12 Mart Nedir?
yarin 12 mart. bır daha 12 martlar yasamamak için;
12 Mart Nedir?
1960'li yillarin sonlarinda Türkiye'nin çikmazlari yeni bir askeri müdahalenin ayak seslerini duyurmaya basladi. 1969 seçimlerinden Adalet Partisi (AP) tek basina iktidar olarak çikti. Ancak, Demokrat Partililer'in siyasal haklarinin iadesi konusunda çikan görüs ayriligi partiden büyük bir grubun kopmasina neden oldu ve Demokratik Parti adiyla yeni bir parti kuruldu.
Bu bölünme hükümetin meclisteki oy oranini düsürürken, zayif hükümetlerden yakinan kesimlerin eline de büyük bir koz geçmis oldu. Bu arada 1960'li yillarin ortalarinda baslayan ögrenci hareketleri 1970'lerin basinda nitelik degistirmis, çesitli gruplar silahli eylemlere baslamisti. Sendikalar için hazirlanan yasa tasarisina karsi 15 -16 Haziran 1970'de gerçeklestirilen isçi eylemleri de toplumsal huzursuzlugun bir baska göstergesiydi.
Huzursuzluk, AP'yi basindan beri DP'nin devami olarak görmüs olan Silahli Kuvvetleri de derinden etkiledi. 70'lerin basinda, Silahli Kuvvetler reform taleplerini yüksek sesle ifade etmeye basladi ve kuvvet komutanlarinin basbakana ülkenin içinde bulundugu durumla ilgili uyari mektuplari göndermesi askeri müdahale söylentilerinin yayginlasmasina yol açti.
Bu arada Silahli Kuvvetler içinde bir kesim "milli devrimci bir gelisme stratejisi" benimsedi ve benzerlerine Misir ve Cezayir'de rastlanan "sol" bir askeri müdahale arayisina girdi. (Bu gruba "9 Martçilar" denildi ve 12 Mart darbesinden hemen sonra ordudan tasfiye edildiler.) Bütün bu gelismeler karsisinda, Basbakan Süleyman Demirel istifa önerilerini sürekli geri çevirdi ve güvensizlik oyu almadan hükümetten çekilmesinin söz konusu olmayacagini bildirdi.
Bu ortamda Türk Silahli Kuvvetleri'nin üst yönetimi hükümete bir muhtira verdi ve 12 Mart Muhtirasi diye anilan bu müdahaleyle yeni bir döneme girildi.
Genelkurmay Baskani Orgeneral Memduh Tagmaç, Kara Kuvvetleri Komutani Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutani Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutani Oramiral Celal Eyiceoglu'nun imzasini tasiyan muhtira su maddelerden olustu:
1- Parlamento ve hükümet, süregelen tutum, görüs ve icraatlariyla yurdumuzu anarsi, kardes kavgasi, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmus, Atatürk'ün bize hedef verdigi uygarlik seviyesine ulasmak ümidini kamuoyunda yitirmis ve anayasanin öngördügü reformlari tahakkuk ettirememis olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin gelecegi agir bir tehlike içine düsürülmüstür.
2- Türk milletinin ve sinesinden çikan Silahli Kuvvetleri'nin bu vahim ortam hakkinda duydugu üzüntü ve ümitsizligini giderecek çarelerin, partilerüstü bir anlayisla meclislerimizce degerlendirilerek mevcut anarsik durumu giderecek anayasanin öngördügü reformlari Atatürkçü bir görüsle ele alacak ve inkilap kanunlarini uygulayacak kuvvetli ve inandirici bir hükümetin demokratik kurallar içinde teskili zaruri görülmektedir.
3- Bu husus süratle tahakkuk ettirilemedigi takdirde, Türk Silahli Kuvvetleri kanunlarin kendisine vermis oldugu Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi dogrudan dogruya üzerine almaya kararlidir. Bilgilerinize.
Muhtirayi, anayasa ve hukuk devleti anlayisiyla bagdastirmanin mümkün olamayacagini belirten Basbakan Demirel hemen istifa ederken, Cumhurbaskani Cevdet Sunay ordunun görevini yaptigini, ana muhalefet partisi CHP lideri Ismet Inönü ise basbakanin istifasinin demokratik bir istifa oldugunu söyledi.
Muhtira baslangiçta degisik çevrelerce de desteklendi. Ama 12 Martçilar'in ilk önemli icraatlarindan biri ordu içinde genis bir tasfiye yapmak ve "sol" darbe hazirliklari içinde oldugu söylenen subaylari ordudan çikartmak oldu. Ardindan 1961 Anayasasi'nin öngördügü temel hak ve özgürlüklere önemli kisitlamalar getirilen olaganüstü bir ara rejim dönemine girildi.
Kendisine yeni hükümeti kurma görevi verilen CHP Kocaeli Milletvekili Nihat Erim, partisinden istifa ettikten sonra, 26 Mart'ta yeni hükümeti açikladi. 25 kisilik kabinede 5 AP'li, 3 CHP'li ve 1 de MGP'li üye yer alirken, kalan 14 bakan TBMM disindan seçildi.
Hükümet, 26 Nisan'da sol muhalefeti iyice sindirmek amaciyla Istanbul, Ankara ve Izmir'in de bulundugu 11 ilde sikiyönetim ilan etti ve hemen ardindan genis çapli tutuklamalar basladi. Sikiyönetim komutanliklari çesitli derneklerin faaliyetlerini durdururken, bazi gazetelerin yayimina geçici bir süre için yasak koydu.
17 Mayis'ta Israil'in Istanbul Baskonsolosu Efraim Elrom'un Mahir Çayan'in önderligini yaptigi Türkiye Halk Kurtulus Cephesi tarafindan kaçirilmasi ve örgütün, tutuklu arkadaslari serbest birakilmadigi takdirde Elrom'un öldürülecegi yolunda açiklama yapmasi, hükümetin tavrinin iyice sertlesmesine neden oldu.
Olay üzerine Basbakan Yardimcisi Sadi Koças'in radyoda okudugu hükümet bildirisinde, Elrom'un derhal serbest birakilmamasi halinde bu eylemi düzenleyen örgütle uzaktan yakindan iliskisi bulunan herkesin tutuklanarak sikiyönetim komutanliklarina teslim edilecegi, baskonsolos öldürüldügü takdirde de idam cezasi öngörülen geriye yürütmeli yasalar çikarilacagi açiklandi.
Bu arada güvenlik güçleri yaygin bur tutuklama dalgasi baslatti. Aralarinda ülke çapinda ünlenmis gazeteci, sendikaci ve ögretim görevlisinin de bulundugu sol görüslü bir kisi gözaltina alindi. Kaçirilisin üzerinden bir hafta geçmesine ragmen Elrom'un izine rastlanamamasi üzerine 23 Mayis'ta Istanbul'da 15 saat süreyle sokaga çikma yasagi kondu.
Ayni gün Elrom, Nisantasi'nda bir evde sakagina üç kursun sikilarak öldürülmüs halde bulundu. 27 Mayis'ta olayla ilgisi olduklari açiklanan 4 kisi gözaltina alindi. 30 Mayis'ta ise Elrom'un kaçirilarak öldürülmesi olayina karistiklari gerekçesiyle aranan Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir'in bir binbasinin kizini rehin alarak sigindiklari Istanbul Maltepe'deki ev kusatma altina alindi.
Bu arada yine Elrom olayiyla ilgili olarak aranan Cihan Alptekin ve Tayfun Cinemre Tekirdag'da yakalandi. 31 Mayis'ta da Adiyaman'daki Nurhak Dagi'nda güvenlik güçleriyle çatismaya giren 6 eylemciden Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdogan öldürülürken, biri kaçti, öteki iki eglemci sag olarak ele geçirildi.
Güvenlik güçleri 1 Haziran'da Maltepe'deki eve operasyon düzenledi. Hüseyin Cevahir öldürülürken, Mahir Çayan yarali olarak yakalandi. Rehine olarak tutulan Sibel Erkan sag olarak kurtarildi. 16 Temmuz'da Deniz Gezmis ve arkadaslarinin, 16 Agustos'ta da Mahir Çayan ve arkadaslarinin yargilanmasina baslandi.
9 Ekim'de Deniz Gezmis ve 17 arkadasi idama mahkum olurken, 30 Kasim'da Mahir Çayan ve 4 arkadasi tutuklu bulunduklari Maltepe Askeri Ceza ve Tutukevi'nden tünel kazarak firar ettiler. Bu arada 20 Eylül'de temel hak ve özgürlüklere büyük kisitlamalar getiren anayasa degisiklikleri benimsendi.
3 Aralik'ta aralarinda Basbakan Yardimcisi Sadri Koças ve Atilla Karaosmanoglu'nun da bulundugu 11 bakan "kalkinma hamlesini ve reformlari Atatürkçü bir görüsle gerçeklestirme olanagi kalmadigi inanciyla" hükümetten istifa etti. Bu istifalar 1. Erim hükümetinin sonunu getirdi. Yeniden Basbakanlik görevine getirilen Erim, 11 Aralik'ta yeni bakanlar kurulu listesini açikladi.
10 Ocak 1972'de Askeri Yargitay; Deniz Gezmis, Yusuf Aslan ve Hüseyin Inan'in idam kararini onayladi. 19 Subat'ta Istanbul Findikzade ve Arnavutköy'de düzenlenen operasyonlar sonucunda Mahir Çayan'la birlikte firar edenlerden Ziya Yilmaz yarali olarak yakalandi. Ulas Bardakçi öldürüldü.
27 Mart'ta Ordu'nun Ünye ilçesindeki NATO Hava Üssü'nde görevli 3 Ingiliz teknisyen Mahir Çayan ve arkadaslari tarafindan kaçirildi. Güvenlik güçleri 30 Mart'ta eylemcilerin Niksar'in Kizildere köyünde saklandiklari eve operasyon düzenleyip, aralarinda Çayan'in da bulundugu 10 eylemciyi ölü, Ertugrul Kürkçü'yü de sag olarak ele geçirdi.
Çatisma sirasinda Ingiliz teknisyenler de öldü. Kizildere operasyonundan sonra güvenlik güçleri yurt çapinda duruma hakim oldu ve bu arada Deniz Gezmis, Yusuf Aslan ve Hüseyin Inan 6 Mayis'ta idam edildi. 12 Mart ara rejimi, Erim'den sonra Ferit Melen hükümetiyle devam etti.
Bu arada genelkurmay baskanligini devralip cumhurbaskani seçilebilmek için bu görevinden istifa eden Faruk Gürler'in cumhurbaskani olma girisimi sonuçsuz kalinca 12 Martçilar ilk büyük darbeyi aldilar.
Fahri Korutürk'ün cumhurbaskani seçilmesinden sonra basbakanliga atanan Naim Talu ülkeyi seçimlere götürdü ve 14 Ekim 1973 seçimleriyle birlikte, partilerüstü hükümetlerle yürütülen 12 Mart ara rejimi sona erdi.
__________________
Birgün Bana İhanet Edecek Olursan Beni Sana Emanet Ettiğim Silahla Değil Kendi Silahınla Vur!!...
Sadece Hakkım Olanı İstiyorum!
|