Son...
Son darbesiydi hayatımın öyle çekip gidişin
Suskunca vurduğun o kahır bağrıma
Canımı sessizce çekip alışındaki hıçkırık
Ağlarken döktüğün o son damla
Bir hançer misali sapladığın damarlarıma
Yazdığın o son mektup son satır;
Hoşça kal…
Son belirtisiydi sevgisizliğin terk edişin
İnsafsız bir katil gibi kollarımdan tutup
Bir yandan diğer bir yana öyle çekişin
Vefasızca terk edişindeki donukluğun
Bırakıp giderkenki o son sözün;
Hiç olmadım de…
Son hamlesiydi bu oyunun elini çekişin
Beni bir mendil gibi bir kenara atışın
Susuşun ve susuşundaki eşitsizliğin
Sanki bir kez daha nefret edercesine
Binlerce kere beni lanetlercesine
Yüzüme haykırdığın o cümle;
Bırak peşimi…
Son telafisiydi ama geriye dönüşün
Bir anlık şaka yaptığını hissedişim
Gözlerime dolu dolu bakışın
Hatta ne dediğini anlamadığım haykırışın
Önce gözlerimin ta bebeklerine bakışın
Sonra bir tokat daha atarken bağırışın;
Senden nefret ediyorum…
Son sahnesiydi işte o an ömrümün
Yaşadığımı sandığım bu aptal yaşantının
Her şeyi söküp almış salak bir dünyanın
Elleri bağlanmış ve bir köpek gibi
Salya sümük ağlatılmış bu bedenin
Son nefesiydi işte o son sözün;
Kahrol…
Rüya Deniz Demir
|