|
Forum Kalfası
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Konum: ManisA
Yaş: 39
Mesajlar: 7,075
Teşekkür Etme: 5
Thanked 16 Times in 15 Posts
Üye No: 4
İtibar Gücü: 3567
Rep Puanı : 67186
Cinsiyet : Erkek
|
Her gidişine ayrı bir anlam yüklüyorum,yapma tanrı aşkına! Ya hep kal benimle söz etme gidişlerinden,ya da silinsin ismin de cismin de...Oynama benimle dengemi bozuyorsun.Aşkı yaşayacak yürek bırakmıyorsun insanda,böyle degildin sen...Bittiyse heycanın bileyim bende."Seni cok seviyorum"diye başlayan ve "Ama.." ile devam eden cümleleri duymaktan bıktım.Seviyorsan seviyorsundur,aması olmaz bu işin.Üstelik bir cümlede "Ama" varsa bir önceki yargının hiç bir hükmü yoktur artık."Seni cok seviyorum; ama,birlikte olmamız imkansız..."İmkansız diyebiliyorsan eger sevmiyorsun demektir.Bahanelerin arkasına sıgınma.İnsanların hayatına sorgusuz sualsiz girip,darmadagın eden,sonra da hiç birşey söylemeden gitmeye çalışanlardan nefret ediyorum.Böle misin sende ?Gerçekten gitmek mi istiyorsun ?Yürekli ol biraz,haydi konus.Söyle gitmek istedigibi.İki çift sözü haketmedimi bu aşk ?Yaşanılan bunca şeye hiçmi saygın yok ?
Ah ben,niye yanılıyorum hep ? Niye tam "İşte bu" dediklerim sömürüyor aşkımı ? Biraz dahamı katı olmalıyım ? Biraz dahamı kapalı tutmalıyım kapılarımı ? Bazen bu dünyadan olmadıgımı düşünüorum.Bu devrin adamı degilim.Oyun ceviremiyorum,hesap yapamıyorum,kuralları bozamıyorum...Bana ait olmayan kişiliklere bürünüp bir plan dahilinde hareket edemiyorum.İnsanız biliyorum,hepimizin zaafları var,hepimiz egolarımıza boyun egebilioruz.İyide hep beni mi bulacak bunlar ?
Hiçbir kavgaya yer vermeden,hiçbir hesabı düşünmeden açsaydın bana yüreğini,işte o zaman görürdün bir aşkın nasıl efsaneye dönüşebildigini.Sen gözlerini kapıyorsun,bir sen varsın,başka hiç kimseye bakmıyorsun.Herşey senin çevrende şekillenmeli,herşey sana göre düzenlenmeli.Beceremiyorum kusura bakma...Aşk, tam teslimiyet ister.Kedini aşkın kollarına ya bırakırsın yada bırakmazsın."Bir yanım dışarda kalsın" dedigin noktada aşkı bogarsın.Yok edersin o güzelim duyguyu.Bu yüzden hep cesurların işidir aşk.Kaçışları,yalanları,aptalca oyunları kabul etmez.Aşk; saf,duru insanları sever.Kafasında binbir tilki dönenler aşkı yaşayamaz.Arınmalısın.En saf,en duru haline dönmelisin ki yaşayabilesin aşkı.Kısacası sevgilim,sana göre degil bu iş.Senin yolun acık olsun, BIRAK AŞK BANA KALSIN.....
************************************************** *****
İlk mektup tadında yazılmalıydı,bir aşkın son satırları da.
Sana ilk mektubum say bunu da.Belki seni çok özleyeceğim
ama bil ki seni hep çok sevdim ve her zaman seveceğim..
Seni çok seviyorum,her zaman seveceğim.Bin kalbim olsa sana hepsini vereceğim.
Bir gün kaparsak gözlerimizi,son hıçkırık göklerde buluşturacak bizi
Sana bu kez okeyden çaldığımız taşları değil,yüzünün kıblesine okuyamadığım duaları yazdım.
Ne ezberleyip unuttuğumuz hicaz şarkıları nede zulada söndürdüğümüz sigaraları.
Beyaz yalanlarımızın ince hesaplarınıda değil yıllardır içimden sayıkladıklarımı yazdım sana
idamımın son dileğine taşıyamadığım itiraflarımı çaldığım yıllarımı yazdım bu kez sana.
içimin en iç yanığı sakin ağlama sen yokluğumu da at pencereden simdi ve okuduğun her satırda yırt beni duvarlara astığın her asi sitemini tak pesimde gönder hadi içimin acıyan yüzü sakin ağlama sen ağzından her kaçanı ezberle sadece ve söyleyemediğim diğer yalanları da bu mektup Allah ın emriyle bu mektup sana tüm hasretimle.
Seni çok seviyorum,her zaman seveceğim.Bin kalbim olsa sana hepsini vereceğim.
Bir gün kaparsak gözlerimizi,son hıçkırık göklerde buluşturacak bizi
Tıpkı gözlerinin renginde mürekkebim.Satırlarım bahtımın karanlığında
Kaybedilmiş bütün savaşlarım adına yenilmişliğin mahcup cesaretine sığınıp ta sensizliğe ve hep sessizliğe biriktirdiklerimi içimde dağları deviren gizleri yazdım sana
bir gün bu hikayenin biteceği de aslında hep aklımda
sana veremediğim bütün sözler artık son satırlarımda..
içimin en iç yanı bendeki bir enkaz yığını
seni terk etmenin bile başkaydı tadı
sana hasretlenmek zaten bana mubahtı
baksana bu ayrılık ikimiz ede çok yakıştı
içimin acıyan yüzü sakın ağlama sen bendeki bir ayrılığın hüznü
sende kaybetmişliğin acı telaşı
inan seninki çabuk geçer ama benim ayrılığım
kim bilir,kim bilir kaç ömür sürer
Seni çok seviyorum,her zaman seveceğim.Bin kalbim olsa sana hepsini vereceğim.
Bir gün kaparsak gözlerimizi,son hıçkırık göklerde buluşturacak bizi.....
************************************************** *****
[Bir yaşanıla(maya)nın parantez içleri]
Soğuktu hava o zaman da şimdiler gibi ama biz üşümezdik. Karların altında
hastalanmaktan korkmadan oyunlar oynardık. Ben en çok saklambaçlarımı severdim,
seninse yorulmaz çocuk heveslerin vardı. ama ben öyle yorgundum ki ve sen
öylesine masumdun. Teleferiklerden yeryüzünü izlemek gibiydi seni sevmek;
eğlenceli ve ürkütücü. Yükseklik korkum nüksederdi sana bakarken (ürperirdim
aniden; a çocuk ya tutmak isterken sen de benimle düşersen)
Evet itiraf ediyorum muzip bir çocuk gibi sevdim seni ve utanıp yenemedikçe
kendimi seni gönderdim. (Bu yüzdendi; buradaki yanlış benim değil deyişlerine
hak verişim. Bilmiyordun ki gönüllü bir yanlış olarak ben yeterince kendimin
bile değildim) Acıtmak için sarf edilmemişti sözlerim çocuk bakışların aldanıp
da küsmesin istedim. Bu yüzden gitmeni hiç engellemedim. Aslında kalmanı hiç
düşlememiştim.
Sonunda seni de ürpertti değil mi, kendime terk edilişlerim? Bu yüzden mi bana
kendimi ödettin (Gitti gözleri zafer parıltısı çocuk gülüşümü elinde
taşıyıp)....
..... Gel diyemezsin şimdi bana; çok zor sevdim kendimi yeniden. Hem gelsem
üstünü örtsem ne fark eder; uyandığında yine ben olmayacağım ki. Bu gece sabaha
kadar seni beklesem ne fark eder; yarınımızda biz yokuz ki. Masallar anlatsam
yeniden bize dair ne fark eder; İnanmadığın masallar korkularını savuşturamaz
ki. Hem artik öğrenmelisin; sen de üşürken uyuyabilmeyi benim gibi.(Sorguların
hala bitmedi mi? Anla artık sana dairliğim tükendi)
Şimdi dön diyemezsin bana. Sen de biliyorsun açılmamacasına kapandı valizler ve
duvarlardan söküldü, bir zaman geçmek bilmeyen saatler. Ardında öylesine bir iz
kaldı sadece, Bir de ikimize rağmen karartılamamış gülümsemeler.
Bak son yazısı da belirdi, perdelerdeki ışık dindi. Anladım devam edebilmek için
affebilmek gerekli her şeyi. Ben affedebildim ikimizi. Hadi sen de affet beni.
Kar yağarken başlayamamıştık; kar yağarken bitsin bari. (Tam da şimdi, hadi son
kez öp duvarlarını ve son kez çarp kapıları. Hem bırak artık uyusunlar; yoruldu
kelimelerimin anlamları)
************************************************** *****
Kime ya da niye,
Kahrediyor beni her gözgöze geldiğimizde bir şey söyleme ya da bakışlarımı kaçırma zorunluluğu... Oysa ben uzun uzun gözlerine bakmak istiyorum ve o masum yüzünde dolaşmak. Ama bir türlü beceremiyorum, saklanıyorum, kaçıyorum hep... Öylece arkandan bakakalıyorum ve son bir kez dönüp bakman için defalarca yalvarıyorum...
Sen kayboluyorsun ve hayatımdaki tüm renkler soluyor yeniden. Siyah beyaz yüzler, siyah beyaz gülüşler, ağaçlar, kuşlar ve simsiyah ben kalıyorum geriye; yüzümde saçma bir ifade, gözlerimde anlamsız bakışlar, içimde garip bir hüzünle...
Sonra sahte mutluluklar, tebessümler göstermeye çalışıyorum sana, kendime, hayata karşı, ama içim kan ağlıyor her seferinde tıpkı öleceğini bilen bir hasta gibi...
Yağmur umuduyla bekliyorum hep bir sonraki saniyeyi çünkü bir tek ona anlatabiliyorum derdimi ve bir tek onun yanında ağlayabiliyorum hıçkıra hıçkıra. Ve sadece yağmur yağdığında dinleyebiliyorum dünyanın en güzel şarkısını...
Yalan diyorsun her şey; sen, ben, biz, herkes yalan. Peki gerçek değil miydi akan bu gözyaşları ve boşa mıydı o anlık göz temasları?..
Şimdi ben ölümünü bekleyen bir mahkum gibi her şeyi bir yana bırakıp, o son cevabı bekliorum ve sen hayatımın bağlı olduğu ipin ucu elinde olan bir cellat gibi vereceğin cevabı...
Lütfen uzat elini, ya da bırak ipin ucunu cevabı beklemeden...
Lütfen uyandır beni bu rüyadan, ya da izin ver sonsuzluk olsun son rüyam...
Lütfen elini uzat...
************************************************** *****
Her sensizlik akşamının başlangıcıdır bu şarkı.Yerine sevememle başlayan,Ustume Basıp geçme ile devam eden ve ağlamam ondanla biten...
Her gece yanarmış gibi yataktan kalkmaya ve yanıldıgını anlayıp bir sigara yakmaya benzer seni unutmaya çalışmak,niyet nedir akıbet ne olur?????
En başta sanki umrunda değilmiş gibi davranır,hergun gittiğin cafe ye gider,hergun içtiğin çayı içer oradan çıkıp sahile gidersin.Elini cebine attıgın sırada isteğinin aksine sigara değil tükenmiş,yıpranmış,unutulmuş umutların çıkar içinden.Havadan heralde deyip kalkarsın oturdugun yerden,fakat ne havadan ne hergun içtiğin çaydan,sen gittikten sonra olur bunlar...
Kabullenmedim en başında,hadi be dedim kendi kendime ne var sanki unutamayacak bunda,diğerleri gibi o da,''etten kemikten bi insan'' dediğim her zamanın akabininde gözyaşlarımla beslerim umutsuzluğumu ve yaşanmışlığı...
''Gururluyumdur bilirsin,artık dönmem sana'' diye başlayan her cümlemin,sana söyleyeceklerimin her provasının ardından kendime koca bir ''S.ktir'' çekerim,ee ne de olsa yalanı sevmem bilirsin.
Birgun gelecek,uyanacagım senin sesinle ve sen bana ''Uyan,uyan saat kaç oldu hala uyuyorsun,hani bugun ...... ya gidecektik'' ümidiyle uyuyorum ancak,başka türlü kapanmıyor gözlerim seni bekliyor onlarda kalbim gibi...
Oyle yada boyle,iyi yada kötü,dogru yada yanlış,bana göre yada değil,benim sana söyleyebilecek tek bir sözüm var,''Ne kadar surerse sursun,ne kadar bekletirse bekletsin beni bu yanlızlık,ne kadar yorarsa yorsun beni bu sensizlik'',
''YERINE SEVEMEM''...
|