Tek Mesajı Görüntüle
Old 09-25-2006, 12:32 PM   #4
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3003
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sonuç yerine

Başlarken de söylediğim gibi bu tartışmada taraf olmak, sosyal bilimci açısından, ister akademisyen ister pratik bilgi üretimi içinde olsun, bir tür kendini ve dolayısıyla etkililiği ölçüsünde dünyayı inşa etme sürecine işaret eden iradi bir süreçtir. Bir yanıyla, bütün bu söylenen ve yazılanların pek de yeni olmayan ama devrin ruhunu yansıtan bir farklılaşma çerçevesinde anlaşılması mümkün görünmektedir. Her zaman coğrafik olmayan, ama çoğunlukla zihniyete ilişkin olarak ortaya çıkan bir ayrımdan hareketle farkları -ya da farklılaşma taleplerini ve farklılaşma taleplerinin meşruluğunu- uzun bir süredir tartışmaktayız. Konumuzun sınırları içinde kalarak, sosyal psikoloji içinde bu tartışmanın, Batının -ya da modernleşmenin- insanın doğa üzerindeki kontrolüne, gelişme ve ilerlemenin mutlaklığı fikrine inancı, lineer zaman anlayışı, sabit ve güçlü sınırlarla donatılmış, otonom, benlik yönelimli birey merkezli, evrenselci dünya görüşüne karşı, farklı ve azınlık olanın bilgisine ulaşma arayışında olan yeni ve başka bir dünya görüşü çerçevesinde oluştuğunu görmekteyiz. Yoruma dayalı bilgi, davranışın göreceliliği, her kültürün en çok diğeri kadar otantik olabileceği, araştırmacının, incelediği sosyal bağlamın bir boyutu olarak araştırmaya taraflı bir biçimde dahil olduğu v.b. görüşler farklı bir epistomoloji arayışını vurgulamaktadır (Göregenli, 1997). Fakat evrenselci bakışın bu yazı boyunca sözünü ettiğim zaafları yanında, farkçı yaklaşımlar sonucunda ortaya çıkabilecek "kültüre ve yerele özgü" yapı ve örüntülerin meşruiyetinin neye atıfla değerlendirileceği gibi bir epistomolojik sorunu da göz önünde tutmak gerekiyor, çünkü bu sorun, evrensel doğrulara duyulan ihtiyaçtan ayrı düşünülemez. Ayrıca Doğu’nun, otantikliğin ve yerliliğin, bizzat oryantalist söylemin kurduğu ve mümkün kıldığı kategoriler olduğunu, birinci el yerli kaynak olarak öteki’ni konumlayışın, kendini iyiliksever olarak konumlama ihtiyacında olan liberal bir arzu olabileceğini de dikkate almak gerek (Yeğenoğlu, 2003). Belki de, sosyal bilimlerle politik alanın ilişkisi, bilginin, bilge’nin –dolayısıyla üniversitenin- özerkliği vb. konuları, evrenselcilik-farkçılık, batı olan-olmayan, olgu-değer vb. gibi, ikilikler çerçevesinde hatta sınırlandırıcılığı içinde konuşmamakla başlamak gerek. Şu ya da bu yanda olmak ya da bu tür bir “doğru” bilgiye ulaşma ihtiyacı, kusursuz bir hakikati gerektirdiği için kendiliğinde tehlikeli. Bu “hakikat” arayışı, bazen özel üniversite-kamu üniversitesi, bazen iktidarlar-YÖK, bazen pür akademisyen (akademi)-az gelişmiş üniversitelerin az gelişmiş akademisyenleri gibi yapay politik ikilemlerin bir yanında olmaya zorluyor ama konunun asıl göstergeler olan, iktidar, güç, bilginin üretimi ve yayılması, kullanımı, nihayet “pazar”la ilişkiler gibi boyutlarından uzaklaşmamıza yol açıyor.

Burada, ülkemizde ve dünyada özellikle iktidarın savlarını seslendiren rektörlerin miting alanlarında ya da açılış ve kapanış törenlerindeki ateşli, tam da ideolojik konuşmalarını, gelip geçici gündelik politik gelişmeler doğrultusunda aceleci bir yaranmacılıkla alınan üniversite senatoları kararlarını, medyada sık sık boy göstererek pazarda pay kapmaya çalışan akademisyenleri, -yazar tam tersi bir grubu kasdetmiş olsa da- Bourdieu’nun, (1994-95) “küçük entellektüel” demeyi yeğlediği, belirli bir ideolojinin eline düşen ve onun aktif taşıyıcısı olabilen, “proleterleşmiş entelijensiya” kavramı eşliğinde hatırlamak gerekiyor. Bu ideolojinin, gücünü iktidardan ya da muhalefetten alması durumu değiştirmemektedir. Değişen, gücünü iktidarlardan alan ideolojilerin genel kural olarak “apolitik ve bilimsel” olarak değerlendirilme olasılığının daha yüksek olmasıdır.

Sosyal bilimciler olarak tarafsızlık gibi bir seçeneğimiz bulunmamaktadır. Örneğin siyaset bilimciler ve felsefeciler olarak, Hobbes’u, ABD yönetiminin dünyayı haraca kesen ve kana bulayan yeni liberal-faşist politikalarını anlamaya çalışırken de hatırlayabiliriz, işgal altındaki Bağdat’ta, açlık, korku ve kaos içindeki insanların davranışlarını bir “uygar insan” reçetesine uyarlamaya çalışırken de. Sosyal psikologlar olarak, sosyal kimlik konusunu, tam da Batı’da herhangi bir dergide rahatlıkla yayınlanabilecek bir biçimde, “Kürtler”i, kolay ulaşılabilir bir örneklem olarak ele alıp, ülkemizdeki kimlik meselelerine hiç de kafa yormadan, dışarı’dan çalışmamız da mümkündür, İsrail’de önemli sayıda sosyal psikoloğun yaptığı gibi elini taşın altına koyarak barış sürecine katkıda bulunmayı hedefleyen bir bilgi üretmek için de. Sosyal bilimci olarak kim, bugünün dünyasında olup biten bunca adaletsizliğin, kötülüğün ve şiddetin hiç değilse “Batılı” insanların zihinlerinde ve vicdanlarında meşrulaştırılması sürecine, sosyal bilimlerin “ideal insan ve iyi toplum” a dair biriktirdiği her şeyin hiç bir katkısı olmadığını gönül rahatlığıyla iddia edebilir? Bu örneklerde, nereden bakacağımızı belirleyen, geleneksel paradigmalar ışığında biriken bilginin niteliği değil, sosyal bilimciler olarak, kendimize, dünyaya ve yaptığımız işe ilişkin sosyal temsillerimizdir, herkes gibi. Taraflılıkla suçlanma, genel olarak statükoya ve iktidara konulan mesafeyle ilgili olarak ortaya çıkmakta ve bu mesafe büyüdükçe, bilginin “ideolojik” olmakla suçlanması doğru oranda artmaktadır. Oysa, sosyal bilimlerin bilgisini bilimsel kılan şey, geleneksel ya da eleştirel olsun, sadece, yöntemin hesabının verilmesine ilişkin bir meşruiyetten kaynaklanır.

Beauvois (1999), sosyal psikolojinin bize çözümler ve iyi tercihler göstermediğini, ideolojik olarak tepki gösterilmesi gereken sorunlara işaret ettiğini belirtmiştir. Ona göre, “iyi satıyor” diye, egemen olana uygun bir tekbiçimliliğe yönelmek gerekmez: Yöneticiler, egemen olanlar, zenginler, yetişkinler, bu tipin –tekbiçimli evrensel ideal insan ve toplum modeli- içine kolayca sızarken ya da yerleşirken, tabi olanlar, fakirler, memurlar, çocuklar, kadınlar, bunun içinde kendilerini rahat hissetmemektedirler. Beauvois’nın kategorilerine, bütün beyaz olmayanları, heteroseksüel olmayanları kısaca bütün azınlıkları eklemek mümkün. Herhalde, sosyal bilimlerin başlangıç iddiası olan, herkes için iyi, adil ve yaşanılabilir bir dünyaya ilişkin bilgi üretme süreci, bu noktadan hareketle düşünmeyi gerektiriyor. Bourdieu’nun yazdığı gibi, (1994-95) kendileri hakkında aydınlanmış olan entellektüeller, toplumsal süreçlere akılcı bir müdahalede bulunabilecek durumdadırlar, tam da bu gerçeklik, bir porsiyon idealizmi savunmayı mümkün kılıyor. Bence bu bir porsiyon idealizm, günümüz dünyasında yeni bir etik arayışını, akademik, kurumsal ve “vicdani” temelleri olan yeni bir etik arayışını gerektiriyor.

[1] Yazı boyunca psikoloji, sosyal psikoloji ve sosyal bilim terimlerini birbirinin yerine kullandım. Bunun nedeni, tartışmaya çalıştığım konular açısından bunun bir sakıncası olmadığını düşünmem. Sosyal psikoloji özel olarak, çünkü dayandığım kaynaklar ve düşünceler açısından içinde kalmaya çalıştığım alan o.



Kaynakça

Bauman, Z. (2003). Modernlik ve Müphemlik. (Çeviren: İsmail Türkmen). Ayrıntı Yayınları

Beauvois, J. L. (1999). Bireyin üretimi ve yurttaş. (Çeviren: Nuri Bilgin). Demokrasi, Kimlik ve Yurttaşlık Bağlamında Cumhuriyet. Yayına Hazırlayan: Nuri Bilgin, Ege Üniversitesi Yayınları, 30-32

Bourdieu, P. (1994-1995). Politikanın krizi, entellektüeller, medya. (Çeviren:Tanıl Bora) Birikim. Sayı. 68-69, s. 84-87

Day, J.M., Tappan, M.B. (1995). Identity, voice, and psycho/dialogical perspectives From Moral Psychology. American Psychologist. Vol. 50, No. 1, 47-48.

Deleuze, G. (2003). İki Konferans. (Çeviren: Ulus Baker). Norgunk.

Gergen, K.J. (2002). Psychological science: To conserve or create? American Psychologist. Vol. 57, No. 6-7, 463-464.

Göregenli, M. (1997). Bir yöntem arayışı olarak etik-emik yaklaşım ve bireycilik-toplulukçuluk sorunu. Cumhuriyet Demokrasi ve Kimlik. Yayına Hazırlayan: Nuri Bilgin, Bağlam Yayınları. 439-449.

Hofmann, S.G. (2002). More science, not less. American Psychologist. Vol. 57, No. 6-7, 462.

Ibanez, T. (1994). Gouverner I’intersubjectivite. (Çeviren: Nuri Bilgin-yayınlanmamış ders notları) Le Psychologique et La Politique, ed. Eres. n.64, 93-108

Kendler, H. H. (1999). The role of value in the world of psychology. American Psychologist. Vol 54(10) 828-835

Kendler, H.H. (2002). Romantic versus realistic views of psychology. American Psychologist. Vol. 57, No. 12, 1125-1126.

Kendler, H.H. (2003). Political goals versus scientific truths. A response to Jackson (2003). History of Psychology. Vol. 6, No. 2, 203-207.

Lau, M.Y. (2002). Postmodernism and the values of science. American Psychologist. Vol. 57, No. 12, 1126-1127.

Lunt, I. (1998). Psychology in Europe: Developments, challenges, and opportunities. European Psychologist. 3, 93-101.

Marecek, J. (1995). Gender, politics, and psychology's ways of knowing. American Psychologist. Vol. 50, No. 3, 162-163.

Misra, G., Gergen, K.J. (1993). On the place of culture in psychological science. International Journal of Psychology. 38 (3). 224-243.

Moles, A. A. (1991). Belirsizin Bilimleri, (Çeviren: Nuri Bilgin). Yapı Kredi Yayınları

Moscovici, S. (1988). La Machine a Faire des Dieux, ed. (Çeviren: Nuri Bilgin-yayınlanmamış ders notları) Fayard. Paris

Parot, F. (2000). Psychology in the human sciences in France, 1920-1940. Ignace Meyerson's historical psychology. History of Psychology. Vol. 3, No. 2, 104-121.

Phillips, L. (2000). Recontextualing Kenneth B.Clark. An afrocentric perspective on the paradoxical legacy of a model psychologist-activist. History of Psychology. Vol. 3, No. 2, 142-167.

Reicher, S. (2001). Reaksiyoner radikal psikoloji pratiği. Psikoloji ve Toplum. Parker, I. ve Spears, R. (Çeviren:Kemal İnal), Rastlantı Yayınları, 257-269.

Rooney, C. (2002). Examining Redding’s (2001) claims about lesbian and gay parenting. American Psychologist. Vol. 57, No.4, 298-299

Triandis, H. C. (1995). Individualism and collectivism. Westview Press.

Wilpert, B. (1999). Barriers to the metamorphosis of European psychology. European Psyhologist. Vol. 4, 219-226.

Yeğenoğlu, M. (2003). Sömürgeci Fantaziler. Oryantalist Söylemde Kültürel ve Cinsel Fark. Metis Yayınları.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla