|
Forum Aşığı
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3059
Rep Puanı : 65437
Cinsiyet :
|
HARVEY MURRAY GLATMAN [KATİL FOTOĞRAFÇI]
Muazzam bale fantezisi Kırmızı pabuçlar ile tanınan Britanyalı film yönetmeli Michael Powell, 1960’ta halkı ve eleştirmenleri o kadar öfkelendiren bir film çevirdi ki, kariyeri tam anlamıyla sona erdi. Filmin adı Peeping Tom’du (Röntgenci) ve bıçak gibi kullandığı bir kamera ayağıyla kurbanlarını öldürürken bir yandan da bu sahneleri kaydeden sadist bir röntgenciyi anlatıyordu. Nasıl hasta bir beyin böyle bir öyküyü hayal edebilir diye sormuştu öfkelenen seyirciler. Ancak Peeping Tom gösterime girmeden bir yıl önce, Harvey Murray Glatman adında Amerikalı bir psikopat, filmde anlatılanlara çok benzeyen suçlardan San Quentin’de idam edilmişti.
Ergenlik çağında bile, Glatman sapık cinsel eğilimler gösteriyordu. En sevdiği mastürbasyon yöntemi, kendi kendini boğmaktı, boynuna geçirdiği tavan arasındaki kirişlere asılı bir ipin ucunda sallanırken, büyüyünce bu tuhaf huylarından vazgeçeceğini söylemişti. Ancak olgunlaştıkça, bağlama, sadizm ve boğulma fantezilerini birer saplantı haline getirmişti. 29 yaşındayken de sapık hayallerini gerçekleştirmeye koyuldu. Bir profesyonel fotoğrafçı pozu takınarak, kendilerine bir kariyer edinmeye çalışan bir dizi genç modeli 1950’lerde çok moda olan ucuz dedektif dergilerinin kapaklarına resimlerini bastıracağını söyleyerek kandırdı. Bu kapaklarda genellikle bağlanmış ve çaresiz durumda genç kadınlar olduğundan, modeller Glatman’ın kendilerini bağlayıp ağızlarını tıkamasına ses çıkarmadılar. Ayrıca görünüşünden de korkmamışlardı; Glatman biraz tuhaf ama zararsız bir adama benziyordu.
Kadınları bir kez hakimiyeti altına aldı mı onları soyup fotoğraflarını çekiyor, tabanca tehdidiyle tecavüz ediyor ve içinde bulundukları durumun korkunçluğunu kavradıklarında da yüzlerindeki dehşet dolu ifadeleri tekrar fotoğraflıyordu. En sonunda da onları bir iple boğarak cesetlerini çöle atıyordu.
Glatman bu şekilde toplam 3 genç kadını öldürdü. Dördüncü bir fotoğraf çekimi ayarladı, ama bu seferki kurbanla başa çıkamadı. Glatman arabasında ona silah çekince, kız üzerine atladı, silahını elinden aldı ve polis gelinceye dek namluyu ondan ayırmadı.
Glatman gözaltındayken her şeyi tüm ayrıntılarıyla itiraf etti. 1958 Kasımında üç gün süren bir duruşmadan sonra verilen idam cezasını çok filozofça bir tavırla karşıladı. “Böylesi daha iyi.” Bu yoruma çok az insan karşı çıkardı.
JEFFREY LİONEL DAHMER
(05/21/1960-11/28/1994)
(Milwaukee Canavarı)
"Onları yediğimde içimde tekrar dirileceklerini umut ediyordum"
"Bu yaptıklarımı bir insanın yapabileceğine inanmam çok zor"
21 Mayıs 1960'de doğdu. Babası Kimya Mühendisi, annesi psikolojik problemleri olan isterik bir kadındır. Annesi bütün gün yatakta, babası laboratuarda olduğu için Jeffrey kendi kendine büyümüştür denilebilir. Sık sık taşınırmış Dahmer ailesi, Ohio'ya geldiklerinde 8 yaşındayken yaşlı bir komşuları tarafından tecavüze uğramıştı ve bunun intikamını tüm insanlıktan almaya çalıştı. Aşırı sorunlu ve kendini ifade etme yetersizliğiyle dolu bir ergenlik döneminden sonra sonunda kendini en iyi ifade edebileceği yöntemi keşfetti. Sanıldığının aksine hiçbir davranışında cinsel güdüleri onu yönlendirmedi. Homoseksualiteye karşı olan tepkisini zorla homoseksüel ilişkiye girmek ve öldürmek gibi davranış bozukluklarıyla gösterdi ve bu şekilde kendini ifade etti. O bir homoseksüel değildi.
18 yaşında başladı cinayetlerine. İlk kurbanı bir otostopçu gençtir. Zaten bu ilk cinayette olayı aşmıştır Jeffrey, otostopçu çocuk ilişki teklifini reddedince demirle kafasına vurup öldürmüş, sonra ilişkiye girmiş, ardından mutfak bıçağıyla parçalamış ve bu parçaları asit dolu bir fıçıda eritmiştir. Kemiklerini ise çekiçle ezip bahçeye gömmüştür. Arada bir polisin dikkatini çekmiştir. 1986’da ortalık yerde mastürbasyon yaptığından dolayı bir ceza almıştır.
En acı vakalarından birisi* sudur: 1988’de 13 yasındaki bir çocuğa tacizden iki seneye mahkum oluyor, ama sonra "iyi halden" bırakılıyor. Bundan 3 sene sonra o 13 yaşındaki kurbanın küçük kardeşini buluyor ve evine getirip öldürüyor.
Yakalanana kadar 13 sene geçmişti ve 1978-1991 yılları arasında çoğu zenci çocuklardan oluşan toplam 17 kişiyi öldürdü. Öldürdüğü insan sayısı Henry Lee Lucas ile kıyaslandığında düşük olsa da akil hastalığı ve kurbanları üzerinde uyguladığı tekniklerden ötürü hayat hikayesi diğer seri katillere oranla bir çok filme konu olmuştur. Kurbanları genelde siyah homoseksüel erkeklerdir. Cinsel arzuları üzerinde deney yapmak için Dahmer kurbanlarına lobotomy uygulamış, yani beyinlerinin bir kısmını kesip çıkarmıştır. Aynen Ed Gein gibi Cannibalism Ve Nekrofili hastalığından muzdarip olduğundan kurbanları da bu uygulamalardan nasiplerini almıştır. Bunlardan kimisiyle öldürmeden önce, kimisiyle de sonra ilişkiye girmiştir, kimisinin ise pazılarını ve poposunu yemiştir. Kafasını matkapla deldiği bir diğer grubu ise robota çevirmeye çalışmıştır
Son kurbanının bir şekilde kaçmaya çalışması ile yakalanmıştır. 14 yaşındaki Asyalı kurbanı yari sarhoş ve çırılçıplak şekilde sokağa kaçmayı başarmıştır. Peşinden giden Jeffrey Dahmer, sokakta çocukla ilgilenen insanları onun gay olduğuna ve aralarında tartışma çıktığına inandırmayı başarmış, çocuğu eve geri götürüp öldürmüştür.
Durumdan şüphelenen sokak sakinleri polisi aramış, Pedofili şüphesi ile eve giden polis ağır kokular karşısında arama yapınca foyası ortaya çıkmıştır. Yakalandığında "Bu yaptıklarımı bir insanin yapabileceğine inanmam çok zor" demesi dikkat çekicidir.
Wisconsin'de 28 Kasım 1994'te hapishanenin çamaşırhanesinde bir zenci tarafından arkadan kafasına -tesadüfe bakin ki- indirilen bir demir çubuk darbesiyle öldürülmüştür. Öldüren kişi ifadesinde "Tanrıdan onu öldürmem için emir geldi" demiştir.
Jeffrey Dahmer'i diğer seri katillerden ayıran en önemli özelliği, genel olarak cinayet işleyen kişilerin kurbanlarını öldürmeden önce onlara işkence etmek suretiyle kendilerini tatmin etmeleri ve yeterince doyuma ulaştıktan sonra öldürme eylemine geçmeleridir. Dahmer içinse tam tersi geçerlidir, önce öldürüp ardından eğlenmeye başlar. On iki kişilik bir kurban listesi olmasına rağmen dünyanın en ünlü seri katilleri arasındadır. Kurbanlarını genelde gay barlardan seçen, onları katlettikten sonra ırzlarına geçen, hatıra olarak kafataslarını ya da cinsel organlarını kesip saklamadan önce de hoşuna giden yerlerini yiyen en büyük zevki ise saatlerce balığının gözlerine bakmaktır. Normal bir ailesi, üstün sayılabilecek bir zekası, iyi bir eğitimi ve gözle görülür problemleri olmadığı için yaptıklarına bir sebep bulunamamış ve Dahmer psikologların ilgisini çeken bir vaka olarak kalmıştır.
Hakkında Film:
Secret Life: The Jeffrey Dahmer, 1993, David Bowen tarafından çekilmiştir.
Hakkında Kitap:
The Men Who Could Not Kill Enough, 1972, Anne E. Scwartz
Not: Seri katillerin en canavarı diyebilirim. Öyle resimler vardı ki koymadım.
JOHN A MUHAMMAD VE JOHN LEE MALVO – Sniper
John A Muhammad ve John Lee Malvo adlı iki kişi olduğu düşünülen seri katiller. Bulunan delillerin her ikisi ile de bağlantılı çıkması ve Muhammad’in arabasında bulunan Bushmaster XM-15 A3 M4 (yani M-16’nın sivil modeli, 750 Dolar vererek alabilirsiniz), tutuklanmalarına ve haklarında soruşturma başlatılmasına neden oldu.
Kurbanlarını, 1990 model lacivert Chevrolet Caprice marka otomobilinin bagajından ateş ederek vurmuşlardır. Arka koltuğu yatırıp, bagaja uzanarak, plakanın arkasında açtığı küçük pencereden ateş etmiş bu şekilde hiç kimsenin görmemesini sağlamışlardır.
2-3 Ekim - 5 Kişi Maryland Montgomery County’de Tek Kurşunla Vurularak Öldürüldü.
3 Ekim - Washington’da Bir Erkek Vuruldu.
4 Ekim - Virginia’nın Fredericksburg Kentinde Bir Kadın Vuruldu. Yaralanan Kadın Hayati Tehlikeyi Atlattı.
7 Ekim - `Maryland Prince Georges County’de Okuldan Çıkan Bir Çocuk Vuruldu. Yaralanan Çocuk Henüz Hayati Tehlikeyi Atlatamadı.
9 Ekim - Virginia Manassas’ta Bir Adam Benzinlikte Vurularak Öldürüldü.
11 Ekim - Virginia-Fredericksburg’te Bir Adam Vuruldu.
Başına 350 bin dolar ödül konulmuştur.
Keskin nişancı On kişiyi öldürdükten sonra kendisine 10 milyon dolar ödenmediği takdirde bundan sonra çocukları hedef alacağını duyurdu.
Hakkında Film :
Korkunun 23 Günü
PEDRO LOPEZ MONSALVE
Kolombiyalı Pedro Lopez Monsalve. 1980 yılında yargılanan Monsalve’nin 1970’li yıllarda Kolombiya, Peru ve Ekvator’da 300 kişiyi öldürdüğü belgelenmişti. Monsalve, 60 kız ve erkek çocuğunu tecavüz ettikten sonra öldürmüştü.
JOHN WAYNE GACY Katil Palyaço
(03/17/1942-05/10/1994)
On bir yaşında başına yediği bir darbeden sonra, kendini kaybettiği anlar yaşamaya başlamıştı. Zayıf karakterli biri olarak tanınıyordu. Sürekli yalan söylüyordu. İkinci karısından boşandıktan sonra evine davet ettiği oğlanlara tecavüz edip öldürmeye başladı. Bunların yirmi yedisini evinin altına ve civarına gömmüştü. Kurbanlarının kimiyle öldürmeden önce kimiyle de öldürdükten sonra ilişkiye girmiştir. Sağ bıraktığı kurbanlarından biri onun peşine düştü ve Gacy tutuklandı. Son zamanlarını hapishanedeki hücresinde resim yaparak geçirdi.
Çocukları kendine hedef seçtiğinden Amerika’nın en fazla nefret edilen seri katilidir. Bir hayır derneği adına gönüllü çalışıp çocukları eğlendirmek için palyaço kılığına girdiğinden adi palyaço katil (Pogo The Clown) olarak kalmıştır. Etrafında zengin bir iş adamı ve iyi bir Katolik olarak tanınan Gacy’nin evinin mahzeninde şans eseri yapılan bir araştırma sonucu 7 ceset bulunmuş, sonunda polise cinsel ilişki sırasında ve sonrasında toplam 32 erkek çocuğa tecavüz edip öldürdüğünü itiraf etmiştir. 1978 yılında tutuklanmış, 1980 yılında toplam 33 cinayetten olum cezasına çarptırılmış ve 1994 yılında da iğne ile idamı gerçekleşmiştir. İdamı normalden iki kat uzun sürmüş. Son sözü "Kıçımı öpebilirsiniz”dir.
PETER KÜRTEN THE DUSSELDORF VAMPİRE
Almanya’nın Cologne şehrinde 26 Mayıs 1883’te doğmuştur. Berbat bir aile yapısı içinde büyüdü. 10 kişilik ailesi tek odayı paylaşıyordu ve ayyaş babası bütün çocuklarının gözleri önünde annesine tecavüz etmeyi alışkanlık haline getirmişti. 13 yaşında kızına da tecavüz etmiş ve bu yüzden tutuklanmıştı. Peter de kız kardeşiyle ilişkiye girmişti.
Ancak onu ensestten daha fazla heyecanlandıran, hayvanlarla ilişkiye girmek ve onlara işkence etmekti. Bunu başıboş köpekleri toplayan bir komşusundan öğrenmişti. Komşusu ona hayvanlara eziyet çektirmeyi ve mastürbasyon yapmayı öğretmişti. 13-15 yaşlarında bir çok hayvan çeşidiyle ilişkiye girdi. En büyük zevki de ilişki halindeyken hayvanları bıçaklayarak öldürmekti.
15 yaşına geldiğinde ise o artık azılı bir hırsızdı. Çok geçmeden yakalanıp hapse atıldı.1899 ile 1928 yılları arasında çoğunlukla hapishanedeydi. Ancak dışarıda olduğu zamanlarda ispatlanamasa da en az 3 kişiyi öldürdüğü tahmin ediliyor.
Duesseldorf Canavarı unvanını 1929 yılında hak etti. Daha önce hiç rastlanmamış bir suç dalgası yaratarak Şubat ayından Kasım ayına kadar 29 kişiye saldırdı. Bu durum 5 yaşındaki bir kız çocuğu olan Gertrude Alberman’ın boğulup çılgınca bıçaklanmasıyla sona erdi. Hayranı olduğu Karındeşen Jack’i taklit ederek polise bir mektup yazdı. Mektupta Alberman’ın ve yirmi defa bıçaklanıp sonra anal tecavüz ettiği bir hizmetçinin cesetlerini nerede bulacaklarını söylüyordu.
Bir yıldan uzun süre Duesseldorf’lular korku içinde yaşadılar. Polis onu yakalamak için elinden geleni yaptı. Ancak Kürten’in kurban ve silah seçimi konusunda bir prensibi yoktu. Kimi bulursa ve hangi silahla olursa öldürüyordu.
1930 Mayısında Kürten tecavüz teşebbüsünde bulunduğu bir kadının kaçmasına izin verdi. 72 saat sonra tutuklanmıştı. Öyküsünü en ince ayrıntılarına kadar anlattı. Yetkililer diğer sapıklıklarının yanı sıra Kürten’in bir vampir olduğunu da öğrendiler. Bazı kurbanlarının kanını içmişti. Bir parkta uyuyan bir kuğunun başını kesmiş ve boynundan fışkıran kanı içerken orgazm olmuştu.
9 Cinayetten suçlu bulunarak 1931’de giyotinle idam edildi.
Hakkında Kitap:
The Monster of Duesseldorf, 1932, Margaret Seaton Wagner
RİCHARD RAMİREZ (buda favori)
"Night Stalker"
(GECE AVCISI)
“Sizi ahmaklar beni hasta ediyorsunuz. İntikamım alınacak. Hepimizin içinde bir şeytan yaşar.”
Gece Avcısı olarak tanınmıştır. Karanlık evlere sızarak içeride uyuyanları katlederdi. 1985 yılının bahar ve yaz döneminde 6 aylık bir süre içerisinde Los Angeles şehrinde kimse kendini güvende hissedemedi. Önce evin erkeğini öldürür, sonra da karısına her türlü sapıklığı yapardı. Yaşları 30 ile 83 arasında değişen kurbanları silahla vurulmuş, bıçaklanmış, sopayla dövülmüş ve vahşi bir şekilde katledilmiş olarak bulunuyordu. Bir defasında bir kadının gözlerini çıkarmış ve bunları hatıra olarak yanına almıştı. Bazen Kurbanlarının üzerine Satanist Yazılar kazırdı.
1985 Ağustosunun başı itibariyle, resmi olarak 12’den fazla cinayet işlediği kesinleşmişti. Birkaç hafta sonra bir saldır esnasında adamı başından vurmuş, kadına tecavüz etmiş ve çiftin arabasıyla kaçmıştı. Çalınan arabayı bulan polis, çok temiz bir parmak izi elde etti. Bu izler basit bir hırsız olarak bilinen Richard Ramirez’in izlerine uyuyordu. Şüpheli için tüm ayrıntıları içeren bir bülten hazırlandı ve fotoğrafları yerel basında yayınlandı.
31 Ağustos 1985 tarihinde Ramirez Doğu Los Angeles’te İspanyolların yoğun olduğu bir bölgede bir kadını arabasının içinden kaçırmaya kalktı. Kadının çığlıklarını duyanlar onu tanıdılar ve bir linç süreci başladı. Ancak Polis erken geldi ve onu öfkeli kalabalığın elinden kurtardı.
Mahkemede birkaç küçük çocuğun kaçırılarak tecavüz edilmesi dahil 13 kişiyi öldürmek ve bir dizi suçtan yargılandı. Suçlu bulundu ve idama mahkum edildi. Ceza açıklandığında “Vay be, Ölüm Toprakla Gelir. Disneyland’da görüşürüz.” Demiştir. Mahkemeler sırasında tuhaf davranışlar sergiliyor ve sol ayağına çizdiği beş köşeli yıldızı basın mensuplarına gösteriyor, Satanist söylemlerde bulunuyordu. Periyodik olarak ‘şeytan, şeytan, şeytan..’ sözünü tekrar ediyordu.
20’den fazla kişiyi öldürdüğü sanılıyor ve hücresinde idamı bekliyor.
Hakkında Kitap:
Night Stalker, 1991, Cliffort L. Lindecker
RİCHARD TRENTON CHASE
Vampire Of Sacramento
6 kişinin canını almış bir seri katildir. Önceleri damarlarına tavşan kanı enjekte ediyormuş. Daha sonra bunla yetinemeyip insan avlamaya başlamış. Kurbanlarının kanlarını organ parçalarıyla birlikte içiyormuş. Söylediğine göre bütün bu yaptıkları kanının toz haline gelmesini önlemek içinmiş..
Aynı zamanda kuşları canlı canlı yediği ve kedi köpek kanı içtiği de söylenmektedir.
6 cinayetinden dolayı ömür boyu hapse mahkum edilmiş, ama yüksek dozda hap alarak intihar etmiştir. “Vampire of Sacramento” diye bilinir.
THEODORE ROBERT BUNDY
(1946-1989)
“Biz seri Katiller, oğullarınızız, kocalarınızız, biz her yerdeyiz. Ve yarın çocuklarınızdan daha çoğu ölmüş olacak.”
"Bazen kendimi vampir gibi hissediyorum"
Ruhsuz ama zekiydi, güzel giyinen ve kadınların ilgisini kolayca çeken bir cazibe sahibiydi. Gayrı meşru olarak doğmuştu ve annesi bunu ondan gizledi. Çocukluğu döneminde hayvanlara işkence eder ve kız kardeşini röntgenlerdi. Kendisi 12 yaşındayken 9 yaşındaki kaybolan arkadaşını da öldürmüş olabileceği yıllar sonra gerçek yüzü ortaya çıktığında düşünülmeye başlandı. Tecavüzcü ve seri katil olarak 36 kişiyi öldürdü. Belki de yüzlercesini. Yakalandı. 24 Ocak 1989'da Elektrikli Sandalyede İdam edildi. Hapishane duvarlarının dışında toplanan yüzlerce kişi onun idamını şampanya içerek kutladı.
Ted Bundy’nin hayvani süper egosu ilk olarak Washington Üniversitesinde öğrenciyken ortaya çıkmıştı.1974 yılı içerisinde 7 ayda 7 kadını öldürdü. Bir kadının da metal çubukla önce kafasını parçalamış ve çubuğu rahmine sokarak kalıcı beyin hasarlarına sebep olmuştu.
Buradan ayrılıp Utah Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydoldu. Salt Lake bölgesinde genç kadınlar kaybolmaya başladı. Bunların arasında polis şefinin genç kızı da vardı. Çıplak ve parçalanmış olarak bir kanyonda bulundu.
Bundy arada bir Colorado’ya yolculuklar yapıyordu. Bu sırada Colorado civarında en az 5 kadın kayboldu.
1976’da yakalandı. Ancak iki defa kaçmayı başardı. Birinde Adliye binasında bir pencereye tırmanarak, diğerinde ise hücresinin tavanında bir delik açarak.
Ocak 1978’de Florida’da ortaya çıktı. Artık iyice azıtmıştı. Geceleri genç kadınların yatak odalarına gizlice giriyor ve ona işkencelerle tecavüz ediyordu. Bir kadının göğsünü koparacak kadar ve bir kadını kalçasını derince ısırdığında Diş izlerinin kendisini ele vereceğini düşünmemişti bile. Florida polisi onu çalıntı bir arabada yakalayınca yapılan karşılaştırmada diş izlerinin faili olduğu anlaşıldı.
Cinayet islemeye başladığı 1973 yılından yakalandığı 1978 yılına kadar toplam 28 kişiyi öldürdüğünü itiraf etmiştir. Ancak FBİ dedektiflerine göre bu sayı 30 ile 100 kurban arasında değişmektedir. Yakalanmasına rağmen Bundy iki kez kaçmayı başarmıştır. 1975 yılında yakalandığında adam kaçırmaktan 15 yıl ceza almıştır, 1978 yılında yakalandığında ise olum cezasına çarptırılmıştır.
İyi görünümlü bir hukuk öğrencisi olmasından dolayı birçok filme ve kitaba konu olmuştur. Örneğin Copycat filmindeki seri katil, hayranı olduğu Ted Bundy'nin cinayet sahnelerini tekrarlayarak cinayetler isler. Özellikle ilginç olan, cezaevinde kaldığı yıllarda Bundy'nin birçok kadından evlenme teklifi almış olmasıdır.
Kurbanlarının bedenlerinde bıraktığı diş izlerinden yakalandığı söylenir. Kurnaz seri katilimiz yakalanmadan önce dişlerini kırmaya çalışmışsa da bu bir ise yaramamıştır.
İste Bundy`nin bilinen 28 kurbanı
Lonnie Trumbull 6/23/66
Kathy Devine 11/25/73
Lynda Ann Healy 2/1/74
Donna Manson 3/12/74
Susan Elaine Rancourt 4/17/74
Kathy Parks 5/6/74
Brenda Baker 5/25/74
Brenda Ball 6/1/74
Georgeann Hawkins 6/11/74
Janice Ott 7/14/74
Denise Naslund 7/14/74
Jane Doe 9/2/74
Nancy Wilcox 10/2/74
Melissa Smith 10/18/74
Laura Aimee 10/31/74
Debbie Kent 11/8/74
Caryn Campbell 1/12/75
Julie Cunningham 3/15/75
Denise Oliverson 4/6/75
Melanie Cooley 4/15/75
Lynette Culver 5/6/75
Susan Curtis 6/28/75
Shelley Robertson 7/1/75
Nancy Baird 7/4/75
Debbie Smith 2/?/76
Lisa Levy 1/15/78
Margaret Bowman 1/15/78
Kimberly Ann Leach 2/9/78
Yale mezunu psikopat dahi. Yakalandıktan sonra seri katil profilleri üzerine FBİ'la iş birliği yapmıştır. Şu yorumu ünlüdür:
Seri katillerin yakalanmasının sebebi alışkanlık. Bir işi ilk kez yaptığınızda çok dikkat edersiniz. Her şeyin düzgün olmasını istersiniz. Ama 20. Kez yaparken o kadar da önemsemezsiniz.
Özellikle kurbanlarını güzel ve koyu renk saçlı kadınlar arasından seçmiştir. Kurbanlarını tecavüz ettikten sonra kör bıçakla öldürmüştür.
Her öldürdüğü bayana tecavüz etmesiyle bilinen Bundy, tecavüz eylemini öldürdükten sonra gerçekleştirmeyi uygun gören bir ölü sevici niteliğindedir. Yaşayan bayanlarla ilişki kurup öldürmek maiyetinde bir eylemi olmamış, özellikle ölü sevici özelliğini uygulayabilmek amacıyla öldürmüştür, diyebilinir.
Bütün kurbanlarının ilk kız arkadaşına benzediği de söylenir.
Bazı cesetleri evde pişirdiği, korkunç kokular yayılmasına rağmen komsularının polislere eğitimli yakışıklı çok efendi çocuk diye ifade verecek kadar güvenmeleri nedeniyle yakalanmadığı, ilk yakalanışında saldırdığı kızlardan birinin nasılsa aşık olduğu için polise bunu söylemeyip bile bile serbest kalmasını sağladığı söylenir.
Hakkında Film:
Copycat
Hakkında Kitap:
The Stranger Beside Me, 1988, Ann Rule
ZODİAC KİLLER
‘İnsanları öldürmeyi seviyorum, çünkü çok eğlenceli’
'İnsanları avlamak, bütün sporlardan daha çok heyecanlandırıyor’
O geceleri dolaşan silahlı bir katildi. Kurbanlarını rasgele seçiyordu.
İlk cinayetini 1968 yılında isleyen, en son 1978 yılında kendisinden haber alındıktan sonra ortadan kaybolan ve bugüne kadar asla yakalanamayan, kriminoloji tarihinin ikinci bir Karındeşen Jack vakası olarak adlandırılan ünlü seri katil.
İlk cinayetini California'da isledikten sonra polise mektup göndererek "Bu son olmayacak" diye yazmış, daha sonra bunu alışkanlık haline getirerek her cinayet sonrası polislere şifreli mesajlar gönderip Zodiac işareti ile imzaladığından kayıtlarda adi The Zodiac Killer olarak kalmıştır.
San Francisco’da 1968 Aralık ile 1969 Ekim arasında 5 insanı öldürdü ve 2 insanı yaraladı.
Zodyak olarak tanınan Katilin ilk cinayeti, 20 Aralık 1968’de California’da arabasını içinde oturan çifti öldürmesidir.
5 Temmuz 1969’da Zodyak yeniden vurdu. Yine arabasında oturan bir çifti hedef aldı. Kadın öldü, adam ise yaralı kurtulmayı başardı.
San Francisco gazetelerine Zodiac işaretli mektuplar gönderildi. Mektuplarda bir şifre vardı. Çözümü ise:
‘Cennette yeniden doğacağım ve bütün öldürdüklerim benim kölelerim olacak. Size ismimi vermeyeceğim. Çünkü sonraki hayatım için köle toplamamı yavaşlatmaya veya durdurmaya çalışacaksınız.’
Katilin, 27 Eylül 1969 Berryesa gölünde yeniden ortaya çıktı. Burada piknik yapan çifte saldırdı. Telefonla cesetlerin yerini polise bildirdi.
Son kurbanı, 11 Ekim 1969’da San Francisco’da vurularak öldürülen taksi sürücüsüydü. Sürücünün kanlı gömleğinden kesilmiş parçalar ve bir mektup, daha sonra San Francisco Chronicle gazetesine yollanacaktı. Mektupta ’Bir sabah bir okul otobüsünü ortadan kaldıracağım’ yazısı vardı. Neyse ki böyle bir olay olmadı.
Cinayetleri sırasında, göz kısımları delik, üzerine beyaz renkle zodiak işareti yapılmış siyah bir kukuleta kullandığı için adı Zodiak Killer olarak anılır.
Bundan sonra ortadan kaybolan katil, hiçbir zaman yakalanamadı. Cinayetlerine halen devam ettiği söylentileri halk arasında sürmektedir.
Kriminoloji açısından örnek teşkil eden Cheri Jo Bates cinayetinin de dahil olduğu yüzlerce suçun faili olarak aranmaktadır. Her cinayetinden sonra kah bölgenin Emniyet Müdürüne kah Belediye Başkanına gönderdiği şiirleri polis ve avukat yetiştiren müesseselerde ders konusu olarak islenir.
Hakkında Kitap:
Zodiac -Robert Graysmith
Hakkında Film:
1971 yılında çekilen Dirty Harry filmine de esin kaynaklığı etmiştir. Dedektif rolündeki Clint Eastwood'a mesajlar gönderen seri katilin filmdeki adi Scorpio'dur. Seri katil Amerika'da neredeyse Ed Gein kadar popüler ve internette adına açılmış birçok fan sitesi bulunmaktadır.
Önümüzdeki yıl(2006) gösterime girecek olan yeni film;
Zodiac -Yönetmen-David Fincher, Kitap-Robert Graysmith, Senaryo-James Vanderbilt
KARINDEŞEN JACK JACK THE RİPPER
"Tarihe bakıldığında 20.yüzyılı benim başlattığım görülecektir"
Dehşet, 31 Ağustos 1888 de sabahın erken saatlerinde başladı. Kabaca sabah 3:45 sularında Londra’nın East End bölgesindeki, ıssız ve loş bir sokakta yürüyen hamal George Cross, muşambaya sarılı bir şeye çarptı. Yakından bakınca, bu yığının parçalanmış bir kadın vücudu olduğunu anladı. Kadının daha sonra 42 yaşındaki Mary Ann Nicholls adında bir hayat kadını olduğu ortaya çıktı. Gırtlağı kesilip karnı açılmıştı ve cinsel organında bıçak yaraları vardı.
O zaman kimse farkına varmasa da, Mary Anne Nicholls ün bu korkunç ölümü suç tarihinde tüyler ürpertici bir dönüm noktası teşkil edecekti. Bu cinayet, yalnızca önce Londra ya sonra da tüm dünyaya etkisi şok dalgaları şeklinde yayılacak bir cinayetler zincirinin ilk halkası değildi. Aynı zamanda çok daha önemli bir şeye işaret etmekteydi: seri seks cinayetlerinin modern döneminin başladığına.
Nicholls cinayetinden bir hafta sonra, ilk cinayet mahallinden 800 metre uzaklıkta, pansiyon olarak kullanılan bir binanın arkasında,kötü beslenme ve veremden muzdarip 47 yaşında bir hayat kadını olan Annie Chapman ın parçalanmış cesedi bulundu. Chapman ın kafası neredeyse vücudundan kopmuştu, katil tüm buyun adalelerini kesmişti ve neredeyse omuriliğini de koparmıştı. Ayrıca iç organları da karnından dışarı çıkarılmıştı.
Katilin gerek kimliği asla bilinemeyecekti. Ancak birkaç hafta sonra Metropoliten Polisi kışkırtıcı bir mektup aldı. Mektup suçlu olduğunu söyleyen şahıs tarafından yazılmış ve takma isimle imzalanmıştı. Bu isin halk tarafından benimsendi. Bu andan itibaren çılgın Whitechapel Kasabı, bu korkunç isimle aranacaktı: Karındeşen Jack.
Polisin Karındeşen in mektubunu almasından iki gün sonra katil, Elizabeth Stride adında İsveçli bir hayat kadının boğazını kesti. Kurban üzerinde diğer korkunç şeyleri yapamadan, yaklaşan bir arabanın sesiyle işini yarım bırakmak zorunda kaldı. Oradan hızla kaçan Karındeşen, Cathrine Eddowes adında, kaldırımda sarhoş bulunduğu için karakola götürülerek ayılana kadar orada tutulan ve henüz salıverilmiş olan 43 yaşındaki bir hayat kadınına rastladı. Onu ıssız bir meydana götürdü ve orada boğazını kesti. Ardından şeytani bir öfkeye kapılarak kadının yüzünü tamamen parçaladı, vücudunu kuyruk sokumundan göğüs kafesine kadar kesti, bağırsaklarını dışarı çıkarttı ve sol böbreğini alarak uzaklaştı.
Karındeşen tarafından gerçekleştirilen son suç aynı zamanda en korkuncuydu. 9 kasım gecesi, 3 aylık hamile olan 25 yaşındaki İrlandalı bir hayat kadınıyla onun odasına gitti. Gecenin ortalarına doğru onu yatakta öldürdü, birkaç saat boyunca keyifle cesedi parçaladı iç organlarını dışarı çıkarttı, burnunu ve göğüslerini kesti, bacaklarının etlerini sıyırdı.
Bu olaydan sonra, Whitechapel cinayetleri birden bire durdu. Karındeşen sonsuza kadar ortadan yok oldu, tarihten çıkıp efsaneler alemine karıştı.
O günden beri konu üzerine kafa yoranlar bir kasaptan İngiliz tacının veliahdına kadar bir dolu şüpheli öne sürmüşlerdir. Bu iddiaların çoğu eğlenceli okuma malzemeleri teşkil eder, ancak Karındeşen in gerçek kimliği yüz yıldır değişmedi: O, merak uyandıran, muhtemelen hiç çözülemeyecek bir sırdır.
”Boğaz bir bıçakla kesilmiş, kafa vücuttan neredeyse ayrılmıştı. Karın kısmen parçalanarak açılmış ve her iki göğüs de kesilmiş. Burun kesilmiş, alnındaki deri yüzülmüş ve uyluklardan ayaklara kadar etler kemikten sıyrılmış. Bağırsaklar ve vücudun diğer parçaları yoktu, ancak karaciğer vs. bu zavallı kurbanın ayakları arasına yerleştirilişti. Bacaklardan çıkarılan etleri göğüsler ve burun katil tarafından masanın üstüne konmuş ve kadının ellerinden biri midesinin içine sokulmuş.”
Karındeşen Jack in son kurbanı Mary Kelly’nin nasıl bulunduğunu anlatan 1888 tarihli bir gazeteden.
__________________
|