Üç Beş Saat
Henüz ayrılalı birkaç saat oldu
Şimdiden hasret ateşi düştü
yüreğim kor kor
Yok cesaretim yaşamaya
Kırık kolum kanadım yokluğunda
Dayanamadım birkaç saate
Nasıl yaşarım bir ömür
Alışmalıyım çaresiz
Doğmuyor özlem çukuruna
Doğmuyor güneş, karanlıktayım
Yetersiz kelimeler, dilim lal
Yitirdi tüm anlamını hayat
Anlamsızım artık
Düştü hasreti yüreğime
Tütüyor burnumda, yanıyor gönlüm için için
Patlamaya hazır volkanım şimdi
Koynumda sakladım lavları
Aktım toprağa,karıştım gazellere
Sonbahar gelmeden fırtına koptu
Dağıldı paramparça oldu her yanım
Mekansızım artık, saatler kırık zamansızım
Var mıyım, yok muyum kaybettim kendimi
Aklım karışık,elim ayağım tutmuyor
Karanlıklara gömüldü her şey
Değirmende öğütülen buğday tanesiyim
uçuşuyor darmadağınık duygularım
Gözlerim ağlıyor bulutlara yardımcı
Yıldırım düştü ateş parçası yüreğim
Çaktı şimşek esti savurdu
Duman tütüyor sevdamda
Bir kalemde nasıl silip atıverdi
Bilemek, çözmek ne kelime, kördüğüm duygular
Kah gülüp, kah ağlayarak
Öpüyorduk dudağından yaşamın
Eskitiyorduk hayatı ikimiz
Tam gökkuşağını yakaladık derken
Silindi tüm renklerim
Çıplak kaldım, çırılçıplak
Karanlık gecede debelenip duruyor
Çaresiz biçare yalnız bedenim
Sabaha ulaşamayacağım biliyorum
Biliyorum güneş doğmayacak ayaz geceye
Yıldızlara sordum nedenini, söylemediler
Gömüldü karanlığa zühre
Aya sordum nerdeyim, şaşkın baktı yüzüme
Utancından gizlendi bulut ardına hilal
Çıkar yol bulamadım üç beş saatte
Ne yapacağım, nasıl yaşayacağım
Oturup kaldım ellerim şakağımda
Başımı vurdum taşlara, kaldırımlar isyanda
Bilmem divane mi oldum yoksa avare
Şu üç beş saat yetti canıma
__________________
Buraya Kadarmış ..
|