Konu: Ercan Cengiz
Tek Mesajı Görüntüle
Old 07-27-2008, 05:22 PM   #444
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57926
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Solgun Renkler

........
bir yanı karanlık,
bir yanı çırpınır durur hala
karanlıksa kara, aydınlıksa aydın
eyy çatlayan damarı yurdumun,
neden doğurdun ki beni
kayıp giden yıldızın altında
tepişip durur yarasalar
ve yalnız kalan bir papatya
rengini bırakıyor elinden
döllenmek için kaçıncı
arıyı bekleyen çiçek…

karanlık kokuyor hava, nafile
bir adım ileri, iki adım geri
fırtınalara çekilince bayrak

bodur, çelimsiz bir ağaç
kafa tutarken poyraza
görünür, görür keskin vadiler
sert kayalarla örülmüş, nazik
ve ard arda dizili dağlar

şehir görüntüsünde bir yer
gitme der gibi, gitme, ve sonra
takılıp kalıyor ayaklarına
durdurulamayan adam duruyor işte
kurulu sofraların önünde,
renk yok, ses yok

solgun yüzler oturmuş baş başa
konuşur, kiminin kırış kırış hatları
içlerinde bir iki tanıdık
kıçlarını kaldıramıyorlar yerinden
başları öne eğik, ellerinin arasında
kaybolan gelecek
gözleri, gelmemek adına göz göze
sonra görüşelim diyor biri, sonra
cılız, yenik düşmüş bir ses,
kör bıçak gibi oturuyor kalbime
diğerlerinde meraklı yüzler
saldırıya geçen kobra yılanı

bir sokak beliriyor ötede,
etrafında yangın kurusu ağaçlar
siyah taşlarla örülmüş kaldırımı
hafif rampalı, göbeği çıkmış iki yanından,
biri birinden kopuk eskimiş duvarlar
söküp atmışlar sıvasını
ve camları dökülmüş pencerelerinde
paslanmış demir parmaklıklar
hala korkusunu tutuyor içinde
yönetenlerin

donuk yüzlerinde onların
ne dün, ne bugün, ne yarın var
ölmeden ölenlerin rengidir bu
kanı çekilmiş, mimiksiz
suratsız, korkak… iş kaçkını…
kıl bakışların altında
fırlatılan kaçamaklara siper etmiş kendini

bura nere, bura kimin yurdudur
ekmeğe muhtaç, özgürlüğe muhtaç
yurtsuzlarla dolup taşmış sokaklar
gülmesini unutan insanlar
kuru mu kuru gururlu
gözyaşını yediremezler kendine

köpekleri havlamıyor, bu şehrin
anıran eşekleri de yok gibi
ne yabancısı, ne yerlisi belli
bunlar, kulağı kesik cinsleridir
bunlar, desem ki doyurmuşlar önceden
desem ki uysallaştırıp besliyorlar
kuru yalan
işte, sıkışınca hırlıyorlar bir ağızdan
.......

Ercan Cengiz
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla