11-) Sonra aşağıda gördüğünüz gibi geyik, babamı yakaladı ve babamın arabasına bağladığı gibi, babamı götürüp karakola teslim etti. Üstelik utanmaz geyik, karakolda bir de polislere "böyle adamlara avcılık yaptırmayın kardeşim, avcılığın da bir şanı şerefi var" dedi. Zaten babam da o günden sonra avcılığı bıraktı:
12-) Ne yazık ki annemin elimde bir fotoğrafı kalmamış, ama annemin komşusu Şehrazettin yenge bize sık sık oturmaya gelirdi. Nasıl olduysa onun bir fotoğrafı kalmış bende. Gördüğünüz gibi Şehrazettin yenge, süsüne düşkün bir kadındı:

13-) Küçükken hayvanları ve özellikle köpekleri çok severdim. Sık sık yan komşumuzun köpeğiyle oynar, onun yemeğini paylaşırdım. Fakat yan komşumuz ben onların köpeğinin yiyeceğini silip süpürüyorum diye babama şikayete gelince babam da bana bir köpek aldı:
14-) Yeni köpeğimi çok seviyordum. Hattâ ona piyano çalmayı bile öğretmiştim. Akşamları sık sık onun çaldığı "Sabuha çok beklettin, bırakıp gitme dedim, insafsız Sabuhaaaaaaaaaa" şarkısını dinler ve mutlu olurduk:
15-) Fakat bir gün talihsiz bir tesadüf oldu. Annemin halası Rükşaniye hanım, köpeğimizi gezdirmeye çıkardığı zaman köpeğimiz Rükşaniye halanın oturduğu sandalyenin altına girmek gafletinde bulunmuş. Aşağıdakı fotoğraf, sandalyenin kırılmadan ve köpeğimizin ezilmeden bir iki dakika önce çekilen fotoğrafıdır:

16-) Köpeğin ölümü üzerine ben çok üzülünce babam bana yeni bir köpek aldı. Fakat bu köpek de biraz efemine çıktı. Üstelik sık sık annemin giysilerini giymeye başlayınca annem köpeği evden kovdu:
17-) Hayvansız kalmayalım diye bu sefer evimize bir kedi aldık. Fakat bu kedi de bir gün evde otururken televizyonda bir amca gördü ve: "Ah ulan ah, böyle adamlara sunuculuk yaptırılan bir ülkede yaşanır mı beaaaa" diyerek intihar etti:
