Beni sen koydun da gittin… yad ellere.. zorluklara, imkansızlıklara,
çaresizliklere… hepsine her şeye sen ittin de gittin… düşünmedin, bir an
anlamadın küçücük ve yüreğimin saraylarını yalnız sana ayırdığım minicik
gönlümü, bir gün olsun anlamadın.. ve bu gidişte ben suçlu değildim zalim…
evet seni ben terk ettim ama; beni sen koydun da gittin..
Ne güzel bi yaşantımız vardı oysa…ne güzel hayallerle başlamıştı her
şey..ben yanına gelirken, sadece kendimi değil, umutlarımı, o adını dağlara
haykırarak yazdığım hayallerimi ve ruhumu da alıp gelmiştim.. ve bunları
yakıp , yıkıp enkaza çevirip de elime verende sendin… bu gidişi ben yapsam
da gözlerinden her n’olursa olsun hep “gitme kal “ demeni bekledim..beni
koyup ardına bile bakmadan çektin de gittin..
Yarım kaldı yüreğimin günlüğündeki pembe hülyalarım… elimde kaldı bulutların
kulağına fısıldadığım aşk nağmelerim… ve sen kutlu bir zafer sandın
yaptıklarını.. oysa ki istediğim tek şey yüreğinin sadece bana ait olup,
dürüst olmandı…. hiç boşuna “gitmek mi kalmak mı” deme şimdi bana… her ne
kadar adını ben bitirsem de koyup giden sensin…
Adı, sonu, önü, başı; yok şimdi gidişlerin ya da dönüşlerin… giden gitti
artık..yürek yaralı, yürek kanıyor..yürek güvenmiyor yaşasa da aşkı
sevgiyi, saf bir aşk inancı kalmadı artık…
Koyup gitmelerin acısı da geçiyor zamanla.. evet zaman her şeye ilaç ama,
yangınlar sönse de külleri kalıyor işte.. acılar dinse de, gözlerindeki
hüzün gitmiyor insanın.. vebali vardır her aşkın, ya da yaşananların…göz
göze gelmelerin, masum tebessümlerin.. her şeyin vebali vardır… benim
vebalimin altından nasıl kalkarsın bilmiyorum ama yine de hiçbir sitemim yok
sana.. ben ödedim çok sevmenin bedelini…umarım sen de ödersin, bir
başkasında ya da başka bir yürekte…
gitmek zor değilmiş… çünkü; benden çoktaan gitmiş olan sen;
ve ihanetinin acısından bir türlü kurtulamayan ben..
geldim, buradayım “gitmek mi kalmak mı zormuş”
deme şimdi bana
BENİ KOYUP GİTME N’OLURSUN…
GİTMİŞ BİTMİŞ OLSAN BİLE…
|