Tek Mesajı Görüntüle
Old 10-17-2007, 10:20 PM   #10
KoJiRo
Aşmış Üye
 
KoJiRo Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Konum: KoCaELi
Yaş: 40
Mesajlar: 34,356
Teşekkür Etme: 21
Thanked 162 Times in 97 Posts
Üye No: 23848
İtibar Gücü: 8779
Rep Puanı : 54700
Rep Derecesi : KoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

YÜRÜRLÜK YASASININ 10. MADDESİ


Eski Medeni Kanun’da kendiliğinden geçerli olan rejim mal ayrılığıydı. Malları tapunun ve belgenin kimin üzerine olduğuna göre ayıran bu rejim, (Türkiye’de tapuların sadece %8’inin kadınların üzerine olduğu göz önüne alındığında) boşanma veya ölüm durumunda kadının aleyhine işliyordu. Kadın hareketi yıllarca daha eşitlikçi bir mal paylaşımını öngören ve böylelikle eşlerin evlilik birliğine kattıkları emeği de göz önüne alan, “edinilmiş mallara katılma” rejiminin kendiliğinden geçerli rejim olması için çaba harcadı.

1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren yeni Medeni Kanun ile, kadın hareketi çabalarının meyvelerini toplamaya başladı. Edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden geçerli rejim oldu. Ancak, Meclis’te son dakikada yapılan bir hamleyle, yasa bir darbe aldı. Mal rejiminin uygulanmasına ilişkin YÜRÜRLÜK YASASI’nın 10. maddesine göre, edinilmiş mallara katılma rejimi, 1 Ocak 2002’den itibaren geçerli sayılıyor ve bu tarihten sonra edinilen malları kapsıyor.

Bu tarihten önce evlenmiş eşler, yasayı evliliklerinin başından itibaren geçerli kılmak için, birlikte notere gidip bu rejime geçmek istediklerini belirten bir sözleşme yapmak zorundalar. Ve böyle bir sözleşme yapmak için sadece 31 Aralık 2002’ye kadar süreleri var. Kadın hareketi, maddenin bu şekilde geçmemesi için çok çaba sarfetti ancak Meclis’in kararlı direnişini aşamadı.

SONUÇ:
# EVLİLİK İÇİNDE, 1 OCAK 2002’DEN SONRA EDİNİLEN MALLAR EŞİT PAYLAŞIMA TABİ. EVLİLİĞİN BU TARİHTEN ÖNCEKİ BÖLÜMÜNDE EDİNİLMİŞ MALLAR İSE:
# 31 ARALIK 2002’YE KADAR SÖZLEŞME YAPILIRSA YENİ REJİME, YANİ EŞİT PAYLAŞIMA TABİ
# SÖZLEŞME YAPILMAZSA ESKİ REJİME TABİ Oysa kadın hareketinin önerdiği ve desteklediği gibi, yeni mal rejimi EVLİLİK TARİHİNDEN İTİBAREN geçerli olsaydı, ne böyle bir eşitsizlik, ne de böyle bir kargaşa söz konusu olacaktı.

Nafaka : Boşanma durumunda, genel olarak kadının mağduriyetini hafifleteceği varsayılan maddi karşılıklardan en çok bilinen ve uygulananı nafaka.

Boşanma davası devam ederken, mağdur olan kadın ve varsa çocukların geçimini sağlamak üzere, hakim, talebe bağlı olmaksızın tedbir nafakasına karar verir. Tedbir nafakası, dava tarihinden itibaren bağlanıp dava sonuçlanana kadar devam eden bir nafakadır (madde 169).

Tedbir nafakasının dava sonrasında yoksulluk nafakasına dönüşmesi talep edilebilir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan eş, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir (madde 175). Buna yoksulluk nafakası diyoruz. Ancak eski Medeni Kanun’a göre erkeğin kadından yoksulluk nafakası talep edebilmesi için, kadının refah içinde olması gerekirken bu madde “eşitlik” adına kaldırılmıştır. Yoksulluk nafakasının, istenirse her ay değil toptan ödenmesine de karar verilebilir (madde 176).

Velayet kendisine verilmemiş olan taraf, mali gücü oranında, çocuğun geçim ve eğitim-öğrenim masraflarına katılmakla yükümlüdür. Çocuk lehine bağlanan bu nafakaya da iştirak nafakası adı verilir.

Ayrıca az bilinen bir uygulama daha vardır. Medeni Kanun’un 364. maddesine göre “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan annesine, babasına, çocuklarına ve kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” Zor durumda olan, boşanma nedeniyle ailesinin sırt çevirdiği bir kadın, bu maddeyi kullanarak aile veya kardeşlerinden nafaka talep edebilir.

Maddi-manevi tazminat (madde 174): Maddi tazminat talep edebilmek için “mevcut veya beklenen bir yararın boşanma nedeniyle zedelenmiş olması” gerekmektedir. Manevi tazminat talep edebilmek için ise boşanmaya yol açan olaylar nedeniyle “kişilik haklarının saldırıya uğramış olması” gerekiyor. Yani, dayak, kötü muamele, hakaret, istek dışı cinsel ilişkiye zorlama, tecavüz, zina, itibarın zedelenmesi, sosyal çevrede yaşayamaz duruma gelmek vb. koşullarda manevi tazminat talep etmek mümkün.
__________________
KoJiRo çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla