BÜTÜN KÜRTLERİ TÜRKİYE’DEN KOVACAĞIZ,
BAŞKA YOLU YOK.
SORUN BÖLÜCÜLÜK VEYA TERÖR DEĞİL,
SORUN KÜRDÜN TA KENDİSİDİR.
Türkiye’de her gün kız çocukları kaçırılıp zorla fuhuşa sürükleniyor,
kadınlarımız kapkaça tecavüze uğruyor, her gün şehirlerde PKK gösterileri
yapılıyor, Türk bayraklari yakılıyor, otobüsler yakılıyor, her gün birkaç
asker şehit oluyor.
Bunlari kim yapiyor ?
Neden ezelden beri sadece kürtler ayaklanıyor, kürtler örgüt kuruyor,
kürtler kan döküyor ?..
Arabamızı kaldırımın kenarına park ettiğimizde tepemize dikilip park parası
isteyen, vermezsek biz yokken arabamızı çizip kaçan değnekçiler niye hep
kürttür?.. Kırmızı ışıklarda arabamızın camına yapışıp dilenenler niye hep
kürttür?.. Sokakta adım başı önümüze çıkıp “abeeey nooolur bi harçlıhh viir”
diye sülük gibi yapışan, vermediğimiz takdirde küfreden 10 - 15 yaşındaki
madde bağımlısı yaratıklar niye hep kürttür?..
Toplumsal bir sorun haline gelen, cinayet dahi işleyen tinercilerin etnik
kökenleri incelendiğinde kürt olduklari meydana çikmiyor mu?.. Bunlar
yüzünden insanlar sokakta rahat gezemez hale geldiler. Bu da bir terördür,
şehirlerin göbeğindeki bireysel kürt terörüdür.
Yol ortasında yakamıza yapışıp kadın pazarlamaya çalışan pezevenkler,
genelev işletmecileri neden hep kürttür de başka birşey değildir?..
İstanbul Beyoğlu’ndaki, Ankara Maltepe’deki, vs... gençlerimizi zehirleyen
“bar” adli batakhanelerin sahipleri, işletmecileri neden kürttür?..
Haraççılık ve çek - senet tahsilatı ile uğraşarak kendi halindeki insanları
canından bezdiren kan emiciler niye hep kürttür? Oto galericiliği ve
emlakçılık adı altında tefecilik yaparak milletin varlığını sömürenler niye
hep kürttür?..
Uyuşturucu pazarlayanlar neden hep bilmem hangi aşiretin mensubu
kürtlerdir?.. Hüseyin Baybaşinler, Abuzer Uğurlular, Urfi Çetinkayalar
nedir?..
Kız çocuklarının kaçırılıp zorla fuhuşa sürüklenmesinde, gençlerimizin
uyuşturucu ile zehirlenmesinde %99 pay kürtlerin değil midir?
Dört tane Hollandalı turistin (biri de erkek) ırzına geçip ikisini öldüren
ve bu sayede bizi tüm dünyaya rezil eden “Alanya sapığı” lakaplı Hakan
Karayavuz ve Susurluk’ta, 11 yaşındaki Türk kızı Avşar Sıla Çaldıran’ı iple
boğduktan sonra cesedinin ırzına geçen Recep İpek neden kürttür?..
Taciz ve tecavüzcülerin neden büyük çoğunluğunu kürtler oluşturuyor? Her
ikisi de uzun yıllardır aynı mesleği icra ettikleri halde, Orhan Gencebay’in
adının şimdiye dek hiçbir kötü olaya karışmaması, İbrahim Tatlıses’in ise
her türlü rezilliği yapması, her çeşit suçu işlemesinin sebebi birinin Türk,
diğerinin kürt olmasıdır.
Bu örnekler uzayıp gider... Kısacası “kürt sorunu” bazılarının empoze etmeye
çalıştığı gibi sadece PKK’dan ya da siyasi olaylardan ibaret değildir.
Türkiye genelinde her türlü pis, rezil işi yapanların, her türlü adi suçu
işleyenlerin büyük bir kısmi kürtlerdir. Genelev işleten kürdü, pavyon
işleten kürdü, kumar oynatan kürdü, mafyacılık yapan kürdü, uyuşturucu satan
kürdü, yankesicilik, hırsızlık, kapkaç yapan kürdü, kaldırımları parselleyen
kürdü, ırza tecavüz eden kürdü emperyalistler kışkırtmıyor, PKK ile de
ilgileri yok... Taşıdıkları kanın gereğini yerine getirerek bu suçları
işliyorlar.
Biz Türkçüler, sosyal açıdan değerlendirdiğimiz kürt meselesine bir bütün
olarak bakıyoruz ve bunların topluma zarar veren yaratıklar olduğu konusunda
tüm Türkleri bilinçlendirmeye çalışıyoruz.
www.kurdish.com sitesine girip “Demographic Trends” başlıklı tabloya bir göz
atınız. Kürtlerin 2050 yılında Ortadoğudaki nüfuslarının 87 milyon,
Türkiye’deki nüfuslarının ise 57 milyon olacağı belirtiliyor. Bunlar doğru
verilerdir, yani bir sallama söz konusu değildir, hatta az bile verilmiştir.
Çünkü çapraz üreme, yani 8 çocuğun diğer 8 çocukla ilerde evlenecekleri
düşünülüp onların çocuklarının da çapraz olarak üreyecekleri düşünülürse bu
tablo yetersiz kalmaktadır. Ayrıca bu süre içinde milyonlarca Türk kürtlerle
karışarak kürtleşecektir.
Türklerin nüfus artış oranı ise bugün neredeyse Avrupa ülkeleri seviyesine
inmiştir. Türk illerinde doğum kontrol uygulamasını teşvik ederek Türklüğün
kuyusunu kazan devletimizin alçak siyasetçileri; Güneydoğuya verdiği çocuk
yardımları ile kürtlerin üremelerini teşvik etmektedir.Üremeyip de ne
yapsinlar?
Devlet Bakani Beşir Atalay’a bağlı Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu (Fak -
Fuk - Fon) başta Muş olmak üzere nüfusun %95’inin kürtlerden oluştuğu bazı
doğu illerinde çocuk başına para kampanyası başlatmıştır. Bu durum zaten çok
hızlı üreyen kürtlerin daha da fazla üremesi demektir.
Yapılan yardımların miktarları :
İlköğetime devam eden erkek öğrencilere ayda 20 YTL
İlköğretime devam eden kız öğrencilere ayda 23 YTL
Ortaöğretime devam eden erkek öğrencilere ayda 28 YTL
Ortaöğretime devam eden kız öğrencilere ayda 39 YTL
Sağlık yardımı olarak her çocuğa ayda 15 YTL
Her anne adayı için gebeliğin ilk 7 ayında ayda 18 YTL
Her anne adayi için doğumda 50 YTL
Çocuk yardımı çok hızlı üreyen kürtlerin ağırlıklı olduğu şehirlere değil,
üreme hızı sıfir olan Türklerin yaşadığı şehirlere yapılmalıydı. Fakat AKP
(Arap Kürt Partisi) bu şekilde uygun görmüş. Neden acaba?
Kürtler ne kadar çok çocuk yaparlarsa, o kadar çok para kazanıyorlar. 10
çocuğa sahip bir aile, çocuk başına ayda 15 YTL’den toplam 150 YTL para
alıyor. Doğum ve okul için yardımları da eklersek 10 çocuklu bir ailenin
devletten aldığı para ayda 500 YTL’yi geçiyor.
Birkaç ay önce gazete ve televizyonlarda şahane bir haber vardı.
Diyarbakır’da bir Kürt dişisi 8 yavrusundan sonra, 9.sunu ikiz olarak
peydahlarken, çocuklar ölüm tehlikesine giriyor ve Türk askeri doktorları
gelip bebeleri kurtarıyor, hastanede kuvöze koyuyor.
Bu sefer Van’dan, yine süper bir haber var. 68 yaşında bir Kürt, 26
yaşındaki ikinci karısından 13. yavrusunu peydahlamış. Toplam 13 çocuğu, 100
kadar torunu varmış, artık başka çocuk istemiyormuş, yorulmuş. Gazeteci, “bu
kadar çocuğa bu fakirlikle nasıl bakıyorsunuz?” dediğinde, Kürdün cevabı
harikaydı. “Kaymakamlık gerekli her tür yardımı yapıyor, hiç bir sorunumuz
olmuyor” !!!
Sakın kimse bunu insanlıkla, hümanizmle, devletin vatandaşının hayatını
koruma ilkeleri ile falan açıklamaya kalkışmasın. Benim ülkeme göz dikmiş
bir halkın, benim vergilerimle beslenip daha çok üremelerini sağlayıp on
milyonlarca asalak yaratmanın hiç bir ilke ile ilgisi yoktur. Bu rejimin
kendisinin kurucusu olan asli unsura, yani Türklere ihanet etmek açısından
devşirme Osmanlı’dan hiçbir farkı kalmamıştır. Gayet açıkça Türkler
özendirilip en sıkı şekilde nüfus planlaması uygulanırken Kürtlerden
elektrik, su parası bile alınmayıp, nüfuslarını iyice arttırıp Türkleri
geçebilmelerine çanak tutulmaktadır.
Ülke genelinde kaçak elektirik oranlarına göz atalım.
Şanlurfa % 66.7
Diyarbakır % 62.7
Hakkari % 62.5
Mardin % 59.3
Van % 58.0
Şırnak % 52.0
Batman % 51.0
Muş % 50.0
Bitlis % 48.0
Siirt % 48.0
Kastamonu % 4,2
Trabzon %5,4
Giresun %3,5
İşte kaçak elektirik tablosu. Yoruma gerek var mı?
Nihai amaçlarını gerçekleştirmek için ne cesaretleri ne zekaları ne de
kültürleri olan bu etnik cemaat, tek yolu Tanrı’nın kişilere verdiği doğal
içgüdüyü (üreme) bir savaş silahı olarak kullanmakta bulmuş durumdadır.
Yakın bir gelecekte nüfusu 100 milyon - ki bunun en aşağı yarısı kürt olan
bir Türkiye çocuklarımızı bekliyor... Bayrak aynı bayrak, sınırlar
bozulmamış, isim değişmemiş ama ortada ‘Türk’ kalmamış. Birkaç milyon kalmış
elbette ama onlarda tedirgin yaşıyorlar. Ortada Brezilya gibi, lisanı, soyu
sopu karışık, ırk çorbası bir ülke.. Ama hala müslüman... Bizim için bir
yıkım olan bu durum, ‘72 millete bir göz ile bakan’ hümanistlere bir
rahatsızlık vermez.
Yaşadığımız topraklarda şu an için en büyük tehlike kürtlerdir. Dün bunu
inkar edenlerin savunduğu fikirler, kürtlerin gerçek yüzlerini göstermesiyle
bugün bir bir intihar ediyor.
Bu cümleleri okuduğunuzda etkisi altında kaldığınız propaganda yüzünden
yargılayıcı duygulara sahip olabilir; kürtlere karşı kati bir tavır alma
diye düşünebilirsiniz. Fakirlik, eğitimsizlik gibi onlarca sebep sıralayıp,
sosyal yalanlar uydurup, hergün sizin veya tanıdıklarınızın payına düşeni
bir şekilde aldığı yanıbaşınızdakı kürt terörünün varlığını inkar
edebilirsiniz.
Bunları düşünmek sizi rahatlatır. Kürdofil medyanın enjekte ettiği bu
uyuşturucu sizi olan bitenden uzaklaştırabilir. Ancak gerçekleri
değiştiremez. Gerçek aciz değildir.
Gerçekleri kim anlatacak ki kim gösterebilecek ezilmiş sandığınız kürtlerin
hergün yanıbaşınızda yaptığı ahlaksızlık ve saldırganlığı Kerkük’te arkasına
ABD’yi alınca Türkmenler’i katleden bu aşağılık topluluğun eline fırsat
geçtiğinde uyguladığı baskıdan kim söz edecek?
Okuldan, işten dönüp televizyonu açtığınızda tüm kanalları kaplayan Kürt
dizileri ile mi bilinçleneceksiniz; yoksa PKK’ya yardım edip sonrada
kasetleri Türkler tarafından kapışılan, konserlerinde izdiham yaşanan kürt
ibo, mahsun, berdan, keko, şavata, ahmet kaya, özcan ve hergün yenisi çıkan
şarkıcı bozuntuları ile mi?
Sol merkezli görüş onlara herkesten fazla sahip çıkıp tabanını genişletmeye
çalışırken, yıllar sonra kullanılıp bir kenara atılacağının farkında
değildi.
Sağ tarafta durum daha da vahimdi. Açıkça bir kürt milliyetçisi olan Said-i
Nursi’nin kitapları elden ele dolaşıyor, kürtler ırkçılıklarının dozunu
giderek arttırırken inançli Türkler din kardeşliği masalı ile uykuya çoktan
dalmış oluyordu.
Ancak bunların içinde belki de en acı olanı, kürtler tarafından aldatılmayı
halen gururuna yedirip itiraf edemeyen sözde milliyetçilerin (!) durumudur.
PKK ve Apo’yu Ermeni, dağdaki kürtleri kandırılmış, sokaktakileri de kardeş
ilan eden ülkücü anlayışın Türklere verdiği zarar gelecekte tarih
kitaplarına konu olacaktır.
Gerçeği daha fazla inkar etmek anlamsız.
Bu son perdedir. Bir yandan ABD talimatli kürt dizileri, diğer yandan Avrupa
tavsiyeli gelin-kaynana programları ile giderek daha fazla esir şehrin
insanlarına benziyorsunuz.
Kürtlerin hızla neden ürediklerini ve yayıldıklarını anlatıp, önlem almaktan
bahsedenlere onlardan önce siz karşı çıkacaksınız. Çünkü bulanık gözlerınız
mahallenizde bir eve doluşup, ahlaksızca ve bilinçli bir şekilde üremeye
devam eden kürtleri değil ancak dizidekileri seçebilecek.
Artık sokakta sizin ve yakınlarınızın canını yakan tinerciler denince bunun
tek sebebi olan kürtleri düşünmeyeceksiniz bile. Eğitimsizlik, fakirlik,
sosyal adalet gibi kavramların arasında boğulacak; kafanızı toplayıp gerçek
soruyu asla soramayacaksınız.
PKK denince aklınıza kürtler gelmeyecek. O dış güçlerin oyunuydu diyecek,
bitti sanacak; öldürülen binlerce teröristin kaç milyon akrabası ve
sempatizani olduğunu hesaplayamayacaksınız.
İlköğretim çağındaki kız çocuklarına dahi askıntı olup, fırsat bulunca her
türlü kötülüğü yapanların onlar olduğunu bilmek istemeyecek; kürtler göç
etmeden önce şehrinizin ne kadar huzurlu olduğunu anlatmaya çalışanları
duyamayacaksınız.
Söz azınlık haklarından açıldığında, Kerkük’te Türkçe ders verdiği için
eğitim yuvalarına bile saldıran kürtlerin hakkını onlardan çok
savunduğunuzun farkında olmayacaksınız.
Sosyal eşitsizlik denince aklınıza sadece ekranda gözünüze sokulan Güneydoğu
illeri gelecek. Ülkenin en yoksul beş ilinden ikisi olan Gümüşhane’nin,
Kastamonu’nun neden suçlu üretmediğini anlayamayacaksınız. Karadeniz
Bölgesinde elektriği ve suyu dahi olmayan köyleri hiç bilmeyeceksiniz.
Toplum olarak düzenimizi, birey olarak yaşantımızı, aile olarak huzurumuzu
ve millet olarak sağlımızı bozan kürtlerin yarattığı tehlikeyi hala inkar
etmek eğer gaflet değilse, nedir? Kürtlerin yaptıklarını es geçip kabahati
dış güçlerde aramakta hiç gerçekçi değil. Bu topluluk tarafından icra edilen
“Kapkaç, yankesicilik, hırsızlık, töre cinayetleri, taciz, gasp, beğendiği
kızı şehrin orta yerinde kaçırıp ırzına geçerek evliliğe zorlama, etnik
dayanışma ile gittiği tüm yerleri hegamonyası altına alıp kendisinden
başkasına yaşam hakkı tanımama, haklı haksız her mecliste sadece kendisinden
olduğu için birbirlerini destekleme, çocuk kaçırma, sapıklık, 9-10
yaşlarında çocukların tecavüz edilip öldürülmesi, elektrik su parası
ödememe, vergi ödememe, sahteciliklerle asalak gibi yaşama, turistlik
kasabaları ele geçirerek hem yerli halka, hemde turistlere zarar verme,
devletin her imkanını sömürme, trafik magandalığı, şehir magandalığı, haraç
toplama, liselerde, ilkokullarda çeteler kurup diğer öğrencileri sindirme,
sahip olduğu feodal kültürü yaşadığı yere uydurmaya çalışma, uymayanlara
zarar verme, sıcak para getiren tüm iş kollarına zor kullanarak hakim olma”
gibi mevhumlari hangi dış güçler kürtlere nasıl yaptırıyor? Merak ediyorum.
Arkadaşlar, sorun ‘kürtçülük’ ‘bölücülük’ veya ‘terör’ değildir. Sorun
kürdün ta kendisidir. Teröristi, esnafı, işadamı, öğretmeni, manavı,
dolmuşçusu, garsonu, sapığı, eşkiyası, kapkaççısı, anarşisti.... hepsi
aynıdır. Türk milleti için şu an aleyhte bir faaliyet göstermeyen kürtler
olabilir, ancak bunların vadesi sonsuz değildir. Kaldi ki o “sadık kürt”
bile sokaklarda, işyerinde veya okullarda gene kürtlüğünün gereğini icra
edecektir. Kürtlüğün gereğinin ne olduğunu ise hepimiz biliyoruz.
Artık ‘Kürt bölücülüğü’ diye bir sorun olmadığı, gerçek sorunun adı ‘kürt
yayılması’ olduğu halde bazıları ısrarla ‘bölücülük’ diye yanıltıcı
adlandırmalarla uğraşıyor. Bazıları da ‘dış güçlerin maşası, piyonu,
kafasız, zavallı, korkulmaya değer olmayan kürdler’ söylemini bulmuşlar.
Böylece esas büyük suç, Kürtlerin üstünden alınıp kim olduklarını
kendilerinin bile net tarif edemediği, gizem perdelerinin arkasındaki, yüce
dış düşman güçlere yükleniyor. Hem de Kürt tehlikesi küçümsenip stratejik
bir politika boyutuna indirgeniyor. Oysa ki sorun stratejik veya magazinsel
sorun olmaktan daha vahimdir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kimliğini,
kurucu ve asli unsur olarak tekelinde tutan Türk ırkının nüfus itibariyle
gelecekte aynı şekilde tekelinde tutup tutamayacağı, yani var olma - yok
olma mücadelesidir.
Ayrıma dikkat edin. Eğer dış güçlerle Kürtlerin Türk milletine karşı bir
ilişkisi varsa, bu ilişki maşalık değil işbirliğidir. Ne maşası, ne
kandırması Kürtlerin çıkarları dış güçlerinkiyle örtüiüyorsa kandırmaya ne
gerek var? Kürtler saflar, kandılar, komploya düşüyorlar, onun için çoğalıp
Türkiye’de çoğunluk olacaklar. Vay be. Canına minnet adamın böyle
kandırılma. Aynı mavalları Osmanli yönetimi de 100-150 sene önce Yunanlılar
ve Ermeniler için söylüyordu. Güya Yunanlılar yutacak ya. “Biz sizinle
asırlarca kardeşçe yaşadik, Batılılar sizi kendi çıkarları için
kışkırtıyorlar, alet ediyorlar” diye anlattılar durdular. Yunanlılar ne
kadar aptalmış ki alet oldular da aleyhimize topraklarını 3 kat büyüttüler,
hala da büyütüyorlar. Bu devirde kimse oyuna gelip saflığından başkasının
maşasi olmaz. Avrupalıları Tanrı sanıp incik boncuk karşılığında
birbirlerine saldıran Kızılderililer yok. Dünyamızda şu an olabilecek,
sadece çıkar ve güçbirliğidir.
SON SÖZ : Bu belanin üstesinden gelebiliriz. Yeter ki buna inanalım.
NOT : Bu makaleyi herkese gönderin, çevrenize okutun...Gelecek
kuşaklarımızın daha sağkıllı, aklı başında ulasal birliğin bilincinde
olmasını istiyorsanız....