|
Aşmış Üye
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Cinsiyet : Erkek
|
Hep Bana
Döner koltuklu kodaman,
Oynattı gözünü – kaşını…
Bulutsuz masmavi gökyüzüne,
Kaldırdı dazlak başını…
Dünya malına doyumsuz gözlerini,
Kıstı dönüştürdü çuvaldız deliğine…
Bekledi öyle uzun süre,
Kulak verdi beynindeki tilkilere…
Temizledi birkaç kez,
O helal geçmez,
Beleşe alışkın boğazını…
Açtı avuçlarını gökyüzüne,
Oynatmaya başladı ağzını;
“ Rap bana hep bana,
Ver bana ver bana…”
Coştukça coştu terledi,
Kendinden geçti gürledi,
Dönüştü uyaklı sözcükler,
Makineli tüfek mermisine…
Sevdalandı kendi sesine,
Güç aradı tükenen nefesine…
Utancımın plakası,
Döner koltuğun yalakası,
Kişiliksizliğin tescilli markası,
Yılıştı yapıştı kodamanın eteğine…
Salya akıtarak başladı yakarmaya,
“Ağam, paşam, patronum, pirim,
Sana kurban olsun ölüm, dirim,
Unutma beni, beni unutma…
Senin olsun et, kaymak, bal,
Yeter bana kemik, yal…”
Tescilli marka, kişiliksiz yalaka,
Ağzında salya aka aka,
Yalvardı kodamana…
Yumuşadı kodaman,
Kes! Dedi, kes! Tamam,
“Et kalmaz benim kemiğimden,
Yapışsın kalkmasın dudakların,
Ellerimden, eteğimden…
Haramdandır, beleştendir bilesin,
Bu koltuğun bereketi,
Bölüşmem kimseyle bal, kaymak, eti,
Gres yağlıdır benim yemek borusu,
Yeter sana artıklarımın kokusu…”
Mahmut Cantekin
|