Tek Mesajı Görüntüle
Old 07-09-2007, 11:36 PM   #2
Nǿ ŦΞДЯ™
Forum Kalfası
 
Nǿ ŦΞДЯ™ Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Konum: Napcan!??
Mesajlar: 7,221
Teşekkür Etme: 75
Thanked 78 Times in 60 Posts
Üye No: 24380
İtibar Gücü: 2830
Rep Puanı : 3451
Rep Derecesi : Nǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond reputeNǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond reputeNǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond reputeNǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond reputeNǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond reputeNǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond reputeNǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond reputeNǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond reputeNǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond reputeNǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond reputeNǿ ŦΞДЯ™ has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

susuşlar...

suSuşlar....
Yangın yeri gözlerinden düşen kıvılcımlarla tutuştu yüreğim…
Önce ağlayan,sonra çığlık çığlık susan bir ben çıktı karşına…
Ellerimde titrek harfler dolanıyor…
Parmak uçlarım buz kesmiş…
Nefesim öyle yetersiz ki;ısıtamıyorum ellerimi…
Yüzümde geceden kalma gözyaşlarımın izleri geziniyor…
Her biri derin bir boşluk oluşturmuş…
Ellerimi üzerinde gezindirirken parmaklarım kanamaya başlıyor…
Her yanı kan kokusu sarıyor sevgili…
Aşkım kan ağlıyor…
Ben kan susuyorum…
Sen kan sunuyorsun…

Ceplerimde dilime yakışmayan biz kadar susuşlar…
Kimse bilmez ama paylaşılacak kadar bütünleşmemiş bir aşkın susuşlarıydı bunlar…
Anlattığım kadar,hatta daha fazlaydı seni susuşum…
Her an senleşerek geçti bu günler…
Dilime dolanmış tek bir cümle gibiydin…
Gerisini getiremediğim,azıma tıkanıp kalan bir cümle…
Duymak isteyen çoktu seni ve bilmek isteyen çoktu içimi…
Fakat,ben sustum kimse duyamadı seni ve sen yoktun kimse bilemedi beni…
Birbirimizi tutsak ettik yokluğumuza…
Ben sensizlikle paylaştım seni,sen bensizliğin tadına bile varamadan sustun beni…
Bu nasıl bir zıtlık sevgili?
Ve ben böylesi nasıl sevebildim seni?

Bir ses uyanıyor semadan…
Çığırından çıkmış yokluğuna isyan edercesine haykırıyor…
Bomboş bir hayatın ucunda
Sıyrık düşüncelerle sana sesleniyorum…
Ellerimde karanlık,faili meçhul seni sevmelerin ipuçları geziniyor…
Ben demeye kalmadan her yanımı sensizlik sarıyor…
Geceyi büyüten o suskun bakışından sabahın son demine sığınıyorum…
Üşüyorum…
Bir yorgan deyip üzerime örttüğün demli gözlerin ısıtmıyor;daha çok titretiyor bedenimi…
Kan revanım bu diyarda sevgili…
Her dem hüzün…
Her dem sensizlik…
Alışılmış bir ben değil çevremde dolanan…
Leyla diyorlar,garip diyorlar,suskun diyorlar artık bana…
Ah bal tadındaki bu sevda!..

Bir bilinmezin gözlerinden sızan ışık, yollarımı aydınlatır şimdilerde…
Aşkın varlığımı perişan edip yokluklara gömerken
O elleriyle gülücükler çizmeye çalışıyor yorgun suretime…
Ceset ceset üzerimizden ne kadar aşk geçse de
Yılmadan,susuşların suskunluğa boyandığı an için
Birlikte savaşıyoruz sensizlikle…

Ne göründüğüm kadar kelimelere sahibim bu satırlarda
Ne de kelimelerim benden kalan tek şey sana…
Yaşam belirtilerim azalıyor her geçen gün…
Simam daha çok ölü soğukluğunu andırıyor…
Anlaşılası güç durumlarda kendime yetemiyorum…
An geliyor hep susuyorum…
An gelmiyor an’sız kalıp yok oluyorum…
Hamallığını yaptığım acıların ardı arkası kesilmiyor…
Ayaklarım kelepçesine takılıp düşerken yüklendiğim o ardı arkası olmayan acılar üzerime kapanıyor…
Kapı gıcırtılarıyla uyanıyor her susuşum…
Sevgilinin"unut beni"demesinden yıkılıyor duvarlarım...
Bencilce bir seviş…
Çıkıntılarla dolu bir hayat…
Ne çok geç kalmışlığımı düşünüyorum sonra…
Çağımın en geride kalmış kimliğini ben taşıyordum…

Yine aşkımı yağmalıyorlar sevgili…
Gel!
Kurtar seni yaban ellerden…
“içimdesin nasılsa diyemiyorum bak!..
Kopartıyorlar seni;dikenli ellerinin yüreğimi kanattığını umursamadan…
Kurşuni renklere boyuyor zaman senliğimi…
Mermiler yağıyor üzerime yalnızlıktan yapılma…
Ah yar!
Böylesi kırıcı olmak zorunda mı gözlerin?
Devleşen sancılarımı çoğaltma sevgili…
suRetiMde gaRip ifadeLer geZiniYor...
içiMde çoğaLan yaRaLara deRmaN buLamıYoruM...
yoRgunuM...
RuhuMu suSturuYoruM...
Zayıflığımın son belirtileri;göz çukurlarıma dolan gözyaşlarım;boğuyor çirkin suretimi…
Sakat ayaklarım yüzüme gölgeler çiziyor…
Yüzü koyu gizlenmiş yalnızlığımla baş başa kalmak istiyorum olmuyor…
Annemin nefes alamayışının korkusu sarıyor *******imi…
Bir anda zindan oluyor tüm geçmişim…
Parmak aralarından sızan ışıkla yüzsüzlüğümü nurlandırıyorum…
Duvarlar hep kan öksürüyor üzerime…
Siması bozuk ve ölmekten yorgun düşmüş cesetler geçiyor üstümden…
Sağımda,solumda hesap soracak münker ve nekir duruyor…
Ne yana dönsem suretime bir ah çarpıyor…


Bu susuşların içsiz ve duygusuz söylemleri çenemi yoruyor…
Yanı üzere yatan bir beynin içinden dökülebilecek tüm suçlar dökülüyor…
Suçları herkes görmezden gelirken yastığım beynimi suçüstü yakalıyor…
Gözyaşlarımı alnıma akıtan bir acının yarasına gözlerini bastırıyorum…

Gözlerin içime değdikçe yaramın kabuğu kalkıyor ve en sus biçimde kanamaya başlıyor…
Nerde soluk bir bez parçası bulsam etrafına engel diye sarıyorum…
Ama gözlerin…
Durmadan yaramı depreştirme derdinde…
Beklenmedik zaman-sız anlarda çıkıyorlar karşıma…
Bakmakla görmek arasındaki farkı tek senin gözlerinden anlıyorum…
Böylesi iç yakışların kıvılcımıydı gözlerin…
Aşk katili,içimin canına okuyan suskunluğunun adıydı gözlerin…

Kelimeler düğümleşti yine sevgili…
Garip şekiller dönüp dolaşıyor sularımda…
Gökyüzü ağıtıma ortak olma derdine düşüyor…
Maviliğini kirleten duman yüklü kentime lanet edercesine ağlıyor…
Misafirperver topraklarım da gözyaşlarını kabul gününde…
Soluksuz,hiç durmadan çatlamış dudaklarıyla içiyor gelen geçeni…
Feryat figan ağlıyoruz birlikte…
Sonra ruhuma şu anlık cemreler düşüreni arıyor ellerim…
Kulaklarımda bir bayram havası ama içim sus…
Ve ne sussam bilinmezim bana lanet ediyor sanki…
Sensizlikteki iç çekişlerimi yalnız o dinliyor…
İstemiyorum bu kadar içimin acılığını hissetmesini…
Sessiz sessiz yüzümden dökülen damlaları elimin tersiyle siliyorum ki;düştüklerinde seslerini duyup “bu can çekişen de neydi” demesin…
Dinliyorum her dediğini ama,yine susuyorum…
An geliyor kendi acısını tekbirler getirerek kurban veriyor…
Ne sorulsa aşktan yana bilmezliğini öne sürerek kalbini örtbas ediyor…
Israrcı hareketlerime göz yumup bana benden de çok katlanıyor…


Ah bal tadındaki sevda!
İçimi dışımı tuttun!
Kendimde geçtim seni sevdikçe…
Anlayamadım ben senin acılığını…
Öyle doyumsuz,öyle tatlıydın ki!
Meğer tutan bir balmışsın…
Düştükçe içime yok oldum kendimde…
Bırakmadın beni bana…
Halsiz,mecalsiz kaldım bir başıma…
Damarlarıma düşüşünle öyle bağlanmışım ki sana vazgeçemedim…
Acıttın…
Kanattın…
Susturdun…
Ama öyle tuttun ki beni kopamadım bir daha…

Şimdi keskin bir mevsim dönüşümü yaşıyor bedenim…
Bir yanım sonbaharda kalmış,bir yanımsa hep kış…
Bal içimde yeni yangınlar büyütse de duygularım hep soğuk,hep karakış…
Yok sevgili yok…
Bu aciz beden dayanmaz daha…
Kafama yerleşen bu dayanılmaz sancılar sonumu hazırlamakta…
Belki bu sözleri bir yazının uydurulmuş satırları gibi okuyorsun…
Ama öyle değil sevgili…
Ne yazdıysam bunların hepsi aşkının bedeli…
Değer mi dediklerine bir cevap bu da belki…
Benim sana olan sevdam;
Senin için basit,
Herkes için değerli,
Benim içinse;seni en az bu kadar sevdiğimin çaresizliği…

__________________
Eskidendi O .
Nǿ ŦΞДЯ™ çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla