Konu: coomik
Tek Mesajı Görüntüle
Old 03-01-2008, 05:15 PM   #3
F.S.Mehmet1453
Aşmış Üye
 
F.S.Mehmet1453 Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,907
Teşekkür Etme: 70
Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12118
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi : F.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Baba erenler bir gün hamama gitmiş



Baba erenler bir gün hamama gitmiş. Güzelce yıkanmış,
temizlenmiş, göbek taşına uzanıp keyif çatmaya
başlamış. Derken, gözü hamamın içinde dolaşan,
milletin ayakları altında ezilen hamam böceklerine
takılmış. Bektaşi ister istemez düşünmüş ve içinden
Allah'a seslenmiş:

- Yüce Allah'ım, hikmetinden sual olunmaz, lakin ne
diye şu hamam böceklerini yarattın ? Zavallı
hayvanlar, hepsi de kara kuru, çirkin, hiçbir işe
yaramaz. Bir de böyle hamam köşelerinde ordan oraya
koştururlar, çile çekerler, ayak altında ezilirler.

Bektaşi biraz daha fikredip hamam sefasını tamamlamış
ve evine dönmüş.

Aradan haftalar geçmiş. Bir gün baba erenlerin kaba
etinde bir kaşınma başlamış. Ama ne kaşınma ! Önce
tatlı tatlı kaşınırken, bektaşi artık dayanamaz olmuş.
Kaşındıkça kaşınmış, kaba etleri yara bere içinde
kalmış.

İş zevk vermekten çıkıp adeta bir işkenceye dönüşmüş.
Erenler artık sırtüstü yatamaz, oturamaz olmuş.
Tanıdığı ne kadar doktor varsa hepsine kaba etlerini
göstermiş, bir çare bulamamışlar. Bektaşi canı acıya
acıya kaba etlerini ovalıyor, resmen şakır şakır kan
akıyormuş. Sonunda, al canımı ya Allah diye dualar
etmiş.

Nihayet baba erenlere şifalı otlar kullanarak her
hastalığı iyileştiren bir kocakarıyı tavsiye etmişler.
Erenler, çaresiz, kadını çağırmış, cılk yara olan kaba
etini ona da göstermiş.

Kadın, Bektaşiye, derhal uşağını hamama gönder.
Bulabildiği kadar hamam böceği toplasın, demiş.
Söylediğini yapmışlar. Şifacı kadın getirilen
böcekleri bir tokaçla güzelce ezmiş. İçine çeşitli
otlar katmış, macun kıvamında bir merhem hazırlamış,
bektaşinin kaba etlerine sürmüş. Bu merhemi iki hafta
boyunca düzenli kullanırsanız hiçbir şeyiniz kalmaz
demiş ve gitmiş.

Hakikaten birkaç hafta sonra bektaşi tamamen
iyileşmiş.

İyileştikten sonra bektaşi bir iş gereği deniz
yolculuğuna çıkmış. Gemi güzel güzel ilerlerken birden
fırtına kopmuş. Dev gibi dalgalar gemiyi sanki bir
fındık kabuğu gibi ordan oraya savurmaya başlamış.
Kaptan duruma bakmış, yolcuları çağırmış ve onlara
seslenmiş: Bu fırtınaya dayanamayız. İşimiz Allah'a
kaldı ! Herkes dua etsin, belki yüce Allah halimize
acır, fırtınayı uzaklaştırır. Bunun üzerine yolcular
bildikleri bütün duaları okumuşlar. Kimisi adaklar
adıyor, kimisi eğer kurtulursa yüzlerce fakiri
doyuracağını falan söylüyormuş.

İçlerinde sadece baba erenler, diğer yolculara
aldırmadan piposunu yakmış fırtınayı seyrediyormuş.
Bunu gören kaptan, bektaşiyi azarlamış:

- Bre zındık, herkes dualar ediyor, sen niye bize
katılmıyorsun ?

O zaman erenler cevabı yapıştırmış:

- Bak, kaptan efendi, ben cenab-ı Allah'ın işine bir
defa karıştım, aylarca götümün üstüne oturamadım !
Bundan sonra asla işine karışmam. Gemi onun, ister
batırır, ister çıkarır.
F.S.Mehmet1453 çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla