ve geleceği onaramıyorum, O bizim sayvan çocukluğumuzdu, Yaşanır yalnız bu aylak güzlerde Gelecekten geçmişe doğru. 5 Yaz sonu durdurur sokakta, Tenha bir duvardan sarkıp, nereye böyle, Düşünsene, orda kimse yok, yalnız akşam, Telaşla düşer öne, hadi gitme, Bak işte boşalmış perde, yağmur bu, Rüzgar çıktı,düşünsene, fırtına, dolu, Lambalar yanacak nerdeyse, saat O saat değil, düşünsene. 6 Önce küçük rüzgarlar uyanırdı Dört perili kestanelikte, Güneşin ipeğini çözerdi bir tavus, Ama gerçekdışıydı sabah, Doğallığını yitirmiş bir ölüm gibi, Umarsız karşıla ikisini de. Ey perdenin önünde oynanan Dörtleme, Sen zaman değilsin, döne dur! 7 Küçük bir inanç yeter bana, Ve güze inanabilirdim, Ama biter mevsim,öteki başlar, Saf değil doğa, oyalandım Ama kanmadım, bana ne isli yağmurdan, Çinko sesinden, hem güvenemem ağaca, Düşünemem oluklardan akıp gideni, De ki, benim zamanım başka. 8 Günler kısaldı, mevsimlerde, Ve yıl, bir öğrencinin okul defterinde, Dört sayfa resim, öyle yarım yamalak ki, Doğa gibi, bir bakıyorsun kar yağıyor, Elimle bir anda dönüyorum ilkyaza, Bahçe yenilensin dursun kendini, Telepinu değilim, ölüp dirilemem, Okul defterinde bırakın beni. |
Yanyana Dalgınlık
Gözlerine bakıyorum Denizden çıkarılmış bir tabaktaki kuş resmi Dağınık köy evleri gibi orda burda Sepetteki sümbül soğanı gibi gölgeli Yüreğimiz öylesine aşmış ki düşüncemizi Yarışı başlatan tabanca sesi gibi Dudaklarımız koşuya çıktıktan sonra Duyuyoruz söylediklerimizi |
Yanyana
Bu gürül gürül otların yanıbaşında Ağacın gölgesine değdi değecek Tam şeftalinin kokusu başlarken Öpüşmiye kıl kadar bitişik Akarsuyun burnunun dibinde Bu zulüm, bu haksızlık, bu işkence |
Yalan
Ben güzel günlerin şairiyim Saadetten alıyorum ilhamımı Kızlara çeyizlerinden bahsediyorum Mahpuslara affı umumiden... Çocuklara müjdeler veriyorum Babası cephede kalan çocuklara... Fakat güç oluyor bu işler Güç oluyor yalan söylemek... |
Yağmurun Altında
Yirminci yüzyılı yaşadım Ertelenmiş bir yüzyıldı bu Yıkık bir sur yazgımızın uydusu Bekletir ömrü yürüyen ayla birlikte Bırakmaz günün adını koyalım. Yanıtsız bir yaşamdı erdemimiz Herkes içindi ve kimse içindi Okunmamış bir yazı, umudu doyuran, Duaları düşünmek neye yarar Kurgular tutuşturdu bacalardan. Yirminci yüzyılı taşıdım Tedirginliğimizin zorbalığıdır sanrılar Ve tohumun beklenmedik gürültüsüyle Çıplak su gibi yinelenir zaman Gökyüzünde usumuzun dirliği Aklın başarısızlığa uğradığı içtenlik Bir şive gibidir insan, ey öldürülmüş insan Bilinmeyen bir hayvana özgü bir ses gibi Sabırsız testi, hep dolar gibi olan Her şeyin sese dönüşeceği bilinemez ki! Yiminci yüzyılı yaşadım Parlak suyunda boğulmuş sahipsiz İnsan yeryüzünde durur, bulutlar Bulutlar düşümüzde doludizgin Soylu bir çılgınlıktı gündemimiz. Ellerinde oyuk gözlü idoller Yüreğimin yalanını besler üç güzel Bir dağın tepesinde buldum üç güzeli Ama ses yok, sessizlik yok, önce erte yok. Yirminci yüzyılı taşıdım Golgota' ya dirilemem ki, Taşlar arasında yabanıl erinç Ölümü diriltiyorduk hep Yaşam tabular arasında bir esinti. Mevsimler kurgularla oyaladı bizi Tarlaya bırakılmış bir at gibi Bağlı, yalnız ve özgür, Umudumuz sabrın tutamadığı ırmak Umutsuzluğumuz insan kalmak içindi. Yirminci yüzyılı yaşadım Dingin karştlıkların adını bulmalı Sel gibi kuruyor yaşlılık, gençlik Sanki melekleri gördük uzun saçları Tanrının unutkan kuzgunu idik. Nasıl unuturum ey doğa Bana bir diyeceğin vardı, kalakaldım, Vaktim yetmedi, ölüm kalım, Bütün yüzyılları yaşadım Vaktim yetmedi anlamaya. Yirminci yüzyılı taşıdım Atalardan kalma huysuzluk Kuşku, yeryüzü deliliği, Kıralımız doğuştan yarım Ama tanrımız Ara Ara idi. Yaşayamadım yirminci yüzyılı Kim yaşadı ki kendi yüzyılını Akarsuyun dilinden sezenimiz yok Orpheus' tan sonra ben geldim Giz dönüp baktığımız yerde kaldı. Görüp de bilenimiz yok. Ah acımasızdır uykusuz soru Delice zeytin yerdi atamız Homeros Biz yemezdik, aşılı zeytindi bizimki Suskun arpa, uyur uyanık harlı toprak Ama yüzyılımız hamdı, delice idi. Yirminci yüzyılı yaşadık O çağa bu çağa gömüldük Bir şey var, susar, bakar durur Ölümün soluduğu denizle varolan Gökyüzünden başka çağ yoktur. Oysa ne cok gecmis var, ne cok zaman Ne cok gelecek, ne az zaman Benzerlikle karşılaştık, susalım, Kapalı bir avuçtur sözcük Neden açıp da sormak ister insan? Sorup da dönenimiz yok. Hiçbir yüzyılı yaşamadım Tüy kuşun ruhudur, ses teni Hep anlar gibi oldum duvara vuran güneşi Nesne ve bilinç birdir, çağ atlattı beni Bir hoş bilmece içinde yaşadım. dingin ol ruhum, belki uzaklarda Bir yerde nicedir ilk dizeleri Yaratılıyor acıklı destanımızın Çağlar sonra hayranlıkla okunmak için Belki benzer umursamazlığımız kahramanlığa. Kalk dostum ormana gidelim Geyik sesleri içine çökelim Yeniden doğuş, kıvanç, uyum Kurgular bir yana, biz bir yana İlk kez düşünmeden görelim Martılar gibi yağmurun altında |
Yağmur
Birden serçelerle indi yağmur Hangisi serçe Hangisi yağmur |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:52 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.