Modern Bilincin Dönüşümü
Modern kültüre içkin biçimde oluşan modern bilinç, kendi içinde devingen bir karakter taşır. Modern kültür genelde, hız, dinamizm, hareketlilik, uçuculuk, değişkenlik etrafında yapılaşmıştır. Modern birey, bu kültüre içkin yaşamakta, modernitenin anlam çeperi içinde hayatını inşa etmektedir. Bu çerçevede, modern bireyin sosyal ve fiziki çevresi, girdiği sosyal gruplar, eğitim ve sağlık olanakları, sınıfsal/mesleki statüsündeki hareketlilik vs. bireyin algılama çerçevesinde, anlamlandırma ve yorumlama tarzında, düşünsel çabalarında ve tüm bunların şekillendirdiği gündelik yaşamında önemli ve yeni değişmeler ve bilinç yapıları ortaya çıkarmaktadır. Bireyin bilinç evreni genişlemekte; insana, topluma ve evrene daha farklı bakmaktadır. Değişen koşullar neticesinde grupsal bilinç, mekansal bilinç, sınıfsal/statüsel bilinç, mesleki bilinç vb. atomik bilinç alanları oluşmaktadır. Değişen ve yeni şekiller alan bilinç ile birlikte bireyde yeni tutum, algı, kanaat, akıl yürütme ve davranma şekilleri oluşmaktadır. Söz konusu bilinçlenme ile, bireyin pratik yaşamı içindeki davranışları yeni ve farklı boyutlar kazanmaktadır.
İşbölümü, uzmanlaşma, üretim artışı, kentleşme, göç, bürokratik organizasyonlardaki karmaşıklık, rasyonalite, sosyal hareketlilik vb. gelişmeler, sonuçta istikrarlı bireysel/toplumsal bilinç ve karakter yapılarını buharlaştırmaktadır. Bireysel kimlikler, bu süreçte, giderek kaygan ve kırılgan hale gelmekteler, değişkenlik ve uçuculuk tüm toplumsal yapılarda etkisini göstermektedir. Moderniteyle birlikte, üretim ortamları farklaştığı gibi, bilinç, algı, düşünsel ve etik ölçülerde de büyük kırılmalar meydana gelmektedir.
Modern toplum, rasyonalite, bilimcilik, bireycilik, uzman yapılar, gayrişahsilik, mesafeli ilişkiler, yabancılaşma, sahte sosyallikler, depresyon ve çatışmacı/rekabetçi ruh haleti içinde olmayı öne çıkartmaktadır. Bu durum, bireysel ve toplumsal düzeyde, yerleşik, sabit, kararlı kişilik yapılarının, toplumsal formların ölümü anlamına gelmektedir. Kozmopolitlik, ayrıksılık, standart ölçüler, mesafeli ilişkiler, maksimum verimlilik vb. göstergeler, hiç kuşkusuz paradigmal düzlemde önemli algı ve bilinç deformasyonuna yol açmaktadır. Bu durum, bilinç yarılması ya da bilinç bozulması ile kendisini ele veren, oldukça şizofrenik bir farkındalık krizine tekabül etmektedir. Deleuze ve Guattari’nin ( l990) ifade ettikleri gibi, kapitalizm şizoid görüngüleri yaygınlaştırarak modern toplumun şizofrenikleşmesine yol açmıştır. R.Sennet (2002) de, egemen üretim organizasyonları, bürokratik katedraller, çalışma sürecinde birey bilincini deforme ederek yaygın toplumsal karakter aşınımına sebebiyet vermiştir. Ritzer (l998), toplumun bir tür Mcdonald restoranlardaki kadar rasyonel olarak inşa olduğuna dikkatlerimizi çekmekte ve bunun önemli bilinç yarılmalarına, farkındalık krizlerine, mekanik ilişkilere davetiye çıkaracağına ilişkin tehlike sinyallerine işaret etmektedir.
Modernite, bir yandan rasyonel bilinci hakim kılarken, diğer yandan irrasyonel bilinçler üretmekte ve bunun yıkıcı etkilerini gündelik hayatın terörize edilmesiyle yine sıradan insanlardan çıkarmaktadır. Geleneksel dünyanın bilinci, artık bu dünyada bizi çekip çevirmekte değildir. Weber’in deyişiyle, “büyü bozulmuştur”. Hayata anlam katan değerler artık buharlaşmıştır. İnsan demir kafesinde, hayatı suni teneffüsle sürdürmek durumundadır. Modern bilinç, bir bakıma yıkıcı ve aynı ölçüde bağımlılaştırıcı, eblehleştirici bir algı dünyasına sahip kılmaktadır kitleyi.
Sonuç Yerine
Yaşadığımız dünyanın farkındalığına ne denli sahibiz bu tartışılabilir. Ancak, yaşadığımız hayata birincil elden müdahale edemiyor olmamız, olan bitenlerin büyük ölçüde bizim dışımızda cereyan etmesi, üzerimizdeki baskılayım çarkının denetiminden kurtulmanın olanaksızlığı ve de başkası olmaya, soyut kurumların manipülasyonuna terkedilmiş bilinçler taşıdığımız yeterince açıktır. Modern toplumun iktidar aygıtları, siyasal kurumlar, bürokratik organizasyonlar, kitle iletişim araçları, gözetim aygıtları, kamuoyu, moda, akran grupları, imaj/gösteri dünyaları, statü/kimlik mekanları, tüketim katedralleri vs. tüm bu iktidar alanları, kişinin bilincini, farkındalık yetisini, varoluşsal direncini tahrip etmek üzere faaliyet gösteriyorlar. Birey, bu devasa kurumlar kaosu içerisinde, bilincinin sesine kulak vermek, kendine özgü farkındalık alanı oluşturmak yetisinden büyük ölçüde mahrum gözükmektedir. Yaşanılan hayatın rasyonalitesi, tutarlılığı çoğu kez bizi hayal kırıklığına uğratsa da, yaşadığımız dünyanın psikolojisini toplumla, doğayla, kendimizle barışık hayatlar yaşamamızı güçleştirmektedir.
Modernite ile birlikte, bilinç yarılmaları, bilincin ayartılması ve bilincin manipülasyonu hız kazanmıştır. Bilinç, artık doğal, sosyal uyaranların etkisinde varlık kazanmamakta. Bugün, artık bilincin üretimi, endüstriyel ortamlarda imali söz konusudur. Modernite, kapitalist akıl, tüketim toplumu vb. olgular, birey bilincini kârı artırma aracı haline getirmiştir. Kapitalizm mamul madde satmak, üretici siyasaya hayatiyet kazandırmak için, tüketimi artırmak, alış-satış süreçlerine aktivasyon kazandırmak zorundadır. Bunun içinde, kitlelerde, tüketme isteği, haz ve kullan at duygular üretmesi gerekir. Bunu da, bilinç endüstrisi diye nitelendireceğimiz, etkin arzu imalathaneleri (moda, reklam, iletişim araçları, kamuoyu, turizm ekonomileri, eğlence endüstrisi vs.) yoluyla yapmaktadırlar. Yeni tüketici davranışlar, yeni bilinç formları kazanmaktan geçiyor. Haz, arzu, hedonist duygular, kullan at kültürü ve uçuculuk içeren yeni eğilimlere sahip kılınmakla kitleler, anamalcı sistemin varlığı garantiye alınmaktadır. Tüm bunlar, bizim bilinç ayrıcalığımızın gözden çıkarılması pahasına olmaktadır.
-------------------------------------------------
(*)Yrd. Doç. Dr., Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü / Elazığ /
[email protected]
Kaynaklar
ARKONAÇ, Sibel, Grup İlişkileri, İst: Alfa Basım Yay., l993
BİLGİN, Nuri, “Kitle Paradigması Etrafında Düşünceler” Seminer (EÜEF) Sayı 5, l987
BRUNO, F.J. Psikoloji Tarihine Giriş, Çev.N.Hisli, İzmir: Ege Üni. Edb.Fak. Yay. l982
COULSON, M.A, RİDDELL, D.S, Approaching Sociology, London:Routledge and Kegan Paul, l970
DELEUZE, Gilles, GUATTARİ, Felix, Kapitalizm ve Şizofreni I, İst: Bağlam Yay., l990
ENÇ, M., Ruhbilim Terimleri Sözlüğü, Ank: TDK Yay., l974
ERDOĞAN, Nihat, Sosyolojik Aç›dan Kent İşsizliği ve Anomi, İzmir: E.Ü.E.F.Yay., l99l
ERGUN, Doğan, Sosyoloji ve Tarih, İst: Der yay., l982
ERİCHORN, W., vd., Çağdaş Felsefe, Çev.A. Çalışlar İst: Altın Kitaplar Yay., l985
FROLOG, İ vd., Felsefe Sözlüğü, çev. A.Çalışlar, İst: Cem Yayınevi, l997
FROMM, Erich, Çağımızda Kişilik Sorunu İnsan Davranışının Kökenleri İst: Düşünen Adam Yay., l993,
FROMM, Erich, İtaatsizlik Üzerine, çev. A.Sayın, İst: Yaprak Yay., l987
GÖKA, Erol, "Bilinç" Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Cilt l, l990
KÖSEMİHAL, N.Ş., Durkheim Sosyolojisi, İst: Remzi Kitabevi, l971
KÖSEMİHAL, N.Ş., Sosyoloji Tarihi İst: Remzi Kitabevi, l989
MUCCHIELLİ, Alex, Zihniyetler, İst: İletişim Yayınları, l99l
ORNSTEİN, Neil, Yeni bir Psikoloji İst: İnsan Yay. l990
OSKAY, Ülgen, Toplumsal Bilim-Sosyoloji ve Sosyolojik Düşünce, EÜEF Seminer Dergisi, l983
OZANKAYA, Özer, Toplumbilim Terimleri Sözlüğü, Ank: Savaş Yayınları, l984
RİTZER, George, Toplumun Mcdonaltlaştırılması, İst: Ayrıntı Yay., l998
SAYIN, Önal, Sosyolojiye Giriş (Sosyolojinin Temelleri), İzm: Erdem Kitabevi, l985
SENNET, Richart, Karakter Aşınması, Yeni Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerindeki Etkileri, İst: Ayrıntı Yay., 2002
SHAFFER, Jerome A., Zihin Felsefesi Açısından Bilinç, Ruh ve Ötesi, İst: İz Yayınları, l99l
TOLAN, Barlas, Çağdaş Toplumun Bunalımı, Anomi ve Yabancılaşma Ank: AİTİA yay., l980
TOLAN, Barlas, Toplum Bilimlerine Giriş, Ankara: Adım Yayıncılık, l99l
ZİJDERVELD, Anton, Soyut Toplum, İstanbul: Pınar Yay., l985