Ve Tanrı Parayı Öğretti
para güç demekti
tanrının gücünün toplanması
hakim eller altında
tanrının iktidarını yapardı
kanunu doğuran paraydı
parayı doğuran kanun
besleyedurur silahı
tanrı, kanun ve para
madenin izini sürsünler
sınırları aşıp gittiklerinde
açtılar, doymak için kana
arkasında nizami ordularla
yerlilerini öldürüyorlardı bir bir
ve toprak bilmiyordu tecavüzü
işgalcilerin nefesini tanıyıncaya
ne silah, ne para, ne zulüm…
toprak görmemişti tanrıyı
su görmemişti, güneş görmemişti
yeni ‘değer’ kazanınca toprak
tanrının elindeydi kitabı
ve yerlilerin kesilen başlarından
toprağa damlarken kanı
tanrının cennetinde doğan zulmü
cehenneminde bir başka yakıyordu insanı
asilerin sırtına indikçe kırbaçlar
keşfedilirdi cehennem
ne cennet, ne cehennem
bilmezdi insanın dışında yaratığı
ne kurt, ne çakal… bilirdi
hayvanlara kapalı iki kapı
kullara açıktı
ve cehennem – cennet arasında
gidip gidip gelenler, hurileri seçtiler
huzur bulduklarında yemişlerin altında
üst üste gömülüyordu ölenler
bozulmasın diye ‘huzur’
bekleyedursun zebaniler
cennette huriler bekleyedursun
cehennemde iktidarı tanrının
ve yıkımdan sonrası paranın yaptığı kapı
ne yandan çalsan açılırdı tanrıya
tanrı parayı öğrettiğinde kolluyordu erkini
para yasayı doğurduğunda tanrının eline
yasa besliyordu parayı
masumiyetini kaybeden ellerde
sıkışıp kalınca tanrının kilidi
huriler ki cennet yerine
iktidar olsalar cehennem kapısında
ve zebaniler gitseydi hurilerin yerine
uzansalardı bol yemişli ağaçların altına
tanrının hesaplamadığı… bir başka dünya
adım adım tanımlardı her şeyi
elinde para satın alınca cennet meyvesini
cehenneme kesmek için bileti
zorbalar uzatırdı demetle parayı
....
Ercan Ceng
|