Daimi Üye
Üyelik Tarihi: Sep 2005
Konum: AliSamiYen
Yaş: 33
Mesajlar: 462
Teşekkür Etme: 63
Thanked 48 Times in 21 Posts
Üye No: 31
İtibar Gücü: 1563
Rep Puanı : 2415
Cinsiyet :
|
Galatasaray

Adı: Galatasaray Spor Kulübü
Kuruluşu: 1905 Sonbaharı
Kurucuları: Ali Sami Yen, Asım Tevfik Sonumut, Emin Bülent Serdaroğlu, Celal İbrahim, Bekir Sıtkı Bircan, Reşat Şirvanizade, Refik Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver
Kurulduğu Yer: Galatasaray Lisesi 5. sınıfı
İlk Renkler: Kırmızı-Beyaz ( Sonradan Sarı- Siyah ve Sarı -Kırmızı)
İlk Lokal: Galatasaray`da Bulgar Sütçü`nün Dükkanı
İlk Amblem: Tobler Çikolatasındaki kartal
İlk Başkan: Ali Sami Yen
İlk Maç: Galatasaray- Kadıköy Faure Mektebi (2-0)
İlk Spor Dalı: Futbol
İlk Şampiyonluk: İstanbul Pazar Ligi Şampiyonluğu
Kuruluş Hedefi: " İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak.
Türk olmayan takımları yenmek."

Galatasaray ' ın ilk amblemi, 333 Şevki Ege tarafından çizildi. Bu, ağzında futbol topu olan kanatları gerili bir kartaldı. "Kartal", Galatasaray'lıların üzerinde durduğu bir amblem örneğiydi. Ancak, kartal adı benimsenmeyince, Şevki Ege'nin kompozisyonu bir kenara itildi. Sonraları , GS amblemi doğdu ve benimsendi.
Suat Başar,Galatasaray ambleminin nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor:
Yıl 1923…
O yıl biz "cinquieme" da, yani lise 1' deydik. Arkadaşlarımızdan 74 Ayetullah Emin, sıra arkadaşı Şinasi (Şahingiray), ile birlikte her hafta "Kara kedi" %90 nispetinde Ayet'in inci gibi el yazısı ile yazılmıştır. Ayet, bir taraftan mecmuasının yazılarını temize çekerken, bir yandan da sahifelerini ve bilhassa kapak vazifesi gören ilk sahifesini süslerdi. Bir defasında bu kapakta hepimiz basit fakat zarif çizilmiş bir "Gayin -Sin" gördük. Kırmızı Gayin' ın içine sarı bir "Sin" oturtulmuştu. Hendesi çizgilerle ve muayyen ölçülerle resmedilmiş olan bu şekil , kulübümüzün, yalnız kulübün değil, bütün Galatasaray ' lılığın remzi olacaktı. Ama, her şeyden evvel bu şekli kulübün kongresine teklif etmek lazımdı. Bu teklifi kim yapacaktı? Tasarladığımız arkadaş çekingendi ve kongre günü yaklaşıyordu. Nihayet o gün geldi. 1923 yılında, bir gün mektebin resim sınıfında kalabalık bir kongre toplandı. Ne ateşli, ne heyecanlı bir kongreydi o. Kimler yoktu ki? Belli ki Galatasaray yeni hamlelere hazırlanıyor, spor sahasında yeni inkilaplar yapacak, memlekette yeni çığırlar açacak. Teklifler ve kararlar bibirini kovalıyor. Şinasi arkadaşımız Ayet'den "Gayin-Sin" resmini almış, kongreye teklif edecek, ama o da çekingen,arka sıralarda oturmuş bekliyor. Nihayet Şinasi'nin yanında oturan Dr. Namık (Canko) merhum , söz alıp ortaya çıktı ve:
Arkadaşlar, genç kardeşlerimizden Şinasi Reşit, kongremize bir rozet şekli getirmiş, kulübümüzün remzi ven rozetimizin şekli olarak kabul edilmesini teklif ederim, dedi. Büyük bir resim kağıdına çizilmiş ve renklerimizle boyanmış "Gayin-Sin" i ortaya çıkardı. Teklif alkışlar arasında ittifakla kabul olundu. Ayet, yalnız eski harflerle "Gayin-Sin" çizmekle kalmamış, aynı uslupla bir de "GS" yaratmıştı. Bunların asılları Ayet'in Şinasi'nin yardım ile çıkardığı haftalık el yazısı "Kara Kedi" mecmuasındadır. "Gayın-Sin" ilk defa 1925 de kurulan Galatasaray talebe sandığının hazırladığı mektup, kağıt ve zarflarına basıldı. Yine, 1925 de kabul edilen lise kasketine ve daha sonra lise ceketlerine işlendi. Bazı imkansızlıklar, rozetin yapılmasını geciktiriyordu. Nihayet bunu da sıra gelince, şekiller o zaman eski İpek sinemasının kapısındaki dükkanlardan birinde Besim Koşalay ile birlikte tuhafiye mağazası açan Nihat Bekdik'e verildi. Bir aksilik eseri bunlar kayboldu. O zamanki İdare Heyetinin bastırdığı matbualarda ve yaptırdığı rozetlerde Ayet'in eseri biraz şekil değiştirdi. GS nin yaratıcısı Ayet Emin'i 29 eylül 1931 de toprağa verdik. Dr. Namık ağabeyimiz 1933 yılında aramızdan ayrıldı. Allah Şinasi Şahingiray arkadaşımıza uzun ömürler versin. GS yi gördükçe, her üçünü hatırlar, ebediyete tevdi ettiklerimizi rahmetle yadederim.
Not: Maalesef, şu tatlı anıyı bize nakleden 550 Suat Başar ağabeyimiz de aramızdan ayrıldı. Nur içinde yatsın...
Teknik Direktörler
1905-1906 Nikolof (Futbolcu)-Bulgaristan
1907 Emin bülent (Futbolcu)
1908-1911 Horace Armintage (Futbolcu)
1911-1914 Emin bülent (Futbolcu)
1915 Sadi Bey
1916-1917 Ali Sami Yen
1919-1921 Necip Şahin (Futbolcu)
1922-1923 Adil Giray (Futbolcu)
1924-1928 Billy Hunter- İskoçya
1929 Nihat Bekdik (Futbolcu)
1930-1931 Lamberg- Macaristan
1931-1932 Fred Pegnam- İngiltere
1933-1936 S. Pedeafoot- İngiltere
1937 Hans Baar- Avusturya
1938 Peter Szabo- Macaristan
1938-1939 Peter Tandler- Avusturya
1939 Hayman- İngiltere
1939-1940 C. Zaharczuk- Polonya
1941-1945 Jhon Begget- İngiltere
1945-1946 Miço Dimitriyadis
1947 J. Szweng- Macaristan
1947-1949 Pat Molloy- İngiltere
1950-1952 D. Lockhead- İngiltere
1952-1953 Gündüz Kılıç
1953-1954 Lazlo szekelly- Macaristan
1954-1957 Gündüz Kılıç
1957-1958 George Dick- İngiltere
1959-1961 Remondini- İtalya
1961-1963 Gündüz Kılıç- Çoşkun Özarı
1964-1967 Gündüz Kılıç
1967-1968 Eşfak Aykaç- Bülent eken
1968-1970 Kaleperoviç- Yugoslavya
1970- 1971 Coşkun Özarı
1971-1972 Brian Birch- İngiltere
1972-1973 Brian Birch- İngiltere
1974-1975 Don Howe- İngiltere
1975-1976 Mansell- İngiltere
1976-1977 M. Allison- İngiltere
1977-1978 Fethi Demircan
1978-1979 Coşkun Özarı
1979-1980 Turgay Şeren
1980-1982 Brian Birch- İngiltere
1982-1983 Özkan Sümer
1983-1984 Tomislav İviç- Hırvatistan
1984-1988 Jupp Dervall- Almanya
1988-1990 Mustafa Denizli
1990-1991 Siggi Held- Almanya
1991-1992 Mustafa Denizli
1992-1993 Karlheinz Feldkamp- Almanya
1993-1994 Rainer Hollmann- Almanya
1994-1995 Reinhard Safting- Almanya
1995-1996 Graeme Souness- İskoçya
1996-2000 Fatih Terim
2000-2002 Mircea Lucescu-Romanya
2002-2004 Fatih Terim
2004 HAGİ
Gerçekleri tarih yazar...
GALATASARAY ;
Türkiye'nin İLK futbol takımı Galatasaray- (1905)
Dünya sıralamasında İLK On' da 1.sıraya giren İLK Türk takımı.
Devlet üstün madalyası alan İLK takım
UEFA kupasını hiç yenilgi almadan kazanan İLK ve TEK Türk takımı
Türkiye'nin en çok Şampiyon olan takımı (15 kez)
Üç yıldızı alan İLK takım
Türkiye Süper Ligi'nin İLK Şampiyonu
Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda Avrupa Kıtasını temsil eden İLK ve TEK Türk takımı
Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final'e çıkan İLK ve TEK Türk takımı
İstanbul Şampiyonluğu'nu kazanan İLK futbol takımı- (1907-1908)
Yurt dışında İLK galibiyet alan Türk futbol Takımı-(1911)
Yurt dışında Türkiye'yi temsil eden İLK futbol takımı- (1911)
Şampiyonlar ligine katılan İLK Türk takımı
Avrupa'da, UEFA kupasını hiç yenilgi almadan kazanan İLK ve TEK takım
Balkanlarda UEFA Kupasını kazanan İLK ve TEK takım
Uluslararası maçlarda kendi sahasında ardarda EN çok galibiyet alan TEK Türk takımı - 20 kez
UEFA kupasını kazanan İLK ve TEK Türk takımı - (1 kez)
Avrupa Şampiyonu olan İLK ve TEK Türk takımı
Süper kupa kazanan İLK ve TEK Türk takımı - (1 kez)
İnternet Sitesine sahip İLK Türk takımı
İspanyolları deplasmanda yenen İLK Türk takımı.
İspanyolları eleyen İLK Türk takımı.
Bir sezonda 2 İtalyan takımını eleyen İLK Türk takımı (Milan-Bologna)
Bir sezonda 2 İngiliz takımını eleyen İLK Türk takımı (Leeds-Arsenal)
Avrupa maçlarında galibiyeti, mağlubiyetinden çok TEK Türk Takımı
Türkiye 1. Ligi'ni na-mağlup bitiren İLK takım (1985-86)
EN fazla aralıksız şampiyon olan takım. - 4 kez
Yerli hocayla EN çok şampiyon olan takım. GALATASARAY - 9 kez
EN fazla şampiyonluk yaşayan futbolcular Bülent (8 Kez)- Suat, Arif ( 7 Kez )
Bir sezonda EN fazla Avrupa Kupa maçı oynayan takım.- 18 kez (Süper kupa dahil)
Avrupa'da Şampiyonlar Ligine EN fazla katılan takım GALATASARAY - 6 kez
Şampiyonlar liginde EN fazla puan toplayan Türk takımı- 10 puan
Türkiye Spor yazarları Kupasını EN fazla kazanan takım
Türkiye Kupasını EN fazla kazanan takım -13 kez
Cumhurbaşkanlığı Kupasını EN fazla kazanan takım- 10 kez
Avrupa kupalarında 1 sezonda EN fazla puan toplayan takım. - 17 maç 34 puan
Avrupa'da, bir sezonda Avrupa kupalarında EN fazla galibiyet alan takım. - 11 kez (Süper kupa dahil)
Bir sezonda Avrupa kupalarında EN fazla gol atan takım.- 35 gol (Süper kupa dahil)
Deplasmanda aralıksız EN fazla yenilmeyen takım.- 40 kez
Bir sezonda EN fazla maç yapan takım. GALATASARAY - 59 kez (Süper kupa dahil)
Avrupa Kupaları'nda EN çok tur geçen Türk takımı. Bir sezonda EN fazla maç yapan futbolcu
HAKAN ŞÜKÜR - 54 maç 4697 dakika
Avrupa Kupalarında EN fazla maç yapan Türk takımı.
Türkiye liglerinde bir sezonda EN fazla gol atan takım. - 62-63 sezonu 105 gol
Türkiye liglerinde EN çok resmi kupa kazanan takım -56 kupa
Avrupa Kupalarındaki İLK Goller
1.GOL: Metin Oktay -27.08.1956 (Galatasaray-Dinamo Bükreş:1-3)
100.GOL: Uğur Köken -1.10.1969 (Galatasaray-Vatford:2-3)
200.GOL: Mirsad Seydiç-20.10.1982 (Galatasaray - Avusturya Wien:2-4)
300.GOL: Uğur Tütüneker -4.11.1992(Galatasaray - E.Frankfurt:1-0)
500.GOL: Tugay Kerimoğlu 5.11.1997 (Galatasaray - Sparta Prag:2-0)
400.Gol Faruk Yiğit tarafından 13.7.1996 tarihinde Kocaeli- Hibernias maçında atılmıştır.
Teşekkürler GALATASARAY !
Teşekkürler; Bu gurur veren tablonun yaratılmasında emeği geçen herkese..
Kupalar
Süper Kupa
  
Uefa kupası
Atatürk ve Galatasaray
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü "bir takım taraftarı" yapmak çabaları, tarihin gerçekleri karşısında her zaman hüsrana uğruyor.Ulusların yaşamında çok az sayıda kişi önder niteliğini kazanmış ve tüm ulusa mal olmuştur. Bu nitelikteki kişilerin kayıtlı belgeler olmadan sözel tanıklıklara dayanarak birtakım alanlarda tüm ulusun aidiyetinden koparılıp bazı camialara mal edilmesi yanlış bir tutumdur. Bu kişiler tarihsel özellikleriyle, kişiler, topluluklar, gruplar ve camialar üstüdür. Bunun tersini savunmak kişi ve camialara bir öncelik kazandırmayacağı gibi, toplumsal boyutta da onarılmaz yaralar açar. Bunun bilincinde olan gerçek önderler de, toplumun tümünü kucaklamayan ve kurucusu olmadıkları ya da arasında yer almadıkları oluşumlara katılma konusunda büyük hassasiyet gösterirler. Mustafa Kemal Atatürk bu özeni göstermemiz gereken kişilerin başında gelir.
Atatürk'ün Galatasaray camiasıyla olan ilişkisi, Galatasaray Lisesi'ni 2 Aralık 1930, 28 Ocak 1932 ve 1 Temmuz 1933 tarihlerindeki ziyaretleriyle somutlaşmıştır. Çok yakın bir tarihte yitirdiğimiz ve bugün örneğine pek rastlanmayan "dinozor" gazeteci Metin Toker' in sözleriyle
"Hiçbir lise Atatürk'ten böyle bir ilgi görmemiştir...Galatasaray, sadece 'Türkiye'nin' Batı' ya açılan penceresi' değil, Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden, belki de en önemlisi laisizmin kilometre taşlarından biri olmuştur.
Nasıl Harp Akademisi, Harbiye ve Mülkiye sıradan eğitim müesseseleri sayılmazsa Galatasaray da sıradan bir lise sayılamaz."
Evrensel bir sevgi
Galatasaray camiasının Atatürk'e karşı duyduğu sevginin evrenselliği 956 okul numaralı Celalettin Som' un satırlarında çarpıcı bir biçimde dile gelir:
"Galatasaray Lisesi 7. sınıftaydım. Sınıf, müdür merdiveni karşısında, ön avluya bakan, müdür odasından sonraki ilk sınıftı. Beyoğlu Caddesi'nin bütün gürültüsü duyulurdu. İlk dersimiz Fransızcaydı. Hocamız Monsieur M. Journé anlatıyordu...Birden bütün sesler sustu...Koyu sessizlikte mektebin önünde virajı alan tramvayın acı çığlık sesine benzeyen demir tekerleklerin raylara sürtünmesinden çıkan ses kulaklarımızda çınladı...M. Journé ders anlatmayı kesmiş, başını elleri arasına almış ağlıyordu!..Tarih 10 Kasım 1938 saat 9'u 5 geçiyordu...ATATÜRK vefat etmişti." İşte o günlerde evrensel ve toplumlar üstü bir devlet adamına karşı duyulan evrensel sevgi budur.

Galatasaray Lisesi'ni İlk Ziyareti
1930 yılında dünyanın ve Türkiye'nin, siyasal ve toplumsal konjonktürü oldukça hareketlidir. Atatürk 18 Kasım'da bir yurt gezisine çıkar ve İstanbul'a döndükten sonra bazı okulları ziyaret ve teftiş eder. Devletin resmi yayın organı Ayın Tarihi mecmuası bu olayı şöyle anlatır (cilt 23-24, sayı 79-81, sayfa 6630-6631):
"3.12.1930; Reisicumhur Gazi Hz. saat ikide otomobille saraydan hareket ederek sıra ile Harp Akademisi, Mülkiye ve Harbiye Mekteplerini...buradan Galatasaray Lisesi'ni teşrif ettiler.(...) Galatasaray Lisesi'nde kütüphanenin hatıra defterini imzaladılar. Daha sonra müdür odasında bir müddet oturarak mektebin vaziyeti umumiyesi ve talebenin durumu hakkında konuştular. İmla, resim ve lisan derslerinde bulundular, mektep müdüründen uzun uzadıya izahat aldılar..."
Şimdi devlet arşivlerinden edinilen bu kuru ve nesnel bilgilerin yanına çağdaş yazınımızın öykücülüğünün ve tiyatro yazarlığının bir klasiği olan, benzersiz kurgu işçiliğinin yanı sıra edebiyatımıza 'humour' denilen ince alayı ve gözlem gücünü de kazandıran ve bir Galatasaraylı olan ustanın kalemine, Haldun Taner'in gözlemlerine başvuralım ve bu ziyareti bir kez de onun anlatısından dinleyelim:
Şarklıların Efsaneye Düşkünlüğü
"Ya sekizde ya dokuzda idik. Demek ki otuz, otuz bire rastlıyor. Mektepte bir telaş, bir kıyamet. Taş tablolar boyanıyor, yıkık yerler sıvanıyor. Meğer Gazi Paşa gelecekmiş. İdare her sınıfa Afet Hanımın, baskısı henüz bitmemiş Yurt Bilgisi kitabından üçer nüsha dağıttı. Talebeler kımlanıyor: 'Ah bir bizim sınıfa girse.' Hocalar başka gûna: 'Allah vere bizimkine girmese.' (...) Atatürk'e bakıyorum, resimlerinde sık sık gördüğümüz pozlarından birinde: Sol elinin iki parmağını üst yelek cebine takmış, başı hafif öne eğik, çatık kaşları ve o meşhur bakışıyla gözünün üstünden müdüre bakarak anlattıklarını dinliyor. Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz. Aklı başında insanlardan duymuştum: 'Bakılamıyor efendim,' diyorlardı. 'İmkânı yok gözlerine bakılamıyor. Çenesine kadar hadi neyse ne ama, başınızı daha yukarı kaldırdınız mı, gözleriniz iki kuvvetli projektörle karşılaşmış gibi kamaşıyor, çarpılıp sersemliyor, bir şeyler oluyorsunuz.' Ben bunu duydum ya, şimdi korkudan başımı kaldırıp da yüzüne bakamıyorum. Bütün görebildiğim: Saatinin kösteği, yeleği, sol elinin yelek cebine dalmış iki parmağı, kolalı devrik yakası, hadi bilemediniz biraz da çenesinin ucu...Hepsi bu kadar. Ama çocukluk işte, şeytan dürttü. Ya herrü ya merrü deyip birden daha yukarı bakıverdim. A, ne kamaşma ne çarpılma, işte pekala bakılabiliyordu. Hatta müdür de bakabiliyordu. Hoca da bakabiliyordu.
Bu Gözlerden Hiçbir Şey Kaçmaz
Gerçi projektör, şimşek filan edebiyat ama, şunu söylemeli ki, bu bakış pek öyle herkesin bakışına da benzemiyordu. Bu gözler bir yere bakıyor ama baktığı şeyden çok daha gerileri çok daha derinleri görüyor gibi idiler. O gün, orada, onun karşısında çocuk kafamın koyduğu ilk teşhis şu oldu: Bu gözlerden hiçbir şey kaçmaz arkadaşlar. Bu adam kandırılamaz, aldatılamaz. Bu adam mugalataya, laf cambazlığına pabuç bırakmaz. Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır(...) Atatürk mektepten ayrılmak üzere iken paydos trampeti çaldığından hepimiz bahçeye boşandık. Rahmetli, maiyetindeki mutat zevata bir şeyler söyledikten sonra talebe kalabalığının ortasına dalıverdi. O, tek başına, ortamızda, maiyetindeki zevat ise geride, çok geride, mektebin iki kanadı da açılmış cümle kapısına doğru yürümeğe başladık. Atatürk, yüzünü daha iyi görebilmek için yengeç gibi yampiri yampiri hatta gerisin geri yürüyen bir sürü çocuğun arasında, iki eli ceketinin iki yan cebinde, gururlu ve gülümser ilerliyordu. Büyük kapının önüne binlerce meraklı birikmişti. El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zaptediyorlardı. Karşı apartmanların her bir penceresinde ben diyeyim, on, siz deyin yirmi baş. Atatürk görününce bir alkış koptu. Aklımıza gelmiş gibi biz de onlara uyduk. Atatürk bu alkışlar arasında otomobiline bindi (...) Akşam, etütte yoklama yapılınca, o kargaşalıkta iki açıkgöz arkadaşımızın neharilere karışıp mektepten kaçtıkları anlaşıldı. Geçmiş zaman, kendilerine idarece bir ceza verildi mi idi, pek hatırlamıyorum. Galiba, bu tarihi günün yüzüsuyu hürmetine, Beyoğlu'nda sürtüp durdukları yanlarına kâr kaldı idi. E, artık o kadar da olmasın mı?"
İkinci Ziyaret
Mustafa Kemal, 28 Ocak 1932 Perşembe günü Beyoğlu'nda otomobille çıktığı bir gezinti sırasında saat 16'da Galatasaray Lisesi'ni ikinci kez ziyaret ederek onurlandırmıştır. Lisedeki tarihi Tevfik Fikret salonunda verilen bir müsamereyi izlemiş ve oyunda rol alan öğrencilere övgüler yöneltmiştir. Niyazi Ahmet Banoğlu'nun "Atatürk'ün İstanbul'daki Hayatı" adlı yapıtında bu ziyaret hakkında bilgi verilmektedir.
Üçüncü Ziyaret
Atatürk'ün Galatasaray Lisesi'ne üçüncü gelişinin tarihi 1 Temmuz 1933'tür. Gazi bu gelişinde öğrencilerin Tarih-Coğrafya-Yurt Bilgisi grubundan geçirdikleri orta mektep bakalorya sınavlarına bizzat katılmış ve çeşitli sorular sormuştur. Maiyetiyle (Riyaseticümhur Katibi Hikmet (Bayur), Başyaver Celal, Yaver Şükrü ve Cevdet Beyler ve Muallim Afet Hanım) Lise' ye gelen Atatürk talebenin alkışları arasında Müdürlük odasına çıkmış, burada müdür Tevfik Bey ve öğretmenlerle okul hakkında görüştükten sonra doğruca imtahan odasına girmiştir.
İlhan E. Postacıoğlu'nun anılarından Gazi'nin imtahan odasına girdiğinde sınavdaki öğrencinin Bandırmalı Ahmet olduğunu öğreniyoruz. Ardından Serbest Fırka'nın kurucusu Fethi Okyar'ın oğlu Osman (Okyar) sınav odasına alınır. Sınavdan çıkan Osman Okyar'a Atatürk tarafından babasına selam söylendiği öğrenciler arasında hızla yayılır ve büyük bir memnuniyet uyandırır. Atatürk'ün Galatasaray Lisesi öğrencilerine yönelttiği bazı sorular şunlardır: Atilla'nın Romalılar'la ilk harbi; Sevr muahedesiyle, Lozan muahedesi arasında ne gibi farklar vardır?; Eti medeniyeti; Devletçiliğin ve fertçiliğin mukayesesi; Şimendifer siyasetimiz; Malazgirt Meydan Muharebesi; Din ve laiklik üzerine sorular; İspanya yarımadası; Mudanya Mütarekesi; Bizanslılarla Türklerin ilk temasları; Referandum ve halk oylaması vb. Sınavlar gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürmüş ve Atatürk Galatasaray Lisesi'nden memnun kalarak ayrılmıştır. Dönemin okul müdürü olan Tevfik Ararat o günün izlenimlerini şu sözlerle anlatır:
"1 Temmuz 1933, Galatasaray Lisesi'nin yaşadığı en büyük gündür; o gün Gazi Hazretleri, müessemizde beş saat bir çeyrek saat kalmışlar, ve birinci devre Tarih-Coğrafya-Yurtbilgisi mezuniyet imtahanlarına giren talebemizden dokuzunu imtahan etmek lütfunda bulunmuşlardır. Galatasaray Lisesi, bundan sonra, o unutulmaz günü her sene anmak ve tekrar yaşamak için aynı devrenin aynı imtihanlarını daima aynı güne koyacaktır."
Bu yazı, "Dünden Bugüne Galatasaray" (Hazırlayanlar: Vefa O. Semenderoğlu-Osman Tamburacı), "Atatürk Önünde Tarih Bakaloryası" (İlhan E. Postacıoğlu), "Şişhaneye Yağmur Yağıyordu; Ayışığında Çalışkur" (Haldun Taner), "Atatürk ve Galatasaray" (Galatasaray'ın 500. Yıldönümünü Kutlama Komitesi), "Galatasaray Tarihine Ait Belgeler:I (1868-1933) (Orhan Koloğlu) başlıklı kitap ve belgelerden Metin Pınar tarafından derlenmiştir.
__________________
Alayına İsyan
...Ölümüne Aslan...
Emeğe Saygı
|