Adı Eylül'dü
Adı Eylül'dü...
Yorgun akşamların
Sahile vuran dalgalarında şakıyan
Bir şarkı gibiydi bakışları.
Durgun akan ırmaklar,
Sessiz düşen çağlayanlar,
Gruba meydan okuyan,
Hüzün dolu bulutlar gibiydi...
Onun bakışlarında dünyaları,
Onun sözlerinde en gizli sırları,
Onun dokunuşlarında huzuru bulurdu insanlar....
Kimdi, nereden gelmiş, nasıl yaşardı,
Ne düşünür, neye ağlar, neye şaşar,
Kimse bilmez, bilemezdi.
Her gün, her an, her saniye
Farklı dünyalara yolculuk edebilirdiniz onunla
Şaşkınlık ve mutlu bir biçimde.
Adı Eylül'dü, bu bilinmezin...
Yüzünün çizgilerinden
Destansı bir öykünün kahramanı olduğu belliydi,
Ama yine de kimse iç yüzünü bilmezdi.
Tınısından haz alınan bir ses tonuyla konuşur,
Dinleyenleri mest eder, anlatır, anlatırdı.
Bakışlarında öyle bir şey vardı ki,
Hüzün mü, sevinç mi, acı mı,
Mutluluk mu, coşku mu, fırtına mı, yoksa depremler mi...
Bir şeyler vardı işte adını koyamadığımız.
O yalnızca ona ait bir şeydi sanırım.
Eylül'dü bu...
Sokağa çıktığı zaman tüm başlar ona doğru döner,
İç çekişler ve hatta
Kıskançlık dolu bakışlar arasında yürüyüp giderdi.
Kimse ondaki bu çekiciliğin nedenini bilmezdi.
Başı dik, omuzlar geride,
Ama mütevazi, ama mütebessim,
Fakat gözleri çakmak çakmak
Yürürdü yollarda.
O sımsıkı kapalı bir sırlar dünyası gibiydi...
Saçları rüzgarda dans eder gibi,
Gözleri sanki konuşuyordu.
Hiç böyle göz görmemiştim, daha önceleri.
Ah Eylül ahhhh...
Gözleriyle konuşup,
Yüreği ile ağlayan kadın...
Adı Eylül'dü...
__________________
Buraya Kadarmış ..
|