bahsettiğiniz yurtlardan birinde ben de kaldım.....
buraya o tip yurtları deneyim etmiş biri olarak görüşlerimi dahası gördüklerimi ve yaşadıklarımı yazmak istiyorum.
birincisi bir yanılgıyı düzeltmeliyim. bahsi geçen yurtlar özel yurtlardır ve belli bir para ödeyerek kalırsınız. yani diğer özel yurtlardan daha ucuz ya da bedava değildir. evet maddi anlamda durumu yetersiz kimselerde vardır bu yurtlarda ve uzantısı olan evlerde. ama sanırım bunları yüzdeye vuracak olursak, 20% yi geçmez ve üniversiteyi kazanıp bu vasıfta olan yani cemaat evi diye adlandırdığınız mekanlara gelen öğrencilerin büyük kısmı yine idelojik anlamda bu anlayışta çalışan okullardan gelmişlerdir. bu ne demek, bu görüşteki ailelerin çoğunlukla ilköğretimden itibaren bu öğretiyle yetiştirdikleri çocuklardır bunlar. en azından üniversite hazırlık döneminde gitmişlerdir bu eğitim yuvalarına akabinde kazanılan üniversitenin bulunduğu şehirdeki bu barınaklara elbette. hemen her üniversiteye sahip şehirde bu çeşit evlerden/yurtlardan vardır.bir zincir düşünün...maddi durumu yetersiz öğrencilerin giderleri ise bu tür eğitim yuvalarının mütevellisi olan yardım sever kişiler tarafından karşılanır. ama hemen hemen hiç bir zaman bu insanlarla bu öğrenciler bir araya gelmezler. yani direk olarak ancak şu olabilir, belli zamanlarda, özellikle de ramazanda mütevelli olan yani onların deyimiyle "hizmet"ten olan yardım severler öğrencileri maddi durumu iyi kötü diye ayırmaksızın guruplar halinde evlerine davet ederler. yemekler yenir. ve ardından sohbetler edilir. kısacası maddi durumu yetersiz öğrenciler bu ailelerin desteğiyle okutulur ama ne aile öğrencinin tam olarak adı ve soyadıyla kim olduğunu bilir ne de öğrenci ailenin kim olduğunu bilir. bir nevi havuz sistemi. bir havuz vardır yardmlarla dolar ve o havuzdan ihtiyaç sahipleri faydalanır. eminim aklınıza şuan o havuzdan memfaat sağlayan idareciler yok mu diye geçiyor. vardır elbet, omuştur ama zaten o kimseler güdülen ideolojiye ters davrandıklarından farkına varıldığı anda sistemdem uzaklaştırılırlar. yani mümkün mertebe adalet ve ahlak anlayışı içerisinde çalışırlar.
bu ortamda 3 yılım geçti. ilk sene direk evlerin ya da yurtların içerisinde değildim.
öncelikle şunu söylemeliyim, dış görnüm itibariyle son derece modern bir genç kızım. sigara kullanıyorum. ilahi değil yabancı müzik dinlemekten hoşlanırım. ağır ve eski türkçe ile yazılan br cümlesi bir paragraf alan kitaplar yerine aşk romanları okumayı tercih ederim. bu yurtlarda belli kuralar vardır. bunlar, siz daha yurda kabul edilmeden bahsettiğiniz mülakat sırasında sizlerle konuşulur, anlatılır. sigara kullanıyor musunuz gibi örneğin. bence bu kuralları tartışmanın hiç bir anlamı yok çünkü herşey ortada bu misyoner bir sistem. ve misyonları doğrultusunda insan yetiştirmek istiyorlar ve o doğrultuda olanları kabul etmeyi kendilerinde hak görüyorlar. sonuçta para ödeyerek gidiyorsunuz buralara beğenmiyorsanız tercih etmezsiniz baştan çünkü size baştan bu merkezler beklentilerini anlatıyor. namaz kılacaksın demiyorlar ama orayı tercih eden insanların büyük kesiminin namaz kıldığını tahmin edersiniz. ( ilk paragrafta saydığım nedenler... bu kişiler, zaten bu görüşle eğilmiş aile çocukları) kısacası dini ve ahlaki anlayışın revaçta seyrettiği yerler bu cemat evleri dediğiniz mekanlar.
ben bu yerlerde kaldığım süreç içinde namaz kılmadım hiç. sen neden kılmıyorsun diyen de olmadı. yada sert bakışlar hissetmedim asla. evet yönlendirilmeye çalışıldım bahsi geçen kitaplardan bana da verildi. okumak ister misin, denerek. okudum bazen, ilgimi çektiği ölçüde. ilgimi çekmeyenleri de beğenmedim diyerek ve yine de teşekkür ederek iade ettim. yine hiç bir sert bakış bir kırıcı söz hissetmedim. daha mülakatta sigara kullanıp kullanmadığım sorulduğunda babamdan çekindiğim için hayır yanıtını vermiştim. ama ben o yurtta bir süre gizlenerek yine benim gibi sigara kullanan bir arkadaşımla beraber içtim. kısa süre içinde yakalandım yurt müdür yardımcısı tarafından. sadece neden yattığınız odada sigara içiyorsunuz diğer iki arkadaşınız rahatsız olmuyor mu dedi.( kaldığımız odalar 4 kişilikti) ve bizi odasına götürdü. bundan sonra sigara içeceğinizde buraya gelin, eğer odada değilsem beni bulun size anahtar vericem, dedi. sizce de bu hoşgörü değil midir?
bunun gibi binlerce olay anlatabilirim. kimse fikirleri oturmuş dünya görüşü kazanmış kişilerin beyinlerini yıkıyamaz. eğer meğiliniz varsa size gösterilen yolda ilerlersiniz. yoksa zaten ne bir zorlama ne de bir psikolojik baskı altına alınırsınız. ve herkes doğru bildiğini, doğru olduğunu düşündüğü şeyleri başkalarına anlatmak ve o doğruyu başkalarına da kazandırmak ister. bireysel olarak düşünürsek eğer siz hiç mi kendi doğrularnızı diğer insanlarla paylaşmıyor, onları doğrularınıza ikna etmeye çalışmıyorsunuz? sınırı aşmadan. bu insanlar arasında da elbette sınırı aşanlar olmuştur ve olacaktır ama bu demek değildir ki bu yerler beyin yıkama merkezleri. hayatta hiç bir konuda fanatik olmadım. olmam da. ama bu insanlarla hayatmın bir süresini beraber geçirdim. ve o süre içerisinde hiçbir zaman bundan rahatsızlık duymadım.
ama şuda bir gerçek asla da ortama aşırı sivri düşecek şekilde davranmadım. bana ters gelen şeylerde saygı sınırını aşmadan tepkimi gösterdim. yapmak istemediğim şeyleri yapmadım. sohbetlere katılmak istemediğimde katılmadım. bunu da canım istemiyor sıkıldım diyerek değil, o anki neden herneyse, uykum var, dışarı çıkıcam arkadaşlarıma söz verdim gibi sebeplerimi açıklayarak yaptım. öyle bir ortam değilde aksini düşünecek olursak içki içilen ve geyik sohbetlerin döndüğü bir ortamda birisi kalkıp dese ki sıkıldım ben namaz kılıcam,
ister istemez ortamın dışında kalır. yani şu, siz eğer kola şişesinin yarısını başka bir maddeyle doldurup her seferinde ben sıkıldım deyip ortamdan kendinizi soyutlarsanız, ortamda sizi kendinden soyutlar. ve düşünür müsünüz, siz bişeyler anlatırken birisi bir anda neden bile göstermeksizin kalkıp gidiyor ve bunu sürekli yineliyor, kendinizi değer verlimiyor hissetmez misiniz?
sonuç olarak saygısız insanları kimse sevmez. eğer sert bakışlara maruz kaldı iseniz birazda kendi tavırlarınızı sorgulamalısınız. ben, içerisinde bulunduğum ortamdaki en otoriter kişilerinden biri olan yurt müdüresine erkek arkadaşını tanıştırmış biri olarak, aynı düşünce yapısına sahip biri olmadığım halde herzaman saygı gösterdim ve saygı gördüm. ve asla psikolojik baskıya veya haddini aşacak, beyin yıkamaya çalışıyorlar dedirtecek bir tavra maruz kalmadım. zaten beyninin yıkanmasına izin verecek insanlar ancak şu profilde olanlardır; aileleri tarafından küçük yaşlardan itibaren dini olgular baz alınarak yetiştirilMEmiş bununla beraber tamamen beyni boş bırakılmış kendi değer yargılarını oluşturamamış, kısacası düşünme ve muhakeme yeteneğini geliştirememiş ve hatta belki hiç kazanamamış, cemaat evleri ve türevi ortamların genel görüşü ve anlayışı konusunda fikir sahibi olmaksızın es kaza bu ortamlara bilmeden girmiş kazazedelerdir. ve bunların sayısı ise parmakla sayılacak kadar azdır. bence beyni yıkanmış kelimesi yine de çok sert düşüyor. onun yerine henüz kimlik kazanamamış insanların bulundukları ortam ve girdikleri çevre uyarınca kimlik kazanmaları demek daha doğru olacaktır.
dediğim gibi hiç bir şeyin fanatiği olmadım hayatta ama burda yazılanların çoğu desteksizdi ve gerçeklerin saptırılmış versiyonuydu, kendimi tutamadım yazdım.
saygılarımla......
__________________
DAMLA KENDİNİ TAMAMLAYINCA DAMLAR
|