![]() |
Engin Taş
Acıyı Ağlamak
terim ağustos yağmuru gözlerim aşk bağdaşında senden bölünmüşüm ben ekinim kan olsa da biçeceğim doğumun klasik romantik desinler yaşamın ne çıkar ellerinde öleceğim Murat yıkar her yıl belleğimizi Seydan Köprüsü zamana karşı başımı taşlarda arayın Murat tokluğumuz kadar güzeldir herkesin kanı akar denize gün olur baş başa verir acıyı ağlarız |
Ağıt
yıkık şeyler yaşadık yaşamı tam soymadık sevda mukaddes yara yaramıza doymadık ezik sözcükler verdik yıkık bakışlar verdik yaşananların adını ikimiz de koymadık bu bizim ağıtımız hep usulca ağladık birbirimizin sesini insafsızca duymadık baharı dağda bıraktık çıkmadık sokaklara herkes kendini gömdü kimselere yaymadık belki zaman götürdü yeşil yüreğimizi maviye ant içmiştik mavilikten caymadık |
Al Götür Beni Buralardan
O zamanlar başkaydı gülmek Rüyasız kaldım bu kentte Her şey ıslak ve tuzlu Al götür beni buralardan Hepsi bıçak yarası biliyorum Bu var oluş var ya kendi başına Bu yok oluş var ya kendi başına Demir dövüyorum gözlerimde Yeşilim ezildi Al götür beni buralardan Umrumda her şey umrumda Kuşların uçuşu vuruluşu Çocuğun okuyuşu Yüreğim özlem vurgunu Vurgunun soluyuşu umrumda Kuşlar ağlıyor bu kentte Al götür beni buralardan Sigarayı hiç ıslatmadım Dilim seyrini bilir Ama ne bu söyler misin Şarap içerken ağlanmaz Bu uzaklık Oyunsuz kaldım bu kentte Al götür beni buralardan |
Bela
Masalsı bir güzelliktir özlemin Uyusam ayrı bela uyansam ayrı bela Gözlerin en koyu maviliğimdir Soyunsam ayrı bela giyinsem ayrı bela Düşmanı mı olurmuş güne hayran olmanın Isınsam ayrı bela üşüsem ayrı bela Sevdama tapıyorum ürettiğim her şeye Tapıncım ayrı bela inkarım ayrı bela |
Biliyor musun
biliyor musun kimi getirdilerse yanıma akıllı bir yanını gördüm ve sevişmedim neyi astılarsa boynuma nefesimle yaktım hiçbir şeyi taşımadım göğsümde senden başka biliyor musun azad kuşlarından oluşmuş bu ülke sevaba muhtaçlığım yok ama aşkına namluluğumdan doğruluyorum kafese ikimizin sesiyle açılıyor kilit biz kalıyoruz birbirimize kilitli biliyor musun her çocuk yeni bir iklimdir atardamarından fışkırıp hayatın kılcal damarından sızar toprağa ve sen sızarsın(yorsun) bileklerimden aşk kaybından öleceğim mutlaka biliyor musun bir kış gecesinde ve hücremdeyim aşksız bir zeminde ve çırılçıplak elektrik sıramı bekliyorum korkusuz ama seni veriyorlar parmakuçlarımdan polisler bile senin gibi soyamadılar beni biliyor musun korku bir okuldur adem’den beri düşleri kurşunlayan ve cesaret bir ırmak iki yürek/bakış arası ben nehir geliyorum vadine senin bir kobrayı almışım koynuma biliyor musun bir ejderha yuvası bilinçaltımız masal mavallarından gebe ve hafızamız tam talan devler periler diye yine de servi boylu bir yaşam akar umutlarımdan ve istemesen de yüzün kabem baktığım/döndüğüm her yerde biliyor musun dinimi sen diye yeniden giyiyorum dizimi bileğliyorum doruklarına yüreğim tay hızında kıvrak kırlangıç aşkına banıyorum kanatlarımı biliyor musun beni senden asacaklar biliyor musun kaç akşam oturup da meyhanelere yalnızlığımı vurdum tabanlarına basıp ayakkabılarımın yıldızları ve yılmazları ürküttüm etrafım sarıldı birden bire ama dost sözler duydum tüm ağızlardan ama sen yoktun ve kimseszliğim solumda oturuyordu biliyor musun ürke ürke büyümüş bu ülke kadar seviyorum seni bu ülke ki cami önlerinden alınıp büyütülmüş - ki bundandır mahzunluğu- ikizisin sen onun aşk önlerinde büyümüş her secde senin için biliyor musun ömründe bir yılana dokunmamış kurtla göz göze gelmemiş bir girdaba düşmemiş ve bir pınarın başında gece yarısı gökyüzüne bağdaş kurmamış ordular kuşatmış senden tenimi ama bir çoban ıslığıyla geçmişim aralarından biliyor musun umut bir dumandır közden beslenir umutsuzluk kül yangın yüreğim bir ana gibi besliyorum acımı ve aşkımı nabzım körüğe durmuş biliyor musun kaç kez yemin edip bozdum yemini kaç kez güneşte kurutup arzularımı ayazda anlattım arzuhalimi kaç kez inkar ettim gülü kanı kanılarımı ama aynı geçmişi taşıyoruz kırsak da bütün kalemleri biliyor musun sen fırat’ı bilmezsin kan taşır yüreğime çocukluğumu taşır kimse görmeden ayaz günlerimi alıp ergenliğimden kırkıma bırakır telaşlanırım çünkü geçmiş dediğimiz bıçaklı bellek gir kının/m/a yoksa damlayacağım biliyor musun ben üç yaşımda öğrendim hasretlik nedir on üçümde sıla özlemim örstü yirmi üçüm hücre dışına vurgun otuz üçüm benliğimin peşinde şimdi kırkımdayım ve sana hasretim biliyor musun hasrete bağışıklık kazanılmıyor biliyor musun bu göğün başıma yıkılacağını biliyordum biliyordum bu yerin yıkılacağını ve bu yılın başıma bu yalın ve yalım sohbetlerin biliyordum yangınları sevmediğini nesimi gerçeğim yoklar tenimi |
Bizim Ezgimiz
hadi bir deniz ısmarla gözlerine beni ısmarla bir akşamüstü zamansız bir çerçeveden geçiyorum hadi seni ısmarla bu akşamüstü biliyorsun ateşin hançerle dansını ölüm kör bir kuyuya seslenmek hayat öz sesine yaslanmaktır hadi bana beni ısmarla şu akşamüstü ben hala gülmeden büyüyorum gündüzün tenini kanatarak ve nar tanesi duyuyorum kahkahaları hadi sendeni ısmarla nü akşamüstü çelikten bir yüz taşıyorum çocukluğumdan tanrıdan bir gülümseme dudaklarımda ve içimde şaraptan süzülmüş bir yaşam hadi içbeni ısmarla su akşamüstü biliyorum yüzün çaydan geçenlerin türküsü seyrana çıkar kalemimde okyanus boyu ve yağmurdan alıyorum kokunu senin hadi bizdeni ısmarla her akşamüstü |
Bu Şehir
ağlama dost bu şehrin yıkılması ağlamaktandır ağlama dost sabrın suya düştüğü an doğan gün büyük olur yarına kurbanlar kesilir de o çocuğa yeni bir destan yazılır adına bu şehirde ağlama dost geçmişi yükledik yüreğimize güneşi gözlerde görmek isteriz elbet bırakmak değil niyetimiz günahımızı seni bilmem nasıl mutlu etmeli bu şehirde bu şehrin yıkılması ağlamaktandır |
Denize Götürün Beni
Dağ bile dememişim yormadım hiçkimseyi Farkında yaşamışım güzelliklerin Ağrılı sevdaları ağrısız yudumlayıp otuzuma vurmuşum Bir ömür kurmuşum maviliğe Denize götürün beni Deniz özlemimizdir |
Diojen Olurum
gözlerin fırtına tutuldum kaldım yürekler alevden ağıta yatmış kor oldum zor oldum eylem üstünde kavgada sevildim aşkta sevildim eylül her yıl yüreğimin burgusu kokusu kalmasın üstümde elin ana yordamında elin değme tenime değme geyşalığın(yapaylığın) sıkar canımı cümle nazın hevesimin şeytanı böyle dava yangın yalnızlık açar açarsın gözlerini uçurumlara diojen olurum varlığnda ben ayrılık sohbeti biraz közümdür biraz telaşlıyım yeni aşklara okunmuş bir kitap kalır içimde önlerine tenimi serdiğim kızlar bilirsin tükenmem arzularımda volkan koynum kıvamında doğurur güneşi kimseye sormamışım ben ben suyuma arınmamış ten katmam de köylüm doğu özümü neyleyim neyleyim zamansız söz demetini kendini tanrıya armağan götür nasılsa esaretin bitmeyecektir herkes kendin büyütse kimse ağlamaz ağlamaz nazlıcan eylül(ölüm) var diye sorulur bir zaman dil hesapları sevgiye adanmış ömrü unutma |
Dörtlükler
Yüreğimiz dağlarda namlulardan atılır Tetiği kızlarımızın da rahminde Kanlı bir sofradır yaşanan Mavilik ayaklarımıza kadar inmeli xx xx Dayanır dilimiz destanımıza Bir sözlük acılar yıkıcıdır hep Her şeyin başı dilana varmaktır Hep düğün olmalı türkü olmalı xx xx Acıdan gelmişim acı olmuşum Kimi yüreklere sancı olmuşum Bağlamış başımı olimpios'ta Aşağıya inmiş nevruz olmuşum xx xx xx Demlenir aşkımız yıllarımızda Ateşi azıcık kısmak da gerek Bir içimlik şiir olsun isterim Ömrümüz mavide morda yeşilde xx xx xx Yüreğimiz son yüzyılın kazanı Ateş beslenir arzular ısınır Kavgalar doğar insan değerinde Bundandır kavgamızın gururumuz olması Bu çağı damgalamak istiyorum xx xx xx Amacım her zaman gözlerin oldu Sevgiyi ve korkuyu buluyorum Gözlerin yaşamın ve ölümün ayırdı Sürekli kayboluyorum |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:40 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.