Tek Mesajı Görüntüle
Old 09-23-2006, 12:52 AM   #8
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2996
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Geleneksel ve Modern Bilinç

Geleneksel Bilinç

Geleneksel toplumlar, görece az farklılaşmış, düşük işbölümüne sahip, farklaştırıcı unsurlara çok fazla bünyelerinde yer vermeyen ve sosyal kontrolün güçlü olduğu toplumlardır. Bu toplumlar, genelde, değişim sığası düşük ve hareketlilik sağlayıcı unsurlara kapalıdırlar. Bu yüzden de, yapısal formlarını muhafaza edici bir karaktere sahiptirler. Geleneklere bağlılık ve geleneklerin örgütlediği bir toplumsal ilişkiler matrisi egemendir. Geleneksellik, insan, toplum, hayat ve evren algılarını oluşturmada etkindir. Gelenekler, insani ve sosyal ilişkiler için meşrulaştırıcı, yönlendirici bir işleve sahiptir. Riesman’ın ifadesiyle, bu toplumlar “gelenek-yöneltimli”dir. Bu toplumun insanları da “gelenek-yöneltimli insanlar”dır. Gelenekler ise, geçmişin külleri üzerinde yükselen, hayatı ve insanları çepeçevre kuşatan direngen yapılardır. Toplum ve hayat için süreklilik tohumları taşımaktalar ve yaptırımları ile, şimdiyi ve geleceği geçmişin mirası üzerinde yeniden inşa etmek istemektedirler. Bu yönüyle geleneksel toplum, toplumsal sürekliliği sağlayıcı sabit, istikrarlı, kararlı bilinç yapıları üzerine oturur. Bu toplumda, gelenekler, benzerlik, aynilik, istikrarlı tutum ve davranış formlarının inşasına hizmet ederler.
Zijderveld (l985), geleneksel toplumu bir arada tutan temel harcın gelenek ve de din olduğunu ifade eder. Gelenekler etrafında örgütlenmiş bir sosyal kurgu vardır. Her şeye meşruiyet kazandıran, anlam katan öğe, kutsal geleneklerdir. Geleneğe içkin bu dünyada, insan davranışını gelenekler refere eder. Hiç kuşkusuz, bu toplumlarda, “ben”ler arasında benzerlik ve ortak yönler fazladır. Ortak uyaranlara bağlılık ve kolektif irade etkili bir denetim mekanizması kurarak, bir örnek tavırlar ve düşünme tarzları oluşturur. Toplumun egemen anlayışı ve hakim bakışı bireylerin hayat tasarımlarında ve evren kurgularında daha belirleyicidir.
Geleneksel toplumda ortak düşünüş ve tepkiler daha yaygındır. Tüm bireyler ortak bir uyarana tabiiyet gösterir ve ortak bir iradeye bağlılık içindedirler. Bireylerin dünyasını aydınlatan, hayata anlam katan unsurlar, gelenekler, dini anlayışlar, ritüeller, ayinler vs. dir. Bunların her biri, kişiye, ortak bir anlamlar dünyası, algılama ve usa vurma melekesi kazandırır. Bu ortak bilinç ya da kolektif akıl, bireylerin hem yaşam tarzlarını bir örneklemekte hem de ortak duygu, tepki, coşku ve korkular üretmektedir. Hayat, büyük ölçüde bu ortak tasavvurların, bilinç formlarının kılavuzluğunda süre gider. Hayatın rotasını bu ortak tasavvurlar belirler.
Geleneksel yapılar ve bilinç formları, köklü ve radikal değişimlerle gelen modern toplumla birlikte büyük bir yapı bozuma uğramıştır. Modernlik, geleneksel olandan farklı, aykırı, yenilikçi, değişimci ve hatta yıkıcı bir özü içinde taşır. Modernlik, o zamana kadarki tabiat, evren, toplum ve insan tasavvuruna aykırı bir iddiayla yola çıkarken, hiç kuşkusuz geleneksel yapıları ve bu yapılara ruh veren geleneksel bilinçle hesaplaşması kaçınılmazdı.

Modern Bilinç

Modern bilinç, köklü yapısal değişmelerin bir türevi olarak belirmiştir. A.Gehlen’e göre, geleneksel toplumdan endüstri toplumuna geçerken insan bilincinde bazı kalitatif değişiklikler meydana geldi. Bunu insanın avcılık/göçebelikten çiftçiliğe/yerleşik yaşama geçişini ifade eden Neolitik ihtilalle kıyaslamak mümkündür. Gehlen’e göre, "Neolitik devrimle geniş yerleşim alanları oluştu; insanlar arasında zenginlik, güç, otorite farklılıkları ortaya çıktı; tapınaklar inşa edildi, Tanrı fikri ortaya çıktı; dinler, mezhepler ortaya çıkmağa başladı; kısaca ifade edecek olursak yaşamın tümü yeniden organize edildi. Yeni devir açan bu değişim esnasında Gehlen'in iddiasına göre insanın bilinci bütünüyle değişti. Endüstrinin doğup gelişmesi esnasında sosyal yapılar ve insan bilinci benzeri değişikliklere maruz kaldı" (Zijderveld, l985: 134).
Gehlen'e göre “modern bilincin iki özelliği pek tipiktir; bir yandan giderek artan bir entelektüalizasyon, öte yanda ise giderek büyüyen bir pirimitivizasyon. Gehlen'in entelektüalizasyon ile kast ettiği, ileri derecede soyut modeller ve formalistik kategoriler cinsinden düşünme, denenebilir ve hesaba gelir olayların ön plana çıkartılması eğilimidir." Primitivizasyon ile kastettiği şey ise, modern insanın "basitliğe ve yoğrulup biçimlendirmeğe gereksinimi vardır. İnce kavramsal farklılıklara ve nüanslara karşı düşmanca hisler besler. Entelektüel onurunu popüler olabilmek ve duygusal tatminlere ulaşabilmek yolunda kurban etmeğe hazırdır"(Zijderveld, l985: 135).
Gehlen' in işaret ettiği geleneksel toplumdan modern topluma geçiş esnasında ortaya çıkan kalitatif değişikliğin en güzel yansımasının Zijderveld bürokratik davranış biçimlerinde ortaya çıktığına temas eder. Zijderveld (l985)’ e göre bu tutum, bu davranış biçimi, bilincimizin en temel karakteristiği haline gelmiştir. Zijderveld buna örnek verirken alış veriş olgusunun anonimliğinden bahsetmekte ve bireyin müşteri statüsünden tüketici konumuna gelişini, giderek karmaşıklaşan bürokratik örgütlere bağlamaktadır. Bürokratik örgüt içinde bürokratik ilişki sürecinin egemen olması alışveriş yapan bireyle yüz yüze, kişisel birincil ilişki ve etkileşimi imkan dışı kılmakta, rasyonel ve gayrişahsi davranışların kurumlaşmasına yol açmaktadır.
Moderniteyle birlikte farklı alanlarda köklü değişmelere tanık olunmuştur. Teknolojinin hızla ilerlemesi, iletişim araçlarının sınırsız yayılımı ve hükümranlığı, ulaşım imkanlarındaki gelişmeler, coğrafi ve sosyal hareketliliğin artması, refah düzeyindeki gelişmeler, sekülerleşme, eğitim ve sağlık imkanlarının artması vs. bireylerin insan, toplum, hayat ve evren algılarında köklü değişmelere yol açmıştır. Artık, geleneksel, sabit, durağan, istikrarlı yapılar yoktur ve bu yapılarda geçerli bilinç örgülerinden eser kalmamıştır. Yeni dünya, beraberinde yeni bilinç yapıları oluşturmuştur. Bu bilinç yapıları, büyük ölçüde modernliğin ruhuna ayarlı değer ve anlayışlara vurgu içermektedir.
Modernlik, bir toplumsal ve siyasal tasarım olarak, ilerlemeci, yenilikçi, dönüştürücü bir karakter taşır. Geleneksellik üzerinde yıkıcı bir etkide bulunur ve onu dönüştürmeyi amaçlar. Modernliğin tanımlayıcı özellikleri, örneğin rasyonalite, bilim, birey, ulus-devlet, kent, sekülerlik vs. kendi argümanlarına içkin yeni ve farklı yapılar oluşturmaktadırlar.
Modern toplum karmaşıklaştıkça, mesleki ve entelektüel ihtisaslaşmalar arttıkça, zevklerde, kanaatlerde, ilgilerde farklaşma da ortaya çıkmaktadır. Modern toplumlarda, insanlar ortak bir uyarana tabi değildir. Çok farklı gruplar, sınıflar, mesleki ve entelektüel cemaatler, gönüllü kuruluşlar, resmi ve bürokratik örgütler vs. etkin hale gelerek, kendi içlerinde atomik bilinç yapıları oluşturmuşlardır. Uzmanlaşma arttıkça, entelektüel alışverişler de artar. Buna bağlı olarak da alt gruplar ve dolayısıyla farklı bilinç yapıları ortaya çıkar.
Bu yüzden, modern toplumlarda birey doğası oldukça bölümlenmiştir. Bireysel bilinçler çok farklı merkezler (odaklar) tarafından yönlendirilmektedir. Bireyi uyaran, bilincini denetleyen ve yönlendiren çok sayıda soyut yapı mevcuttur. Bunların tek ve asli görevi bireyi çekip çevirmek, bilincini, kişisel iradesini, özgür karar alma istencini denetim altına almaktır. Modern bireyin parçalanan zihni kendi içinde çok değişik ve çelişik zihin alaşımlarına sahiptir. Bütünsel zihin yerine kısmi, atomik, sınırlı alanlara ayarlanmış tasavvur biçimleri, usa vurma kodları devreye girmiştir. Bu farklı bilinç yapıları sonuçta bireyin kişiliğini ve benliğini parçalarken farklı alanlarda farklı bilinç durumları gösteren, farklı maskeler ve davranış situasyonları içinde yer alan zihinsel ve kozmik bütünselliğini kaybetmiş, atomik öznelerin belirmesine neden olmaktadır. Bu olgu belki de modern bireylerin kaderi olmaktadır. Çünkü endüstriyel hayat tarzının belki de kişiler üzerindeki en büyük etkisi onun yetenekleri kadar zihnini de kompartımanlara ayarlı hale getirmesidir.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla