Zayıflayan PKK neden hala bitirilemiyor? 21 Eylül 2006 15:34
Ruşen Çakır, PKK’ya karşı Türkiye’nin mücadelesini analiz etti..
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi ve Sabah Gazetesi yazarı Soli Özel, Salı günü Washington’daki Woodrow Wilson Merkezi’nde Türk-Amerikan ilişkileri üzerine bir konferans verdi. Amerikan aleyhtarlığının bariz tırmanışını rakamlarla anlatan Özel, “her iki ülkenin önceliklerin uyuşmadığını” söyledi. En belirleyici örnek olarak da PKK’nın Türkiye için ne denli varoluşsal bir sorun olduğunun ABD tarafından bir türlü anlaşılamamasını gösterdi.
Çıkışta bir grup Türk, şu iki sorunun cevabını birlikte aradık:
1) Türkiye neden PKK’nın, Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra ilan ettiği uzun ateşkes döneminden yararlanamadı?
2) PKK nasıl oluyor da, 1990’lara kıyasla siyasi ve askeri açıdan daha kötü durumda olmasına rağmen bugün Türkiye için daha ciddi bir tehdit oluşturuyor?
Göz göre göre
İlk sorunun kuşkusuz birçok cevabı var. Öncelikle bu sürede AB yolunda, başta Öcalan’ın idam edilmemesi, Kürtçenin serbest bırakılması gibi çok önemli adımların atıldığını hatırlamak gerek. Yine de Türkiye’yi yönetenler daha da ileri gidebilir, hem PKK, hem Kürt sorununu kökünden çözmeye yönelik zeka, cesaret ve mahareti gösterebilirlerdi. Ama PKK’nın Öcalan’ı riske atmamak için eylemsiz kalacağını sandılar; rehavete kapıldılar.
Bu süreçte Öcalan, İmralı’dan, PKK’yı kapattırıp KADEK’i, onu da kapattırıp Kongra Gel’i kurdurdu ve nihayet PKK’yı yeniden yapılandırdı. Avukatlarıyla yolladığı talimatları internetten her isteyen okudu. Ama her nasılsa devlet hep onu birkaç adım geriden takip etti. Kısacası bugünkü terör günlerine, göz göre göre dönüş yaptık.
PKK neden zayıfladı?
PKK gerçekten çok zayıfladı. Bunun birkaç nedenini sıralamaya çalışalım:
1) Öcalan’ın yakalanmasının getirdiği moral çöküntüsü ve örgütsel sorunlar. Hemen ardından PKK’nın “Öcalan’ı kurtarma” örgütüne dönüşmesi;
2) Buna bağlı olarak ideolojik boşluk ve kimliksizlik;
3) Batı ülkelerinin çoğu tarafından terör örgütü olarak görülme; eleman bulma ve para toplamada zorluklarla karşılaşma;
4) Değişik zamanlarda yaşanan ve önemli isimleri kapsayan bölünmeler;
5) Eski kadroların iyice hantallaşıp yozlaşması; silahlı eğitim alan binlerce militanın atıl bir şekilde yıllarca beklemesi;
6) Yasal siyasi çalışmalarda gözle görülür başarısızlık;
7) Harekete yakın yönettiği belediyelerde yaşanan yolsuzluklar;
8) Örgüt içi iktidar savaşları
Bütün bunlara rağmen, PKK hâlâ Türkiye’yi sarsabiliyorsa esas olarak Irak’ta yaşananlardan dolayıdır. Ama kimse kendini aldatmasın; Kuzey Irak’a yapılacak bir askeri operasyon, ne kadar etkili olursa olsun PKK’yı ortadan kaldıramaz. Çünkü sorunun esas çözüm adresi Türkiye.
Bundan, sadece dağlarda ve şehirlerde örgütlenmiş militanları kastetmiyorum. PKK en çok Türkiye’nin zaaflarından, PKK ile Kürt sorununu ayrıştıramaması ve çözüm için cesur adımlar atamamasından besleniyor. Bu noktada en (belki de tek) ümit veren çıkış Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir grup aydınla görüştükten sonra “Kürt kimliği” ni tanımasıydı. Ama o heyecanla gittiği Diyarbakır’da PKK’nın halkla arasına çekmiş olduğu duvara tosladı. Bir avuç kişiye konuşmanın yarattığı hayal kırıklığıyla geri çekildi.
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde Erdoğan’dan benzer bir atak beklemek hayal olur. Dolayısıyla Amerikalıların artık PKK’ya bir şeyler yapmasını ummaktan başka bir şey yapamıyor. İşte 2 Ekim’de ABD Başkanı George W. Bush ile esas olarak yine bu konuyu konuşmaya gelecek. Bakalım bu sefer umduğunu bulacak mı?
__________________
i feel u...
|