Bağımlı Üye
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: İst.
Mesajlar: 3,489
Teşekkür Etme: 22
Thanked 136 Times in 66 Posts
Üye No: 5863
İtibar Gücü: 2337
Rep Puanı : 20870
Cinsiyet : Erkek
|
MODERNİTE VE GÖÇ
1. METALARIN ELEGEÇİRDİĞİ ZAMAN VE YİTİK MEKANLAR
Göç!... Göçmek, göçmen olmak... Sözcüğün kendisi, kendi yıkıcılığını, yok sayıcılığını ve de olanı, olduğu uzam ve zamandan dışlayıcı konumunu, fonetik bağlamda, kendi içinde bir emir kipi olarak taşıyor. Sözcüğün Yunusçası “kestire başı” türünden.
Göç! Diyor... kurduğun, yaptığın, yarattığın düne dair ne varsa unut. Şimdide, sen buraya ait değilsin. Şimdinde buraya ait olmadığın için, gelecekle ilgili hiç bir ideni de bu uzam üzerinde kurma. Geçmişi yık, unut. Senin bu uzama ait bir geçmişin olmadı say. İşte bu, senin için göçmektir. Bu uzam ve zamanlardan, sadece bedeninle değil, tininle de göçeceksin. Öyle bir göçeceksin ki, dönüp baktıklarında, bu uzam ve zamanlarda senin zerren bile kalmayacak. Sen, sen olarak, o uzam ve zamanları hiç yaşamamış olacaksın. Göçmen diyecekler sana, mülteci, sığınmacı, kaçkın ve varoş insanı. En yıkıcı kavramda, göçmen olma durumunu ifade eden kavram. Göç-men!... ben göçtüm, ben yıkıldım, ben yok oldum. İçi acı, içi ağıt dolu bir sözcük, göç-men...
Göç, öznenin tarihinin yok sayılması durumudur. İnsanın, dünya-içeriliği durumunda zamanı ve uzamı seçme hakkı yoktur. Özne kendisini, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde buluverir. Hayyam, derin bir duyarlıkla dile getirir bunu.
Elimde olsa dünyayı küçümserdim;
İyisine de kötüsüne de yuf çekerdim;
Daha doğrusu bu aşağılık yere
Ne gelirdim, ne yaşardım,ne de ölürdüm
Alçaklığın harman olduğu zamanlarda, dünya külfet olur iyi insanlara. O durumlarda Hayyam gibi düşünür insan. Ama, gene de bir uzama sımsıkı tutunur. Orada, kendini, kendisi olarak var kılmak için, zamanın bir ucundan yaşamın içine dalar. Orada zaman, onun, içinde yaşadığı toplumun tarihi olduğu gibi; özne olarak, tek tek “ben”lerin de tarihidir. İçinde kendi “benini” kurduğu uzam, öznenin vatanıdır, kentidir, köyüdür. Bu, bir kültür varlığı olan özne açısından, “yurdunda” olma durumudur. Uzamları boş ve anlamsız şeyler yığını olmaktan çıkarıp, düzen ve anlam içerikli bir kozmosa dönüştüren şey, öznenin “yurdunda” olma durumudur. Uzamı zihin sürecinden geçiren özne, şeyleri yalın gerçekliklerinden alıp, anlam bağlamında dönüştürerek, simgeler evreninin içine taşır. Uzamların yalın gerçekliklerini, simgesel evreni içinde, anlam boyutuyla sürekli yeniden kuran insan; nesnelerle, sadece nesne olmaları bağlamında ilgilenmez. Özne, nesnelere, simgesel evreninde metaforik içerikler kazandırır.
Öznenin tarihi, kendi zamanıdır. Özne, kendi zamanını geçmiş-şimdi-gelecek ardaşıklığı içinde, kendi uzamında yaşar. İnsan, kendi zamanı ve uzamını “öteki”nin zamanı ve uzamına kendi isteğiyle eklemlediği sosyalizasyonu içinde, simgesel evrenini zenginleştirir. Kendi uzam ve zamanını, kültürel varlık alanı içinde, kültürün normları aracılığıyla anlamlara dönüştürür. Uzamın anlamsal boyutu, kendini, zamanda açımlar. İnsanın varlık olarak, varoluşunu gerçekleştirdiği uzamının geçmiş zamanı, öznenin kimliğidir.
Özne geçmişini, şimdinin içine taşıyarak, kendi uzamında, köklerini sonsuz kılacak bir yerlere bağlamaya çalışır. Kendi uzamında, kendi zamanı içinde, kendi köklerini bir sonsuzluğa yerleştiren özne; kendini, tarihsel bir varlık olarak algılar. Bu bir ummak durumudur ve insanın temel hayat güdüsüdür. Göç durumunun, olgusal olarak bu açımlamayla ne bağlantısı var? diye bir soruyla, koyulduğumuz yolda ilerleyelim.
Göç, öznenin kendisi dışında, kendisine karşı işleyen sürecin kavramıdır. O, kendisini, kendisi olarak var kılıp anlamlandırdığı zaman ve uzamından zorla sökülüp atılır. Atılışının, atanlar tarafından nasıl gerekçelendirildiği ve hangi araçlar kullanılarak sökülüp atıldığı ayrı bir konu. Atılış gerekçesi ve atılırken kullanılan araçlar ne olursa olsun, göçün her türlüsü, özne için aynı oranda yıkıcıdır.
Modern çağın yıkıcılığı, yaşantıları kuşatan, özneyi metalaştıran üretim ilişkileri sürecinden kaynaklanır. Göç, kapitalizmin metalaştırdığı insan emeğinin, serbest dolaşım süreçleri içinde, öznenin kendine yabancılaşmasına ve nesneler içinde bir nesne olmasına yol açmıştır. Çünkü, sınıflı toplumda, toplumsal artı-değeri örgütleyen sınıf, zamansal artı-değeri de örgütler. Başkasının olan zamanı da kendi mülkü olarak tasarruf eder. Üretim araçlarını elinde tutan sınıf, emekçinin geri dönüşü olmayan zamanının da tek sahibi olur.
Nesnelerin, meta olarak dolaşıma sunulup tüketildiği modern çağda, öznenin, kendi özerklik alanlarını korumasının koşulları da ortadan kalkmıştır. Özne, nesneler tarafından kuşatılmıştır. İnsan, varlık olarak varoluşunu gerçekleştirmede araç olarak el-altında bulundurduğu nesnelerin, denetimi altına girmiştir. Özne, nesnenin aracı haline gelmiştir. Özne, nesnenin içinde kendini yitirmiştir.
Modern çağın zamanı, metalaşmış nesnelerin zamanıdır. Öznenin kendi zamanı yoktur. Kendi zamanını yitiren özne, uzamsızdır. Bütün uzamlar öznenin elinden alınmıştır. Metalaşmış nesneler, bütün uzamları kuşatmıştır. İnsan, içinde yitip gittiği nesnelerin, dolaşımdaki akışına bağlı olarak bi-mekandır dünyada.
İnsanlık tarihinin görüp geçirdiği en büyük yıkım, kapitalizmin metalaştırdığı insan emeğinin dolaşımından kaynaklanan göçtür. Artık, varoluşunun bütün ereği, emeğini daha iyi koşullarda daha yüksek fiyatla satmak olan insanın; dünya-içeriliğinde, öznenin kendine ait zamanı yoktur. Bütün zaman, öznenin dışında, özne için, öznenin kendi varlığına karşı dakikası dakikasına programlanmıştır. Kendisine ait zaman algısını yitiren özne, kendisine ait uzam bilincini de yitirmiştir. Şimdi zaman, daha çok çalışmak zamanıdır. Daha çok tüketmek için, daha çok çalışmak. Her an tüketmek için, her an üretmek zamanı. Aşk için zaman yoktur. Artık zaman, metalaşmış sex zamanıdır. Bant sürekli sex objeleri üretiyor, bant dönüyor. Bant, içinde tembellik hakkı gibi bir hakkı da taşıyan aşk kavramını bilmez. Hemen düzüşelim ve bantlarımızın başına geri dönelim. Dinlenmek mi? İnsanın mistik takılması, kendini dinlemesi, kendi zamanını, kendisi olarak istediği mekanlarda duyumsayarak yaşaması durumu değildir artık. Şimdi tatil zamanı. Beş yıldızlı oteller, kamplar, yapay tatil köyleri, zamanı senin için programladı; git ve tüket. Daha çok üretmek için tüket. Senin zamanın yok. Zaman metanın zamanı ve bu bağlamda uzamlarda metalaştı. Orman, deniz, dağ, çöl gibi uzamlar, uzam olarak yok artık, metalar olarak var. Özne için uygun olanları, ben belirlerim ve onun tüketimine sunarım. Orman isteyene orman, deniz isteyene denizi satarım. Yeter ki özne, bunu tüketecek satın alma gücüne sahip olsun.
__________________
¢αкαℓ.ηєт

|