ÇaKaL Üye
Üyelik Tarihi: Sep 2007
Konum: istanbul
Yaş: 43
Mesajlar: 1,020
Teşekkür Etme: 14
Thanked 35 Times in 30 Posts
Üye No: 44374
İtibar Gücü: 1522
Rep Puanı : 1562
Cinsiyet : Erkek
|
KEŞKELER…
Alın yazısıdır dedim, çileyse de sevmek, severmiş insan körü körüne,
Sevmek ümitsiz bir gözyaşı da olsa, aldırmasa da hüzün sensizliğime,
Masumdum hem de sağ yanım kadar, masumdum sol yanım acısa da…
Sevdim ölesiye hem de sensizlik kadar, sevdim, gözlerim kanasa da…
Parmaklıklarının arasındayım aşkının, ayaklarımda okkalarca zincir,
Kelepçelerinin esaretindeyim, birkaç metre karelik sevda hücresinin tam ortasında…
Ben kendi hükmümü kendim vermişim, kalemim kırılmış yokluğundan beridir,
Boğuluyorum, boynumda yağlı urgan, üç bacaklı idam sehpasının tam ortasında…
Yaktım ne varsa, ya da ne yoksa ayaz ve sarhoş bir akşamdı,
Umurumda değildi yaşamak, hür ve özgürdüm, ölümse de ölüm.
İçimden yar kanıyordu, titrek dudaklarımda ılık buğu donuyordu,
Zerre zerre çürüyordum ben ölüyordum bile bile, yar gidiyordu…
Ben seni bir kış a gömmüştüm, balçıktı toprak, bulutlar ağlamaklı.
Duvarlara bile küsmüştüm, dilim kurumuş, saçımda kuraklık vardı
Hazin bir aralık günüydü, gökyüzü ürkek, toprak şaşkın, ben bir başıma,
Keskin bir kabristan ayazında, seni toprağa gömmüştüm, başımda bela...
Keşkelerim bitmedi o günden beridir, akreple yelkovana çatıyorum,
Takvimler geriye neden sarmaz, zamanın durdurulmazlığına sövüyorum.
Hırçınlığım sevdaya değil, sevda kutsal, sevda masum, kalp masum.
İki gözüm yanıyor, gece çorak, dudaklarım kavruk ve sensin tek susuzluğum
Şiirlerim işleseydi aşkımın nakışlarını, ayaklarının bileğine hal hal misali,
Şiirlerim işleseydi, yüreğinin en kılcal damarlarına sevdamı kan misali…
Şimdi şiirlerim naçar, bestelerim öksüz, türkülerim bedbaht, yokluğundan beridir.
Memleket türküleri de dinlemiyorum artık canımı yakıyorlar, gittiğinden beridir,
Memleketimi hatırlatıyorum, içim kanıyor, kim bilir acıtan beklide türkülerimdir.
Aynı bitki örtüsüyle kaplı olmadı ki dağlarımız,
Yeşillikler içinde, küçük bir tepenin, kuytu bir eteğinde değil.
Kurak ve bozkır bir örtünün kundaklarında sarılı bir çocuğum…
Ne mutluluk, ne huzur var D.N.A’m da, yokluğunun coğrafyasındayım,
Ne yangında kifayet, nede su da sır, beni güneş değil ancak aşkın kavurur.
Sol yanımdan gelen, ölümün kuytu köşelerinde.
Son bir kez diyorum, görsem, Sonra keşke diyorum, keşke,
Ya da keşkeler olmasaydı birde, Laf mı şimdi bu, ‘keşke’!
Alnından öpebilmek olsaydı şimdi, sonrasında ölmekse ölmek; keşke…
|