Vedalaşmadan Gidenler
vedalaşmadan gidenleri gördüm
elleri bağlanmış arkasından
yüreklerinde gömülü sırları
bir yaprak gibi rüzgara kapılmış
ordan oraya savrulan
vedalaşmadan gidenleri gördüm
doyasıya sarılmak istercesine yaşama
yüreğini çıkarıp verircesine yuvasından
gizlemeye çalışırken gözyaşlarını
gırtlağında düğümlenen söylenmemiş sözleri
vedalaşmadan gidenleri gördüm
bakışları arkasında kalmış
tutuklanmışcasına gözleri
nereye varacağı bilinmeyen
ismi konmamış yollarda yalpalayan
vedalaşmadan gidenleri gördüm
gözleri dolmuş tutulan yaşlara
hıçkırıklara boğulan nefesleri
sarılıp öpmesi neyse de
el sallaması bile yasaklanmış
vedalaşmadan gidenleri gördüm
kara bulutlara hapsolmuşcasına
izleri kaybolmuş parmaklıklarda
o daracık hücrelerde tek başına
sorgulanırken sorgulayan gözleri
vedalaşmadan gidenleri gördüm
bombardımana tutulmuş topraklarda
kir tutmayan o minnacık ellerin
koyun koyuna can verişlerini
iki büklüm kıvrılmış toprağa uzanan
vedalaşmadan gidenleri gördüm
fermanlar çöplüğünde başkaldıran
.......
Ercan Cengiz
|