Alara Çayında Sen...
Özgür kalbinin manevi serinliğini hissederim,
Alara Çayı’nın Köprülü kasabası doğuşunda!
Yüksek kayalardan fışkıran sularında, sanki koynunda...
Ayağım haz alır soğukluğuna dokunduğumda!
Arıların sessizliği bozan sesleri ve ısırma korkusu,
Temmuz günlerinde bile hasta olma riskinde soğuğu,
Yeşilliğin ve yaylanın oksijen zenginliğinde kokusu,
Mahrem hayallerin gölgesinde sarar seni ve sevgimi!
Kulağımda hala şehrinden kalan trafik gürültüsü,
Gözlerimde son ağıdının ışığa karışmış eksoz dumanı,
Bağıran insanlar, kazalar, anlamsız yarışlar...
Yediğim karpuz ve peynir birden tatsızlaşır!
Silkinirim, atarım kendimi içine... İçerim çayın soğuk suyunu!
Çevremi Leonarda Vincinin tuvaline sığan Mona Lisa’sı sarar,
Sarar bedenimde sırlanmış hazların veda günü!
Gözlerim kapalı, hissederim akışın ahenginde hüznümü!
Anladım ki... Cennette yalnız yaşanmıyor,
Sesin, soluğun, nefesin nasılda aranıyor!
Anlamsız gurur ve veda tümden mahvediyor,
Masalını yaşar ruhum bedenimde kıvrımların...
Cehennem yakıtı şeytanların, yalan dünyamda eğleniyor!
Safet Kuramaz
|